500 YIL ÖNCE TÜRK KADINI ÖLÇÜLERİ*
Aşağıda 15. Yüzyıl Anadolu Türkçesinin en değerli örneklerinden birini oluşturan Tusi Bahnamesi'nin bazı bölümlerini, günümüz Türkçesine uyarlayarak sunuyoruz. Uyarlamayı yaparken, cümlelerin kuruluşlarına olabildiğince bağlı kalmaya ve o dönemin akıcı üslûbunu bozmamaya çaba gösterdik.
* * *
'Ey oğul! Şimdi sana avratların alâmetlerini anlatacağım. Bunlar, avratların güzellik ölçüleridir. Yani avratta bu alâmetler ne kadar çoksa avrat o kadar güzel, ne kadar azsa o kadar çirkindir. İyice oku
ve öğren!..
Avratın dört yerinin kara olması gerekir: Saçı, kaşı, kirpiği ve gözünün karası.
Avratın dört yerinin kızıl olması gerekir: Dili, dudağı, yanakları ve avurtları.
Avratın dört yerinin yuvarlak olması gerekir: Yüzü, gözü, topukları ve bilekleri.
Avratın dört yerinin uzun olması gerekir: Boynu, burnu, kaşı ve parmakları.
Avratın dört yerinin hoş kokulu olması gerekir: Burnu, ağzı, koltukları ve ferci.
Avratın dört yerinin geniş olması gerekir: Alnı, gözleri, göğsü ve butları.
Avratın dört yerinin dar olması gerekir: Burun delikleri, kulak delikleri, göbek deliği ve ferci.
Güzel bir avratın ağzı, elleri, ayakları ve başı ne büyük ne de küçük olmalıdır.
Boyu ne uzun, ne de kısa olmalıdır. Avrat ne şişman ne de zayıf görünmeli, ama etleri yuvarlak olmalıdır.
Yüzü ak, kaz rengi ve kara yağızın güzeli olmalıdır. Teni pembe, saçları sık ve uzun olmalıdır. Zira saç, avratın yüzünün suyudur.. Dudakları ve dudaklarından çıkan sözü tatlı ve yumuşak olmalıdır. Gözlerinin karası çok kaşları çatık olmalıdır. Güldüğünde güzel görünmeli, yürüdüğünde dübürünün etleri titremelidir. Bu dediklerim bir avratta ne kadar çoksa, o avrat güzelliğin en yüksek mertebesine ulaşmış demektir.
KUCAKLANIR MI, KUCAKLANMAZ MI?..
Ey oğul! Şimdi söyleyeceğim alâmetler, avratın şehvet ölçüsüdür. Bunları bilince, bir avratın kucaklanmaktan lezzet alıp almadığını, cimadan hoşlanıp hoşlanmadığını, ilk bakışta anlarsın. Ama önce, ferç çeşitlerini öğrenmen gerekir: Bu ilme senelerini vermiş alimler, fercin üç türü olduğunu söyler ve 'biri gayet büyüktür, biri gayet küçüktür, biri ne büyük ne de küçüktür' derler. Avratın ağzı büyükse, ferci geniş olur. Ağzı küçük ve darsa, ferci küçük olur. Baldırları ince ve gırtlağı çıkıksa ferci büyük olur. Alt dudağı kalınsa, fercinin iki kenarı da kalın olur. Üst dudağı inceyse, fercinin iki kenarı da yufka gibi ince olur, ama ince kenarlı ferç kuru olur. Saçı seyrekse, ferci yumuk olur. Çenesi uzunsa, ferci alınlı olur. Yüzü büyük ve boynu kalınsa dübürü küçük, ferci ise büyük ama dar olur. Ayağının üstü etliyse ferci çok büyük olur, erkeğine de çok bağlanır.
Şimdi sıra, hangi avratın cimadan zevk aldığını, hangisinin almadığını öğrenmeye geldi. Avratın burnunun ortası yumru gibiyse, cimaya meyli az olur. Kolunun arkası çukursa, cimaya meyli çok olur. Benzi kızıl ve gözleri maviyse cima merakı az olur. Gülmesi ve hareketi çoksa, cimaya da rağbeti
çoktur. Avratın teni sıcaksa, cimaya gece gündüz demez meyleder. Ağzı küçük emçekleri sarkık ve yumuşaksa, şehveti az olur ama cima ettikçe hoşlanır ve şehveti de artar. Baldırları etliyse şehveti çok olur, cima etmeden duramaz. Bunlar azgın avratlardır. Raksetmeyi, oynamayı seven avratlar da böylesine azgındır.
