Münir Hayri Egeli ile 1937 yılında kaleme aldığı ve yeni ortaya çıkarılan Ben Bir İnkıláp Çocuğuyum adlı filmin senaryosunda Atatürk; Emine, Hatice, Makedonyalı Eleni, Naciye'den de bahsediyor. Atatürk'ün bu senaryosu yakında filme çekilecek
Mustafa Kemal Atatürk'ün geçen hafta bilinmeyen bir yönü, bir film senaryosu yazdığı ortaya çıktı. Atatürk bu senaryoyu dönemin sinemayla ilgilenen en ünlü siması Münir Hayri Egeli'nin yazdığı senaryo üzerinde kendi el yazısıyla tashih ve yazıya uzun eklemeler yapmış. Tarihçi-yazar İsmet Bozdağ senaryonun varlığını doğruluyor ancak senaryoyu Atatürk'ün değil, Münir Hayri Egeli'nin yazdığını iddia ediyor. Ama Milli Kütüphane'de Atatürk'ün 1937 tarihli vasiyetinde senaryonun filme çekilmesini istemiş. Bütün masrafların da kendisi tarafından karşılanacağını belirtmiş. Ancak Atatürk'ün bir yıl sonra hayattan ayrılmasıyla senaryo da hayata geçememiş.
Münir Hayri Egeli bu senaryonun varlığından 1954'te yazdığı Bilinmeyen Yönleriyle Atatürk kitabında bahsetmiş. Fakat bu detay herkesin gözünden kaçmış. İşte bu detaya araştırmacı-yazar İlknur Güntürkü Kalıpçı ulaşmış. Şimdi Atatürk'ün vasiyetinin yerine getirilmesi için bu senaryo filme çekilecek. Filmde Atatürk'ün 1927-1938 yılları arasında politik kişiliğinden çok aşkları ve insani yönü anlatılacak.
Dört Aşk Hikayesi Var
Filmin adı belli: Ben Bir İnkıláp Çocuğuyum. Yönetmeni de belli: Biray Dalkıran. Bu hafta gösterime giren Cennet filmiyle adı gündeme gelen yönetmen Biray Dalkıran Atatürk'ün vasiyeti olan bu filmi çekecek olmaktan dolayı çok mutlu. İlknur Kalıpçı kendisine projeden bahsettiğinde çok heyecanlanan Dalkıran ‘Atatürk'ün senaryonun filme çekilmesini vasiyet ettiğini öğrendiğimde ‘Bu filmi kesinlikle ben yapmalıyım' dedim. Bu vasiyeti yerine getirecek olmak benim için büyük bir gurur' diyor.
Herkes gibi kendilerinin de Mustafa Kemal'i sadece devlet adamlığı ve askerliğiyle tanıdıklarını anlatan Dalkıran ‘Meğer bilmediğimiz pek çok yönü varmış. Bizim de senaryoda en çok özel hayatı ilgimizi çekti. Herkes Atatürk'ün iki aşkı olduğunu bilir ama meğer dört aşkı daha varmış. Mesela Emine, Hatice, Makedonyalı Eleni, Naciye varmış. Kitapta ondan da bahsetmiş. Zaten filmi de bu aşk hikayesiyle başlatmak istiyoruz' diyor.
Film Beni Bitirebilir De
Filmin çekimlerine bir ay sonra başlanacak. Bu proje için 8-10 milyon dolar gibi büyük rakamlar gözden çıkarılmış. Bu paranın büyük bir kısmını Sarı Zeybek projesine destek olan Türkiye Sivil Toplum Kuruluşları Konfederasyonu Genel Başkanı Hasan Ekşi karşılayacak.
‘Başrol oyuncusu belli oldu mu?' diye sorduğumuz Dalkıran Atatürk'ü oynayacak kişiyle ilgili kriterlerini şöyle anlatıyor: ‘Ünlü biri olması konusunda da ısrarcı değiliz. Sonuçta Atatürk'ün belli kıstasları var. Duruşu, hareketleri, mimikleri, dudak hareketleri gibi... Mesela Haluk Bilginer düşündüğümüz isimler arasında. Tabii önceden Atatürk'ü canlandırmış kişiler de listemizde yer alıyor.'
