Üzerinde en az durulan ilişkilerden biri olan baba-kız ilişkisi aslında çok önemli bir konudur. Masallarda bile anne kız ya da üvey anne-kız ilişkileri sorunluyken kızların babayla ilişkileri daha naiftir. Kız çocuğun babayla kurduğu ilişki beklenti, hayal kırıklığı, hayranlık, reddedilme ve sevgi yüklü bir ilişkidir ve bu ilişki kızın seçimlerini ve hayat bakışını da belirler.
Bir kızın babasıyla kurduğu ilişki ve içinde bulunduğu etkileşim onun ileriki yıllarda karşı cinsle olan, eşiyle, patronuyla, arkadaşlarıyla ve çalışma arkadaşlarıyla kuracağı ilişkiyi de belirleyecektir. Kız çocuk babayla beraber erkek cinsini ve erkeklerin dünyasını öğrenir. İleride erkeklere dair yapacağı genellemelerin bilgisine babası sayesinde ulaşır.
Kız çocukları daha altı aylıkken babalarını sesine ve dokunuşlarına annesinkinden daha farklı tepkide bulunmaktadır. Yani babayı algılamakta ve ayırt etmektedir. Baba tıpkı anne gibi çocuğun hem psikosoyal hem psikoseksüel hem de zihinsel gelişiminde rol oynar. Psikoseksüel kurama göre kız ocuklar 3-4 yaş civarı babaya yakın olmak isterler. Buna engel olan kişini anne olduğunu düşünüp anneye kıskançlık beslerler daha sonra anneyle özdeşleşerek bu süreci atlatırlar. Sağlıklı olan bu sürecin bu şeklide sona ermesidir.
Babalar kızlarının gözünde daha güçlü ve daha akıllıdırlar. Bu nedenle daha çok saygı uyandırırlar. Eğer baba katı, otoriter ve korku uyandıran bir babaysa; kız utangaç ve çekingen olacaktır. Kendini ifade etmek yerine içine kapanmayı tercih edecektir. Eğer baba sürekli eleştirisel bir tutum içerindeyse ve çocuğuna hata yapma şansını tanımıyorsa çocuğuna zarar vermektedir. Hata yapmasına izin verilmeyen bir çocuk kendi doğrularını bulmakta hayatı boyunca zorluk çekecektir. Kısıtlayıcı babalar çocuğunun zeka gelişimini de kısıtlamaktadır. Araştırmalara göre zeka yüksekliğiyle babanın ilgisi arasında artan bir ilişki vardır. Babanın katı olması kadar aşırı yumuşak olması da sorundur. Çünkü özellikle kız çocuklar sınırlara ihtiyaç duyarlar.
Babalar kızlarının ilk aşkıdır. Kız gözünü açıca babayla karşılaştığı için onu idealize eder. Bu idealizasyonun ölçüsü, kızın daha sonraki ilişkilerindeki sevgi arayışını da etkileyecektir. Babası fazlaca idealize den bir kız, asla onun gibi birini bulamayacaktır. Kız çocukların genelde babalarına benzeyen erkekleri eş olarak seçtikleri bilinmektedir. Bunun yanında babasından yeterli ilgi ve sevgiyi göremeyen kızlar, ilişkilerinde, kendilerinden yaşlı ya da daha olgun erkeleri tercih etmektedirler. Babalarından bulamadıkları ilgi ve şefkati böyle aramaktadırlar. Bu bazen yanlış ve sonucu acı seçimlere neden olmaktadır.
Annenin öfkeli, çaresiz, silik, aksi, sürekli hasta ya da depresyonda oluşu da babanın fazlaca idealize edilmesine neden olur. Kız çocuk zayıf bulduğu anneyle özdeşlemek yerine gücü ve otoriteyi temsil eden babayla özdeşleşir.neticede erkeklerin dünyasında bakın ne kadar güçlüyüm diyerek savaşan, zayıflıklarını katılıkla gizleyen birine dönüşecektir.
Boşanmış babalar, adeta çocuklarından da boşanmakta ya da vicdanlarının sesini bastırabilmek için çocuklarının oyuncağı olmaktadırlar. Unutulmamalıdır ki önemli olan kızınıza ne kadar uzun zaman ayırdığınız değil ne kadar kaliteli zaman ayırdığınızdır. Aynı evde yaşayan ilgisiz bir baba olmaktansa boşanmış ama çocuğuna ilgi ve sevgiyle yaklaşan onu dinleyen, anlayan bir baba olmak daha değerlidir.
