Anti Aging ve Kadınlar - Anti Aging

Şahmaran.

Admin
Admin
Katılım
9 Temmuz 2008
Mesajlar
38.082
Tepki
50.403
Puan
113
Dünyada yaşayan insanların bir kısmı müthiş önemli. Çok feci hem de. Muhtemelen olduklarını hissettikleri kadar değiller ama yine de hafife almayalım. Acayip yoğunlar, deliler gibi çalışıyorlar, stresin bini bir para, başlarını kaşıyacak vakitleri yok ama isterlerse kaşıtmaya on tane adam tutabilirler çünkü çok zenginler. Yorucu iş tempolarında heba olan beden ve sinir sağlıklarının korunması ise cin fikirli girişimcilerin yeni ekmek kapısı. Nasıl mı? SPA''lar, masaj merkezleri falanlar filanlar vasıtasıyla.

Gerginsin. Daldın en lüksünden bir mağazaya indirdin rafları aşağıya. Olmadı. Arkadaşınla squash oynadın, defalarca serdin yere. Olmadı. Evine gittin yeni aldığın 10 CD''lik meditasyon setini taktın, okyanus balıklarıyla dolu bilmem kaç bin dolarlık akvaryumuna baktın dakikalarca ama sinirini daha da bozdu balıkların o sakin, bok varmış gibi huzurlu halleri.

Hemen atla arabana, soluğu bir SPA merkezinde al. Al al. Orda dünyada var olan tüm masaj çeşitlerini yaptır kendine. Mıncık mıncık ol. Oksijenli bakıma gir sonra, bir sen oksijene bak, bir o sana baksın. Aroma-terapiden eksik kalma. Sonra bütün hafta sıkıntısını çekersin.

Biyo-enerjine bakıt muhakkak. Hidro-terapi küvetinden önce ya da sonra.... “Süt banyosuna girdin miydi olay bitmiştir” diyeceğim ama sakın ola özel havyar bakımını atlama. Zinhar unutmayasın.

Kısaca doğada var olan orana burana sürülebilecek her şeyle temas et, içine girilebilecek fokurdayan, tıslayan her şeyin içine gir, sana anti-agingle ilgili anlatılanları gözlerini koca koca açarak dinle notlar al. 150 yaşını garantilemeden çıkma ordan, boşuna mı para verdin.

Şu çok açık ki sistem son dönemde arıza vermeye başladı. Kendine hizmet eden ve bu yolla perişan olan insanların bir kısmı, beyin takımı sizin anlayacağınız, artık sadece aldıkları bol sıfırlı maaşlarla ayakta kalamaz hale geldiler. Beyinden aşağısını zaten düşünen yok ve tarih boyu da olmadı ama parayla saadet nereye kadar sorusunun cevabını son dönemde en üst düzey yöneticilerin en üst çekmecelerini dolduran sinir ilaçlarından anlamak mümkün.

Hayatlarının bir kısmı ipotek altında olduğu için, geri kalanını uzatalım da paracıkları ağız tadıyla yiyelim kaygısından olsa gerek, anti- aging de çok revaşta şu aralar. Filler bile edepleriyle vakitlice çekip gitmeyi bilirken, ben bu “kazık kakıcam dünyaya” akımını çok acıklı buluyorum açıkcası. Ama bu işin sektörü öylesine genişlemiş ve derinleşmiş durumda ki sanki dışında kalırsanız “Elalem gül gibi yaşlanacak benim de fosilim çıkacak” paniğine kapılıyorunuz. Kapılmanız sağlanıyor.

Benim de alternatif bir akımım var. Kaplumbağalar 150 yıl yaşıyor, vardır bir keramet, hep beraber “Yavaş Hareket Edelim” akımını başlatıp, konuyla ilgili bir kitap yazarak paraya para dememek istiyorum. Zira ne isim takarsan tak para aynı zevkle harcanıyor.

Artık insanlar kırışmıyor, şişiyor. Ekranda ya da lüks mağazaların kadın reyonlarında derileri gerilmekten parlamış kadınlar görüyorum. Yaşlı görünmüyorlar. Genç de görünmüyorlar. Güzel ya da çirkin de demeyelim: Tuhaf görünüyorlar. Botokstan kelli her zaman kızgın tonlu, azarlama bakışı var onlarda.

Nereye kadar? Sorusu geliyor akla. Vücudunuzun keyfi illa ki bir gün kaçacak. “Yeter uğraşma benimle artık” diyecek. O günü ertelemek elimizde ama ne kadar yerinde?
 

Şu anda bu konu'yu okuyan kullanıcılar

    Üst