
Aşkın yarattığı gereksiz mutluluk hali hoşuma gidiyor
'Hayatın akışına müdahale etmem... Hayatımda birkaç kez dibi gördüm... Depresyonun ağırlığını da bilirim... Aşk, sevgi ve tiyatro olmazsa ben de olmam...' Bunları Engin Altan Düzyatan anlatıyor ve daha fazlasını...
İlk kez ekranlarda boy gösterdiği yıllarda uzun saçları ve yakışıklılığıyla dikkatleri çekti Engin Altan Düzyatan. Ne zaman bir yerde adı geçse önce yakışıklılığı konuşuldu, ardından yaptığı işler. Elbette sadece yakışıklılığı değildi onu bu kadar popüler kılan. Tiyatro, sinema ve televizyon dünyasında başarılı işlere imza attı, her yaptığı işle zirveye oturdu. Öyle ki şimdilerde sunduğu 'Canlı Para' yarışmasını sırf o sunuyor diye izleyen bir kitle var. Bu çok yakışıklı, bol yetenekli oyuncuyla aşkın rengini, evliliğin gereksizliğini, hayattan firar etmeyi ve depresyonun dibine vurmayı konuştuk.
- Sizinle ilgili en çok yakışıklılığınız konuşuluyor, oyunculuğunuzun yerine hep bundan dem vurulması sinirinizi bozar mı?
Sadece yakışıklılığımdan dolayı, 'Sırf güzel çocuğuz diye mi buralarda duruyoruz?' durumu olsaydı canım sıkılırdı. Sadece bu değil başka artılar, başka yanlar var. O yanları biliyor olmak beni rahatlatıyor. Dediğiniz gibi olsaydı biraz üzülürdüm.
- Yaptığınız işlere bakınca hep bir adım yukarı çıkan projelerde olduğunuzu görüyoruz...
Aralarında çok büyük uçurumlar yok. 9 yıldır İstanbul'da oyunculuk yapıyorum ve hep bir üstüne bir koydum. O zaman da çok sağlam oluyor. Adım adım gidiyorsunuz, insanlar sizi tanıyor ve yapabileceklerinizin geniş yelpazesini görüyorlar. Sadece yakışıklı olduğunuz için de seven birileri oluyor ama başka birileri de oyunculuğunuzu umursuyor, başka biri ses tonunuz için beğeniyor. Herkese o geniş yelpazeyi gösterebiliyorsunuz.
- Peki, oyunculuğun sizin için anlamı nedir?
Başka bildiğim bir şey yok ki. Çok zevk alıyorum bu işten. Kendimi ancak sahne üzerinde ya da oyunculuk yaparken ifade edebiliyorum. Özel hayatımda kendimi çok da rahat ifade edebildiğim söylenemez aslında. Bir rolle ya da bir oyunculuğun ya da bir filmin içindeyken kendimi ifade etmek daha kolay oluyor benim için.
HAYATI AKIŞINA BIRAKIRIM
- Bir şeyler yolunda gitmezse ne yaparsınız?
Akışa çok müdahale etmem. Bırakırım kendimi. En doğrusu sizin için gerçekleşiyordur zaten. Belki de kötü gitmesi gerekiyordur. 'Dibi görmeden çok yukarıları göremezsiniz' derler. İlk başta gerçekten dibi göreceksiniz. Ben birkaç kez çok ciddi bir şekilde gördüm. 'Ne kadar dipti?' diye sormayın, gerçekten dipti benim için. Depresyonun çok ağırlığını da gördüm.
- Ne yaparsınız böyle durumlarda?
Hiçbir şey yapmadım, hayatın akışına bıraktım açıkçası. 'Hayat aksın, nereye gidecekse gitsin' dedim. Sadece durdum. Çünkü öyle durumlarda yapabileceğiniz bir şey yok. Hayat birtakım zorlukları sizin karşınıza aşmanız için çıkardıysa o durumlardan alacağınız dersi aldıktan sonra beklemekten başka yapacağınız bir şey kalmıyor. Dibi gördüm artık o tarafta görülecek başka bir şey yok. Artık başka taraflara bakıyorum.
- Her şeye rağmen hayata 'evet' demek lazım...
Öyle. Yaşamda inanılmaz bir denge var. Bu dengeyi göz ardı edemeyiz. Bir tek tanrının tek olduğu, onun dışındaki her şeyin dualite olduğu söyleniyor var oluş sisteminde. Ömür boyu sadece iyi yaşayamayız ki. Yaşamamızın hiçbir manası kalmaz. Kötüyü de, iyiyi de göreceğiz. Beyaz varsa siyah da var. Bu kadar basit. O yüzden hiçbir yer ne çok değerli ne de çok değersiz. Çok dipte olduğunuz bir dönem, aslında hayatınızın en iyi döneminin başlangıç noktalarını toparladığınız döneminiz olabilir. O yüzden hayatı yönlendirmek yerine bırakmak ve çıkanları değerlendirmek en mantıklısı.
- Bazen her şeyden kaçmak ve hayattan firar etme duygusu gelir mi?
Sık sık diyelim. Kendime vakit ayıramadığım zamanlarda yararsız ve içim boşalmış gibi hissederim. Böyle zamanlarda insanlara verecek bir şeyimin kalmadığını düşünüyorum. Bunun için yeni şeyler görmek ve daha rahat hareket edebilmek için kimsenin tanımadığı yerlere ihtiyacım oluyor. İzole olabilmek için yurtdışına gidiyorum. Türkiye'de bir yere kadar izole olabiliyorum artık.