Dalkıran çekeceği filme güveniyor ama kariyerini de düşünmüyor değil: ‘Bu film direkt kariyerimle ilgili. Bundan önce birçok film, belgesel, klip ve reklam filmleri çektim. Ama bu film bambaşka ve hiçbir şeyle kıyaslanamaz. Bu film başarısız olursa kariyerim biter' diyor.
Asker dediler Atatürk'e kız vermediler
Senaryoda Atatürk'ün komşu kızı Hatice'ye de aşık olduğu yazılı. Hatta Atatürk ile birlikte senaryoyu kaleme alan Münir Hayri Egeli'nin anlatımına göre, Hatice Hanım bir kış gecesi Egeli'nin ısrarlarına dayanamayarak hikayesini şöyle anlatmış:
‘Selanik'te Zübeyde Teyzelere yakın oturuyorduk. Mustafa Bey'i çocukluğumdan beri kapımızın önünden geçtikçe görürdüm. Naciye isminde bizden çok büyük bir kız arkadaşımız onun her geçişinde pencereye koşar onu seyrederdi. Arkadaşlarla karar verdik, ilk fırsatta Naciye Abla'nın sevgisini Mustafa Bey'e duyuracaktık. Zübeyde Teyzelere de sık sık gittiğim için bu işi bana verdiler. O gün evlerine gittim ve sofadan geçerken bir saksı içinde kırmızı karanfiller gördüm. Hemen birini kopardım, Mustafa Bey'in odasına girdim. Masanın üzerinde bir tarih kitabı vardı. Hemen karanfili kitabın açık sayfasına koydum. Mustafa Bey geldi. Annemin ve annesinin ellerini öptü. Çiçekten dolayı çok heyecanlı idim. Mustafa Bey benim heyecanlı olduğumu hissetti ve dikkatlice gözlerime baktı. Daha sonra derslerinin olduğunu söyleyip odasına çıktı. Birdenbire Mustafa Bey'in merdivenlerden indiğini ayak seslerinden anladım. ‘Bu çiçeği benim kitabımın arasına kim koydu?' diyecek gibi geliyordu.
Mustafa Bey odanın kapısında göründü. Gözlerimle ben ettim sen etme der gibi ona baktım. Oda bana o manalı mavi gözleriyle bakıyordu. Mustafa Bey bir arkadaşını görmek için tekrar dışarı çıkacağını söyledi ve gitti. O günden sonra ne Zübeyde Teyzelere gidiyordum ne de Mustafa Bey'in görünebileceği yerlere uğrayabiliyordum. Bir gün evdeki büyütmeden Zübeyde Teyze'nin beni Mustafa Bey'e istediğini öğrendim. Annem askerler hep uzaklara giderler, ben kızımdan uzaklaşamam düşüncesiyle işi sürüncemeye sürmüş. Mustafa Bey Harbiye'den erkanıharp yüzbaşısı olarak çıktığın da tekrar beni istedi. Ama annem yine fikrinden vazgeçmedi ve beni başka biriyle söz kestirdi.'
İlk göz ağrısı Emine'ydi
Mustafa Kemal Atatürk'ün özel hayatında genelde Fikriye ve Latife Hanım'ın adı geçiyor. Latife Hanım 1923-1925 yılları arasında Atatürk ile evliydi. Atatürk ile birbirine aşık olduğu söylenen Fikriye Hanım'ın ise aşkına karşılık bulamadığı için 1924 yılında Çankaya Köşkü önünde silahla intihar ettiği belirtiliyordu. Ama senaryoya göre Atatürk'ün hayatında bir de Emine var. Münir Hayri Egeli'nin Bilinmeyen Yönleriyle Atatürk kitabında ve senaryoda Atatürk'ün ilk ve son aşkının Selanik Merkez Kumandanı Şevki Paşa'nın kızı Emine Hanım olduğu yazıyor. Atatürk ölümüne kadar kız kardeşi Makbule Hanım vasıtasıyla ondan haber aldığında mutlu olmuş, evlenmediğini öğrendiğinde çocuklar gibi neşelenmiş. Hatta çok sevdiğini söylediği Eminem şarkısını da bu yüzden çok severmiş ve şarkı her çalındığı ortamda iştirak edip kimi zaman gözlerinden yaş gelirmiş.
