k.a.y.r.a.
Daimi Üye
Gözlerimi kapattım yokluğumda var olan kendimin üstüne. Çığlığımda taşıdım
ellerime sığmayan bensizliği, kızıl sancıların içdökümünde. Rüzgar saçlı bir
yalnızlıkta yandım. Nehirler geçti içimden, içim nehirlerden geçti; talan
edilirken Züleyha´sına aşk düşen bağışlanmış mısralar. Ve şimdi kalbimde adı
konulmamış bir süveydanın ölüm günahları. Ve tufanları avuçlayan ömrümde
Nuh´un ayak izleri.
Adıma küstüm. İsimsizliğimin ölgün kentlerinde vurulup duruyorum, sana hep
altı susuş kala. Hadi konuşsana! Susma gözlerime öyle derin derin.
Kimsesizliğimin kimliğine suret olmayacak mısın yoksa? Aynalarda göremediğim
hükümsüz yüzümü, yüzüne kabul etmeyecek misin? Bak el pençe divan durdum
aşkın önünde, beni biraz daha susarak acıtacak mısın sesimi? Biliyorsun,
rengi mahpus aşkımın mahşere and içen gözleridir sensizlik. Ey boğazıma
kadar battığım yağmur, hadi al beni! Gözbebeklerinde yıldızlar eriten gece,
hadi boğ beni! ´´YAĞMUR GECEDEN AL BENİ´´.
Ey Aşk! Güzellik bile sana meftun değil mi? Düşlerimden başka bir hüzünde
yaktım mı en meczup tebessümleri? Bilsen, çöle kesmiş tenha bir gökyüzü indi
geceme. İçine kan bulaşan tekinsiz uykulara uyudum. Kurak bir intihar düştü
şairliğin yazgısına, yığıldım kaldım ´´bana inmeye korkan SEN
uçurumlarında´´. Sevdiğim! Acıya düşen içine, içine düşen acıya, tufanıma,
rüzgarlığıma yenik geldim. Tutma ellerimi düşeceksin yoksa.
Duru bir gülüş anında saklısın sen, an gibi. Altı harflik susuşun kıyamet
ağrısı dilimde. ´Aşk bitti, yüzümü buldum´ diyenlerin içten pazarlıklı
yalnızlıklarına inat, içimin suretisin. Ellerin yasadışı sevdalarda ıslanan
heyula sensizliğim. Gözlerin gül yaprağında kanayışım. Çek gözlerini
alnımdan. Yazgıma dokunuyorsun!
Benden saklanabileceğim bir İstanbul var mı gözlerinde? Susmaya dair tekmil
suskuları ´´ konuş/sana ´´ dediğinde bozar mı gülüşü yırtılmış kelimeler? Ey
Aşk! Kara kalemlerin aşkına! Ten hummalı saçlarında boğulmalarım yetmediyse
bil ki; kahrolası bu denizler az gelir ağlayışlarıma. Sen hüzün divanında
acının aşkı, aşkın acısı. İşte eşiğindeyim! Aşkın mahrem cinnetlerine sunma
beni sevdiğim. Azalırım.
Ey Aşk! Kalk ayağa ve ağla tutuşuncaya dek! Çünkü anlamını gizleyemiyorum
aşktan…
alıntıdır…
ellerime sığmayan bensizliği, kızıl sancıların içdökümünde. Rüzgar saçlı bir
yalnızlıkta yandım. Nehirler geçti içimden, içim nehirlerden geçti; talan
edilirken Züleyha´sına aşk düşen bağışlanmış mısralar. Ve şimdi kalbimde adı
konulmamış bir süveydanın ölüm günahları. Ve tufanları avuçlayan ömrümde
Nuh´un ayak izleri.
Adıma küstüm. İsimsizliğimin ölgün kentlerinde vurulup duruyorum, sana hep
altı susuş kala. Hadi konuşsana! Susma gözlerime öyle derin derin.
Kimsesizliğimin kimliğine suret olmayacak mısın yoksa? Aynalarda göremediğim
hükümsüz yüzümü, yüzüne kabul etmeyecek misin? Bak el pençe divan durdum
aşkın önünde, beni biraz daha susarak acıtacak mısın sesimi? Biliyorsun,
rengi mahpus aşkımın mahşere and içen gözleridir sensizlik. Ey boğazıma
kadar battığım yağmur, hadi al beni! Gözbebeklerinde yıldızlar eriten gece,
hadi boğ beni! ´´YAĞMUR GECEDEN AL BENİ´´.
Ey Aşk! Güzellik bile sana meftun değil mi? Düşlerimden başka bir hüzünde
yaktım mı en meczup tebessümleri? Bilsen, çöle kesmiş tenha bir gökyüzü indi
geceme. İçine kan bulaşan tekinsiz uykulara uyudum. Kurak bir intihar düştü
şairliğin yazgısına, yığıldım kaldım ´´bana inmeye korkan SEN
uçurumlarında´´. Sevdiğim! Acıya düşen içine, içine düşen acıya, tufanıma,
rüzgarlığıma yenik geldim. Tutma ellerimi düşeceksin yoksa.
Duru bir gülüş anında saklısın sen, an gibi. Altı harflik susuşun kıyamet
ağrısı dilimde. ´Aşk bitti, yüzümü buldum´ diyenlerin içten pazarlıklı
yalnızlıklarına inat, içimin suretisin. Ellerin yasadışı sevdalarda ıslanan
heyula sensizliğim. Gözlerin gül yaprağında kanayışım. Çek gözlerini
alnımdan. Yazgıma dokunuyorsun!
Benden saklanabileceğim bir İstanbul var mı gözlerinde? Susmaya dair tekmil
suskuları ´´ konuş/sana ´´ dediğinde bozar mı gülüşü yırtılmış kelimeler? Ey
Aşk! Kara kalemlerin aşkına! Ten hummalı saçlarında boğulmalarım yetmediyse
bil ki; kahrolası bu denizler az gelir ağlayışlarıma. Sen hüzün divanında
acının aşkı, aşkın acısı. İşte eşiğindeyim! Aşkın mahrem cinnetlerine sunma
beni sevdiğim. Azalırım.
Ey Aşk! Kalk ayağa ve ağla tutuşuncaya dek! Çünkü anlamını gizleyemiyorum
aşktan…
alıntıdır…