elma şekeri
Daimi Üye
A- Panik Bozukluk
B- Sosyal Fobi
C- Özgül Fobi
D- Saplantı-Zorlantı Bozukluğu (Obsesif-Kompulsif Bozukluk)
E- Travma Sonrası Stres Bozukluğu
F- Akut Stres Bozukluğu
G- Yaygın Bunaltı Bozukluğu
H- Somatoform Bozukluklar
I- Yapay Bozukluk
J- Disosiyatif Bozukluklar
A. Panik Bozukluk :
Panik Atağı (Panik Atak): Kendi başına bir hastalık değildir. Panik atağı değişik hastalıklarda ortaya çıkabilir (Panik bozukluğu, sosyal fobi, hipertiroidi, özgül fobi, saplantı-zorlantı bozukluğu, travma sonrası stres bozukluğu, ayrılma anksiyetesi bozukluğu, madde kötüye kullanımı gibi). Panik atağı bir grup belirtinin dördü veya fazlasının birden başlayıp 10 dakika içinde en yüksek düzeyine ulaştığı yoğun bir korku ve rahatsızlık dönemidir:
Çarpıntı, kalp atımlarını duyumsama veya kalp hızında artış, terleme, titreme veya sarsılma, nefes darlığı veya boğuluyor gibi olma, soluk kesilmesi, göğüs ağrısı veya göğüste sıkıntı, bulantı ya da karın ağrısı, baş dönmesi, sersemlik, düşüp bayılacakmış gibi olma, gerçek dışılık duyguları veya benliğinden sıyrılma (depersonalizasyon), ölüm korkusu, uyuşma-karıncalanma duyguları, üşüme-ürperme-ateş basmaları.
Panik bozukluğu kendiliğinden panik ataklarıyla ortaya çıkar; bazen tabloya agorafobi eşlik eder. Yani açık alanlarda bulunmaktan, ev dışında tek başına kalmaktan, kalabalıkta bulunmaktan korku olabilir. Yeniden panik atağı bekleme, denetimini kaybetme, kalp krizi geçirme, çıldırma korkusu olabilir. Ataklar haftada 2-3 kez yineleme eğilimindedir. Tedaviye verdiği yanıt iyidir.
Tedavisinde öncelikle antidepresanlar, bunaltı giderici ilaçlar, kendini tanımaya yönelik psikoterapi, özellikle kaçınma davranışlarını denetlemeye yönelik davranışçı psikoterapi, bilişsel psikoterapi gibi seçenekler vardır.
B. Sosyal Fobi
Kişinin tanımadık insanlarla karşılaştığı veya başkalarının gözünün üzerinde olabileceği bir veya birden fazla toplumsal durumdan belirgin ve sürekli bir korku duyması halidir. Komik duruma düşeceği veya utanç duyacağı biçimde davranacağından korkar. Korkusunu aşırı veya anlamsız olduğunun farkındadır. Korkular çoğu sosyal durumu kapsıyorsa Çekingen Kişilik Bozukluğu anlamına gelir ve ek tanı konabilir. (Söyleşileri başlatma ve sürdürme, küçük topluluklara katılma, karşı cinsle çıkma, üstleriyle konuşma, toplantılara gitme gibi konularda). Eleştirilmeye, olumsuz değerlendirilmeye, reddedilmeye aşırı duyarlılık, hakkını savunmada güçlük çekme, aşağılık duygusu veya özgüven düşüklüğü vardır.
Sağaltımda antidepresanlar, duyarsızlaştırma, seans sırasında deneme, ev ödevleri, yüzleştirme gibi davranışçı psikoterapi yararlı olabilir.
C. Özgül Fobi :
Kadınlar arasında en yaygın ruhsal bozukluktur. Korkulan nesneler ve durumlar hayvanlar, fırtınalar, yükseklik, hastalık, yaralanma ve ölüm olabilir. Alt tipler bunların baskın alanına göre; hayvan tipi, doğal çevre tipi, kan-enjeksiyon-yara tipi, durumsal tip ve diğer tiptir.
Fobik uyaranlarla karşılaşma veya karşılaşma beklentisi ile aşırı veya anlamsız, belirgin ve sürekli korku başlar, hatta panik atağı biçimini alabilir. Kişi korkusunun aşırı veya anlamsız olduğunu bilir. Fobik durumdan kaçınılır veya yoğun sıkıntıyla buna katlanılır.