Mustafa Kemal Selanik'ten ayrılırken Emine Hanım'ın ‘Harbiye'ye ne zaman gidiyorsun?' yazdığı nota şöyle cevap vermiş: ‘Bu dakikada vapura gidiyorum. Bu an-i mes'um bize kan ağlatacak. Bendeniz sizi unutmayacağıma vicdanen yemin eder, sizden de aynı vefayı beklerim, allahaısmarladık. Mustafa Kemal'
‘Bu senaryonun ruhuna sadık kalınması elzem'
Filmin senaryosunu Atatürk ile yazan Münir Hayri Egeli 1904'te İstanbul'da doğdu. Çeşitli okullarda öğretmenlik ve müdürlük görevlerinde bulundu. Milli Temsil Akademisi (Devlet Tiyatrosu) ve film rejisörlüğü de yaptı.
Egeli, kitabında senaryonun yazılma kararının nasıl alındığını özetle şöyle anlatmış: ‘Bir gün beni Çankaya'dan çağırttılar. Atatürk kütüphanedeydi. ‘...şirketinden bir mektup aldım. İnkılábımıza dair film yapmak istiyorlar. Bu bizim işimiz olmalı. Bu senaryo benim hayatımla mesela bir öğretmenin hayatını muvazi olarak yürütmelidir' dedi ve ‘Senaryo düşün' emrini verdi. Senaryoyu iki gün sonra yaverine verdim.
Atatürk senaryoyu okumuş ve sayfa sayfa tashih etmiş, birçok yerine de uzun uzun eklemeler yapmıştı. ‘Bu senaryonun film olması neye mütevakkıf?' diye sordu. Bir bütçe yaptım verdim. Beni rejisörlük öğrenmem için Almanya ve İtalya'ya gönderdi. Döndüğümde Atatürk ‘Şimdi senaryoyu bir daha gözden geçirelim. Düzeltmeden sonra iyi bir film olur' dedi. O dönemde rahatsızlandı. Senaryonun sonun da şu cümleler onun son emriydi: ‘Bu senaryonun ruhuna sadık kalınması elzemdir.''
Metnin orijinalini de arıyorlar
Atatürk'ün filmle ilgili vasiyeti Milli Kütüphane'nin kasasında saklıydı. Filmin ekibi geçen hafta senaryonun orijinalini bulmak üzere Ankara'ya Milli Kütüphane'ye gitti. Onlara Milli Kütüphane Başkanı Tuncel Acar yardımcı oldu. Kütüphanede bulunan kasada Atatürk ile ilgili belgeleri sakladıklarını, ekibe de belgelerin dijital kopyasını gösterdiklerini söyleyen Acar ‘Ancak senaryonun orijinali bizde değil' diyor. Film ekibi şimdi Çankaya Köşkü ve Anıtkabir'den gelecek yanıtı bekliyor.
Filmin yapımcı-organizatörü Arif Ekşi Ankara'ya giderek senaryoyu araştıran ekipte yer almış. Ekşi ‘Bizim için Münir Hayri Egeli'nin Bilinmeyen Yönleriyle Atatürk adlı kitabında yazılanlar yeterli. Çalışmalara da başladık. Ama yine de senaryonun orijinalini arıyoruz' diye konuşuyor.
Kapıyı açan Münir Hayri'nin kitabı oldu
Bundan 18 yıl önce ‘Atatürk'ün elinin dokunmadığı bir alan var mı?' diyerek kolları sıvayan araştırmacı-yazar İlknur Güntürkün Kalıpçı bulduğu bir belgede yazanlar üzerine Münir Hayri Egeli'nin 1954'te yazdığı Bilinmeyen Yönleriyle Atatürk adlı kitaba ulaşmış. Böylece Mustafa Kemal'in yazdığı bir senaryo olduğunu öğrenmiş. Kalıpçı ‘Münir Hayri Egeli kitapta net olarak senaryoyu 1937 yılında Çankaya'da yazdıklarını anlatmış' diyor. Senaryoda Ata'nın genellikle insani yönünün anlatıldığını da söyleyen Kalıpçı ‘Atatürk'ün bilinmeyen yönlerini öğreneceksiniz. Bu senaryoda ağlaması, kızması, aşk hayatı da anlatılıyor' diyor.
