A
a.kara
Misafir
Şimdi yüzümdeki maskeyi çıkarttım…
Nasıl başardın diye sorunca sürecimi baştan beri düşünmeye başladım. Ne yaptım, neler oldu, neler konuştuk, neler yaşadık,…?
Sürece ilk dahil olduğumda, kafamda bir sürü cevabını bulamadığım, ne nasıl olacak bilmediğim bir sürü soru vardı. Biliyordum ki çaresizdim; birçok yöntem denemiş ve hiç başarılı olamamıştım, ümitsizliğim her geçen gün artıyordu, her geçen gün sabaha daha şişman ve mutsuz uyanıyordum. Burası da benim son çaremdi.
Ben kafamda her şeyi çok farklı hayal etmiştim, birileri bana sürekli şunu yeme, böyle yapma vb. diyecek sanıyordum. Bazı şeyleri istemesem de zorla, dayatmayla yapacağımı sanıyordum. Ama burada her şey o kadar farklı ki, düşündüklerimle, hayal ettiklerimle hiç ilgisi yoktu. Burada benimle aynı yollardan geçmiş, aynı zorlukları görmüş konusunda uzman kişiler vardı; o yüzden de beni çok iyi anlıyorlardı. Dışarıdan öyle görünmesem de içimde ki fırtınaları hissedebiliyorlardı, ne düşündüğümü, ne hissettiğimi tahmin edebiliyorlardı. Çünkü ben o duyguları sadece kendim yaşadığımı düşünürken aslında bütün kilolular benzer şeyleri hissediyormuşuz...
Sürece ilk başladığım gün anladım ki, karşımda ki kişinin sadece adı bekçi, gerçekte o sizin her şeyiniz, kardeşiniz, en yakın dostunuz oluyor. Daha ilk günden itibaren Gelişerek değişim uzmanım bana güvendi ve bu güvenini sürekli bana belli etti. İstersem gelişerek kalıcı olarak başaracağımı söyledi, ama bunu söylerken de her zaman yolumuza bazı engellerin çıkacağını, bilinçlenerek ve donanım sahibi olarak kendimi hiç bırakmamamı, her zaman hedefimi, en çokta hayallerimi düşünmemi ve hayallerim doğrultusunda hedefe uyumlu yaklaşımlarla hareket etmemi istedi. Beni hep bilinçli bir şekilde gerçekleri göstererek motive etti, bu işte “Gelişim motivasyonunun” ne kadar önemli ve vazgeçilmez olduğunu gösterdi bana. Bir şey yapmamı isterken, ya da bana bir şeyler anlatırken, benim zaten zarar görmüş iç dünyamı, başkaları gibi daha da rencide etmedi, her şeyi beni düşünerek yaptı.
Ben bu süreci başardım, 107 kg dan 67 kg ya inmeyi başardım. Dile kolay tam 40 kilo… Kilobekcim benden sürece başlarken hedefimi, hayallerimin ne olduğunu, nasıl hayallerimin olduğunu sormuştu. Ben de sanırım genel de herkes gibi olan hayallerimi sıralamışımdır, ama benim her zaman hayalini kurduğum bir şey olmuştu ve bu hayalimi bu yaz gerçekleştirebileceğim. Hep kızımla kendime aynı renk, aynı kumaş, aynı desen elbise diktirmek istemişimdir. Öyle özel gün elbisesi falan değil, birlikte dışarı çıkarken anne kız aynı giyinelim istemişimdir. Bu benim belki de en basit ama en büyük hayalimdi. Kızım 5,5 yaşında ve hayalim bu yaz gerçekleşecek J KB bana hayallerimi hiç unutturmadı, yolumuzdaki engelleri nasıl aşacağımızı öğreterek, hayallerimin beni her zaman desteklemesini sağladı. Bunun da başarıya çok büyük katkıları oldu tabii ki…
Ben bu zorlu ama keyfe dönmüş süreci başardım, Kilobekcim bana inanmayı, güvenmeyi, motive olmayı ve özümü yaşamayı öğretti. Bana kendime karşı kaybettiğim güvenimi kazandırdı, kendime tekrar inandım, istersem Gelişerek değişim ile son hedefimi yaşayabileceğimi gösterdi bana. Çünkü o biliyordu ki kg. vermeye çalışan birçok insan, hem durumundan ötürü, hem de çevresinden duyduklarından; başkalarının bakışlarından dolayı, zaten güvenini yitirmiş, artık şişmanlığı kabullenmiş ya da kabullenmek zorunda kalmış kişiler oluyor… Ama o bana hiçbir zaman dışarıdan bakan bir göz gibi bakmadı, hep inançla, güvenle, istekle baktı. Yani mutlaka başaracaktık bunu zaten, o biliyordu, benim de bilmem için elinden geleni yapıyordu...
Ben bu süreci başardım, Kilobekcim bana hiçbir zaman umudumu kaybetmemeyi, her zaman güçlü olmayı gösterdi. İnsanlara karşı, onların bana bilinçsizce nasıl zarar verdiklerini ve o zararlardan nasıl korunacağımı gösterdi. Kg. vermek çok sabır, emek, zaman gerektiren bir iş… Ben hemen her şey olup bitsin derken, o bana engelleri kaldırdıkça yolların nasıl aydınlandığını, her şeyin; “önce biraz ZEYTİN… sonra ALIŞACAĞIZ” felsefesinde zamanla beni bulacağını gösterdi. Ben bazen hayatın yoğunluğundan sıkıldığımda, yorulduğumda “sıkıldım, artık yapamıyorum!“ dediğimde; tekrar elimden tuttu, her seferinde bana istediğim her şeyi yapabileceğimi gösterdi. Kilobekcim bu süre içinde benim başımı yasladığım bir omuz oldu, yeri geldi en yakınım oldu...
Teşekkürler…
O.P. Ö.
