Aldatılanın ve Aldatmanın Psikolojisi

elma şekeri

Daimi Üye
Katılım
17 Eylül 2008
Mesajlar
1.700
Tepki
1.278
Puan
113
Konum
İZMİR
Depresyona etki eden olaylar arasında aldatmanın zannedilenden daha büyük yeri vardır. Hatta depresyona sebep olan en önemli olayların başında cinsel sadakatsizliğin geldiğini söyleyebiliriz. Ondan sonra ise eşin ölümü gelmektedir. Yani eşin aldatması, onun ölümünden daha çok psikolojik yaralanmaya neden olmaktadır. Aldatılıp da depresyona girmeyen az sayıda insan vardır.
Eşinin başka birine ilgi duyduğunu ya da kendisini aldattığını öğrenen kişi, çok öfkelenir, kendini değersiz ve sevgiye layık olmayan biri gibi hisseder. Bu ruh hali, onun misilleme yapmasına neden olabilmektedir. Cinsel aldatma yaşayan kişilerin en çok yaptıkları hata budur. Aldatılan kişinin “Madem sen beni aldattın, ben de seni aldatırım” düşüncesiyle hareket etmesi, yanlışı düzeltmek değil, bilakis başka bir yanlış daha yapmaktır. Geleneksel aile yapımızda aldatılan kişinin, ki bu genellikle kadındır, bu şekilde intikam aldığı pek görülmez.
Genelde kadınlarımız aldatmaya karşı duygularını bastırır ve olayı sineye çeker ya da evliliği bitirirler. Erkeğin pişman olduğu ve evliliğin sürdüğü durumlarda bile, kadın, kendisini beğenilmez hisseder ve eşinin diğer kadında ne bulduğunu sorgular.
Aldatma için sevgi azalması, yani kişinin eşine eskisi gibi ilgi duymaması bir bahane olarak dile getirilebilir. Eşini aldatan birçok erkek, “Ben artık sana karşı bir şey hissetmiyorum, onu seviyorum” gerekçesiyle hareket eder. Halbuki sevgi değişkendir, bir dönem hayat arkadaşına karşı bir şey hissetmemek, ömür boyu bu şekilde hissedilecek anlamına gelmez. Ayrıca insanın hoşlandığı kişiye yönelmesi, yani “Çıkarıma olan şey iyidir, doğrudur” düşüncesiyle hareket etmesi, bir anlamda çocukluktur.
Zevklerinin peşinde koşan insan olgunlaşmamıştır ve mutlu olamaz. İnsan gerçek mutluluğa eriştirecek olan soyut ideallerinin gerçekleşmesidir. Somut ve gündelik zevklerin yanı sıra, soyut idealleri de dikkate alarak yaşayan insan, hata yapsa da bundan pişman olur. Bu nedenle evlenecek kişilerin hayat felsefelerinin, kültürlerinin ve hayat piramitlerindeki ideallerin birbiriyle örtüşmesi çok önemlidir.
Yaşam felsefesi sadece dünyevi zevklere odaklı insanların evliliklerinde aldatmalara daha çok rastlanılır. Bu tür evliliklerde iş hayatı ve bireysel zevkler ailenin önündedir. Kırklı yaşlara doğru biraz da maddi birikime ve çevreye sahip olununca “Dünyaya bir daha mı geleceğim, bir çiçekle bahar olmaz” düşüncesiyle cinsel zevkin peşine düşülür. Daha çok erkeklerde görülen bu tip davranışların sonucunda, kadının tepkisine göre, evlilik ya devam ediyor ya da biter. Halbuki insan, evliliğin sadece cinsel beraberlik anlamına gelmediğini, kutsal bir yönünün olduğunu da düşünüyorsa zaten aldatmaya yönelmez. Zaaflarına yenilip buna yönelse bile, hata yaptığını anlayıp evliliğini kurtarmak için kendini yeniden toparlar.

Profesör Doktor Nevzat Tarhan
 

Şu anda bu konu'yu okuyan kullanıcılar

    Üst