Mustafa Kemal Atatürk'ün geçen hafta bilinmeyen bir yönü, bir film senaryosu yazdığı ortaya çıktı. Atatürk bu senaryoyu dönemin sinemayla ilgilenen en ünlü siması Münir Hayri Egeli'nin yazdığı senaryo üzerinde kendi el yazısıyla tashih ve yazıya uzun eklemeler yapmış. Tarihçi-yazar İsmet Bozdağ senaryonun varlığını doğruluyor ancak senaryoyu Atatürk'ün değil, Münir Hayri Egeli'nin yazdığını iddia ediyor. Ama Milli Kütüphane'de Atatürk'ün 1937 tarihli vasiyetinde senaryonun filme çekilmesini istemiş. Bütün masrafların da kendisi tarafından karşılanacağını belirtmiş. Ancak Atatürk'ün bir yıl sonra hayattan ayrılmasıyla senaryo da hayata geçememiş.
Münir Hayri Egeli bu senaryonun varlığından 1954'te yazdığı Bilinmeyen Yönleriyle Atatürk kitabında bahsetmiş. Fakat bu detay herkesin gözünden kaçmış. İşte bu detaya araştırmacı-yazar İlknur Güntürkü Kalıpçı ulaşmış. Şimdi Atatürk'ün vasiyetinin yerine getirilmesi için bu senaryo filme çekilecek. Filmde Atatürk'ün 1927-1938 yılları arasında politik kişiliğinden çok aşkları ve insani yönü anlatılacak.
Dört Aşk Hikayesi Var
Filmin adı belli: Ben Bir İnkıláp Çocuğuyum. Yönetmeni de belli: Biray Dalkıran. Bu hafta gösterime giren Cennet filmiyle adı gündeme gelen yönetmen Biray Dalkıran Atatürk'ün vasiyeti olan bu filmi çekecek olmaktan dolayı çok mutlu. İlknur Kalıpçı kendisine projeden bahsettiğinde çok heyecanlanan Dalkıran ‘Atatürk'ün senaryonun filme çekilmesini vasiyet ettiğini öğrendiğimde ‘Bu filmi kesinlikle ben yapmalıyım' dedim. Bu vasiyeti yerine getirecek olmak benim için büyük bir gurur' diyor.
Herkes gibi kendilerinin de Mustafa Kemal'i sadece devlet adamlığı ve askerliğiyle tanıdıklarını anlatan Dalkıran ‘Meğer bilmediğimiz pek çok yönü varmış. Bizim de senaryoda en çok özel hayatı ilgimizi çekti. Herkes Atatürk'ün iki aşkı olduğunu bilir ama meğer dört aşkı daha varmış. Mesela Emine, Hatice, Makedonyalı Eleni, Naciye varmış. Kitapta ondan da bahsetmiş. Zaten filmi de bu aşk hikayesiyle başlatmak istiyoruz' diyor.
Film Beni Bitirebilir De
Filmin çekimlerine bir ay sonra başlanacak. Bu proje için 8-10 milyon dolar gibi büyük rakamlar gözden çıkarılmış. Bu paranın büyük bir kısmını Sarı Zeybek projesine destek olan Türkiye Sivil Toplum Kuruluşları Konfederasyonu Genel Başkanı Hasan Ekşi karşılayacak.
‘Başrol oyuncusu belli oldu mu?' diye sorduğumuz Dalkıran Atatürk'ü oynayacak kişiyle ilgili kriterlerini şöyle anlatıyor: ‘Ünlü biri olması konusunda da ısrarcı değiliz. Sonuçta Atatürk'ün belli kıstasları var. Duruşu, hareketleri, mimikleri, dudak hareketleri gibi... Mesela Haluk Bilginer düşündüğümüz isimler arasında. Tabii önceden Atatürk'ü canlandırmış kişiler de listemizde yer alıyor.'