En yaygın denenen tedavi yüzleştirmeye dayanan davranışçı psikoterapidir. Kademeli uygulanır. Duyarsızlaştırma amaçlanır. Gevşeme teknikleri de öğretilir.
D. Saplantı-Zorlantı Bozukluğu (Obsesif-Kompulsif Bozukluk):
Halk arasında "temizlik hastalığı" olarak tanınır. Saplantı (obsesyon) yineleyici ve zorlayıcı düşünce, duygu, dürtü veya hayallerdir. Zorlantı ise (kompulsiyon) sayma, kontrol etme, kaçınma gibi bilinçli, standardize, yineleyici düşünce veya davranıştır. Tipik olarak saplantılar kişinin bunaltısını arttırır, zorlantılar ise azaltır. Zorlantıya direnmeyle (yapmamayla) da sıkıntı artar. Rahatsızlık verici dürtü veya düşünce sadece gerçek yaşam sorunları hakkındaki aşırı üzüntüler değildir. Kişi ya bunlara önem vermemeye, baskılamaya veya başka bir düşünce veya eylemle etkisizleştirmeye çalışır.
Yineleyici davranışlar el yıkama, düzene koyma, kontrol etme, dua etme, sayı sayma, birtakım sözcükleri sessizce söyleme olabilir. Sıkıntı yanı sıra zamanın boşa harcanması da söz konusudur. Takıntı örneğin günde 1 saatten daha uzun zaman alır. Olağan gündelik ve mesleki yaşam bozulur veya etkilenir.
Belirtiler çoğunlukla aniden ve stresli bir olay sonrasında başlar. Tanı ve tedavi utançtan, saklamaktan dolayı 5-10 yıl gecikebilir. Üçte biri önemli ölçüde, yarısı kısmen düzelir, geri kalan ya hasta olarak kalır ya da kötüleşir.
Tedavisinde antidepresanlar, davranış psikoterapisi (karşı karşıya bırakma, zorlantı yanıtını önleme) sayılabilir.
E. Travma Sonrası Stres Bozukluğu :
Herkes için travmatik olacak büyük bir duygusal stresten sonra başlayan bir ruhsal bozukluktur. Kişi gerçek bir ölüm, ölüm tehdidi, ağır bir yaralanma, kendi veya başkalarının fiziki bütünlüğüne tehdit olayını ya yaşamış, ya karşılaşmış ya da tanık olmuştur.
Bunlara aşırı korku, çaresizlik ya da dehşete düşmeyle tepki vermiştir. Tekrar tekrar sıkıntı verici tarzda anımsayabilir; sık sık olayın sıkıntılı düşlerini görebilir; sanki yeniden oluyormuş gibi davranır ya da hisseder, travmatik olayı çağrıştıran iç ya da dış olaylarla karşılaşmaktan yoğun sıkıntı duyar. Travmayla ilgili duygu ve konuşmalardan kaçmaya, ilintili kişiler, etkinlik ve yerlerden uzak durmaya çabalar; travmanın önemli bir yönünü anımsayamaz, eskiden önemsediği etkinliklere karşı ilgi ve katılımı azalır; insanlardan uzaklaşma, yabancılaşma olur, sevememe, bir geleceği kalmadığı duygusuna kapılabilir. Bunlardan başka uykuya dalma ve uykuyu sürdürmede güçlük, öfke patlamaları, yoğunlaşmada zorluk, huzursuzluk ve aşırı irkilme tepkileri olabilir. Bu belirtilerin 1 aydan uzun sürmesiyle tanı konur.
Hastalık belirtileri travmatik olaydan sonra bir hafta gibi kısa bir sürede de başlayabilir, 30 yıl gibi uzun sürede de başlayabilir. Hastaların %30'u tam düzelir, %40'ı hafif belirtilerle sürer, %10'u değişmez veya kötüleşir.
Tedavide ana yaklaşım destekleme, konuşmaya cesaretlendirme, baş etme yolları için eğitme, hasta ve ailesi için grup terapileridir. İlaç sağaltımı yararlı olabilir.
