Bebekte İshal

k.a.y.r.a.

Daimi Üye
Katılım
3 Aralık 2009
Mesajlar
3.284
Tepki
3.917
Puan
113
Konum
mutluluğun tam yanında :D
Özellikle küçük çocuklarda ishal sıvı kaybına neden olarak ağır bir tablo oluşturabilir; bu durumda çocuğun genel durumunun bozulmasının yanı sıra sıklıkla kilo kaybı da gözlenir.

İshal dendiği zaman "24 saatlik dışkı miktarında artma", özellikle de "dışkının sıvı miktarında artma" akla gelir. Çocuğun günde birkaç kez dışkı yapabileceği ve dışkının görüntüsü normal olduğunda her şeyin yolunda olduğu unutulmamalıdır. Dışlanın kıvamı, alman besinlere göre büyük ölçüde değişkenlik gösterebilir; günlük dışkı alman besine ve çocuğun yaşma bağlıdır. Sütçocuğunun süt emdikten hemen sonra dışkılaması ve anne sütü ile beslenen bebeğin dışkısının, hazır mamalarla beslenen bebeğin dışkısına göre daha yumuşak olması normaldir. Yaşamın ilk aylarında ortaya çıkan ishal aşırı sıvı kaybıyla ağır bir tabloya yol açabilir; bebek ne kadar küçükse sıvı kaybı o kadar kolay ve hızlı ortaya çıkar ve kısa zamanda bebeğin yaşamını tehdit edecek boyutlara varabilir. Bu yüzden annenin, ishali tanımayı öğrenmesi ve bunun hafif ve geçici bir olay olup olmadığını belirleyebilmesi önemlidir; bu belirtinin değerlendirilmesindeki bir gecikme bebeğin hastaneye kaldırılmasını gerektirecek ağır durumlara yol açabilir. İlk bebeğini büyütmekte olan bir annenin bu belirtiyi değerlendirirken karşılaştırma yapamayacağı ve zorluklarla karşılaşabileceği de hesaba katılmalıdır.

AKUT İSHAL
İshal aniden ortaya çıkabileceği gibi (akut ishal), uzun süre içerisinde yavaş yavaş da gelişebilir (kronik ishal). Küçük bir sütçocuğunda akut gelişen ishalde hemen ya da birkaç saat içinde bir çocuk hekimine başvurmak gerekir. Böyle bir durumda ya da kusma görüldüğünde hekimin olayın ne zamandır var olduğunu, bebeğin son birkaç saatte kaç kez dışkıladığını (bu amaçla bebeğin altının sık sık değiştirilmesi gerekir) sorması ve dışkının miktar ve görünümünü incelemesi gerekir. Dışkı çok suluysa kaybedilen miktar tam olarak belirlenemeyebilir; bebeğin bezi dışkıyla birlikte atılan fazla miktarda suyun bir bölümünü emmiş olabilir, bu yüzden kaybedilen miktar gerçekte olduğundan çok daha azmış gibi görünebilir. Bunun tersine, sıklıkla karşılaşıldığı gibi, bebek dışkı ile birlikte idrar da yaptığından kayıp düşünülenden daha az olabilir. Dışkı sulu bile olsa bebeğin bezinde genellikle hale biçiminde bir iz bıraktığı unutulmamalıdır. Dışlanın renginin önceki günlere göre değişik olup olmadığı belirlenmeli, dışkıda kan ya da mukus olup olmadığı, varsa miktarı saptanmalıdır. Anne sütüyle beslenen bebeklerin dışkısı altın sarısıdır; normal olarak, bebeğin vücudundan çıktıktan birkaç saat sonra yeşilimsi bir renge dönebilir. Akut ishalin yanında başka belirtiler varsa hekime bildirilmeli, bebeğin ateşi varsa makattan ölçülmeli, kusma olup olmadığı haber verilmelidir. Dikkatli bir anne bebebebeğinin iştahmda azalma olup olmadığını da fark eder.