BEŞ ÇEŞİT AVRAT
Ey oğul! Bil ki, avratlar yaşlarına göre beş çeşittir. Birinci çeşidi, henüz bulûğa ermemiş olanlardır. Hiçbir şeylerini saklamazlar, ama büyümeleri gerekir. İkinci çeşidi, bulûğa ermekle beraber, henüz çok genç olanlardır. Bunların olgunlaşmalarının daha zamanı vardır. Hemen utanırlar, yanlarında bir şey
yense kıçları domalır, memeleri sarkar. Her şeye inanır, çabuk aldanırlar. Üçüncü çeşidi, gençliklerinin olgunluk yıllarına ulaşmış avratlardır. Bunlar edepli ve namuslu olurlar.
Dördüncü çeşidi, saçına ak düşmeye başlamış avratlardır. Güzellikleriyle kendilerini hemen belli eder, hareketli yürürler. Cima konusunda da ihtiraslıdırlar. Beşinci çeşidi ise, saçının akı karasından çok olanlardır. Etleri gevşemiş, gözlerinin nuru sönmüştür. Üzerlerine yeni karı almasın, eve ortak getirmesin, başkalarıyla cima etmesin diye erlerine hizmetin bin bir çeşidini yapar, lûtuf üzerine lûtuf gösterirler. Ama, bu yaşa gelmiş avratlarla cima, ere hiç lezzet vermez. Ey oğul! Bil ki, uzun boylu ve emciklerinin düğmesi gevşek avratların tek düşüncesi, cima etmektir. Kısa boylu, semiz ve erkeği haddinden fazla cimacı avratlar ise, bu işi pek merak etmezler. Sadece kucaklanıp koklanmak
isterler ama erleri kucakladıktan sonra cima etmeden bırakırsa...
ALNI TERLER, GÖĞSÜ TİTRER
Ey oğul! Bil ki, avratları inzallerine göre de sınıflandırmış ve üçe ayırmışlardır. Birincisi, gayet çabuk inzal olanlardır. Bu karılar, uzun ve cılızdır. İkincisi, gayet geç inzal olanlardır. Kısa boylu ve semiz avratlar böyledir. Ne uzun ne kısa ve ne zayıf ne semiz avratlar ise, tam vaktinde inzal olurlar. İnzali yaklaşan avratın gözleri süzülür, etleri çözülür, alnı terler, göğsü titrer, erine sımsıkı yapışır, yüzüne bakmaya utanır. İşte oğul, cimanın en zevkli yeri, avratla erin beraber inzali ve menilerinin birbirlerine karışmasıdır. Böyle yaparlarsa, aralarındaki muhabbet de artar.
VE…ZEKER ÇEŞİTLERİ
Ey oğul! Bil ki, erlerin zekeri üç boydur. Birincisi gayet uzundur, 12 parmak boyundadır. İkincisi sekiz parmaktır. Üçüncüsüyse altı parmaktır. Büyük zeker ile büyük fercin cimasi uygun değildir, cimanın tadı anlaşılmaz. Amma kalın zeker ile orta boy ferce cimanın lezzeti de anlatılamaz. Gerekirse, küçük zeker ile orta ferce cima edilebilir ve lezzet alınır. Lezzet ve zevk bir yana bırakılıp cima doğacak veledin sıhhati düşünülerek yapılırsa, büyük zeker büyük ferce, orta ortaya, küçük de küçüğe ithal
edilmelidir. Böylesine cimalardan doğan bebek ana babasına benzer, vücudunda eksik ve kusur olmaz, teni tertemiz çıkar.
Yoook, bu dediğimize uyulmazsa insana aygır veya kısrak tohumu katılmışa benzer bir çocuk ortaya çıkar. Sözün kısası, her cins, kendi için yaratılmış cinsle bir arada olmalıdır, vesselâm!..