Üyenin Program Öncesi ve Sonrası Algı Değişimi
Lütfen Diyet - Rejim gibi kavramlara bakış açınızı program öncesi ve sonrası şeklinde yazınız.
Diyet-rejim benim için aynı 2 kavramdır. İkisinin anlamı da açlık, baş ağrıları, mide bulantıları, huysuzluk, asabiyet, baş dönmesi vb. demektir. Benim bu programda ki en sevdiğim nokta hiç bir zaman diyet yapıyorum gibi hissetmedim kendimi. Hastayım ve iyileşiyorum gibi düşündüm sürekli, hiç bir zaman aç kalmadım ya da sevdiğim şeyleri yememek durumunda kalmadım bu programda. Her şeyden miktar algısıyla yedim ve yemeye de devam ediyorum. Herkesten aldığım tepkiler çok güzel, çok olumlu. Diyet rejimle ilgili hiç bir fikrim değişmedi, hala çok saçma, gereksiz ve uygulanamayan ve de hiçbir işe yaramayan kavramlar olarak görüyorum.
Stresli, sıkıntılı, negatif duygu ve düşünceli olduğunuz zamanlardaki tatlı yeme isteğinizi program öncesi ve şimdi olacak şekilde yazınız.
Önceden stresli, sıkıntılı zamanlarımda özellikle alışverişe gider bir sürü abur cubur şeyler alırdım ve oturur ev de onları yerdim. Hiç durmadan yerdim, içerdim sadece tatlı değil her şeyi yerdim. Şimdi tam anlamıyla uygulayamıyorum her zaman ama stresimle baş etmeyi, ne yapmam gerektiğini biliyorum. Kaybederken kaybeden olmak istemiyorum. Öğrendiğim nefes egzersizleri gerçekten çok işime yarıyor, stresli durumlar da hemen onları yapmaya çalışıyorum... Artık kendimi sıkıntılı zamanlarda buzdolabı önünde, markette ya da pastanede de bulmuyorum. Artık kaybederken kazanıyorum ya da öyle olmak için çok çaba harcıyorum.
Açlık kavramı, duygusal ve ruhsal açlığın tanımı ve bu anlamda yaşadığınız duygular ve tercihleri program öncesi ile kıyaslayınız?
Açlık kavramını önceden yaşadığımı hiç sanmıyorum, sürekli toktum çünkü yada çok açım dediğim zamanlar da bile en fazla gece yatıp sabah kalkana kadar geçen zamandır. Onun haricinde hiç acıkmazdım, buna fırsat vermezdim çünkü. Acıkmaktan korktuğum için her fırsatta zaten tıkınırdım. Duygusal ve ruhsal açlığı o zamanlar bilmiyordum ama şu an düşününce o kadar çokmuş ki. Yaşadığım olaylar, işimde ki stresler, ya da gündelik hayatta ki sıkıntılarımdan dolayı hep açmışım ve kendimi sürekli yiyerek teselli etmeye çalışmışım… Şu an gerçek anlamda açlık hissetmeden bir şeyler yemiyorum, ruhsal ya da duygusal açlığımı da farklı şeylerle doyuruyorum. Yürüyüşe çıkıyorum, spor yapıyorum, arkadaşlarımla buluşuyorum ya da illa ki bir şey yemem gerekirse galeta tarzı bir şeyler yiyorum. Sürece başladıktan sonra eşimle bile aramızda ki bağ daha farklı oldu, eşim ve kızımla birlikte bir şeyler yapmayı tercih ediyorum. O zaman fazlasıyla doyuyorum her yönden.
Lütfen başarıya olan inancınız, zayıflamaya bakış açınız, ben başarabilirim-zayıflayabilirim düşünceniz ve bu konuda kendinize olan güveninizi program öncesi ve sonrası şeklinde yazınız.
Ben her zaman inatçı biriyimdir, kendimle bile sürekli inat halindeyimdir ve istedikten sonra her şeyi başaracağımı da biliyorum ama ilk defa bu konuda kendime güvenim azalmıştı. Çünkü birçok şeyi denememe ya da yapmama rağmen gram fark etmeyince gerçekten bu işi artık başaramayacağımı düşünmeye başlamıştım, hatta düşünüyordum ve denemeyi bırakıyordum da artık. Programa kayıt olduğumda ve işlem süreçlerini tamamlarken de sürekli acaba olur mu, verebilir miyim vb. sürekli düşünüyordum. Fakat başladıktan sonra kendime olan inancım, güvenim tekrar yerine geldi. Düzgün bir sistemle gayet güzel verebildiğimi gördüm… Tabii bu pozitif düşüncelerimde Kilobekcim çok büyük destekleri oldu bana.
Lütfen zayıflama konusunda Kilobekçiliği programı hakkındaki düşüncelerinizi ve programa olan güveninizi program öncesi ve sonrası şeklinde yazınız.
Kilobekçiliği programını nasıl tarif ederim onu düşünüyorum ama tarifi çok zor. Çünkü Kilobekcimin bana dediği gibi “Kilobekçiliği Anlatılmaz Yaşanır”. Programa başlamadan önce açıkçası bunun da her başarısız denemelerim gibi olacağını düşünüyordum, yine yapamam ama bunu da denemiş olayım diyerek programa dahil olmuştum. Süreç başladıktan sonra gördüm ki bu çok başka bir şey. Sürekli mutlusun, pozitifsin, karşında sürekli seni anlayan, destekleyen, güvenen, sabırla dinleyen ve çözüm bulmaya çalışan birisi var. Kilo vermemin dışında bana psikolojik olarak bile çok büyük destekleri oldu. Olaylara çok farklı bakış açılarıyla yaklaşıp bana Farkındalık kazandırdı. Zayıflama konusunda Gelişerek Değişim Uzmanım bana her zaman güvendi, ben düştüm o kaldırdı, ben rahatladım o beni sarstı, sürekli sahip çıktı bana. Bazen bana ailemden bile daha yakın geldi, onlardan daha fazla desteğini hissettim. Umarım soruya cevap olmuştur.
