elma şekeri
Daimi Üye
Çocukluk döneminde en sık görülen tümörlerdir; etkili tedavi uygulanmasının güçlüğü nedeniyle genellikle Ölümcül gidişlidir,
Kafaiçi tümör dendiğinde, anatomik ve klinik açıdan kafatası boşluğunun içinde gelişen ve beyin dokusuna yerle*şen ya da beyne dışarıdan baskı uygula*yan bütün kütleler anlaşılır. Bunlar hem dar anlamda tümörleri (neoplaziler), hem granülomları (tüberkülom, gom), hem de asalak kistleri içerir.
Kafaiçi tümörleri sinir dokusunun kendi unsurlarından ve bu doku dışın*daki unsurlardan (damar ve beyin zan tümörleri) kaynaklanabilir. Başka or*ganlardaki tümörlerin (sarkom, karsinom) yayılımıyla oluşan odaklar da sık görülür. Sinir dokusundan kaynaklanan tümörler, hücre tipine ve olgunluk de*recesine göre büyük bir çeşitlilik göste*rir.
Beyin Tümörü Görülme Sıklığı
Beyin tümörlerinin görülme sıklığı 100 bin kişide 3,8 ile 5,1 arasında değişir. Kansere bağlı ölümlerin yüzde 2,7'si beyin tümörlerinin sonucudur; ölüm endeksi her 100 bin kişide, erkeklerde 3,3, kadınlarda ise 2,3'tür. Beyin tü*mörleri çocukluk çağında kan kanser*leri ve kötü huylu lenfomlardan sonra en sık görülen tümör grubunu oluştu*rur; bu yaşlarda rastlanan kötü huylu tümörlerin yüzde 20-25'i beyin tümör*leridir.
Beyin Tümörü Oluşma Nedenleri, Beyin Tümörü Belirtileri
Travma, virüs, ailevi yatkınlık gibi et*menleri ortaya çıkarmaya yönelik çalış*malar varsa da, bu tümörlerin kökeni halen bilinmemektedir. Bazı tümörler belirgin bir biçimde "embriyonal" ve "doğumsal"dır; bazıları ise yaşamın ile*ri evrelerinde ortaya çıkar.
Beyin Tümörü Tedavisi, Beyinde Tümör Tedavisi
Genel ilkeler - Bugüne değin uygu*lanan tüm tedavi girişimleri sonuçsuz kalmıştır; bu nedenle beyin tümörleri ve özellikle kötü huylu gliyomlar (sinir sis*temi destek doku hücrelerinde gelişen tümör) ölümcül kabul edilirler. Tümö*rün yeri genellikle cerrahi girişimin ek*sik kalmasına neden olur (bu da bir ba*şarısızlık nedeni kabul edilir). Sinir do*kusunun yenilenme yeteneği olmadığın*dan, sağlıklı bölgelerin alınması, o. böl*genin işlevsel önemiyle orantılı bozuk*luklara yol açar; ağır ve kalıcı sinir sis*temi yeti yitimi ortaya çıkar. Tümör kütlesinin bulunduğu yerde birbirinden farklı üç bölge saptanır. En dışta odağın etrafındaki ödem bölgesi bulunur; bura*da sağlıklı beyin dokusuna yayılmış du*rumda ve hızla gelişen küçük tümör odaklan vardır. Birinci ve üçüncü böl*geler arasındaki ikinci bölge aktif ola*rak gelişen bir dizi hücreden oluşur. Tü*mörün ortasında yer alan üçüncü bölge, doku ölümü ve hücre yıkımı bölgesidir. Tümörün çevresindeki sağlıklı dokuyu alma olanakları oldukça sınırlı olan cer*rah, ölmüş ve üremeyen bölgeyi bütü*nüyle alabilir, ama üreme durumundaki bölgenin büyük ölçüde bırakılması zo*runludur (tümörün yinelenmesine yol açan bu durum cerrahi girişimin başarı*sızlığının biyolojik nedeni olarak kabul edilir).