- Genç kızların gözdesisiniz; bazen bakışlarla bile taciz edildiğiniz duygusunu yaşıyor musunuz?
Bazen. Hatta sık hissediyorum. Bazen tanınıyor olma durumunu unutuyorum, ama eskisine göre daha fazla hatırlamak zorunda kalıyorum. Belli yerler vardır, insanlar oturur ve oradan geçenleri izlerler. Böyle durumlarda nasıl yürüyeceğimi bilemiyorum mesela. Kimse beğenilmenin hoşuna gitmeyeceğini söyleyemez.
- Ekşi Sözlük'te evlenilecek adam listesinin en başındaymışsınız... Gerçi evlenmeyi istemiyor muşsunuz ama...
(Gülüyor)... Evlilik ilginç bir durum. Evlenilse bile iki tarafın da kendi evlerinin olması taraftarıyım. Evlilik bence çocuk istendiği zaman gerekli. Yoksa evlilik manasız ve kısıtlayıcı. Kadınla erkeğin birbirilerini istedikleri kalıba sokma ve aynılaştırma çabası gibi geliyor evlilik. İki tarafı fa öldürüyor.
- İlişkiler de bir süre sonra bu dediğiniz duruma dönüyor. Hayal ettiğimiz kadın ya da adama uygun etiketleri yapıştırıp duruyoruz sonra da o etiketler birer birer dökülüyor...
Ve bir süre sonra da o olmaya başlıyor kadın ya da adam. Ve o yarattığınız şey hoşunuza gitmemeye başlıyor. Bu sefer 'tanıdığım adam ya da kadın değilsin' durumu oluyor. Oysa bu kalıba da sen sokuyorsun. 'Evet, böyle bir adam değildim ama bunu sen bana, ben de sana bunu yaptım' oluyor. Evlilik çocuğun güvencesi için gerekli bir devlet akdi.
- Peki, hayatınızda sevgi, aşk ve tiyatro olmazsa?
O zaman hiç hayatın manası olmaz benim için. En azından şu an soru sorduğunuz adam için sevgi, aşk, tiyatro olmazsa, ben de olmazsam iyi olur yani.
- Hiç yalan söylediğiniz olur mu ya da hangi durumlarda yalan söylersiniz?
Bir yere geç kalmışımdır ama uyuyorumdur, 'Trafik vardı' derim. (Kahkahalar)... Zaten onu herkes anlar ve 'Altan uyuyorsun, yalan söyleme bari' derler. Uykuyu çok seviyorum maalesef. Kalkmadığım halde 'Kalktım, şimdi geliyorum' dediğim zaman hala yatakta olabilirim.
- Size göre aşkın rengin siyah mıdır?
Zor bir soru aşk. Bir tarifi, matematiği yok. Herkes bildiğini iddia ediyor, kimse bir şey bilmiyor aslında. O ilk aşık olduğunuzda ne olduğunu anlamadığınız, ellerinizin titrediği, içinizde kelebekler uçar derler ya öyle bir durum işte. O gereksiz mutluluk hoşuma gidiyor.
- Hafif bir delilik hali de oluyor...
Ama kısa bir süre. Sürekli öyle bir hal olsa yaşamak zor olurdu.
- Ne oluyor da bu aşk bizi bizden alıyor acaba?
İlginç bir durum gerçekten. O delilik, o hiçbir şey yokken mutluluk hali... Öyle zamanlarda en ufacık bir şeyde de hemen moraliniz bozulur. O gereksiz hassaslık... Bir yarınız dışarıda ve onu bulduğunuzdaki bütünleşme anında herhalde vücudunuz bu hale geliyor.
İyi ki bu projedeyim...
- 'Canlı' Para canlı yayın nasıl hissediyorsunuz?
Canlı yayın tecrübem yoktu, tereddütlü girdim. Eğer yarışma programı sunacaksınız bence bulunabilecek iyi formatlardan biri. Bir oyuncunun yarışma programı sunması gizemini kaybetmesi anlamında dert olur mu diye çok düşündüm. Nasıl olduğunu anlamadığım bir şekilde içinde buldum kendimi. Şimdi de 'İyi ki bu projede olmuşum' diyorum.
- Sevdiniz mi diye soracaktım...
Bir oyuncunun canlı yayın deneyimi olması gerçekten çok önemliymiş. Sahne üzerinde bir durumu kotarmakla buradakini kotarmak farklı. Elinizde hiçbir metin yok. Sohbeti idare edip istediğiniz yöne çekebilmek başka bir esneklik kazandırıyor insana. İşin bir matematiği yok ve iş tamamen o anda karşınızdaki kişiyle olan etkileşmeniz.
- Siz varsınız diye izleyenin çok olduğunu biliyorum.
Sağ olsunlar bu çok güzel bir duygu. İnsanların sadece benim için programı izliyor olmaları çok gurur verici.
SAYGISIZLIĞI AFFETMEM
- Birini sevmekten ne zaman vazgeçer insan, ya da karşınızdaki kişiyi sevmekten siz ne zaman vazgeçersiniz?
İnsanların bana karşı saygılarını yitirdiklerimi düşünürsem sevmekten vazgeçerim. Saygı dışında hiçbir şey vazgeçirmez beni. Saygısızlığı affetmem. İki insan arasındaki saygıyı yitirdikten sonra paylaşabilecek bir şey kalmaz ki her şey çirkinleşir.
Akşam Gazetesi