Giyim tarzınız ve giysilerinize bakış açınızı, program öncesi ve sonrası giyim algınız ve düşünceleriniz nasıl?
Giyim tarzımda değişiklik oldu tabii ki. Önceden almak isteyip de alamadığım birçok şeyi alabiliyorum artık. En azından bir mağazaya gittiğimde burada kendime göre bir şey bulamam vb. düşüncelerim kalmadı. Genel olarak çoğu yerde bulabiliyorum artık. Sadece çok çabuk büyük geldiği için biraz zorlanıyorum. Sürekli yeni bir şeyler almak zorunda kalıyorum.
Ben çok modayı takip eden, modaya göre giyinen biri değilimdir. Bana yakıştığını düşündüğüm şeyleri giyerim genel de ama önceden mesela kendime pantolon alacakken modeline vb. bakmadan direkt bedenlerine göre bakıyordum ve olanı alıyordum. Şu an öyle bir derdim yok, en azından modeline bakıyorum eğer modeli hoşuma gidiyorsa deniyorum. Yani önceden olduğu gibi olsun da alırım sorun değil demiyorum. Üst giyimde de ben normalde dekolte ya da askılı bluzlar giymeyi severim. Yaz için ama geçen yaz askılı bluzu herhalde evin dışında giymemişimdir. Çünkü yakışmadığını biliyordum. Şuan her geçen gün daha da yakıştığını biliyorum o bile bana güven veriyor
---------
28.11.2010
2-3 ay öncesine kadar artık büyük gelen kıyafetlerimi kaldırmaya ya da atmaya korkuyordum çünkü acaba tekrar böyle olur muyum falan diye düşünebiliyordum ama şimdi kesinlikle öyle olmayacağıma inanıyorum. Tekrardan kendime kötülük yapmaya niyetim yok bir de kilolarım gittikçe kendime daha fazla güvenim geliyor ve giydiğim kıyafetlerinde artık bana yakıştığını düşünüyorum. Önceden eşimle alışverişe gittiğimde bir şey denerken- çok kullandığı bir laftı, ben de sinir olurdum- "sen beğendiysen al bir tanem" yani o beğenmiyor ama ben beğeniyorsam alayım. O öyle deyince de ben de normal olarak almadan çıkıyordum ama şimdi alışverişe gittiğimizde bir şey deneyip gösterince "çok güzel oldu, gözlerinle çok uydu" vb. yorumlar yapıyor. Normal de siyah giymeyi çok severim ben ama zayıfladıkça fark ediyorum ki artık renkli kıyafetler de bakıyorum. Önceden belki de siyahı daha zayıf gösterdiği için tercih edip sevmişimdir, şu an renkli şeylere baktığım için böyle düşünüyorum belki de. Yani şu an siyahı hala seviyorum ama son 1 aydır aldığım şeylere baktığımda hiç birisi siyah değil, hepsi açık renkler. Sanırım şişmanlıktan dolayı sevmiş oluyorum siyahı.
Lütfen Kilolu, Obez ve Morbid Obez kişilere karşı yaklaşımlarınızı ve bakış açılarınızı program öncesi ve sonrası şeklinde yazınız.
Artık kilolu birini görünce aklıma ilk gelen şey; herhangi bir hastalık sonucu değilse, sorunları olduğunu düşünüyorum. Yukarıda yazdığı gibi duygusal ya da ruhsal açlıklarının kurbanı olduğunu. Hatta tanımadığım bir kişi bile olsa acaba sorunu nedir, neden böyle olmuştur, sorunu neyle ilgilidir falan diye düşünüyorum. Hatta çok şişmansa sorunları büyükmüş diye üzüldüğüm bile oluyor. Fazla duygusal yaklaşıyorum sanırım bazen Ben zayıf olduğum dönem de şişman birini görürsem belli etmeden de olsa ona doğru bir göz kaymam falan olurdu mutlaka, ya da yanımda biri varsa mutlaka ondan bana ya da benden ona bir dürtme mutlaka oluyordur. Ama şu an gerçekten üzülüyorum öyle kişilere. Yanlış hatırlamıyorsam haziran ya da temmuz ayında spk sınavına girmiştim ve girdiğim okul bir ilkokuldu. Daha sürece yeni başladığımız zamanlardı diye düşünüyorum çünkü hala bir yere sığarken zorluk çekiyordum. Sonra sınava birisi daha geldi ve göz tartım çok kötüdür ama 150 kg belki de daha fazlaydı o bayan, sıralara oturamamıştı ona özel dışarıdan sandalye falan getirmişti sınav sorumlusu ve ben sınavdan çıkarken, birisinin görmesi halinde kesinlikle kopya verdiğim düşünülürdü ama onu da önemsemedim. Bir kağıda sizin internet adresinizi yazıp verdim. Çünkü o zaman çok üzüldüm ona, o kadar kişinin için de sıraya sığıp oturamamak çok kötü bir duygudur. Allah’tan benim öyle ortamlarım olmadı. Ama biraz daha kendi başıma bir şeyler yapmaya çalışsaydım, eminim bir sonraki spk sınavında aynı durumda kalacaktım ben de.
Artık sürekli bir yardım kurumu kılığına bürünmüş hissediyorum kendimi, her şişman gördüğüm kişiye sizi anlatmak istiyorum. Bir de bugünler de yeni başlayan bir huyum daha var, artık eşim bana ruh hastası der gibi bakıyor Dışarıda gördüğüm insanlar hakkında yorumlar yapıyorum, "hımm bu ileriki yılların obezlerinden olacak, bu 1 seneye kalmaz çok şişmanlar, karşımda ki kişi çok zayıf ve yine de çok fazla yemek yiyorsa hep KB’ın dedikleri aklıma geliyor, ilerde o da şişman olacak vb " .......... ( bir kere bu konu da yakınmıştım kendisine, onların yiyip kg almamasını, o da bana daha detaylı ama buna yakın bir açıklama yapmıştı.)