Baba-kız ilişkisi yeterince değinilmemesine rağmen güçlü bir arketiptir. Örneğin mitolojide Athena, babası Zeus tarafında doğrulur. Zeus, Athena’ya hamile olan Metis’i yutar. Athena zamanı gelince Zeus’un kafasını adeta yararak, içinden çıkar. Bir kadın tarafından doğrulmadığı için “zeka ve güç”le yüklüdür, savaşçıdır. Bu özelliklerini babasından almıştır. Babası Zeus bir sürü çocuğu olmasına rağmen en çok Athena’yı sever, Athena’da onu. Yine klasik mitolojide Electra babasının öcünü almak için erkek kardeşiyle beraber annesini öldürür.
Kız çocukları babalarını memnun etmek isterler çünkü memnun ederek onay alacaklarını öğrenirler. Daha küçük yaşlarda bunu yolunu “uysal” olmaktan geçtiğini görürler. İstisnalar dışında kız çocukları daha itaatkar, daha çalışkan, daha merhametli ve daha uslu olurlar. Bir kız çocuğu sadece onaylanmak için ya da başka bir ifadeyle “sevilmek için çalışan” biri haline gelebilir. Babasının iyi olarak gördüğü şeyleri kavrayan kız çocuk bu şekilde olursa ve davranırsa babası tarafından sevileceğine inanır. İyi kız rolünü severek üstlenir. Bu daha sonra bir davranış kalıbı halini alır. Yetişkinlikte de sürekli mutsuz ama bunu ifade edemeyen,onay arayan, karasız, en küçük şeyleri bile kafaya takan birine dönüşür. Ön planda olmayı da istemez, eleştirilmeyi de.
Toplumumuzda erkek çocuk beklentisi vardır. Kız çocuğu, doğarak evde bir hayal kırıklığı yarattığı sezerse bunu içselleştirir ve hayat boyu kurtulamayacağı bir aşağılık kompleksine sahip olur. Bu yüzden hep onaylanmak isteyecektir. Onay almak içinde babasının ve toplumun gözünde kendisinden beklenen kadınsı özelliklere(ağırbaşlılık,uysallık gibi) yapışıp kalacaktır. Hatta kariyer sahibi bir kadın olduğunda bile erkeklerin dünyasında onaylanmamak onu çok kıracaktır. Güçlü ve bağımsız olmayı hem isteyecek hem de bunlardan korkacaktır. Bazen de erkek çocuk özleminde olan aileler kız çocuklarını erkek gibi yetiştirmektedirler. Bu, kızın yanlış cinsel kimlikle özdeşim kurmasına neden olur. Maskulen özelliklerin yerleşmesi feminen özellikleri gölgeleyecektir
Bunun yanında bir çok evde de kız çocuğa daha çok müsamaha gösterilmektedir. Erkeğin ağlaması, sabırsız olması,canın yanması abes karşılaşırken, kız çocuk ağlamak,bağırıp çağırmak gibi lükslere sahiptir. Kız duygularını daha rahat ifade edebilir. Evinde müsammahkar yetiştirilen bir kız çocuğu aynı esnekliği arkadaşlarından eşinden, iş arkadaşlarında ve patronlarından da bekleyecektir.
Babaların kız çocuklarını duygularına empatik yaklaşabilmesi çok önemlidir. “Üzülme tatlım, bir dahakine iyi not alırsın”, “Boş ver, o arkadaşların zaten aptal” gibi argümanlar, kızın duygularını ne o zaman ne de gelecekte ifade edebilmesine engel olur. Bunlar yerine “Çok kızmış olmalısın”,”Kendini kötü hissediyor olmalısın” gibi empatik bir dil kullanmak gerekir. Aksi takdirde kız çocuğu duygularını bastırmayı öğrenir ve bu onun davranış kalıbı haline gelir. Anlayış meselesinin ne kadar önemli olduğunu biliyoruz. Baba kızını anlamıyorsa “bana karşı çıkma,ben babayım benim dediğim olur” mesajını sözel olarak dile getirebileceği gibi davranış ve tavırlarıyla da ifade edebilir. Anlaşılma duygusunun eksikliğini başka şeyler giderememektedir ve hep bir eksiklik duygusuna neden olmaktadır.
Özellikle ergenlik çağında kızı olan babalar, kızın beden imgesine yönelik yergilerden kaçınmalıdırlar. “Çok şişmanladın”, “Kalem gibisin” gibi ifadeler kızın kafasında, beden imgesinin hasar almasına yol açar. Dolayısıyla kız sürekli kendi bedenisel imgesiyle barışmayan bir genç kız ve kadın olur, kendinde eleştirecek bir şeyler mutlaka bulur. En ufak bir duygusal sarsıntıda ya çok yiyerek ya da hiç yemeyerek bedenlerine zarar verir.