Cerrahi tedavi - Tümörün radikal bir şekilde çıkarılması güçtür, ama bir bölümünün alınması da hastayı önemli ölçüde rahatlatır. Cerrahi girişim yönte*mi kafatası duvarında bir delik açmak kadar basit ya da kranyotomi (kafatası*nın cerrahi girişimle açılması) gibi kar*maşık bir yöntem olabilir. Basit yön*temle yalnız tümörün ya da beyin kabu*ğunun küçük bir bölümünün biyopsi amacıyla görülmesi sağlanır. Kranyoto*mi yöntemi ise araştırma ve tedavi amaçlarına yönelik geniş olanaklar sağ*lar. Kemiğin kenarı kaldırılarak uygula*nan kranyotomi girişiminde daha geniş bir beyin alam tedavi edilebildiğinden hasta daha uzun bir süre yaşayabilir. Bütünüyle çıkarılması olanaksız kötü huylu beyin tümörlerinin tedavisinde te*mel hedeflerden biri temiz bir alan ya*ratmaktır.
Işın tedavisi (radyoterapi) - Gele*neksel bir tedavi yöntemi olarak kabul edilmekle birlikte, ne ölçüde etkili ol*duğu tam olarak belirgin değildir. Sağ*lıklı beyin dokusuna kalıcı zarar verme*den, yüksek dozda ışın verilmesi günü*müzde de oldukça güç bir teknik soru*nudur.
Bugünkü bilgilerimize göre, sinir dokusunun ışınıma dayanma gücü, top*lam dozu parçalar halinde artırarak uy*gulama yöntemine elverişsizdir. Bu ko*şullarda uygulanabilecek olası seçenek*lerden biri hiperbarik oksijen tedavisi ile ışınlama, öteki ise ışına duyarsızlaştırıcı maddelerin de ışınımla birlikte ve*rilmesidir.
İlaç tedavisi (kemoterapi) - İlaç te*davisine iyi yanıt vermeyen öteki katı kütleli tümörlerde olduğu gibi, beyin tümörlerinin gidişi de verilen ilaçlar*dan fazla etkilenmemiştir. Cerrahi giri*şim ve ışın tedavileri sonrasında yal*nızca bir önlem olarak uygulandığı hal*de, ilaç tedavisi ışın tedavisine oranla beklenen yaşam süresini ve yineleme süresini çok az uzatmıştır. Beyin tü*mörlerinin tümör gelişimini önleyici ilaçlardan fazla etkilenmemesi tümö*rün biyolojik özelliklerine bağlıdır: Damarları az, dokuları ölü ve az oksi*jen alan tümörün orta bölgesinde ilaç*lar etkili tedavi dozuna ulaşamaz; doku ölümü görülen alanda bir artık hücre kütlesinin yer değiştirmesi, tümörün ilaç tedavisi boyunca üremeyi sürdür*mesine neden olur. "****bolik olarak ayrıcalıklı" ve çoğalma yeteneği olan tümör hücreleri yeni oluşan damarsız bölgelere doğru yer değiştirdiğinden, beyin dokusuna geçmesi engellenen ilaçlar burada yeterli yoğunluğa ulaşa*maz.
Birleşik tedavi - Birleşik tedavi de*neyimleri, katı kütleli tümörlerin tedavi*sinde cerrahi ve ışın tedavilerinin birlik*te uygulanmasının en etkili yöntem ol*duğunu göstermiştir. Beyin tümörleri ve özellikle kötü huylu gliyom olguların*da, ışın tedavisiyle birlikte ya da tek ba*şına cerrahi tedavinin uygulanmasıyla, ancak bazı belirtileri gidermeye yönelik sonuçlar elde edilebilmiştir. Üç tedavi yönteminin birlikte uygulanması (cerra*hi girişim, ışın ve ilaç tedavisi) beyin tümörü olgularında beklenen yaşam sü*resini biraz daha uzatmakta, hastanın bu süreyi görece rahat geçirmesini sağla*maktadır.
Komplikasyonlar
1- Cerrahi. Cerrahi girişimin ölümle so*nuçlanması tümörün türüne, genişliğine ve yerine göre değişir. Öteki kompli*kasyonlar ise şunlardır: Girişimden bir*kaç saat sonra ortaya çıkan ameliyat sonrası pıhtı kütlesi oluşumu ile kana*malar; ödem ve enfeksiyon gelişimi; tü*mörün yerine ve kesilip çıkarılan doku*nun genişliğine bağlı olarak, tümörün çevresindeki sağlıklı dokuların bozul*ması nedeniyle, kalıcı ya da geçici sinir sistemi yetersizlik belirtileri.
2- Işın tedavisi (radyoterapi). Özenle yapılan ışın tedavisinin yararları sağlık-
lı dokulara verilen zarardan çok olsa da, iyonize ışınların sinir dokusu üze*rindeki sinir sistemim zedeleyici etkile*ri unutulmamalıdır.