F. Akut Stres Bozukluğu :
Travma yaratıcı olaydan sonra 4 hafta içinde başlayıp 2 gün - 4 hafta devam eden stres bozukluğu sınıfıdır. Akut stres bozukluğunda sıkıntı verici olayı yaşarken veya sonrasında disosiyatif (çözülme) belirtiler olur. Bunlar:
Uyuşukluk, dalgınlık, tepkisizlik, afallama, yabancılaşma, benliğinin dışına çıkma (depersonalizasyon), travmanın önemli bir yanını anımsayamama gibidir.
Bir yandan da sanki travma yineleyerek yaşanır: Gözüne tekrar tekrar gelen görüntüler, düşünceler, düşler, yanılsamalar, anımsatıcı şeylerle karşılaşınca sıkıntı duyma. Ayrıca travma anılarını uyandırabilecek düşünce, duygu, konuşma, etkinlik, yer ve insanlardan kaçınma çabası olur. Uyuma zorluğu, huzursuzluk, yoğunlaşma güçlüğü, aşırı irkilme gibi bunaltı ve uyarılma belirtileri vardır.
Tedavisi Travma Sonrası Stres Bozukluğu'nda olduğu gibidir.
G. Yaygın Bunaltı Bozukluğu :
Bireyin sosyal/mesleki yaşamını önemli ölçüde bozan veya aşırı sıkıntıya neden olan, çeşitli bedensel belirtilerin eşlik ettiği en az 6 ay süren bir yaygın endişe halidir. Kişi üzüntüsünü denetlemekte zorlanır. Aşağıdaki belirtilerin 3'ü veya fazlası bulunur:
Huzursuzluk, aşırı heyecan veya endişe, kolay yorulma, düşünceleri yoğunlaştıramama, boş zihin duygusu, kas gerginliği, uyku bozukluğu.
Bunlardan başka titreme, huzursuzluk, baş ağrıları, soluk daralması, aşırı terleme, çarpıntı, sindirim sistemi belirtileri olabilir.
Bu hastalar çoğunlukla pratisyen veya dahiliye uzmanlarına başvurur. Ellerinde uzun bir tahlil listesi olabilir.
Tedavi için en etkili yaklaşım psikoterapi, ilaç ve destekleyici yöntemlerin bir arada kullanılmasıdır. İlaç tedavisi 6-12 ayda tamamlanabileceği gibi yaşam boyu sürdürmek de gerekebilir.
B- Sosyal Fobi
C- Özgül Fobi
D- Saplantı-Zorlantı Bozukluğu (Obsesif-Kompulsif Bozukluk)
E- Travma Sonrası Stres Bozukluğu
F- Akut Stres Bozukluğu
G- Yaygın Bunaltı Bozukluğu
H- Somatoform Bozukluklar
I- Yapay Bozukluk
J- Disosiyatif Bozukluklar
A. Panik Bozukluk :
Panik Atağı (Panik Atak): Kendi başına bir hastalık değildir. Panik atağı değişik hastalıklarda ortaya çıkabilir (Panik bozukluğu, sosyal fobi, hipertiroidi, özgül fobi, saplantı-zorlantı bozukluğu, travma sonrası stres bozukluğu, ayrılma anksiyetesi bozukluğu, madde kötüye kullanımı gibi). Panik atağı bir grup belirtinin dördü veya fazlasının birden başlayıp 10 dakika içinde en yüksek düzeyine ulaştığı yoğun bir korku ve rahatsızlık dönemidir:
Çarpıntı, kalp atımlarını duyumsama veya kalp hızında artış, terleme, titreme veya sarsılma, nefes darlığı veya boğuluyor gibi olma, soluk kesilmesi, göğüs ağrısı veya göğüste sıkıntı, bulantı ya da karın ağrısı, baş dönmesi, sersemlik, düşüp bayılacakmış gibi olma, gerçek dışılık duyguları veya benliğinden sıyrılma (depersonalizasyon), ölüm korkusu, uyuşma-karıncalanma duyguları, üşüme-ürperme-ateş basmaları.
Panik bozukluğu kendiliğinden panik ataklarıyla ortaya çıkar; bazen tabloya agorafobi eşlik eder. Yani açık alanlarda bulunmaktan, ev dışında tek başına kalmaktan, kalabalıkta bulunmaktan korku olabilir. Yeniden panik atağı bekleme, denetimini kaybetme, kalp krizi geçirme, çıldırma korkusu olabilir. Ataklar haftada 2-3 kez yineleme eğilimindedir. Tedaviye verdiği yanıt iyidir.
