Belki çok görülen, belki de her fırsatta defalarca söylenen bir seni seviyorum cümlesinin hal bulan, şekil bulan, ifade bulan günüdür 14 Şubat. Özeldir işte. Birileri dediği için değil. Herkes kutluyor, Benim sevgilim de, eşim de kutlasın diye de özel değildir kanımca. Kutlamazsan da dünyanın sonu değil. Kutlarsan da ilişkideki tüm dertlerin sonu değil. Bu kadarı aşikar. Kutlamak istemiyorsan kutlama. İçinden gelmiyorsa elini bile kıpırdatma!
Ama bence, kalabalık içindeki tonlarca yalnızlıkta kalbine ümitle konan bir öpücük gibidir 14 Şubat. Elbette bir görev öpücüğü değil. Aynı şekilde; sekretere aldırılacak marka bir hediye günü de değildir. Baştan savmama günü!dür özetle. Benim adım Hıdır, elimden gelen budur! değildir. Hiç vakit olmasa da, kıranca parasızlıktan bunalmış olsak da, sevgimizi sevdiğimize gösterme günüdür. Bir çiçek, bir böcek! Niyet önemli annem! Niyet!
Herkesin 14 Şubatı kendine. Herkesin hediyesi kendine. Kutlarsın veya kutlamazsın. Hediye alırsın veya almazsın. Küçücük bir çaba gösterirsen ne ala. Benim fikrimce bu çabadır en değerlisi. Sevdiği bir insanı mutlu etme çabası katılmamış hiçbir hediyenin anlam taşıdığını düşünmüyorum zira. Ne alırsanız alın. Ne kadar yaratıcı, ne kadar sembolik ya da dev bir hediye olursa olsun, gözlerin parlıyor mu sevdiğine verirken? İçin içine sığmıyor mu? Acaba beğenecek mi? kelebekleri uçuşuyor mu? Tamamdır.
Sevgililer günü belki de yeni başlangıçlar, umutlar adına bir daha ele geçmeyecek bir fırsat kimilerine göre . Ne vuruyorsunuz sevgililer gününe? Açılacak işte sevdiğine çocukcağız, ama en özel zamanı kolluyor. Nasıl es geçsin şimdi 14 Şubatı? Baba baba sevgi günü işte! Arkadaşım; gün bugün! Yürü be!
Özellikle kadınların sevgiyi ve ilgiyi görmeye hiçbir zaman hayır diyemeyeceği bir gerçek. Ben gençken, bir erkek arkadaşım sevgililer gününde beni ziyarete gelmişti, taa başka bir şehirden. Hiç unutamam; annem ve ablam için de birer buket çıkarttı arabadan. Rahmetli annemin yüzündeki o gergin ifadenin, birden gevşediğini kendi gözlerimle gördüm. Yani görmesem, deseler; inanmazdım. Çok akıllıca ve kibar bir jestti. Neredeyse yirmi yıl oldu. Hala hatırlarım. Kim verdiyse o aklı ona, helal olsun!
Sevgili diye başlar tüm mektuplar. Sevgili Ayşe Sevgili Ahmet O halde mutlu etmek istediğimiz, buna değer gördüğümüz tüm sevdiklerimizin, bir telefonla dahi olsa sevgililer gününü kutlayalım. Mutlu etmek için illa aşk gerekmiyor. Bayramlaşmak gibi. Hatırlamak önemli olan. Hatırlanmak. O birkaç dakikayı sevgiye ayırmak. Sadece bu kadarı da yeter.
Kızgınlık çok gürültülüdür, oysa kırgınlık ne kadar da sessiz Hatırlanmayan tüm sevgililer bir şekilde sessiz olacaktır bugün. Hatırlanmayacaklarını bildiklerinden belki. Belki de artık hiçbir şeyin fayda etmediğini bildiklerinden. Sessiz kalanların, kendilerini bir sonraki yıla erteledikleri kutsal bir gündür bugün. Siz de törenlerle kutlayın 14 Şubatınızı ey sessizler! Sessizce! Bir dakikalık olmasa da, beş on saniyelik bir saygı duruşu belki Yokluklarıyla dahi sizi mutlu edecek birileri elbette vardır. Hani iskambil falları bakardık ya ilk gençlikte. Sevdiğimizi düşünürdük. Dilek tutardık. Sinek, kupa, maça oğlan Platonik, imkansız, çok zor ya da oldu olacak tüm aşklarımızı yan yana dizerdik özenle. O fal açılanlar ne kadar çoktuysa, biz de o kadar çoktuk sanki. Bugün varsın onlar bizimle olmasın. Düşüncesi dahi sizi mutlu edecek o insanlarla hatıralarınızda tekrar buluşabilirsiniz.