Dalkıran çekeceği filme güveniyor ama kariyerini de düşünmüyor değil: ‘Bu film direkt kariyerimle ilgili. Bundan önce birçok film, belgesel, klip ve reklam filmleri çektim. Ama bu film bambaşka ve hiçbir şeyle kıyaslanamaz. Bu film başarısız olursa kariyerim biter' diyor.
Asker dediler Atatürk'e kız vermediler
Senaryoda Atatürk'ün komşu kızı Hatice'ye de aşık olduğu yazılı. Hatta Atatürk ile birlikte senaryoyu kaleme alan Münir Hayri Egeli'nin anlatımına göre, Hatice Hanım bir kış gecesi Egeli'nin ısrarlarına dayanamayarak hikayesini şöyle anlatmış:
‘Selanik'te Zübeyde Teyzelere yakın oturuyorduk. Mustafa Bey'i çocukluğumdan beri kapımızın önünden geçtikçe görürdüm. Naciye isminde bizden çok büyük bir kız arkadaşımız onun her geçişinde pencereye koşar onu seyrederdi. Arkadaşlarla karar verdik, ilk fırsatta Naciye Abla'nın sevgisini Mustafa Bey'e duyuracaktık. Zübeyde Teyzelere de sık sık gittiğim için bu işi bana verdiler. O gün evlerine gittim ve sofadan geçerken bir saksı içinde kırmızı karanfiller gördüm. Hemen birini kopardım, Mustafa Bey'in odasına girdim. Masanın üzerinde bir tarih kitabı vardı. Hemen karanfili kitabın açık sayfasına koydum. Mustafa Bey geldi. Annemin ve annesinin ellerini öptü. Çiçekten dolayı çok heyecanlı idim. Mustafa Bey benim heyecanlı olduğumu hissetti ve dikkatlice gözlerime baktı. Daha sonra derslerinin olduğunu söyleyip odasına çıktı. Birdenbire Mustafa Bey'in merdivenlerden indiğini ayak seslerinden anladım. ‘Bu çiçeği benim kitabımın arasına kim koydu?' diyecek gibi geliyordu.
Mustafa Bey odanın kapısında göründü. Gözlerimle ben ettim sen etme der gibi ona baktım. Oda bana o manalı mavi gözleriyle bakıyordu. Mustafa Bey bir arkadaşını görmek için tekrar dışarı çıkacağını söyledi ve gitti. O günden sonra ne Zübeyde Teyzelere gidiyordum ne de Mustafa Bey'in görünebileceği yerlere uğrayabiliyordum. Bir gün evdeki büyütmeden Zübeyde Teyze'nin beni Mustafa Bey'e istediğini öğrendim. Annem askerler hep uzaklara giderler, ben kızımdan uzaklaşamam düşüncesiyle işi sürüncemeye sürmüş. Mustafa Bey Harbiye'den erkanıharp yüzbaşısı olarak çıktığın da tekrar beni istedi. Ama annem yine fikrinden vazgeçmedi ve beni başka biriyle söz kestirdi.'
İlk göz ağrısı Emine'ydi
Mustafa Kemal Atatürk'ün özel hayatında genelde Fikriye ve Latife Hanım'ın adı geçiyor. Latife Hanım 1923-1925 yılları arasında Atatürk ile evliydi. Atatürk ile birbirine aşık olduğu söylenen Fikriye Hanım'ın ise aşkına karşılık bulamadığı için 1924 yılında Çankaya Köşkü önünde silahla intihar ettiği belirtiliyordu. Ama senaryoya göre Atatürk'ün hayatında bir de Emine var. Münir Hayri Egeli'nin Bilinmeyen Yönleriyle Atatürk kitabında ve senaryoda Atatürk'ün ilk ve son aşkının Selanik Merkez Kumandanı Şevki Paşa'nın kızı Emine Hanım olduğu yazıyor. Atatürk ölümüne kadar kız kardeşi Makbule Hanım vasıtasıyla ondan haber aldığında mutlu olmuş, evlenmediğini öğrendiğinde çocuklar gibi neşelenmiş. Hatta çok sevdiğini söylediği Eminem şarkısını da bu yüzden çok severmiş ve şarkı her çalındığı ortamda iştirak edip kimi zaman gözlerinden yaş gelirmiş.
