Uluslararası sertifikalı emzirme danışmanı, 'Sütünüzü Nasıl Artırabilirsiniz?' adlı annelere verimli emzirme konusunda referans olan kitabın yazarı ABD'li Lisa Marasco, bebek emzirme konusunda önemli ipuçları veriyor.
Bebek sağlığıyla ilgili uzmanlara, ebelere ve hemşirelere de emzirmenin inceliklerini ve başarılı emzirmenin püf noktalarını anlatan Lisa Marasco, "Eğer bebek çok fazla cuk cuk sesi çıkartıyorsa bu iyi değil, bu bebeğin annesinin memesini iyi ememediğini gösteriyor. Ayrıca memelerin kocaman olması da annenin sütünün bol olduğunu göstermiyor" diyor.
Marasco, bazen bebeklerin damaklarındaki gizli yarıklardan ya da dil kökü bağlarından kaynaklanan sorunlarla memeyi iyi kavrayamadıklarını, bu durumun da çok fazla çıkartılan 'cuk cuk' sesleri arasında kaybolduğunu anlatıyor.
- Annenin gençlik döneminden itibaren obezite sorunu varsa, bu durum süt üretimini olumsuz etkiliyor.
- Çok uzun süren stresli dönemler, vakumlu ya da kaşıklı (forsepsli) doğum, acil sezaryenler emzirmeyi olumsuz etkiliyor.
- Aşırı ödem sütün memelerden zor salgılanmasına neden oluyor. Ödemli annelerde süt 2-3 gün gecikerek geliyor, ödem azaldıkça süt artıyor. Ödemi söktürmek için annelerin salatalık, karpuz, lahana yemesi öneriliyor.
- Annenin yumurtalığında çok fazla kist olması, testosteron oranını artırıyor. Bu durumda 2-3 hafta sonra süt gelebiliyor. Kistlerden kurtulmanın yolu ise doğum.
- Bazen plasenta rahim kaslarına yapışıyor, geç atılıyor ve çok fazla kanamaya neden olabiliyor. Plasenta içerde kalırsa süt üretimi etkilenebiliyor.
- Anne önceki bebeğini sezaryen ile dünyaya getirmişse, 35 yaş üzerindeyse, çoklu gebelik varsa, süt üretimi gecikiyor.
- Çok fazla nane yemek, nane çayı ve sigara içmek sütü azaltıyor.
- Nezlede kullanılan bazı ilaçlar süt üretim hormonu olan prolaktini ve dolayısıyla sütün üretimini azaltıyor.
- 'Çok fazla su içersem sütüm bol olur' anlayışı doğru değil. Aşırı su içme çok süt üretileceği anlamına gelmiyor. Emziren anne susadıkça içmeli.
- Eğer dil bağı sorunu nedeniyle bebek ememiyorsa, bu bağın kesilmesi bebeğin annesinin sütünü daha iyi almasını sağlıyor. Ancak bu bağın kesilme işleminin mutlaka, bir uzman tarafından yapılması gerekiyor.
- Süt veremeyen annelerin memeleri kontrol edilmeli. İki meme arasında 3 parmaktan fazla aralık varsa bu anatomik bir bozukluğun göstergesi olabileceği için bir risk faktörü.
- Gebelik sırasında memelerde damarların genişlemesi görülmeli. Damarsız memeden süt gelmeyebilir.
Uzman görüşü:
Acıbadem Maslak Hastanesi Yenidoğan Uzmanı Dr. Gülnihal Şarman da bu konu ile ilgili olarak memeliler için emzirmenin doğal bir süreç olduğunu ve emzirme sürecinde de doğanın örnek alınması gerektiğini vurguluyor: "Her memelinin sütü; kendi yapısına, yaşam tarzına, büyüme hızına göre özel olarak oluşuyor ve sunuluyor. Örneğin maymun yavrularının, insan yavrusu gibi doğumdan hemen sonra hareket etme becerileri zayıf. Bu yüzden anneleri 'çanta' gibi yanlarında taşıyor ve sürekli bir tensel temas kuruyorlar. Bu yakınlığın doğal sonuçlarından biri de bebek istedikçe de emme şansının olması. İşte emziren anneler de, doğayı örnek almalı.