Artık insanların yemek yemelerinden, tercihlerinden, yemek gördüklerinde verdikleri tepkilerden bunları düşünüyorum sürekli. Normalde ben tanımadığım insanları hayatta umursamayan biriyimdir. Ama bu program sayesinde o huyum bile değişti artık, tanımasam da yardım etmeye çalışıyorum. En azından sizden haberdar etmek bile beni mutlu ediyor.
İnsanların kilolu insanlara tepki vermelerine, tepki verme! Program öncesi ve sonrası düşünceleriniz nelerdir?
Bana birisi kilo almışsın, ya da ne olmuş sana böyle dediklerinde gerçekten çok sinir oluyordum. Ben hiç bir zaman iddialı bir bayan olmadım ama genel anlamda hep beğenilen biri oldum ve kilo aldıkça bu beğenilerin azaldığının da farkındaydım. Hatta liseden bir arkadaşım vardı bir gün onunla görüştüğümüzde, “okulda peşinden koşanlar seni bu halinle görseler yüzüne bile bakmazlardı" dedi. Ben o kadar kötü oldum ki, ama hiç bir şey diyemedim çünkü haklıydı. Beni görecek olsalar eminim "bu ne olmuş böyle” falan derlerdi. Kimseye de bir şey diyemem çünkü belki ben de bu kadar kilo almamış olsaydım ve bir arkadaşımı o şekilde görseydim kesin ben de aynı tepkiyi verirdim, zaten o tepki refleks gibi bir şey bence. Sözle bir şey söylenmese bile bakışlar daha fazlasını anlatıyor insana.
Şu an ben benden daha kilolu birini gördüğümde yanımda biri varsa sürekli soruyorum, ben önceden bu kadar var mıydım diye? Geçen gün bir haber çıkmıştı 5 şişman kadından 4’ü kendini zayıf zannediyor diye, o haber de çok doğruymuş. Bazen eşim bana sen ondan daha şişmandın falan diyor ve ben gerçekten abarttığını düşünüyorum, o kadar var mıydım falan oluyorum. Ben şu an şişman gördüğüm hiç kimseye tepki vermiyorum. Tam tersi yukarıda da yazdığım gibi yardım etmeye çalışıyorum, 2 lafın arasına sizi sıkıştırıyorum hemen Ben mutlu oldum, onlar da mutlu olsunlar istiyorum.
Çevrenizdeki zayıf insanlara karşı bakış açılarınızı ve zayıflıklarını muhafaza etmek için gösterdikleri yada çevrelerine bunu yansıtmadan kendi içlerinde yaşadıkları çatışmalar, kopan fırtınalar ve zorluklar hakkındaki düşüncelerinizi program öncesi ve sonrası şeklinde değerlendiriniz.
Zayıf insanlara hiç kötü niyetle bakmadım, çünkü sonuçta öyle olmakta onların yaptıkları tercihlerin sonuçları. Ben yerken onlar spor yapıyorsa, ya da ben 2 tane yerken onlar yarım yiyorlarsa, onların öyle olmak en büyük haklarıdır zaten. Açıkçası ben zayıf olup da, kilo almamak için uğraşan bir yakınımı görmedim. Selülitim olmasın falan diye kola,kahve içmeyenini gördüm, ama uğraşanını görmedim ya da belki çevrem de bir kaç zayıf, ya da ne yerse yesin kilo almayan insanlar var ama onları tanıdığımdan beri hep sporla iç içeler. Belki ben de bunu benimsediğim için ekstra yapılan bir şey gibi gelmiyordur ve o yüzden de uğraşmıyorlar gibi geliyor olabilir. Öncesinde de sonrasında da farklı bir düşüncem yok yani. Zayıflıklarını koruyabiliyorlarsa bir şekilde öyle veya böyle kendilerini tanıyorlar ve bu doğrultuda tercih yapıyorlar diye düşünüyorum.
İdeal kilosunda olan kişilerin kilolu insanlar hakkında ki düşüncelerini program öncesi ve sonrası şeklinde görebildiğiniz kadarı ile yorumlayınız.
Kesin yemekten başka bir şey düşünmediğimizi düşünüyorlardır. Bu gerçekten çok kötü bir şeymiş, bunu zayıfladıkça anlıyorum. Bizim bence yemek yemekten, yemek yapmaktan başka bir şey bilmediğimizi düşünüyorlardır. Belki aynı durumda olsam ben de öyle düşünürdüm bilemiyorum ama bir taraftan da doğru bir düşünce. Size benim uzaktan tanıdığım birini yönlendirdiğim bir bayan vardı. size gelmeyi kabul etmiyor ve ben onu ne zaman görsem sürekli lokantada da bir şeyler yiyor. Demek ki gerçekten şişman insanların çoğu yemekten başka bir şey düşünemiyor, konsantre olamıyor. Çünkü iradeleri ellerinden alınmış.
Mutluluk arayışınız, yalnızlık ve anlaşılamamak gibi hislerde genel olarak ilk tercihleriniz nasıldı? Program öncesi ve sonrası düşünceleriniz lütfen.
Program öncesinde mutluluğu anlık olarak tüketimde arıyordum ve başarıyordum şimdi gerçek mutlulukların tüketimde olmadığını ve asıl ihtiyacım olanın farklı mutluluklar olduğunu anladım ve bu noktada duruma göre mutluluklar yaşamayı tercih ediyorum. Daha önceden yüzümdeki maskeler yüzünden ruh halimi kimseye göstermiyor, haliyle kimsenin de anlamasını beklemiyordum. Fakat kendimle yüzleştiğimde, bu gerçekler neticesinde ilk tercihim hep daha fazla tıkınmak oluyordu. Şimdi yüzümdeki maskeyi çıkarttığıma inanıyorum ve sorgulamayıp yansıtarak konuşarak çözümler getiriyorum.
