Annesi yazıyor, o oynuyor!
Kuzey Güney' adlı dizinin 'Can'ı Ali Yörenç; dizinin senaristlerinden Ece Yörenç'in oğlu. Ancak yakışıklı oyuncu senaryoyla ilgili en ufak fikri olmadığını söylüyor: Ne annem söyler ne de ben sorarım!
'Kuzey Güney' adlı dizide 'Can' karakterini canlandıran Ali Yörenç, All dergisinden Ece Bildiren'e konuştu. Dizinin senaristlerinden Ece Yörenç'in oğlu olan oyuncu, Avrupai fiziği ile de dikkat çekiyor. İşte yakışıklı oyuncunun kariyeri, hobileri, annesiyle ilişkisi ve özel hayatı hakkında anlattıkları:
Çocukluğumdan beri kamera önünde olmak isterdim. Ortaokulda tiyatro yaptım, sonra lise dönemimde kamera arkası daha çok ilgimi çekmeye başladı. Zamanla yönetmenlik ve animasyon ilgi alanıma girdi. Yeditepe Üniversitesi Görsel İletişim Tasarımı Bölümü'ne girdim. 'Kuzey Güney'le, çocukluk hayalimi gerçekleştirme fırsatım oldu. Aslında oyunculuğu denemek için elimde hep fırsat vardı ama kendimi hazır hissetmeyi bekledim.
Dizide canlandırdığım 'Can Katmanoğlu' karakterinin ne olacağını, rolün büyüyüp büyümeyeceğini hiç bilmiyorum. Annem dizinin senaristi ama bizim aramızda bu tür konular konuşulmuyor. Ne ben sorarım, ne de o söyler. Benim senaryoda ne yazıldığıyla ilgili fikrim olmuyor. Birlikte yaşamıyoruz. O yüzden yazım aşamasına da şahit olmuyorum.
MODAYI TAKİP ETMİYORUM
Benim annem gibi yazmaya değil de çizmeye merakım var. Çizgi film, animasyon, karakter yaratmak konularına ilgiliyim. İleride bu konuyla ilgili bir şeyler yapmak istiyorum.
Çocukken 10-12 sene basketbol oynadım ancak önemli sakatlıklar geçirdim. Bu nedenle basketi bırakmak zorunda kaldım. Bir dönem de tenis oynadım; birkaç kupam bile var. Sporun her alanıyla ilgiliyim ve her spora yatkınım.
Sol kolumda Japonca babamın adı yazıyor. Sağ bileğimde de annemin imzası var. Bacağımda da bir pusula var. Dövme bir hastalıktır; yaptırdıkça yaptırasınız gelir.
Modayı hiç takip etmiyorum. Alışveriş yapmayı seviyorum. Ayda bir kez alışverişe çıkıyorum. Genelde spor giyinirim; jean-tişört ikilisi en sık giydiklerim ama yeniliklere de açığımdır.
Planlı yaşamayı seven biri değilim. Olaylar spontane geliştiğinde çok daha fazla eğleniyorum. Yılbaşında ne yapacağım belli değil. Geçen yılbaşı birkaç kişi son anda bizde toplanmaya karar vermiştik. Plansız bir partiydi.
ANNEYLE AYNI SETTE OLMAK ZOR
Annemle aynı dizinin setinde çalışmak, ikimiz için de değişik ve zor bir tecrübe oluyor.
Kendisi mükemmel bir annedir. Hem annem, hem de çok yakın arkadaşım gibi. Ayrıca çok da çılgın biridir. Hayatı yaşamayı çok sever, kasıntı biri değildir. Bana da her konuda destek olur.
DAHA BAŞARILI OLABİLİRİM!
Dizideki oyunculuğumla ilgili güzel yorumlar duyuyorum ama o kadar da başarılı olduğumu düşünmüyorum. Daha iyi olabilirim; yeni başladım sonuçta. Setteki arkadaşlarım da çok destek oluyorlar. Tecrübelerini benimle paylaşıyorlar. Onların oyunculuklarını da gözlemliyorum.
Türk dizilerinin başından sonuna kadar izleyemiyorum çünkü çok uzunlar. Yabancı dizilerden de 'Game of Thrones', 'Lost', 'Walking Dead', 'Boardwalk Empire'ı izliyorum. Ancak televizyona ya da internete bağımlı yaşamayı sevmiyorum. Sosyal medyada da varım ama çok iç içe değilim.
GÜZELLİĞE ÇOK ÖNEM VERMEM!
Bir kadında güzelliğe önem veren biri değilimdir. Elleri ve ayakları önemserim; kısacası bakımlı olması önemli. Özgüven sahibi olması da gerekiyor. Bir de güzel saç kokusu hoşuma gider.
Kız arkadaşım yanımdaysa, elimi tutuyorsa; onu kıskanmam. Ona ve kendime güvenirim ama uzaktaysa biraz kıskanabilirim.
Her tarz müzik dinlerim. Eğlenmek için de her tarz yere giderim, belli mekanlara takıntım yok! Konserlere giderim ama konser insanı değilim. Levent, Sertab ve Sezen üçlüsünü çok severim. Uzun yolda CD takıp dinlemeyi tercih ederim.
Shot adında bir köpeğim var. Onunla vakit geçirmeyi de çok seviyorum.
Sabah