Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Neşe Erol anne adaylarının yüzde 16'sının depresyon yaşadığını belirterek ''Gebe ruh sağlığı ihmal edilmiş bir konu'' dedi.
Erol gebelik sürecini bazı kadınların sorunsuz ve rahat geçirmesine rağmen bazı anne adaylarının bebeğin gelişimi sağlığı doğum anı gibi konularda çeşitli kaygılar ve korkular yaşadığını söyledi.
Yapılan çalışmalarda anne adaylarının yüzde 16.7'sinde depresyon saptandığına dikkati çeken Erol "Gebe ruh sağlığı ihmal edilmiş bir konu. Benzer kaygılar yaşayan birçok anne adayı kaygılarından kimseye söz edemiyor. Çünkü bu kaygılardan söz ettiğinde 'delirdi mi' diye düşünüleceğinden endişe ediyor" diye konuştu.
Kaygı ve korkuların bebek doğmadan önce eşler hatta aile büyükleri arasında konuşulması gerektiğini vurgulayan Erol aksi halde bebek doğduktan sonra sorunlar yaşanabileceğini belirtti.
Hamilelik süreci boyunca eşler arasındaki duygu paylaşımının önemine değinen Erol "Çiftler kendi duygularını kendileri yaşıyorlar ancak bunları paylaşırlarsa ilişkileri kuvvetleniyor yeni sürece adapte olmaları kolaylaşıyor" dedi.
Kaygılar loğusalıkta da devam ediyor
Yaşanan kaygı ve korkuların doğumdan sonra da devam ettiğini annelerin "bebeğimi yeterince doyurabiliyor muyum" "acaba zarar vermeden banyo yaptırabilecek miyim" "ben uyurken soluğu kesilirse" gibi endişeler duyduğunu belirten Erol şöyle konuştu:
"Bu bir geçiş dönemi ve bu dönemde anne neyi nasıl yapamadığını çok iyi biliyor. Eleştiriye ihtiyacı yok. Hormonal durumlarından dolayı zaten kırılgan bir dönem geçiriyor. Annelerin ihtiyacı neyi iyi yaptıklarını duymak.
'Bebeğine ne güzel bakmışsın' 'tertemiz giydiriyorsun' 'ne güzel besliyorsun' gibi sizden akan sevgi dolu olumlu sözcükler anneden bebeğe yansıyor. Anne- bebek-baba ilişkisine katkısı oluyor.
'Ne kadar zayıf bir bebek' 'yeterince emziremiyor musun' gibi eleştiriler alan anne bebeğe öfke duyabiliyor.
Anneler loğusalık döneminde eleştiriye değil desteğe yardıma ve güvenli bir üsse ihtiyaç duyuyor."
Anneyi rahatlatmanın anne-bebek ilişkisi açısından önemine değinen Erol "Eğer anne depresyon yaşıyorsa bebek ihtiyaçlarını belli etse de karşılık veremeyebiliyor. O zaman da bebekler güvenli olmayan ilişkiler geliştiriyorlar" dedi.
Prof. Dr. Erol sağlıklı nesiller yetiştirmek ve geleceğe sahip çıkmak için annelerin gebelikten itibaren güçlendirilip desteklenmesinin önemini vurguladı.
Erol gebelik sürecini bazı kadınların sorunsuz ve rahat geçirmesine rağmen bazı anne adaylarının bebeğin gelişimi sağlığı doğum anı gibi konularda çeşitli kaygılar ve korkular yaşadığını söyledi.
Yapılan çalışmalarda anne adaylarının yüzde 16.7'sinde depresyon saptandığına dikkati çeken Erol "Gebe ruh sağlığı ihmal edilmiş bir konu. Benzer kaygılar yaşayan birçok anne adayı kaygılarından kimseye söz edemiyor. Çünkü bu kaygılardan söz ettiğinde 'delirdi mi' diye düşünüleceğinden endişe ediyor" diye konuştu.
Kaygı ve korkuların bebek doğmadan önce eşler hatta aile büyükleri arasında konuşulması gerektiğini vurgulayan Erol aksi halde bebek doğduktan sonra sorunlar yaşanabileceğini belirtti.
Hamilelik süreci boyunca eşler arasındaki duygu paylaşımının önemine değinen Erol "Çiftler kendi duygularını kendileri yaşıyorlar ancak bunları paylaşırlarsa ilişkileri kuvvetleniyor yeni sürece adapte olmaları kolaylaşıyor" dedi.
Kaygılar loğusalıkta da devam ediyor
Yaşanan kaygı ve korkuların doğumdan sonra da devam ettiğini annelerin "bebeğimi yeterince doyurabiliyor muyum" "acaba zarar vermeden banyo yaptırabilecek miyim" "ben uyurken soluğu kesilirse" gibi endişeler duyduğunu belirten Erol şöyle konuştu:
"Bu bir geçiş dönemi ve bu dönemde anne neyi nasıl yapamadığını çok iyi biliyor. Eleştiriye ihtiyacı yok. Hormonal durumlarından dolayı zaten kırılgan bir dönem geçiriyor. Annelerin ihtiyacı neyi iyi yaptıklarını duymak.
'Bebeğine ne güzel bakmışsın' 'tertemiz giydiriyorsun' 'ne güzel besliyorsun' gibi sizden akan sevgi dolu olumlu sözcükler anneden bebeğe yansıyor. Anne- bebek-baba ilişkisine katkısı oluyor.
'Ne kadar zayıf bir bebek' 'yeterince emziremiyor musun' gibi eleştiriler alan anne bebeğe öfke duyabiliyor.
Anneler loğusalık döneminde eleştiriye değil desteğe yardıma ve güvenli bir üsse ihtiyaç duyuyor."
Anneyi rahatlatmanın anne-bebek ilişkisi açısından önemine değinen Erol "Eğer anne depresyon yaşıyorsa bebek ihtiyaçlarını belli etse de karşılık veremeyebiliyor. O zaman da bebekler güvenli olmayan ilişkiler geliştiriyorlar" dedi.
Prof. Dr. Erol sağlıklı nesiller yetiştirmek ve geleceğe sahip çıkmak için annelerin gebelikten itibaren güçlendirilip desteklenmesinin önemini vurguladı.