Akciğer kanseri aşısında sona gelindi
Dünya genelinde çok sayıda kişinin ölümüne yol açan akciğer kanserine yönelik Küba'da geliştirilen ve klinik araştırmalar kapsamında hastalara uygulanan aşıda son aşamaya gelindi. Aşının gönüllü hastalara yapılan uygulamasına ilişkin Faz 3 sonuçları, 2015 yılında açıklanacak.
Havana Moleküler İmmunuloji Merkezi (CIM) Moleküler İmmunoloji Enstitüsü İnovasyon Direktörü Luis Enrique Fernandez Molina, Küba'da, Dünya Sağlık Örgütünün (DSÖ) tavsiyeleri doğrultusunda geniş kapsamlı ulusal bir planın yürürlüğe konulduğunu ve aşı çalışmalarına ağırlık verildiğini söyledi.
Yaklaşık 30 yıldır bu amaçla biyoteknoloji konusunda, önemli yatırımlar gerçekleştirdiğini ve yaklaşık bir milyar Amerikan doların araştırma ve geliştirmeye ayrıldığını dile getiren Molina, ülkelerinde özellikle akciğer kanserinin görülme sıklığının çok yüksek olduğunu belirtti.
CIM tarafından geliştirilen ilk akciğer kanseri aşısının 2008 yılında ruhsatlandırıldığını ve 2013 yılında ise ikinci aşı Racotumomab'ının (Vaxira) yine aynı merkez tarafından geliştirildiğini anlatan Molina, bu ürünün de ruhsatlanarak bugüne kadar 600'dan fazla hastada kullanıldığını söyledi. Söz konusu aşının, "Arjantin'de de ruhsatlı olarak 2013 Temmuz ayından bu yana kullanıldığını" ifade eden Molina, Küba'daki tüm kliniklerde ilacın ücretsiz olarak kullanımda bulunduğunu aktardı. Molina, "Peru, bu konuda Küba hükümeti ile görüşmeye başlayan ilk ülke oldu. ABD'de ise ilacın yalnız klinik çalışmalar için kullanımı mümkün" açıklamasında bulundu.
Molina, aşının bileşeninde tümör antijenlerinin bulunduğunu belirterek, "Kanserli tümör ile ilgili molekülü buluyorsunuz ve tümöre özel aşı hazırlıyorsunuz. Aşı da sadece tümöre saldırıyor" dedi.
"Aşı ile ilgili klinik çalışmaların son aşamada olduğunu" vurgulayan Molina, "'Latin Amerika, Meksika, Kuzey Amerika'nın bazı bölgelerinde, bazı Asya ülkelerinde klinik deneyler sürüyor. Bu son aşamadaki klinik çalışmalara binden fazla insan dahil. Bugüne kadar hiçbir yan etki ile karşılaşmadık, hastaların genel durumunda iyiye gidiş söz konusu. Ama bu yavaş işleyen bir süreç. Şunu unutmamak gerekir bu hastalar ileri derecede akciğer kanseri hastaları. O yüzden bu hastalık kaybolup gitmeyecek. Hastaların yüzde 20'sinde sağkalımı görüyoruz. Aşının gönüllü hastalara yapılan uygulamasına ilişkin Faz 3 sonuçları 2015 yılında açıklanacak" açıklamasında bulundu.
Bazı Türk bilim insanlarının söz konusu aşının sonuçlarını "tatmin edici bulmadıklarına" yönelik eleştirilerini de değerlendiren Molina, "Akciğer kanseri aşısının en tehlikeli kısmı ismi. Çünkü, aşı koruyan bir şey gibi gözükür, ama akciğer kanserinde önleyici aşı yoktur. Çünkü, aşı eşittir sigara içmemektir" diye konuştu.
"KANSER İÇİN EVRENSEL BİR AŞI YOK"
"ABD hükümetinin sürdürdüğü Küba'ya karşı ambargo, hem Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi-FDA onayı ile ilacın yaygın kullanıma girmesinin, hem de hasta ABD vatandaşlarının Küba kliniklerinde tedavi almasının önünde engel teşkil ediyor" iddiasında bulunan Molina, yapılan çalışmaların bilimsel araştırmalara dayandığını ve amaçlarının bundan kar sağlamak değil, insanları ilaca kolay erişebilir hale getirmek ve yaşam kalitelerini artırmak olduğunu vurguladı.
Küba'da yapılan çalışmaların bazılarının ABD'deki klinik çalışmalarda yer aldığını anlatan Molina, "Ambargo var, ama Amerikan tıp çevreleri buna izin veriyor. Sonuçlar iyi geldikçe bilim çevreleri de olumlu sonuçlarını anlayacak" dedi.
Molina, Türkiye'de de bu ürünlerle ilgili bilimsel çalışmaların sonuçlarını, ilaçların geliştirildiği Moleküler İmmunoloji Merkezinden gelen Dr. Tania Crombet tarafından Ocak 2014 tarihinde İmmuno Onkoloji Derneği ile gerçekleşen toplantılarda sunuldu ve bilim insanları tarafından her yönüyle tartışıldığını dile getirdi.
"Burada üstünde vurgulanması gereken, kanser için evrensel bir aşının olmadığıdır. Şu an için onkolojide uygulanacak aşılar, kanser gelişimini önleyen değil, tedavi edilmesine yardımcı olan aşılardır" vurgusunda bulunan Molina, bunların tıbbi literatürde "terapötik kanser aşısı" olarak isimlendirildiğini söyledi. Molina, "İşlem olarak tümörün kendisi veya bileşenleri, kanserli kişiden alınır, laboratuvar ortamında hazırlanır ve kişiye, bağışıklık sistemini uyarması ve tümörün tanınmasına yardımcı olması amacıyla tekrar geri verilir" açıklamasında bulundu.
Sabah