O.Pınar.Ö.
Nasıl başardın diye sorunca sürecimi baştan beri düşünmeye başladım. Ne yaptım, neler oldu, neler konuştuk, neler yaşadık,…?
Sürece ilk dahil olduğumda, kafamda bir sürü cevabını bulamadığım, ne nasıl olacak bilmediğim bir sürü soru vardı. Biliyordum ki çaresizdim; birçok yöntem denemiş ve hiç başarılı olamamıştım, ümitsizliğim her geçen gün artıyordu, her geçen gün sabaha daha şişman ve mutsuz uyanıyordum. Burası da benim son çaremdi.
Ben kafamda her şeyi çok farklı hayal etmiştim, birileri bana sürekli şunu yeme, böyle yapma vb. diyecek sanıyordum. Bazı şeyleri istemesem de zorla, dayatmayla yapacağımı sanıyordum. Ama burada her şey o kadar farklı ki, düşündüklerimle, hayal ettiklerimle hiç ilgisi yoktu. Burada benimle aynı yollardan geçmiş, aynı zorlukları görmüş konusunda uzman kişiler vardı; o yüzden de beni çok iyi anlıyorlardı. Dışarıdan öyle görünmesem de içimde ki fırtınaları hissedebiliyorlardı, ne düşündüğümü, ne hissettiğimi tahmin edebiliyorlardı. Çünkü ben o duyguları sadece kendim yaşadığımı düşünürken aslında bütün kilolular benzer şeyleri hissediyormuşuz...
Sürece ilk başladığım gün anladım ki, karşımda ki kişinin sadece adı bekçi, gerçekte o sizin her şeyiniz, kardeşiniz, en yakın dostunuz oluyor. Daha ilk günden itibaren Gelişerek değişim uzmanım bana güvendi ve bu güvenini sürekli bana belli etti. İstersem gelişerek kalıcı olarak başaracağımı söyledi, ama bunu söylerken de her zaman yolumuza bazı engellerin çıkacağını, bilinçlenerek ve donanım sahibi olarak kendimi hiç bırakmamamı, her zaman hedefimi, en çokta hayallerimi düşünmemi ve hayallerim doğrultusunda hedefe uyumlu yaklaşımlarla hareket etmemi istedi. Beni hep bilinçli bir şekilde gerçekleri göstererek motive etti, bu işte “Gelişim motivasyonunun” ne kadar önemli ve vazgeçilmez olduğunu gösterdi bana. Bir şey yapmamı isterken, ya da bana bir şeyler anlatırken, benim zaten zarar görmüş iç dünyamı, başkaları gibi daha da rencide etmedi, her şeyi beni düşünerek yaptı.
Ben bu süreci başardım, 107 kg dan 67 kg ya inmeyi başardım. Dile kolay tam 40 kilo… Kilobekcim benden sürece başlarken hedefimi, hayallerimin ne olduğunu, nasıl hayallerimin olduğunu sormuştu. Ben de sanırım genel de herkes gibi olan hayallerimi sıralamışımdır, ama benim her zaman hayalini kurduğum bir şey olmuştu ve bu hayalimi bu yaz gerçekleştirebileceğim. Hep kızımla kendime aynı renk, aynı kumaş, aynı desen elbise diktirmek istemişimdir. Öyle özel gün elbisesi falan değil, birlikte dışarı çıkarken anne kız aynı giyinelim istemişimdir. Bu benim belki de en basit ama en büyük hayalimdi. Kızım 5,5 yaşında ve hayalim bu yaz gerçekleşecek J KB bana hayallerimi hiç unutturmadı, yolumuzdaki engelleri nasıl aşacağımızı öğreterek, hayallerimin beni her zaman desteklemesini sağladı. Bunun da başarıya çok büyük katkıları oldu tabii ki…
Ben bu zorlu ama keyfe dönmüş süreci başardım, Kilobekcim bana inanmayı, güvenmeyi, motive olmayı ve özümü yaşamayı öğretti. Bana kendime karşı kaybettiğim güvenimi kazandırdı, kendime tekrar inandım, istersem Gelişerek değişim ile son hedefimi yaşayabileceğimi gösterdi bana. Çünkü o biliyordu ki kg. vermeye çalışan birçok insan, hem durumundan ötürü, hem de çevresinden duyduklarından; başkalarının bakışlarından dolayı, zaten güvenini yitirmiş, artık şişmanlığı kabullenmiş ya da kabullenmek zorunda kalmış kişiler oluyor… Ama o bana hiçbir zaman dışarıdan bakan bir göz gibi bakmadı, hep inançla, güvenle, istekle baktı. Yani mutlaka başaracaktık bunu zaten, o biliyordu, benim de bilmem için elinden geleni yapıyordu...
Ben bu süreci başardım, Kilobekcim bana hiçbir zaman umudumu kaybetmemeyi, her zaman güçlü olmayı gösterdi. İnsanlara karşı, onların bana bilinçsizce nasıl zarar verdiklerini ve o zararlardan nasıl korunacağımı gösterdi. Kg. vermek çok sabır, emek, zaman gerektiren bir iş… Ben hemen her şey olup bitsin derken, o bana engelleri kaldırdıkça yolların nasıl aydınlandığını, her şeyin; “önce biraz ZEYTİN… sonra ALIŞACAĞIZ” felsefesinde zamanla beni bulacağını gösterdi. Ben bazen hayatın yoğunluğundan sıkıldığımda, yorulduğumda “sıkıldım, artık yapamıyorum!“ dediğimde; tekrar elimden tuttu, her seferinde bana istediğim her şeyi yapabileceğimi gösterdi. Kilobekcim bu süre içinde benim başımı yasladığım bir omuz oldu, yeri geldi en yakınım oldu...
Teşekkürler…
O.P. Ö.
Üyenin Program Öncesi ve Sonrası Algı Değişimi
Lütfen Diyet - Rejim gibi kavramlara bakış açınızı program öncesi ve sonrası şeklinde yazınız.