NEDENLERİ
Akut ishalin en sık görülen nedeni virüs kaynaklı enterittir (incebağırsak iltihabı). Bu nedenle tedavide antibiyotik ya da bağırsak antiseptiklerinin kullanılmasının yararı yoktur. Tedavide özellikle birkaç aylık bebeklerde ağır sonuçlara yol açabilen aşın sıvı kaybı giderilmelidir. Bu komplikasyon hızla ortaya çıkar; süt çocuğunda ishalin yanı sıra kusma da varsa ve sıvı kaybı dışarıdan verilen sıvılarla yeterince karşılanamıyorsa ya da bebek sıvı almayı reddediyorsa durum daha da ağırlaşır. Sıvı kaybının en erken belirtilerinden biri kilo kaybıdır: Bu yüzden bebeğin kilosunun bilinmesi, sonradan yapılan ölçümlerle karşılaştırılması sıvı kaybının düzeyinin belirlenebilmesi açısından önem taşır. Değerlendirmede 5 kg'lik bir bebeğin 250 gr'lik kaybınm erişkinde 2.500 gr'lik kayba, bebeğin 500 gr'lik kaybı-mn da erişkinin 5 kg'lik kaybına eşdeğer olduğu unutulmamalıdır. Erişkinin vücut ağırlığının yüzde 10'unu kaybetmesi çok zordur; oysa ishal olan bir sütçocuğunda bu kayıp birkaç saat içinde bile ortaya çıkabilir. Bütün bunlardan ötürü, nedeni ne olursa olsun aniden ishal olan sütçocuğunun özenle korunması gerekir; böyle bir durumda acil olarak bir çocuk hekimine, en iyisi, bebeği daha önceden tanıyan bir hekime başvurulmalı ve uzmana ulaşana değin geçen zamanda onun önerilerine tümüyle uyulmalıdır. Akut ishal 3 aylıktan daha küçük bir bebekte ortaya çıkarsa, hekimin hemen eve gelmesinin mümkün olmadığı durumlarda, bebeğin hiç zaman kaybedilmeden bir çocuk hastalıkları acil birimine yetiştirilmesi gerekir. Bu sırada ve özellikle bebek yapay mamalarla besleniyorsa mamanın bir öğün kesilmesi, onun yerine greyfurt suyu katılmış su, çay ya da papatya çayı içirilmesi yararlı olabilir. Akut ishal daha büyük bir bebekte ortaya çıkınca hekime hemen başvurmak gerekmeyebilir; gene de her koşulda hekimin görüşünü almak yerinde olur.