* * * * * *
(*Murat Bardakçı'nın yazısından)
Yazıda geçen bazı 'teknik' terimler:
Alâmet: Belirti, özellik
Avrat: Kadın
Cima: Cinsel ilişki
Dübür: Kıç, makat
Emçek: Kadın göğsü
Er: Erkek
Ferç: Kadının cinsel organı
İnzal: Orgazm
İthal etmek: İçeri sokmak
Meyil: İstek
Ten: Vücut
Zeker: Erkeğin cinsel organı
Aşağıda 15. Yüzyıl Anadolu Türkçesinin en değerli örneklerinden birini oluşturan Tusi Bahnamesi'nin bazı bölümlerini, günümüz Türkçesine uyarlayarak sunuyoruz. Uyarlamayı yaparken, cümlelerin kuruluşlarına olabildiğince bağlı kalmaya ve o dönemin akıcı üslûbunu bozmamaya çaba gösterdik.
* * *
'Ey oğul! Şimdi sana avratların alâmetlerini anlatacağım. Bunlar, avratların güzellik ölçüleridir. Yani avratta bu alâmetler ne kadar çoksa avrat o kadar güzel, ne kadar azsa o kadar çirkindir. İyice oku
ve öğren!..
Avratın dört yerinin kara olması gerekir: Saçı, kaşı, kirpiği ve gözünün karası.
Avratın dört yerinin kızıl olması gerekir: Dili, dudağı, yanakları ve avurtları.
Avratın dört yerinin yuvarlak olması gerekir: Yüzü, gözü, topukları ve bilekleri.
Avratın dört yerinin uzun olması gerekir: Boynu, burnu, kaşı ve parmakları.
Avratın dört yerinin hoş kokulu olması gerekir: Burnu, ağzı, koltukları ve ferci.
Avratın dört yerinin geniş olması gerekir: Alnı, gözleri, göğsü ve butları.
Avratın dört yerinin dar olması gerekir: Burun delikleri, kulak delikleri, göbek deliği ve ferci.
Güzel bir avratın ağzı, elleri, ayakları ve başı ne büyük ne de küçük olmalıdır.
Boyu ne uzun, ne de kısa olmalıdır. Avrat ne şişman ne de zayıf görünmeli, ama etleri yuvarlak olmalıdır.
Yüzü ak, kaz rengi ve kara yağızın güzeli olmalıdır. Teni pembe, saçları sık ve uzun olmalıdır. Zira saç, avratın yüzünün suyudur.. Dudakları ve dudaklarından çıkan sözü tatlı ve yumuşak olmalıdır. Gözlerinin karası çok kaşları çatık olmalıdır. Güldüğünde güzel görünmeli, yürüdüğünde dübürünün etleri titremelidir. Bu dediklerim bir avratta ne kadar çoksa, o avrat güzelliğin en yüksek mertebesine ulaşmış demektir.
KUCAKLANIR MI, KUCAKLANMAZ MI?..
Ey oğul! Şimdi söyleyeceğim alâmetler, avratın şehvet ölçüsüdür. Bunları bilince, bir avratın kucaklanmaktan lezzet alıp almadığını, cimadan hoşlanıp hoşlanmadığını, ilk bakışta anlarsın. Ama önce, ferç çeşitlerini öğrenmen gerekir: Bu ilme senelerini vermiş alimler, fercin üç türü olduğunu söyler ve 'biri gayet büyüktür, biri gayet küçüktür, biri ne büyük ne de küçüktür' derler. Avratın ağzı büyükse, ferci geniş olur. Ağzı küçük ve darsa, ferci küçük olur. Baldırları ince ve gırtlağı çıkıksa ferci büyük olur. Alt dudağı kalınsa, fercinin iki kenarı da kalın olur. Üst dudağı inceyse, fercinin iki kenarı da yufka gibi ince olur, ama ince kenarlı ferç kuru olur. Saçı seyrekse, ferci yumuk olur. Çenesi uzunsa, ferci alınlı olur. Yüzü büyük ve boynu kalınsa dübürü küçük, ferci ise büyük ama dar olur. Ayağının üstü etliyse ferci çok büyük olur, erkeğine de çok bağlanır.
Şimdi sıra, hangi avratın cimadan zevk aldığını, hangisinin almadığını öğrenmeye geldi. Avratın burnunun ortası yumru gibiyse, cimaya meyli az olur. Kolunun arkası çukursa, cimaya meyli çok olur. Benzi kızıl ve gözleri maviyse cima merakı az olur. Gülmesi ve hareketi çoksa, cimaya da rağbeti
çoktur. Avratın teni sıcaksa, cimaya gece gündüz demez meyleder. Ağzı küçük emçekleri sarkık ve yumuşaksa, şehveti az olur ama cima ettikçe hoşlanır ve şehveti de artar. Baldırları etliyse şehveti çok olur, cima etmeden duramaz. Bunlar azgın avratlardır. Raksetmeyi, oynamayı seven avratlar da böylesine azgındır.