Erken ortaya çıkan ve genellikle ge*çici değişiklikler olabilir. Öte yandan, bazı değişiklikler geç görülür ve kalıcı*dır. Erken değişiklikler kendiliğinden düzelebilir ve kortizon grubu ilaç teda*visinden yarar görebilirler. Ama geç değişikliklerin gidişi kötüdür ve tedavi*leri olanaksızdır. Işın tedavisi sırasında kortizon grubu ilaç verilmesi önerilir.
Destek tedavisi - Beyin tümörlerinin birleşik tedavilerinde uygulanır. Destek tedavisi, tümör odaklan çevresindeki ödemi ve tümörün kütle etkisi sonucun*da gelişen kafaiçi basınç artışını denet*lemeye yöneliktir. Tıkayıcı temelde ge*lişen iç hidrosefali ve çırpınma nöbetle*ri de aynı etkiye bağlanabilir. Önerilen tedaviler tıbbi ve/ya da cerrahidir. Tıbbi tedavide kortikosteroit grubu ilaçlar, sı*vı yitirtici ozmotik ajanlar ve idrar söktürücüler kullanılır.
Rehabilitasyon tedavisi - Beyin tü*mörü olgularının genel tedavisinde ol*dukça önemli bir yeri vardır. Birleşik tedavilerle beklenen yaşam süresi uza*tılabilir; ama hastanın yaşamını olabil*diğince rahatlatmak da gerekir. Tümö*rün neden olduğu ve cerrahi girişim sonucu oluşan lezyonlara bağlı eksik*likler çok şiddetli ve yaşamı tehdit edi*ci olabilir. Uygun rehabilitasyon teda*vileri ile, birçok eksiklik kısmen ya da
bütünüyle iyileştirilebilir. Sonuçta zi*hinsel ya da hareketlerle ilgili yeneteklerde yeterli bir iyileşme elde edilebi*lir.
Beyin Tümörünün Gidişatı (Prognoz)
Beyin tümörlerinin gidişi çoğunlukla kötü olduğu ve ölümle sonlandığı halde beklenen yaşam süresi her zaman belir*gin değildir. Kötü huylu gliyomlarda, cerrahi ve ışın tedavisindeki gelişmele*re, yeni kemoterapik ilaçların kullanı*mına ve birleşik tedavilere karşın, süre*cin sonu kötüdür; bu olgular en geç iki yıl içinde ölümle sonlanır. Tek başına cerrahi tedavi 3-6 aylık bir yaşam süre*si sağlar, ışın tedavisinin eklenmesi sü*reyi 3-4 ay daha uzatır; bu iki tedaviye ilaç tedavisinin eklenmesiyle gerçekle*şen üçlü tedavi ortalama yaşam süresini 12 ay ya da daha çok uzatabilir. Kötü huylu gliyom olgularında birinci yılın sonunda hastaların yalnızca yüzde 20'si; 24'üncü ayın sonunda ise yalnızca yüzde 10'u yaşar. Gelecekte yeni yön*temlerin bulunması ve/ya da var olan*ların geliştirilmesiyle daha iyi sonuçlar elde edilmesi umulmaktadır. Medulloblastom gibi başka tümörlerde, tedavi sonuçlarının değerlendirilmesi, hasta*nın zaman içinde uzun süre denetlen*mesi gerekir. Çünkü tümörün yeniden alevlenmesi ve yayılım odaklan uzun dönemde, örneğin ilk uygulanan tedavi*den 7-10 yıl sonra, ortaya çıkabilir. Medulloblastom olgularında, tedavi giri*şimlerine karşın, hasta 2 yaşından kü*çükse, tümör beyin sapını tutmuşsa ve tümörün alınması kısmiyse hastalığın beklenen gidişi kötüdür. Günümüzde kullanılan birleşik tedavi yöntemleri ol*guların yaklaşık yüzde 60'mda 5 yıllık bir yaşam süresi sağlar. Tedavinin etki*sini klinik düzeyde değerlendirmek zor*dur. Birçok sinirsel yetenek yitimi kalı*cıdır, tümör iyileşse bile bunlar geç*mez. Hastanın kötüleşmesi tümörün ye*niden gelişmeye başlamasına değil, ışın tedavisi sonrası ortaya çıkan ödem ya da hidrosefaliye (beyin karıncıklarında aşırı beyin-omurilik sıvısı birikmesi) bağlıdır.