Mustafa Kemal Selanik'ten ayrılırken Emine Hanım'ın ‘Harbiye'ye ne zaman gidiyorsun?' yazdığı nota şöyle cevap vermiş: ‘Bu dakikada vapura gidiyorum. Bu an-i mes'um bize kan ağlatacak. Bendeniz sizi unutmayacağıma vicdanen yemin eder, sizden de aynı vefayı beklerim, allahaısmarladık. Mustafa Kemal'
‘Bu senaryonun ruhuna sadık kalınması elzem'
Filmin senaryosunu Atatürk ile yazan Münir Hayri Egeli 1904'te İstanbul'da doğdu. Çeşitli okullarda öğretmenlik ve müdürlük görevlerinde bulundu. Milli Temsil Akademisi (Devlet Tiyatrosu) ve film rejisörlüğü de yaptı.
Egeli, kitabında senaryonun yazılma kararının nasıl alındığını özetle şöyle anlatmış: ‘Bir gün beni Çankaya'dan çağırttılar. Atatürk kütüphanedeydi. ‘...şirketinden bir mektup aldım. İnkılábımıza dair film yapmak istiyorlar. Bu bizim işimiz olmalı. Bu senaryo benim hayatımla mesela bir öğretmenin hayatını muvazi olarak yürütmelidir' dedi ve ‘Senaryo düşün' emrini verdi. Senaryoyu iki gün sonra yaverine verdim.
Atatürk senaryoyu okumuş ve sayfa sayfa tashih etmiş, birçok yerine de uzun uzun eklemeler yapmıştı. ‘Bu senaryonun film olması neye mütevakkıf?' diye sordu. Bir bütçe yaptım verdim. Beni rejisörlük öğrenmem için Almanya ve İtalya'ya gönderdi. Döndüğümde Atatürk ‘Şimdi senaryoyu bir daha gözden geçirelim. Düzeltmeden sonra iyi bir film olur' dedi. O dönemde rahatsızlandı. Senaryonun sonun da şu cümleler onun son emriydi: ‘Bu senaryonun ruhuna sadık kalınması elzemdir.''
Metnin orijinalini de arıyorlar
Atatürk'ün filmle ilgili vasiyeti Milli Kütüphane'nin kasasında saklıydı. Filmin ekibi geçen hafta senaryonun orijinalini bulmak üzere Ankara'ya Milli Kütüphane'ye gitti. Onlara Milli Kütüphane Başkanı Tuncel Acar yardımcı oldu. Kütüphanede bulunan kasada Atatürk ile ilgili belgeleri sakladıklarını, ekibe de belgelerin dijital kopyasını gösterdiklerini söyleyen Acar ‘Ancak senaryonun orijinali bizde değil' diyor. Film ekibi şimdi Çankaya Köşkü ve Anıtkabir'den gelecek yanıtı bekliyor.
Filmin yapımcı-organizatörü Arif Ekşi Ankara'ya giderek senaryoyu araştıran ekipte yer almış. Ekşi ‘Bizim için Münir Hayri Egeli'nin Bilinmeyen Yönleriyle Atatürk adlı kitabında yazılanlar yeterli. Çalışmalara da başladık. Ama yine de senaryonun orijinalini arıyoruz' diye konuşuyor.
Kapıyı açan Münir Hayri'nin kitabı oldu
Bundan 18 yıl önce ‘Atatürk'ün elinin dokunmadığı bir alan var mı?' diyerek kolları sıvayan araştırmacı-yazar İlknur Güntürkün Kalıpçı bulduğu bir belgede yazanlar üzerine Münir Hayri Egeli'nin 1954'te yazdığı Bilinmeyen Yönleriyle Atatürk adlı kitaba ulaşmış. Böylece Mustafa Kemal'in yazdığı bir senaryo olduğunu öğrenmiş. Kalıpçı ‘Münir Hayri Egeli kitapta net olarak senaryoyu 1937 yılında Çankaya'da yazdıklarını anlatmış' diyor. Senaryoda Ata'nın genellikle insani yönünün anlatıldığını da söyleyen Kalıpçı ‘Atatürk'ün bilinmeyen yönlerini öğreneceksiniz. Bu senaryoda ağlaması, kızması, aşk hayatı da anlatılıyor' diyor.