Tedavisinde öncelikle antidepresanlar, bunaltı giderici ilaçlar, kendini tanımaya yönelik psikoterapi, özellikle kaçınma davranışlarını denetlemeye yönelik davranışçı psikoterapi, bilişsel psikoterapi gibi seçenekler vardır.
B. Sosyal Fobi
Kişinin tanımadık insanlarla karşılaştığı veya başkalarının gözünün üzerinde olabileceği bir veya birden fazla toplumsal durumdan belirgin ve sürekli bir korku duyması halidir. Komik duruma düşeceği veya utanç duyacağı biçimde davranacağından korkar. Korkusunu aşırı veya anlamsız olduğunun farkındadır. Korkular çoğu sosyal durumu kapsıyorsa Çekingen Kişilik Bozukluğu anlamına gelir ve ek tanı konabilir. (Söyleşileri başlatma ve sürdürme, küçük topluluklara katılma, karşı cinsle çıkma, üstleriyle konuşma, toplantılara gitme gibi konularda). Eleştirilmeye, olumsuz değerlendirilmeye, reddedilmeye aşırı duyarlılık, hakkını savunmada güçlük çekme, aşağılık duygusu veya özgüven düşüklüğü vardır.
Sağaltımda antidepresanlar, duyarsızlaştırma, seans sırasında deneme, ev ödevleri, yüzleştirme gibi davranışçı psikoterapi yararlı olabilir.
C. Özgül Fobi :
Kadınlar arasında en yaygın ruhsal bozukluktur. Korkulan nesneler ve durumlar hayvanlar, fırtınalar, yükseklik, hastalık, yaralanma ve ölüm olabilir. Alt tipler bunların baskın alanına göre; hayvan tipi, doğal çevre tipi, kan-enjeksiyon-yara tipi, durumsal tip ve diğer tiptir.
Fobik uyaranlarla karşılaşma veya karşılaşma beklentisi ile aşırı veya anlamsız, belirgin ve sürekli korku başlar, hatta panik atağı biçimini alabilir. Kişi korkusunun aşırı veya anlamsız olduğunu bilir. Fobik durumdan kaçınılır veya yoğun sıkıntıyla buna katlanılır.
En yaygın denenen tedavi yüzleştirmeye dayanan davranışçı psikoterapidir. Kademeli uygulanır. Duyarsızlaştırma amaçlanır. Gevşeme teknikleri de öğretilir.
D. Saplantı-Zorlantı Bozukluğu (Obsesif-Kompulsif Bozukluk):
Halk arasında "temizlik hastalığı" olarak tanınır. Saplantı (obsesyon) yineleyici ve zorlayıcı düşünce, duygu, dürtü veya hayallerdir. Zorlantı ise (kompulsiyon) sayma, kontrol etme, kaçınma gibi bilinçli, standardize, yineleyici düşünce veya davranıştır. Tipik olarak saplantılar kişinin bunaltısını arttırır, zorlantılar ise azaltır. Zorlantıya direnmeyle (yapmamayla) da sıkıntı artar. Rahatsızlık verici dürtü veya düşünce sadece gerçek yaşam sorunları hakkındaki aşırı üzüntüler değildir. Kişi ya bunlara önem vermemeye, baskılamaya veya başka bir düşünce veya eylemle etkisizleştirmeye çalışır.
Yineleyici davranışlar el yıkama, düzene koyma, kontrol etme, dua etme, sayı sayma, birtakım sözcükleri sessizce söyleme olabilir. Sıkıntı yanı sıra zamanın boşa harcanması da söz konusudur. Takıntı örneğin günde 1 saatten daha uzun zaman alır. Olağan gündelik ve mesleki yaşam bozulur veya etkilenir.
Belirtiler çoğunlukla aniden ve stresli bir olay sonrasında başlar. Tanı ve tedavi utançtan, saklamaktan dolayı 5-10 yıl gecikebilir. Üçte biri önemli ölçüde, yarısı kısmen düzelir, geri kalan ya hasta olarak kalır ya da kötüleşir.
Tedavisinde antidepresanlar, davranış psikoterapisi (karşı karşıya bırakma, zorlantı yanıtını önleme) sayılabilir.