Kafaiçi tümör dendiğinde, anatomik ve klinik açıdan kafatası boşluğunun içinde gelişen ve beyin dokusuna yerle*şen ya da beyne dışarıdan baskı uygula*yan bütün kütleler anlaşılır. Bunlar hem dar anlamda tümörleri (neoplaziler), hem granülomları (tüberkülom, gom), hem de asalak kistleri içerir.
Kafaiçi tümörleri sinir dokusunun kendi unsurlarından ve bu doku dışın*daki unsurlardan (damar ve beyin zan tümörleri) kaynaklanabilir. Başka or*ganlardaki tümörlerin (sarkom, karsinom) yayılımıyla oluşan odaklar da sık görülür. Sinir dokusundan kaynaklanan tümörler, hücre tipine ve olgunluk de*recesine göre büyük bir çeşitlilik göste*rir.
Beyin Tümörü Görülme Sıklığı
Beyin tümörlerinin görülme sıklığı 100 bin kişide 3,8 ile 5,1 arasında değişir. Kansere bağlı ölümlerin yüzde 2,7'si beyin tümörlerinin sonucudur; ölüm endeksi her 100 bin kişide, erkeklerde 3,3, kadınlarda ise 2,3'tür. Beyin tü*mörleri çocukluk çağında kan kanser*leri ve kötü huylu lenfomlardan sonra en sık görülen tümör grubunu oluştu*rur; bu yaşlarda rastlanan kötü huylu tümörlerin yüzde 20-25'i beyin tümör*leridir.
Beyin Tümörü Oluşma Nedenleri, Beyin Tümörü Belirtileri
Travma, virüs, ailevi yatkınlık gibi et*menleri ortaya çıkarmaya yönelik çalış*malar varsa da, bu tümörlerin kökeni halen bilinmemektedir. Bazı tümörler belirgin bir biçimde "embriyonal" ve "doğumsal"dır; bazıları ise yaşamın ile*ri evrelerinde ortaya çıkar.
Beyin Tümörü Tedavisi, Beyinde Tümör Tedavisi
Genel ilkeler - Bugüne değin uygu*lanan tüm tedavi girişimleri sonuçsuz kalmıştır; bu nedenle beyin tümörleri ve özellikle kötü huylu gliyomlar (sinir sis*temi destek doku hücrelerinde gelişen tümör) ölümcül kabul edilirler. Tümö*rün yeri genellikle cerrahi girişimin ek*sik kalmasına neden olur (bu da bir ba*şarısızlık nedeni kabul edilir). Sinir do*kusunun yenilenme yeteneği olmadığın*dan, sağlıklı bölgelerin alınması, o. böl*genin işlevsel önemiyle orantılı bozuk*luklara yol açar; ağır ve kalıcı sinir sis*temi yeti yitimi ortaya çıkar. Tümör kütlesinin bulunduğu yerde birbirinden farklı üç bölge saptanır. En dışta odağın etrafındaki ödem bölgesi bulunur; bura*da sağlıklı beyin dokusuna yayılmış du*rumda ve hızla gelişen küçük tümör odaklan vardır. Birinci ve üçüncü böl*geler arasındaki ikinci bölge aktif ola*rak gelişen bir dizi hücreden oluşur. Tü*mörün ortasında yer alan üçüncü bölge, doku ölümü ve hücre yıkımı bölgesidir. Tümörün çevresindeki sağlıklı dokuyu alma olanakları oldukça sınırlı olan cer*rah, ölmüş ve üremeyen bölgeyi bütü*nüyle alabilir, ama üreme durumundaki bölgenin büyük ölçüde bırakılması zo*runludur (tümörün yinelenmesine yol açan bu durum cerrahi girişimin başarı*sızlığının biyolojik nedeni olarak kabul edilir).
Cerrahi tedavi - Tümörün radikal bir şekilde çıkarılması güçtür, ama bir bölümünün alınması da hastayı önemli ölçüde rahatlatır. Cerrahi girişim yönte*mi kafatası duvarında bir delik açmak kadar basit ya da kranyotomi (kafatası*nın cerrahi girişimle açılması) gibi kar*maşık bir yöntem olabilir. Basit yön*temle yalnız tümörün ya da beyin kabu*ğunun küçük bir bölümünün biyopsi amacıyla görülmesi sağlanır. Kranyoto*mi yöntemi ise araştırma ve tedavi amaçlarına yönelik geniş olanaklar sağ*lar. Kemiğin kenarı kaldırılarak uygula*nan kranyotomi girişiminde daha geniş bir beyin alam tedavi edilebildiğinden hasta daha uzun bir süre yaşayabilir. Bütünüyle çıkarılması olanaksız kötü huylu beyin tümörlerinin tedavisinde te*mel hedeflerden biri temiz bir alan ya*ratmaktır.
