Artık Tek Kişilik Cümlelerim Var!
Çok yoruldum! Üstelik çok da sıkıldım! Alıp başımı gitmek istiyorum. Kimseye haber vermeden, bir gece vakti, elimde bavul yola düşmek istiyorum.
Artık Tek Kişilik Cümlelerim Var!
Artık Tek Kişilik Cümlelerim Var!
Herkesin derdi kendine büyük, benim ki bana XXXL geliyor. Altında ezildiğim yeterince ağırlık yokmuş gibi, gönül eyle, laf dinle, laf anlat, anlattığın karışındakine geçmesin, önümde bir dağ gibi duran hayat aşılmayı beklesin.
Beladan uzak durmak mümkün değil. Sen ne kadar kendi halinde köşende dursan da, gelip seni buluyor. Kimsenin işi gücü yok mu? Dertsizlikten gün ziyanlığı!
İnsanlar sahip olduklarının, sadece kaybettikleri zaman mı farkına varıyorlar? Ellerinde tuttukları değerleri görmek için, mutlaka kopup gitmesi mi gerekiyor?
Günün bütün sıkıntılarıyla boğuştuktan sonra, akşam eve geldiğinde, seni seven bir insanın yanında oturmak, ona sarılıp uyumak ne büyük bir lüks, anlamıyorlar mı? İçinde sevgi olan bir ilişkiye sahip olmanın paha biçilmez olduğunu algılamak için, mutlaka bir kayıp mı yaşanması gerekir?
Yalnızlığın ne derece boğucu, yoran, karanlık bir çukur olduğunu yaşamadan kimse bilemez. Her zorluğu tek başına atlatmak zorunda kalmak, her olayda tek başına ayakta durmak kolay mı?
Yalnızlık bazen insanın içine öylesine işler ki, bir gün hayal kurarken bile tek kişilik olduğunu fark edersin. Sonunda kabullenirsin. Senin hayatın budur. Böyle yaşamaya alışırsın. Bir terazin vardır, dengede tutmaya uğraşırsın.
Sonra an gelir, o kefelerin ne kadar zorlukla dengesini koruduğunu bilemeyenler, üstüne ağırlık koyarlar. Kaldırabileceğin kadar olursa, ona da ses çıkarmazsın.
Geçen hafta kar yağdı ama giderken bana bir hediye bıraktı. Balkon kapısının ince çatlağından sızan su, salonun parkelerinin altına dağıldı. Şimdi salonumun ortasında büyük bir şişkinlik var. Parkelerim hamile gibi duruyor. Üstüne ağırlık koydum, daha fazla şişmesin diye. Sonra fark ettim ki, yüreğimde de buna benzer bir şişlik var. Getirip birileri üstüne ağırlık koyuyor. Oysa ben parke değilim! Üstüme koyulanları içine çekip, daha da büyüyor gönlümün kabarıklığı.
İnsana en çok, sevdiklerinin yaptıkları, sözleri koyuyor. Sevmediklerimden bana ne! Kim ne demiş, kim ne yapmış, hiç beni ilgilendirmiyor. İlişkileri ayakta tutmak zor! Ne kadar mücadele etsen, bir taraf hep eksik kalıyor.
Alıp başımı gitmek istiyorum buralardan. Kimsenin beni bulamayacağı bir yere, elimde sadece bir bavulla yürüyüp gitmek istiyorum. Eskiden kalabalık hayaller kurardım. Kırıldıkça, hayallerimi de teke indiriyorum…
Çok yoruldum! Üstelik çok da sıkıldım! Alıp başımı gitmek istiyorum. Kimseye haber vermeden, bir gece vakti, elimde bavul yola düşmek istiyorum.
Artık Tek Kişilik Cümlelerim Var!
Artık Tek Kişilik Cümlelerim Var!
Herkesin derdi kendine büyük, benim ki bana XXXL geliyor. Altında ezildiğim yeterince ağırlık yokmuş gibi, gönül eyle, laf dinle, laf anlat, anlattığın karışındakine geçmesin, önümde bir dağ gibi duran hayat aşılmayı beklesin.
Beladan uzak durmak mümkün değil. Sen ne kadar kendi halinde köşende dursan da, gelip seni buluyor. Kimsenin işi gücü yok mu? Dertsizlikten gün ziyanlığı!
İnsanlar sahip olduklarının, sadece kaybettikleri zaman mı farkına varıyorlar? Ellerinde tuttukları değerleri görmek için, mutlaka kopup gitmesi mi gerekiyor?
Günün bütün sıkıntılarıyla boğuştuktan sonra, akşam eve geldiğinde, seni seven bir insanın yanında oturmak, ona sarılıp uyumak ne büyük bir lüks, anlamıyorlar mı? İçinde sevgi olan bir ilişkiye sahip olmanın paha biçilmez olduğunu algılamak için, mutlaka bir kayıp mı yaşanması gerekir?
Yalnızlığın ne derece boğucu, yoran, karanlık bir çukur olduğunu yaşamadan kimse bilemez. Her zorluğu tek başına atlatmak zorunda kalmak, her olayda tek başına ayakta durmak kolay mı?
Yalnızlık bazen insanın içine öylesine işler ki, bir gün hayal kurarken bile tek kişilik olduğunu fark edersin. Sonunda kabullenirsin. Senin hayatın budur. Böyle yaşamaya alışırsın. Bir terazin vardır, dengede tutmaya uğraşırsın.
Sonra an gelir, o kefelerin ne kadar zorlukla dengesini koruduğunu bilemeyenler, üstüne ağırlık koyarlar. Kaldırabileceğin kadar olursa, ona da ses çıkarmazsın.
Geçen hafta kar yağdı ama giderken bana bir hediye bıraktı. Balkon kapısının ince çatlağından sızan su, salonun parkelerinin altına dağıldı. Şimdi salonumun ortasında büyük bir şişkinlik var. Parkelerim hamile gibi duruyor. Üstüne ağırlık koydum, daha fazla şişmesin diye. Sonra fark ettim ki, yüreğimde de buna benzer bir şişlik var. Getirip birileri üstüne ağırlık koyuyor. Oysa ben parke değilim! Üstüme koyulanları içine çekip, daha da büyüyor gönlümün kabarıklığı.
İnsana en çok, sevdiklerinin yaptıkları, sözleri koyuyor. Sevmediklerimden bana ne! Kim ne demiş, kim ne yapmış, hiç beni ilgilendirmiyor. İlişkileri ayakta tutmak zor! Ne kadar mücadele etsen, bir taraf hep eksik kalıyor.
Alıp başımı gitmek istiyorum buralardan. Kimsenin beni bulamayacağı bir yere, elimde sadece bir bavulla yürüyüp gitmek istiyorum. Eskiden kalabalık hayaller kurardım. Kırıldıkça, hayallerimi de teke indiriyorum…