E. Travma Sonrası Stres Bozukluğu :
Herkes için travmatik olacak büyük bir duygusal stresten sonra başlayan bir ruhsal bozukluktur. Kişi gerçek bir ölüm, ölüm tehdidi, ağır bir yaralanma, kendi veya başkalarının fiziki bütünlüğüne tehdit olayını ya yaşamış, ya karşılaşmış ya da tanık olmuştur.
Bunlara aşırı korku, çaresizlik ya da dehşete düşmeyle tepki vermiştir. Tekrar tekrar sıkıntı verici tarzda anımsayabilir; sık sık olayın sıkıntılı düşlerini görebilir; sanki yeniden oluyormuş gibi davranır ya da hisseder, travmatik olayı çağrıştıran iç ya da dış olaylarla karşılaşmaktan yoğun sıkıntı duyar. Travmayla ilgili duygu ve konuşmalardan kaçmaya, ilintili kişiler, etkinlik ve yerlerden uzak durmaya çabalar; travmanın önemli bir yönünü anımsayamaz, eskiden önemsediği etkinliklere karşı ilgi ve katılımı azalır; insanlardan uzaklaşma, yabancılaşma olur, sevememe, bir geleceği kalmadığı duygusuna kapılabilir. Bunlardan başka uykuya dalma ve uykuyu sürdürmede güçlük, öfke patlamaları, yoğunlaşmada zorluk, huzursuzluk ve aşırı irkilme tepkileri olabilir. Bu belirtilerin 1 aydan uzun sürmesiyle tanı konur.
Hastalık belirtileri travmatik olaydan sonra bir hafta gibi kısa bir sürede de başlayabilir, 30 yıl gibi uzun sürede de başlayabilir. Hastaların %30'u tam düzelir, %40'ı hafif belirtilerle sürer, %10'u değişmez veya kötüleşir.
Tedavide ana yaklaşım destekleme, konuşmaya cesaretlendirme, baş etme yolları için eğitme, hasta ve ailesi için grup terapileridir. İlaç sağaltımı yararlı olabilir.
F. Akut Stres Bozukluğu :
Travma yaratıcı olaydan sonra 4 hafta içinde başlayıp 2 gün - 4 hafta devam eden stres bozukluğu sınıfıdır. Akut stres bozukluğunda sıkıntı verici olayı yaşarken veya sonrasında disosiyatif (çözülme) belirtiler olur. Bunlar:
Uyuşukluk, dalgınlık, tepkisizlik, afallama, yabancılaşma, benliğinin dışına çıkma (depersonalizasyon), travmanın önemli bir yanını anımsayamama gibidir.
Bir yandan da sanki travma yineleyerek yaşanır: Gözüne tekrar tekrar gelen görüntüler, düşünceler, düşler, yanılsamalar, anımsatıcı şeylerle karşılaşınca sıkıntı duyma. Ayrıca travma anılarını uyandırabilecek düşünce, duygu, konuşma, etkinlik, yer ve insanlardan kaçınma çabası olur. Uyuma zorluğu, huzursuzluk, yoğunlaşma güçlüğü, aşırı irkilme gibi bunaltı ve uyarılma belirtileri vardır.
Tedavisi Travma Sonrası Stres Bozukluğu'nda olduğu gibidir.
G. Yaygın Bunaltı Bozukluğu :
Bireyin sosyal/mesleki yaşamını önemli ölçüde bozan veya aşırı sıkıntıya neden olan, çeşitli bedensel belirtilerin eşlik ettiği en az 6 ay süren bir yaygın endişe halidir. Kişi üzüntüsünü denetlemekte zorlanır. Aşağıdaki belirtilerin 3'ü veya fazlası bulunur:
Huzursuzluk, aşırı heyecan veya endişe, kolay yorulma, düşünceleri yoğunlaştıramama, boş zihin duygusu, kas gerginliği, uyku bozukluğu.
Bunlardan başka titreme, huzursuzluk, baş ağrıları, soluk daralması, aşırı terleme, çarpıntı, sindirim sistemi belirtileri olabilir.
Bu hastalar çoğunlukla pratisyen veya dahiliye uzmanlarına başvurur. Ellerinde uzun bir tahlil listesi olabilir.
Tedavi için en etkili yaklaşım psikoterapi, ilaç ve destekleyici yöntemlerin bir arada kullanılmasıdır. İlaç tedavisi 6-12 ayda tamamlanabileceği gibi yaşam boyu sürdürmek de gerekebilir.