Diyet-rejim benim için aynı 2 kavramdır. İkisinin anlamı da açlık, baş ağrıları, mide bulantıları, huysuzluk, asabiyet, baş dönmesi vb. demektir. Benim bu programda ki en sevdiğim nokta hiç bir zaman diyet yapıyorum gibi hissetmedim kendimi. Hastayım ve iyileşiyorum gibi düşündüm sürekli, hiç bir zaman aç kalmadım ya da sevdiğim şeyleri yememek durumunda kalmadım bu programda. Her şeyden miktar algısıyla yedim ve yemeye de devam ediyorum. Herkesten aldığım tepkiler çok güzel, çok olumlu. Diyet rejimle ilgili hiç bir fikrim değişmedi, hala çok saçma, gereksiz ve uygulanamayan ve de hiçbir işe yaramayan kavramlar olarak görüyorum.
Stresli, sıkıntılı, negatif duygu ve düşünceli olduğunuz zamanlardaki tatlı yeme isteğinizi program öncesi ve şimdi olacak şekilde yazınız.
Önceden stresli, sıkıntılı zamanlarımda özellikle alışverişe gider bir sürü abur cubur şeyler alırdım ve oturur ev de onları yerdim. Hiç durmadan yerdim, içerdim sadece tatlı değil her şeyi yerdim. Şimdi tam anlamıyla uygulayamıyorum her zaman ama stresimle baş etmeyi, ne yapmam gerektiğini biliyorum. Kaybederken kaybeden olmak istemiyorum. Öğrendiğim nefes egzersizleri gerçekten çok işime yarıyor, stresli durumlar da hemen onları yapmaya çalışıyorum... Artık kendimi sıkıntılı zamanlarda buzdolabı önünde, markette ya da pastanede de bulmuyorum. Artık kaybederken kazanıyorum ya da öyle olmak için çok çaba harcıyorum.
Açlık kavramı, duygusal ve ruhsal açlığın tanımı ve bu anlamda yaşadığınız duygular ve tercihleri program öncesi ile kıyaslayınız?
Açlık kavramını önceden yaşadığımı hiç sanmıyorum, sürekli toktum çünkü yada çok açım dediğim zamanlar da bile en fazla gece yatıp sabah kalkana kadar geçen zamandır. Onun haricinde hiç acıkmazdım, buna fırsat vermezdim çünkü. Acıkmaktan korktuğum için her fırsatta zaten tıkınırdım. Duygusal ve ruhsal açlığı o zamanlar bilmiyordum ama şu an düşününce o kadar çokmuş ki. Yaşadığım olaylar, işimde ki stresler, ya da gündelik hayatta ki sıkıntılarımdan dolayı hep açmışım ve kendimi sürekli yiyerek teselli etmeye çalışmışım… Şu an gerçek anlamda açlık hissetmeden bir şeyler yemiyorum, ruhsal ya da duygusal açlığımı da farklı şeylerle doyuruyorum. Yürüyüşe çıkıyorum, spor yapıyorum, arkadaşlarımla buluşuyorum ya da illa ki bir şey yemem gerekirse galeta tarzı bir şeyler yiyorum. Sürece başladıktan sonra eşimle bile aramızda ki bağ daha farklı oldu, eşim ve kızımla birlikte bir şeyler yapmayı tercih ediyorum. O zaman fazlasıyla doyuyorum her yönden.
Lütfen başarıya olan inancınız, zayıflamaya bakış açınız, ben başarabilirim-zayıflayabilirim düşünceniz ve bu konuda kendinize olan güveninizi program öncesi ve sonrası şeklinde yazınız.
Ben her zaman inatçı biriyimdir, kendimle bile sürekli inat halindeyimdir ve istedikten sonra her şeyi başaracağımı da biliyorum ama ilk defa bu konuda kendime güvenim azalmıştı. Çünkü birçok şeyi denememe ya da yapmama rağmen gram fark etmeyince gerçekten bu işi artık başaramayacağımı düşünmeye başlamıştım, hatta düşünüyordum ve denemeyi bırakıyordum da artık. Programa kayıt olduğumda ve işlem süreçlerini tamamlarken de sürekli acaba olur mu, verebilir miyim vb. sürekli düşünüyordum. Fakat başladıktan sonra kendime olan inancım, güvenim tekrar yerine geldi. Düzgün bir sistemle gayet güzel verebildiğimi gördüm… Tabii bu pozitif düşüncelerimde Kilobekcim çok büyük destekleri oldu bana.
Lütfen zayıflama konusunda Kilobekçiliği programı hakkındaki düşüncelerinizi ve programa olan güveninizi program öncesi ve sonrası şeklinde yazınız.
Kilobekçiliği programını nasıl tarif ederim onu düşünüyorum ama tarifi çok zor. Çünkü Kilobekcimin bana dediği gibi “Kilobekçiliği Anlatılmaz Yaşanır”. Programa başlamadan önce açıkçası bunun da her başarısız denemelerim gibi olacağını düşünüyordum, yine yapamam ama bunu da denemiş olayım diyerek programa dahil olmuştum. Süreç başladıktan sonra gördüm ki bu çok başka bir şey. Sürekli mutlusun, pozitifsin, karşında sürekli seni anlayan, destekleyen, güvenen, sabırla dinleyen ve çözüm bulmaya çalışan birisi var. Kilo vermemin dışında bana psikolojik olarak bile çok büyük destekleri oldu. Olaylara çok farklı bakış açılarıyla yaklaşıp bana Farkındalık kazandırdı. Zayıflama konusunda Gelişerek Değişim Uzmanım bana her zaman güvendi, ben düştüm o kaldırdı, ben rahatladım o beni sarstı, sürekli sahip çıktı bana. Bazen bana ailemden bile daha yakın geldi, onlardan daha fazla desteğini hissettim. Umarım soruya cevap olmuştur.