Bir kızın babasıyla kurduğu ilişki ve içinde bulunduğu etkileşim onun ileriki yıllarda karşı cinsle olan, eşiyle, patronuyla, arkadaşlarıyla ve çalışma arkadaşlarıyla kuracağı ilişkiyi de belirleyecektir. Kız çocuk babayla beraber erkek cinsini ve erkeklerin dünyasını öğrenir. İleride erkeklere dair yapacağı genellemelerin bilgisine babası sayesinde ulaşır.
Kız çocukları daha altı aylıkken babalarını sesine ve dokunuşlarına annesinkinden daha farklı tepkide bulunmaktadır. Yani babayı algılamakta ve ayırt etmektedir. Baba tıpkı anne gibi çocuğun hem psikosoyal hem psikoseksüel hem de zihinsel gelişiminde rol oynar. Psikoseksüel kurama göre kız ocuklar 3-4 yaş civarı babaya yakın olmak isterler. Buna engel olan kişini anne olduğunu düşünüp anneye kıskançlık beslerler daha sonra anneyle özdeşleşerek bu süreci atlatırlar. Sağlıklı olan bu sürecin bu şeklide sona ermesidir.
Babalar kızlarının gözünde daha güçlü ve daha akıllıdırlar. Bu nedenle daha çok saygı uyandırırlar. Eğer baba katı, otoriter ve korku uyandıran bir babaysa; kız utangaç ve çekingen olacaktır. Kendini ifade etmek yerine içine kapanmayı tercih edecektir. Eğer baba sürekli eleştirisel bir tutum içerindeyse ve çocuğuna hata yapma şansını tanımıyorsa çocuğuna zarar vermektedir. Hata yapmasına izin verilmeyen bir çocuk kendi doğrularını bulmakta hayatı boyunca zorluk çekecektir. Kısıtlayıcı babalar çocuğunun zeka gelişimini de kısıtlamaktadır. Araştırmalara göre zeka yüksekliğiyle babanın ilgisi arasında artan bir ilişki vardır. Babanın katı olması kadar aşırı yumuşak olması da sorundur. Çünkü özellikle kız çocuklar sınırlara ihtiyaç duyarlar.
Babalar kızlarının ilk aşkıdır. Kız gözünü açıca babayla karşılaştığı için onu idealize eder. Bu idealizasyonun ölçüsü, kızın daha sonraki ilişkilerindeki sevgi arayışını da etkileyecektir. Babası fazlaca idealize den bir kız, asla onun gibi birini bulamayacaktır. Kız çocukların genelde babalarına benzeyen erkekleri eş olarak seçtikleri bilinmektedir. Bunun yanında babasından yeterli ilgi ve sevgiyi göremeyen kızlar, ilişkilerinde, kendilerinden yaşlı ya da daha olgun erkeleri tercih etmektedirler. Babalarından bulamadıkları ilgi ve şefkati böyle aramaktadırlar. Bu bazen yanlış ve sonucu acı seçimlere neden olmaktadır.
Annenin öfkeli, çaresiz, silik, aksi, sürekli hasta ya da depresyonda oluşu da babanın fazlaca idealize edilmesine neden olur. Kız çocuk zayıf bulduğu anneyle özdeşlemek yerine gücü ve otoriteyi temsil eden babayla özdeşleşir.neticede erkeklerin dünyasında bakın ne kadar güçlüyüm diyerek savaşan, zayıflıklarını katılıkla gizleyen birine dönüşecektir.
Boşanmış babalar, adeta çocuklarından da boşanmakta ya da vicdanlarının sesini bastırabilmek için çocuklarının oyuncağı olmaktadırlar. Unutulmamalıdır ki önemli olan kızınıza ne kadar uzun zaman ayırdığınız değil ne kadar kaliteli zaman ayırdığınızdır. Aynı evde yaşayan ilgisiz bir baba olmaktansa boşanmış ama çocuğuna ilgi ve sevgiyle yaklaşan onu dinleyen, anlayan bir baba olmak daha değerlidir.
