Ailenin aşırı kaygılı olması zihinsel engelli çocuğu olumsuz etkiliyor
Konya Üniversitesi’nde zihinsel engelli çocuğu olan ailelerle yapılan araştırmada, kaygı düzeyi yüksek olan ebeveynlerin çocuğun gelişiminiolumsuz etkilediği belirlendi.
Konya Üniversitesi Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Selahattin Avşaroğlu, bebeğin sağlıklı olmasının, gelişim aşamalarını normal belirtilerle geçirmesinin anne ve babayı mutlu ettiğini, engelli bir bebeğin ise ilk etapta tam tersi bir duruma neden olabileceğini söyledi.
Bu yüzden yetersizliklere sahip çocuğu olan anne ve babalara destek verilmesi gerektiğine, aşırı kaygı gibi olumsuz davranışların çocukların gelişimini doğrudan etkileyebileceğine dikkati çeken Avşaroğlu, zihinsel yetersizliğe sahip çocuğu olan anne ve babaların kaygı düzeylerinin belirlenmesi için araştırma yaptıklarını kaydetti.
Zihinsel engelli çocuğu olan anne ve babaların çocuklarıyla birlikte sosyal ortamda (misafirlik, alışveriş merkezleri, lokanta) geçirdikleri zamanda yaşayabilecekleri anlık kaygı ile sürekli yaşadıkları kaygı düzeylerinin incelendiğini belirten Avşaroğlu, çocukları özel eğitim kurumuna devam eden 315 ebeveynin kaygı düzeylerini araştırdıklarını ifade etti.
Araştırma sonucunda, annelerin kaygı durumlarının babalara göre yüksek olduğunun görüldüğünü söyleyen Avşaroğlu, ”Annelerin çocuklarının varlıkları, gelişim özellikleri ve yaşamdaki çabalarını desteklerken daha kaygılı olmaları onların çocuklarını yetiştirme çabası verirken belirsiz durumlar ve güvensiz bir çevre ortamından daha fazla etkilenmeleriyle açıklanabilir” dedi.
”Anne ve babalar kaygı düzeylerini kontrol etmeli”
Kaygılı tutumun ve etkileşimin çocuğun gelişimini ve çocukla sağlıklı iletişimi olumsuz etkilediğini belirten Avşaroğlu, şunları kaydetti:
”Araştırmamızda aşırı kaygının kendini anlatmaya çalışan çocuğa destek olmadığı gibi çocuğun içe kapanık ya da saldırgan tepkiler geliştirmesine neden olduğu ortaya çıktı. Zihinsel yetersizliğe sahip çocuğu olan aileler daha koruyucu oluyor. Bu da onları sürekli kaygılı olmaya itiyor. Bu tür çocuklar da yaşıtları ve sağlıklı çocuklar gibi gelişimlerini rahat yaşamalıdır. Bu süreçte aile eğitiminin önemi karşımıza çıkıyor. Özellikle anne çocuk iletişiminde sevginin tutuma dönüşmesi ve sağlıklı bir etkileşim için etkinlikler yapılarak annelerin kaygı düzeyleri azaltılabilir. Anne babaların hem durumsal hem de sürekli kaygı düzeylerini kontrol edebilme becerisi geliştirmeleri gerekir. Kaygının zamanla bireyin davranışı haline dönüşebileceği düşünüldüğünde destek alınmalıdır.”
Milliyet