Giyim tarzınız ve giysilerinize bakış açınızı, program öncesi ve sonrası giyim algınız ve düşünceleriniz nasıl?
Giyim tarzımda değişiklik oldu tabii ki. Önceden almak isteyip de alamadığım birçok şeyi alabiliyorum artık. En azından bir mağazaya gittiğimde burada kendime göre bir şey bulamam vb. düşüncelerim kalmadı. Genel olarak çoğu yerde bulabiliyorum artık. Sadece çok çabuk büyük geldiği için biraz zorlanıyorum. Sürekli yeni bir şeyler almak zorunda kalıyorum.
Ben çok modayı takip eden, modaya göre giyinen biri değilimdir. Bana yakıştığını düşündüğüm şeyleri giyerim genel de ama önceden mesela kendime pantolon alacakken modeline vb. bakmadan direkt bedenlerine göre bakıyordum ve olanı alıyordum. Şu an öyle bir derdim yok, en azından modeline bakıyorum eğer modeli hoşuma gidiyorsa deniyorum. Yani önceden olduğu gibi olsun da alırım sorun değil demiyorum. Üst giyimde de ben normalde dekolte ya da askılı bluzlar giymeyi severim. Yaz için ama geçen yaz askılı bluzu herhalde evin dışında giymemişimdir. Çünkü yakışmadığını biliyordum. Şuan her geçen gün daha da yakıştığını biliyorum o bile bana güven veriyor
---------
28.11.2010
2-3 ay öncesine kadar artık büyük gelen kıyafetlerimi kaldırmaya ya da atmaya korkuyordum çünkü acaba tekrar böyle olur muyum falan diye düşünebiliyordum ama şimdi kesinlikle öyle olmayacağıma inanıyorum. Tekrardan kendime kötülük yapmaya niyetim yok bir de kilolarım gittikçe kendime daha fazla güvenim geliyor ve giydiğim kıyafetlerinde artık bana yakıştığını düşünüyorum. Önceden eşimle alışverişe gittiğimde bir şey denerken- çok kullandığı bir laftı, ben de sinir olurdum- "sen beğendiysen al bir tanem" yani o beğenmiyor ama ben beğeniyorsam alayım. O öyle deyince de ben de normal olarak almadan çıkıyordum ama şimdi alışverişe gittiğimizde bir şey deneyip gösterince "çok güzel oldu, gözlerinle çok uydu" vb. yorumlar yapıyor. Normal de siyah giymeyi çok severim ben ama zayıfladıkça fark ediyorum ki artık renkli kıyafetler de bakıyorum. Önceden belki de siyahı daha zayıf gösterdiği için tercih edip sevmişimdir, şu an renkli şeylere baktığım için böyle düşünüyorum belki de. Yani şu an siyahı hala seviyorum ama son 1 aydır aldığım şeylere baktığımda hiç birisi siyah değil, hepsi açık renkler. Sanırım şişmanlıktan dolayı sevmiş oluyorum siyahı.
Lütfen Kilolu, Obez ve Morbid Obez kişilere karşı yaklaşımlarınızı ve bakış açılarınızı program öncesi ve sonrası şeklinde yazınız.
Artık kilolu birini görünce aklıma ilk gelen şey; herhangi bir hastalık sonucu değilse, sorunları olduğunu düşünüyorum. Yukarıda yazdığı gibi duygusal ya da ruhsal açlıklarının kurbanı olduğunu. Hatta tanımadığım bir kişi bile olsa acaba sorunu nedir, neden böyle olmuştur, sorunu neyle ilgilidir falan diye düşünüyorum. Hatta çok şişmansa sorunları büyükmüş diye üzüldüğüm bile oluyor. Fazla duygusal yaklaşıyorum sanırım bazen Ben zayıf olduğum dönem de şişman birini görürsem belli etmeden de olsa ona doğru bir göz kaymam falan olurdu mutlaka, ya da yanımda biri varsa mutlaka ondan bana ya da benden ona bir dürtme mutlaka oluyordur. Ama şu an gerçekten üzülüyorum öyle kişilere. Yanlış hatırlamıyorsam haziran ya da temmuz ayında spk sınavına girmiştim ve girdiğim okul bir ilkokuldu. Daha sürece yeni başladığımız zamanlardı diye düşünüyorum çünkü hala bir yere sığarken zorluk çekiyordum. Sonra sınava birisi daha geldi ve göz tartım çok kötüdür ama 150 kg belki de daha fazlaydı o bayan, sıralara oturamamıştı ona özel dışarıdan sandalye falan getirmişti sınav sorumlusu ve ben sınavdan çıkarken, birisinin görmesi halinde kesinlikle kopya verdiğim düşünülürdü ama onu da önemsemedim. Bir kağıda sizin internet adresinizi yazıp verdim. Çünkü o zaman çok üzüldüm ona, o kadar kişinin için de sıraya sığıp oturamamak çok kötü bir duygudur. Allah’tan benim öyle ortamlarım olmadı. Ama biraz daha kendi başıma bir şeyler yapmaya çalışsaydım, eminim bir sonraki spk sınavında aynı durumda kalacaktım ben de.
Artık sürekli bir yardım kurumu kılığına bürünmüş hissediyorum kendimi, her şişman gördüğüm kişiye sizi anlatmak istiyorum. Bir de bugünler de yeni başlayan bir huyum daha var, artık eşim bana ruh hastası der gibi bakıyor Dışarıda gördüğüm insanlar hakkında yorumlar yapıyorum, "hımm bu ileriki yılların obezlerinden olacak, bu 1 seneye kalmaz çok şişmanlar, karşımda ki kişi çok zayıf ve yine de çok fazla yemek yiyorsa hep KB’ın dedikleri aklıma geliyor, ilerde o da şişman olacak vb " .......... ( bir kere bu konu da yakınmıştım kendisine, onların yiyip kg almamasını, o da bana daha detaylı ama buna yakın bir açıklama yapmıştı.)