Baba-kız ilişkisi yeterince değinilmemesine rağmen güçlü bir arketiptir. Örneğin mitolojide Athena, babası Zeus tarafında doğrulur. Zeus, Athena’ya hamile olan Metis’i yutar. Athena zamanı gelince Zeus’un kafasını adeta yararak, içinden çıkar. Bir kadın tarafından doğrulmadığı için “zeka ve güç”le yüklüdür, savaşçıdır. Bu özelliklerini babasından almıştır. Babası Zeus bir sürü çocuğu olmasına rağmen en çok Athena’yı sever, Athena’da onu. Yine klasik mitolojide Electra babasının öcünü almak için erkek kardeşiyle beraber annesini öldürür.
Kız çocukları babalarını memnun etmek isterler çünkü memnun ederek onay alacaklarını öğrenirler. Daha küçük yaşlarda bunu yolunu “uysal” olmaktan geçtiğini görürler. İstisnalar dışında kız çocukları daha itaatkar, daha çalışkan, daha merhametli ve daha uslu olurlar. Bir kız çocuğu sadece onaylanmak için ya da başka bir ifadeyle “sevilmek için çalışan” biri haline gelebilir. Babasının iyi olarak gördüğü şeyleri kavrayan kız çocuk bu şekilde olursa ve davranırsa babası tarafından sevileceğine inanır. İyi kız rolünü severek üstlenir. Bu daha sonra bir davranış kalıbı halini alır. Yetişkinlikte de sürekli mutsuz ama bunu ifade edemeyen,onay arayan, karasız, en küçük şeyleri bile kafaya takan birine dönüşür. Ön planda olmayı da istemez, eleştirilmeyi de.
Toplumumuzda erkek çocuk beklentisi vardır. Kız çocuğu, doğarak evde bir hayal kırıklığı yarattığı sezerse bunu içselleştirir ve hayat boyu kurtulamayacağı bir aşağılık kompleksine sahip olur. Bu yüzden hep onaylanmak isteyecektir. Onay almak içinde babasının ve toplumun gözünde kendisinden beklenen kadınsı özelliklere(ağırbaşlılık,uysallık gibi) yapışıp kalacaktır. Hatta kariyer sahibi bir kadın olduğunda bile erkeklerin dünyasında onaylanmamak onu çok kıracaktır. Güçlü ve bağımsız olmayı hem isteyecek hem de bunlardan korkacaktır. Bazen de erkek çocuk özleminde olan aileler kız çocuklarını erkek gibi yetiştirmektedirler. Bu, kızın yanlış cinsel kimlikle özdeşim kurmasına neden olur. Maskulen özelliklerin yerleşmesi feminen özellikleri gölgeleyecektir
Bunun yanında bir çok evde de kız çocuğa daha çok müsamaha gösterilmektedir. Erkeğin ağlaması, sabırsız olması,canın yanması abes karşılaşırken, kız çocuk ağlamak,bağırıp çağırmak gibi lükslere sahiptir. Kız duygularını daha rahat ifade edebilir. Evinde müsammahkar yetiştirilen bir kız çocuğu aynı esnekliği arkadaşlarından eşinden, iş arkadaşlarında ve patronlarından da bekleyecektir.
Babaların kız çocuklarını duygularına empatik yaklaşabilmesi çok önemlidir. “Üzülme tatlım, bir dahakine iyi not alırsın”, “Boş ver, o arkadaşların zaten aptal” gibi argümanlar, kızın duygularını ne o zaman ne de gelecekte ifade edebilmesine engel olur. Bunlar yerine “Çok kızmış olmalısın”,”Kendini kötü hissediyor olmalısın” gibi empatik bir dil kullanmak gerekir. Aksi takdirde kız çocuğu duygularını bastırmayı öğrenir ve bu onun davranış kalıbı haline gelir. Anlayış meselesinin ne kadar önemli olduğunu biliyoruz. Baba kızını anlamıyorsa “bana karşı çıkma,ben babayım benim dediğim olur” mesajını sözel olarak dile getirebileceği gibi davranış ve tavırlarıyla da ifade edebilir. Anlaşılma duygusunun eksikliğini başka şeyler giderememektedir ve hep bir eksiklik duygusuna neden olmaktadır.
Özellikle ergenlik çağında kızı olan babalar, kızın beden imgesine yönelik yergilerden kaçınmalıdırlar. “Çok şişmanladın”, “Kalem gibisin” gibi ifadeler kızın kafasında, beden imgesinin hasar almasına yol açar. Dolayısıyla kız sürekli kendi bedenisel imgesiyle barışmayan bir genç kız ve kadın olur, kendinde eleştirecek bir şeyler mutlaka bulur. En ufak bir duygusal sarsıntıda ya çok yiyerek ya da hiç yemeyerek bedenlerine zarar verir.