Işın tedavisi (radyoterapi) - Gele*neksel bir tedavi yöntemi olarak kabul edilmekle birlikte, ne ölçüde etkili ol*duğu tam olarak belirgin değildir. Sağ*lıklı beyin dokusuna kalıcı zarar verme*den, yüksek dozda ışın verilmesi günü*müzde de oldukça güç bir teknik soru*nudur.
Bugünkü bilgilerimize göre, sinir dokusunun ışınıma dayanma gücü, top*lam dozu parçalar halinde artırarak uy*gulama yöntemine elverişsizdir. Bu ko*şullarda uygulanabilecek olası seçenek*lerden biri hiperbarik oksijen tedavisi ile ışınlama, öteki ise ışına duyarsızlaştırıcı maddelerin de ışınımla birlikte ve*rilmesidir.
İlaç tedavisi (kemoterapi) - İlaç te*davisine iyi yanıt vermeyen öteki katı kütleli tümörlerde olduğu gibi, beyin tümörlerinin gidişi de verilen ilaçlar*dan fazla etkilenmemiştir. Cerrahi giri*şim ve ışın tedavileri sonrasında yal*nızca bir önlem olarak uygulandığı hal*de, ilaç tedavisi ışın tedavisine oranla beklenen yaşam süresini ve yineleme süresini çok az uzatmıştır. Beyin tü*mörlerinin tümör gelişimini önleyici ilaçlardan fazla etkilenmemesi tümö*rün biyolojik özelliklerine bağlıdır: Damarları az, dokuları ölü ve az oksi*jen alan tümörün orta bölgesinde ilaç*lar etkili tedavi dozuna ulaşamaz; doku ölümü görülen alanda bir artık hücre kütlesinin yer değiştirmesi, tümörün ilaç tedavisi boyunca üremeyi sürdür*mesine neden olur. "****bolik olarak ayrıcalıklı" ve çoğalma yeteneği olan tümör hücreleri yeni oluşan damarsız bölgelere doğru yer değiştirdiğinden, beyin dokusuna geçmesi engellenen ilaçlar burada yeterli yoğunluğa ulaşa*maz.
Birleşik tedavi - Birleşik tedavi de*neyimleri, katı kütleli tümörlerin tedavi*sinde cerrahi ve ışın tedavilerinin birlik*te uygulanmasının en etkili yöntem ol*duğunu göstermiştir. Beyin tümörleri ve özellikle kötü huylu gliyom olguların*da, ışın tedavisiyle birlikte ya da tek ba*şına cerrahi tedavinin uygulanmasıyla, ancak bazı belirtileri gidermeye yönelik sonuçlar elde edilebilmiştir. Üç tedavi yönteminin birlikte uygulanması (cerra*hi girişim, ışın ve ilaç tedavisi) beyin tümörü olgularında beklenen yaşam sü*resini biraz daha uzatmakta, hastanın bu süreyi görece rahat geçirmesini sağla*maktadır.
Komplikasyonlar
1- Cerrahi. Cerrahi girişimin ölümle so*nuçlanması tümörün türüne, genişliğine ve yerine göre değişir. Öteki kompli*kasyonlar ise şunlardır: Girişimden bir*kaç saat sonra ortaya çıkan ameliyat sonrası pıhtı kütlesi oluşumu ile kana*malar; ödem ve enfeksiyon gelişimi; tü*mörün yerine ve kesilip çıkarılan doku*nun genişliğine bağlı olarak, tümörün çevresindeki sağlıklı dokuların bozul*ması nedeniyle, kalıcı ya da geçici sinir sistemi yetersizlik belirtileri.
2- Işın tedavisi (radyoterapi). Özenle yapılan ışın tedavisinin yararları sağlık-
lı dokulara verilen zarardan çok olsa da, iyonize ışınların sinir dokusu üze*rindeki sinir sistemim zedeleyici etkile*ri unutulmamalıdır.