Artık insanların yemek yemelerinden, tercihlerinden, yemek gördüklerinde verdikleri tepkilerden bunları düşünüyorum sürekli. Normalde ben tanımadığım insanları hayatta umursamayan biriyimdir. Ama bu program sayesinde o huyum bile değişti artık, tanımasam da yardım etmeye çalışıyorum. En azından sizden haberdar etmek bile beni mutlu ediyor.
İnsanların kilolu insanlara tepki vermelerine, tepki verme! Program öncesi ve sonrası düşünceleriniz nelerdir?
Bana birisi kilo almışsın, ya da ne olmuş sana böyle dediklerinde gerçekten çok sinir oluyordum. Ben hiç bir zaman iddialı bir bayan olmadım ama genel anlamda hep beğenilen biri oldum ve kilo aldıkça bu beğenilerin azaldığının da farkındaydım. Hatta liseden bir arkadaşım vardı bir gün onunla görüştüğümüzde, “okulda peşinden koşanlar seni bu halinle görseler yüzüne bile bakmazlardı" dedi. Ben o kadar kötü oldum ki, ama hiç bir şey diyemedim çünkü haklıydı. Beni görecek olsalar eminim "bu ne olmuş böyle” falan derlerdi. Kimseye de bir şey diyemem çünkü belki ben de bu kadar kilo almamış olsaydım ve bir arkadaşımı o şekilde görseydim kesin ben de aynı tepkiyi verirdim, zaten o tepki refleks gibi bir şey bence. Sözle bir şey söylenmese bile bakışlar daha fazlasını anlatıyor insana.
Şu an ben benden daha kilolu birini gördüğümde yanımda biri varsa sürekli soruyorum, ben önceden bu kadar var mıydım diye? Geçen gün bir haber çıkmıştı 5 şişman kadından 4’ü kendini zayıf zannediyor diye, o haber de çok doğruymuş. Bazen eşim bana sen ondan daha şişmandın falan diyor ve ben gerçekten abarttığını düşünüyorum, o kadar var mıydım falan oluyorum. Ben şu an şişman gördüğüm hiç kimseye tepki vermiyorum. Tam tersi yukarıda da yazdığım gibi yardım etmeye çalışıyorum, 2 lafın arasına sizi sıkıştırıyorum hemen Ben mutlu oldum, onlar da mutlu olsunlar istiyorum.
Çevrenizdeki zayıf insanlara karşı bakış açılarınızı ve zayıflıklarını muhafaza etmek için gösterdikleri yada çevrelerine bunu yansıtmadan kendi içlerinde yaşadıkları çatışmalar, kopan fırtınalar ve zorluklar hakkındaki düşüncelerinizi program öncesi ve sonrası şeklinde değerlendiriniz.
Zayıf insanlara hiç kötü niyetle bakmadım, çünkü sonuçta öyle olmakta onların yaptıkları tercihlerin sonuçları. Ben yerken onlar spor yapıyorsa, ya da ben 2 tane yerken onlar yarım yiyorlarsa, onların öyle olmak en büyük haklarıdır zaten. Açıkçası ben zayıf olup da, kilo almamak için uğraşan bir yakınımı görmedim. Selülitim olmasın falan diye kola,kahve içmeyenini gördüm, ama uğraşanını görmedim ya da belki çevrem de bir kaç zayıf, ya da ne yerse yesin kilo almayan insanlar var ama onları tanıdığımdan beri hep sporla iç içeler. Belki ben de bunu benimsediğim için ekstra yapılan bir şey gibi gelmiyordur ve o yüzden de uğraşmıyorlar gibi geliyor olabilir. Öncesinde de sonrasında da farklı bir düşüncem yok yani. Zayıflıklarını koruyabiliyorlarsa bir şekilde öyle veya böyle kendilerini tanıyorlar ve bu doğrultuda tercih yapıyorlar diye düşünüyorum.
İdeal kilosunda olan kişilerin kilolu insanlar hakkında ki düşüncelerini program öncesi ve sonrası şeklinde görebildiğiniz kadarı ile yorumlayınız.
Kesin yemekten başka bir şey düşünmediğimizi düşünüyorlardır. Bu gerçekten çok kötü bir şeymiş, bunu zayıfladıkça anlıyorum. Bizim bence yemek yemekten, yemek yapmaktan başka bir şey bilmediğimizi düşünüyorlardır. Belki aynı durumda olsam ben de öyle düşünürdüm bilemiyorum ama bir taraftan da doğru bir düşünce. Size benim uzaktan tanıdığım birini yönlendirdiğim bir bayan vardı. size gelmeyi kabul etmiyor ve ben onu ne zaman görsem sürekli lokantada da bir şeyler yiyor. Demek ki gerçekten şişman insanların çoğu yemekten başka bir şey düşünemiyor, konsantre olamıyor. Çünkü iradeleri ellerinden alınmış.
Mutluluk arayışınız, yalnızlık ve anlaşılamamak gibi hislerde genel olarak ilk tercihleriniz nasıldı? Program öncesi ve sonrası düşünceleriniz lütfen.
Program öncesinde mutluluğu anlık olarak tüketimde arıyordum ve başarıyordum şimdi gerçek mutlulukların tüketimde olmadığını ve asıl ihtiyacım olanın farklı mutluluklar olduğunu anladım ve bu noktada duruma göre mutluluklar yaşamayı tercih ediyorum. Daha önceden yüzümdeki maskeler yüzünden ruh halimi kimseye göstermiyor, haliyle kimsenin de anlamasını beklemiyordum. Fakat kendimle yüzleştiğimde, bu gerçekler neticesinde ilk tercihim hep daha fazla tıkınmak oluyordu. Şimdi yüzümdeki maskeyi çıkarttığıma inanıyorum ve sorgulamayıp yansıtarak konuşarak çözümler getiriyorum.
O.Pınar.Ö.