BEŞ ÇEŞİT AVRAT
Ey oğul! Bil ki, avratlar yaşlarına göre beş çeşittir. Birinci çeşidi, henüz bulûğa ermemiş olanlardır. Hiçbir şeylerini saklamazlar, ama büyümeleri gerekir. İkinci çeşidi, bulûğa ermekle beraber, henüz çok genç olanlardır. Bunların olgunlaşmalarının daha zamanı vardır. Hemen utanırlar, yanlarında bir şey
yense kıçları domalır, memeleri sarkar. Her şeye inanır, çabuk aldanırlar. Üçüncü çeşidi, gençliklerinin olgunluk yıllarına ulaşmış avratlardır. Bunlar edepli ve namuslu olurlar.
Dördüncü çeşidi, saçına ak düşmeye başlamış avratlardır. Güzellikleriyle kendilerini hemen belli eder, hareketli yürürler. Cima konusunda da ihtiraslıdırlar. Beşinci çeşidi ise, saçının akı karasından çok olanlardır. Etleri gevşemiş, gözlerinin nuru sönmüştür. Üzerlerine yeni karı almasın, eve ortak getirmesin, başkalarıyla cima etmesin diye erlerine hizmetin bin bir çeşidini yapar, lûtuf üzerine lûtuf gösterirler. Ama, bu yaşa gelmiş avratlarla cima, ere hiç lezzet vermez. Ey oğul! Bil ki, uzun boylu ve emciklerinin düğmesi gevşek avratların tek düşüncesi, cima etmektir. Kısa boylu, semiz ve erkeği haddinden fazla cimacı avratlar ise, bu işi pek merak etmezler. Sadece kucaklanıp koklanmak
isterler ama erleri kucakladıktan sonra cima etmeden bırakırsa...
ALNI TERLER, GÖĞSÜ TİTRER
Ey oğul! Bil ki, avratları inzallerine göre de sınıflandırmış ve üçe ayırmışlardır. Birincisi, gayet çabuk inzal olanlardır. Bu karılar, uzun ve cılızdır. İkincisi, gayet geç inzal olanlardır. Kısa boylu ve semiz avratlar böyledir. Ne uzun ne kısa ve ne zayıf ne semiz avratlar ise, tam vaktinde inzal olurlar. İnzali yaklaşan avratın gözleri süzülür, etleri çözülür, alnı terler, göğsü titrer, erine sımsıkı yapışır, yüzüne bakmaya utanır. İşte oğul, cimanın en zevkli yeri, avratla erin beraber inzali ve menilerinin birbirlerine karışmasıdır. Böyle yaparlarsa, aralarındaki muhabbet de artar.
VE…ZEKER ÇEŞİTLERİ
Ey oğul! Bil ki, erlerin zekeri üç boydur. Birincisi gayet uzundur, 12 parmak boyundadır. İkincisi sekiz parmaktır. Üçüncüsüyse altı parmaktır. Büyük zeker ile büyük fercin cimasi uygun değildir, cimanın tadı anlaşılmaz. Amma kalın zeker ile orta boy ferce cimanın lezzeti de anlatılamaz. Gerekirse, küçük zeker ile orta ferce cima edilebilir ve lezzet alınır. Lezzet ve zevk bir yana bırakılıp cima doğacak veledin sıhhati düşünülerek yapılırsa, büyük zeker büyük ferce, orta ortaya, küçük de küçüğe ithal
edilmelidir. Böylesine cimalardan doğan bebek ana babasına benzer, vücudunda eksik ve kusur olmaz, teni tertemiz çıkar.
Yoook, bu dediğimize uyulmazsa insana aygır veya kısrak tohumu katılmışa benzer bir çocuk ortaya çıkar. Sözün kısası, her cins, kendi için yaratılmış cinsle bir arada olmalıdır, vesselâm!..
* * * * * *
(*Murat Bardakçı'nın yazısından)
Yazıda geçen bazı 'teknik' terimler:
Alâmet: Belirti, özellik
Avrat: Kadın
Cima: Cinsel ilişki
Dübür: Kıç, makat
Emçek: Kadın göğsü
Er: Erkek
Ferç: Kadının cinsel organı
İnzal: Orgazm
İthal etmek: İçeri sokmak
Meyil: İstek
Ten: Vücut
Zeker: Erkeğin cinsel organı