KRONİK İSHAL
Akut ishalde bebeğin acil olarak bir çocuk hastalıkları hekimi tarafından görülmesi zorunludur; ishal daha yavaş gelişirse bebek sürekli kontrollerini yapan hekime gösterilebilir. Belirtilerin ne zaman ve nasıl başladığını saptamak ve bebeğin kilosunu düzgün aralıklarla kontrol etmek gerekir. Aşırı duyarlı kalınbağırsak sendromu sıklıkla yaşamın ilk altı aylık döneminden sonra ortaya çıkar; ishal uzun sürse bile kilo kaybı yoktur. Bu durumda özel bir diyete ya da tedaviye gerek yoktur. Başvurulan hekim anneye bu rahatsızlığa neden olabilecek etkenleri anlatacak ve bazı incelemeler yapacaktır. Anne ve öteki aile bireylerinin "dışkının değil bebeğin tedavi edilmesinin" gerekli olduğunu bilmeleri yararlıdır; bebek kilo almayı sürdürüyorsa, dışkının görünümünü değiştirmek için hiçbir şey yapılması gerekmez. Genel durum bozuluyorsa ve kilo artışında azalma ya da durma varsa hastalığın daha ciddiyetle ele alınması gerekir. Bu durumda anne hekimle işbirliğine girerek, kolayca tam konmasına yardımcı olmalıdır. Her şeyden önce bebeğin aldığı gıdanın doğru belirlenmesi, ishalin başlangıcının ve eşlik eden belirtilerin saptanması gerekir. Ayrıca dışkının özellikleri de belirtilerin nedeninin aydınlatılmasma yardımcı olabilir. Uzun süren ishal sonucunda dışkının görüntüsünde bazı değişiklikler oluşabilir: Yan sıvı, bol miktarlı, köpüklü, asitli (bu durumda bebeğin makatı kızarır) ya da açık renkli olabilir, içinde mukus ya da yağ damlacıkları bulunabilir. Dışkının normal kıvam ve görünümünü kazanmasmı sağlamak için bebeğe verilen sütün değiştirilmesi ya da süt dışındaki gıdaların kesilmesigerekmeyebilir. Bunun mantıklı olarak, arkadaş ya da eczacı önerisiyle değil hekimin önerilerine göre, asıl neden anlaşıldıktan sonra yapılması gerekir. Diyetteki kısıtlama birçok durumda geç tam konmasına ya da hiç konamamasına yol açar. Örnek verilecek olursa, aşırı duyarlı kalınbağırsak sendromuna bağlı olarak ishal gelişen 5-6 aylık bir sütçocuğuna süt yerine çay verilmeye başlandığında belirtiler hafifleyebilir, öte yandan kalori açısından eksik beslenen bebekte kilo kaybı olur. Bebeği gören hekim ishali olan ve düşük ağırlıklı bir bebek ile karşılaştığında bağırsaklarda bir emilim kusuru olup olmadığını saptamak için bazı incelemeler yapacaktır. Başka bir örnek: Bebeğe süt verilmez, mama ile birlikte yalnız muhallebi verilirse bebekteki tahammülsüzlüğün inek sütünde ve yapay mamalarda bulunan laktoz ve süt proteinlerine mi yoksa glütenekarşı mı olduğunu ayırt etmek olanaksız olacaktır. Yaşamın ilk altı ayında emilim bozulduğuyla birlikte görülen kronik ishalin nedeni laktoza ya da süt proteinlerine tahammülsüzlük olabilir. Glüten tahammülsüzlüğü ya da çölyak hastalığı ise genellikle daha geç ortaya çıkar; tahammülsüzlüğün ortaya çıkması için glüten verilmesinden soma yaklaşık 2 ay geçmesi gerekir. Bebek 4-5. aylar arasında memeden kesilirse ve 6. aydan başlayarak glüten alımına başlanırsa, çölyak hastalığının bu kadar erken başlaması olanaksızdır. Bu aşamada anneye çeşitli propagandalarla verilen mesajın tersine, sütçocuğuna 6. aydan önce hiçbir zaman gıdalarla glüten verilmemesi gerektiği hatırlatılmalıdır. Glüten buğday dışmda, arpa, yulaf ve çavdarda da bulunur. Yaşamın ilk aylarında bu maddelerin bebeğe verilmesine gerek yoktur, normal beslenmeye geçene kadar bir yaran da yoktur. Glüten tahammülsüzlüğü kesin olarak saptanmamış çocuklara "glütensiz" gıdalar da verilmemelidir. Kronik ishalin gıda tahammülsüzlüğüne bağlı olup olmadığı, düzenli aralıklarla da yapılsa yalnızca hekim kontrolüyle anlaşılamaz. Bu tanı ancak bazı kan ve dışkı incelemeleri yapıldıktan sonra ve sıklıkla bir yükleme testi sonucunda konabilir. Böylece bir gıdanın emilimi değerlendirilir. İshal 10-12 günden uzun sürerse, kilo alımı azalırsa ya da kilo kaybı varsa, tam koymak amacıyla bazı incelemeler yapmak gerekir; olay açıklığa kavuşturulduktan sonra bir diyet programı oluşturulur. Verilen diyete sıkıca uyulmalıdır; bu diyet sıklıkla hastalığın tek tedavi yönetimini oluşturur.

Bağırsaktaki bakteri florası
Erişkinin bağırsağında normal olarak bazı bakteriler vardır; oysa yeni doğan bebeğin bağırsakları sterildir yani hiçbir mikroorganizmayı barındırmaz. Bebeğin emzirmeye başlandığı andan sonra bağırsakta bazı bakteriler yerleşmeye başlayarak bakteri florasının ilk biçimini oluşturur. Bağırsak florasında en fazla bulunan bakteri Escherichia coli'dir; bunu stafilokoklar ve enterokoklar izler. Bakteri florası özellikle kalınbağırsakta yerleşmiştir, incebağırsaklar ve midenin doğal koruyucu mekanizmaları burada bakterilerin barınmasına olanak tanımaz. Kalınbağırsaklarda bulunan bu bakteri florasının önemi bunların vitamin sentezi yapmasından kaynaklanır. Bakteriler ayrıca, sindirim sıvılarından parçalanmadan kurtulan proteinlerin parçalanmasını ve sindirilmemiş nişastanın enzimlerle parçalanmasını sağlar.

Yazının Kaynağı: Medicana


alıntıdır
 

Kristen Stewart

Daimi Üye
Katılım
3 Aralık 2009
Mesajlar
47.783
Tepki
49.270
Puan
113
Yaş
39
Konum
Çıkmaz Sokak
İshal için adını vermek istemiyorum ama dr.a giderseniz büyük ihtimalle aynı tozu verecketir,küçük paketlerde suya ya da metva suyuna katılan toz ilaçlar var,birebir geliyor.:eek:
 

Şu anda bu konu'yu okuyan kullanıcılar

    Üst