Emzirmekten korkmak yerine, bebeklerimizi hareketlenip de uzaklaşana kadar taşımalı, tensel temas kurmalı ve onlar istedikçe emzirmeliyiz, bundan çekinmemeliyiz".
Alıntıdır!
Bebek sağlığıyla ilgili uzmanlara, ebelere ve hemşirelere de emzirmenin inceliklerini ve başarılı emzirmenin püf noktalarını anlatan Lisa Marasco, "Eğer bebek çok fazla cuk cuk sesi çıkartıyorsa bu iyi değil, bu bebeğin annesinin memesini iyi ememediğini gösteriyor. Ayrıca memelerin kocaman olması da annenin sütünün bol olduğunu göstermiyor" diyor.
Marasco, bazen bebeklerin damaklarındaki gizli yarıklardan ya da dil kökü bağlarından kaynaklanan sorunlarla memeyi iyi kavrayamadıklarını, bu durumun da çok fazla çıkartılan 'cuk cuk' sesleri arasında kaybolduğunu anlatıyor.
- Annenin gençlik döneminden itibaren obezite sorunu varsa, bu durum süt üretimini olumsuz etkiliyor.
- Çok uzun süren stresli dönemler, vakumlu ya da kaşıklı (forsepsli) doğum, acil sezaryenler emzirmeyi olumsuz etkiliyor.
- Aşırı ödem sütün memelerden zor salgılanmasına neden oluyor. Ödemli annelerde süt 2-3 gün gecikerek geliyor, ödem azaldıkça süt artıyor. Ödemi söktürmek için annelerin salatalık, karpuz, lahana yemesi öneriliyor.
- Annenin yumurtalığında çok fazla kist olması, testosteron oranını artırıyor. Bu durumda 2-3 hafta sonra süt gelebiliyor. Kistlerden kurtulmanın yolu ise doğum.
- Bazen plasenta rahim kaslarına yapışıyor, geç atılıyor ve çok fazla kanamaya neden olabiliyor. Plasenta içerde kalırsa süt üretimi etkilenebiliyor.
- Anne önceki bebeğini sezaryen ile dünyaya getirmişse, 35 yaş üzerindeyse, çoklu gebelik varsa, süt üretimi gecikiyor.
- Çok fazla nane yemek, nane çayı ve sigara içmek sütü azaltıyor.
- Nezlede kullanılan bazı ilaçlar süt üretim hormonu olan prolaktini ve dolayısıyla sütün üretimini azaltıyor.
- 'Çok fazla su içersem sütüm bol olur' anlayışı doğru değil. Aşırı su içme çok süt üretileceği anlamına gelmiyor. Emziren anne susadıkça içmeli.
- Eğer dil bağı sorunu nedeniyle bebek ememiyorsa, bu bağın kesilmesi bebeğin annesinin sütünü daha iyi almasını sağlıyor. Ancak bu bağın kesilme işleminin mutlaka, bir uzman tarafından yapılması gerekiyor.
- Süt veremeyen annelerin memeleri kontrol edilmeli. İki meme arasında 3 parmaktan fazla aralık varsa bu anatomik bir bozukluğun göstergesi olabileceği için bir risk faktörü.
- Gebelik sırasında memelerde damarların genişlemesi görülmeli. Damarsız memeden süt gelmeyebilir.
Uzman görüşü:
Acıbadem Maslak Hastanesi Yenidoğan Uzmanı Dr. Gülnihal Şarman da bu konu ile ilgili olarak memeliler için emzirmenin doğal bir süreç olduğunu ve emzirme sürecinde de doğanın örnek alınması gerektiğini vurguluyor: "Her memelinin sütü; kendi yapısına, yaşam tarzına, büyüme hızına göre özel olarak oluşuyor ve sunuluyor. Örneğin maymun yavrularının, insan yavrusu gibi doğumdan hemen sonra hareket etme becerileri zayıf. Bu yüzden anneleri 'çanta' gibi yanlarında taşıyor ve sürekli bir tensel temas kuruyorlar. Bu yakınlığın doğal sonuçlarından biri de bebek istedikçe de emme şansının olması. İşte emziren anneler de, doğayı örnek almalı.
Emzirmekten korkmak yerine, bebeklerimizi hareketlenip de uzaklaşana kadar taşımalı, tensel temas kurmalı ve onlar istedikçe emzirmeliyiz, bundan çekinmemeliyiz".
Alıntıdır!