Erken ortaya çıkan ve genellikle ge*çici değişiklikler olabilir. Öte yandan, bazı değişiklikler geç görülür ve kalıcı*dır. Erken değişiklikler kendiliğinden düzelebilir ve kortizon grubu ilaç teda*visinden yarar görebilirler. Ama geç değişikliklerin gidişi kötüdür ve tedavi*leri olanaksızdır. Işın tedavisi sırasında kortizon grubu ilaç verilmesi önerilir.
Destek tedavisi - Beyin tümörlerinin birleşik tedavilerinde uygulanır. Destek tedavisi, tümör odaklan çevresindeki ödemi ve tümörün kütle etkisi sonucun*da gelişen kafaiçi basınç artışını denet*lemeye yöneliktir. Tıkayıcı temelde ge*lişen iç hidrosefali ve çırpınma nöbetle*ri de aynı etkiye bağlanabilir. Önerilen tedaviler tıbbi ve/ya da cerrahidir. Tıbbi tedavide kortikosteroit grubu ilaçlar, sı*vı yitirtici ozmotik ajanlar ve idrar söktürücüler kullanılır.
Rehabilitasyon tedavisi - Beyin tü*mörü olgularının genel tedavisinde ol*dukça önemli bir yeri vardır. Birleşik tedavilerle beklenen yaşam süresi uza*tılabilir; ama hastanın yaşamını olabil*diğince rahatlatmak da gerekir. Tümö*rün neden olduğu ve cerrahi girişim sonucu oluşan lezyonlara bağlı eksik*likler çok şiddetli ve yaşamı tehdit edi*ci olabilir. Uygun rehabilitasyon teda*vileri ile, birçok eksiklik kısmen ya da
bütünüyle iyileştirilebilir. Sonuçta zi*hinsel ya da hareketlerle ilgili yeneteklerde yeterli bir iyileşme elde edilebi*lir.
Beyin Tümörünün Gidişatı (Prognoz)
Beyin tümörlerinin gidişi çoğunlukla kötü olduğu ve ölümle sonlandığı halde beklenen yaşam süresi her zaman belir*gin değildir. Kötü huylu gliyomlarda, cerrahi ve ışın tedavisindeki gelişmele*re, yeni kemoterapik ilaçların kullanı*mına ve birleşik tedavilere karşın, süre*cin sonu kötüdür; bu olgular en geç iki yıl içinde ölümle sonlanır. Tek başına cerrahi tedavi 3-6 aylık bir yaşam süre*si sağlar, ışın tedavisinin eklenmesi sü*reyi 3-4 ay daha uzatır; bu iki tedaviye ilaç tedavisinin eklenmesiyle gerçekle*şen üçlü tedavi ortalama yaşam süresini 12 ay ya da daha çok uzatabilir. Kötü huylu gliyom olgularında birinci yılın sonunda hastaların yalnızca yüzde 20'si; 24'üncü ayın sonunda ise yalnızca yüzde 10'u yaşar. Gelecekte yeni yön*temlerin bulunması ve/ya da var olan*ların geliştirilmesiyle daha iyi sonuçlar elde edilmesi umulmaktadır. Medulloblastom gibi başka tümörlerde, tedavi sonuçlarının değerlendirilmesi, hasta*nın zaman içinde uzun süre denetlen*mesi gerekir. Çünkü tümörün yeniden alevlenmesi ve yayılım odaklan uzun dönemde, örneğin ilk uygulanan tedavi*den 7-10 yıl sonra, ortaya çıkabilir. Medulloblastom olgularında, tedavi giri*şimlerine karşın, hasta 2 yaşından kü*çükse, tümör beyin sapını tutmuşsa ve tümörün alınması kısmiyse hastalığın beklenen gidişi kötüdür. Günümüzde kullanılan birleşik tedavi yöntemleri ol*guların yaklaşık yüzde 60'mda 5 yıllık bir yaşam süresi sağlar. Tedavinin etki*sini klinik düzeyde değerlendirmek zor*dur. Birçok sinirsel yetenek yitimi kalı*cıdır, tümör iyileşse bile bunlar geç*mez. Hastanın kötüleşmesi tümörün ye*niden gelişmeye başlamasına değil, ışın tedavisi sonrası ortaya çıkan ödem ya da hidrosefaliye (beyin karıncıklarında aşırı beyin-omurilik sıvısı birikmesi) bağlıdır.