Bir Saatlik Dost (Yaşanmış bir hikaye)

gülbin

Daimi Üye
Katılım
19 Kasım 2008
Mesajlar
1.692
Tepki
2.180
Puan
113
Yaş
41
Konum
istanbul
Hızlı bir çalışma temposunun ardından saatin beş olduğunu Kat nöbetini devretmeye gelen hemşire arkadaşlar sayesinde fark etmiştik. Yoğun bir servisti çalıştığım servis, çocuk servisleri hastanelerin en yoğun ve gürültülü olan servisleridir. Artık günün yoğunluğu geçmiş servis sessiz bir hal almıştı aksam tedavilerini henüz bitirmiş ofiste çay içmeye gitme telaşındaydım Çünkü o günün ilk çayını içme fırsatı yakaladım diye kendi kendime düşünüyordum. Kep dağılmış saç baş karışmış yorgun bitkin bir haldeydim tedavi odasından çıktığımda. Aynada kendimi tanıyamadım.

Ofise geldiğimde hemşire odasının telefonu çalıyordu. Oturduğum yerden büyük bir güçlükle ayağa kalktım ve telefona gittim karşıdaki ses acilde trafik yaralılarının olduğunu içlerinde Çocuklarında bulunduğunu, damar bulamadıklarından dolayı acile yardıma gelmemi söylüyordu. Tüm yorgunluğumu unutmuş hızla acil servisine yönelmiştim ki diğer telefonda nöbetçi hekimin nöbetçi beyin cerrahı hekimiyle gelip gelmeme konusundaki tartışmasını duydum. Nöbetçi hekimin sesi ortalığı çınlatıyordu:

— Ne yapalım? Bırakalım ölsün mü bu insanlar? Gelmek zorundasınız!

- …

— Gittiğiniz davet beni ilgilendirmez! Nöbet değiştirseydiniz Çok önemli bir davetti madem.

-…

— Siz Hipokrat yemini etmediniz mi?

Konuşma böyle sürüp giderken gelen asansöre binerek koşarak acil servisine gittim.Her yer kan revan içinde ağlayan koşuşturan yakınını bulmaya çalışan bir yığın insan vardı.Bu kalabalıkta sağlıklı bir iş nasıl yapılırdı bilmiyordum ama her kez elinden geleni birilerine bakma gayretini gösteriyordu.

Acil serviste yatak kalmamış sedyelere insanlar yatırılıp ilk müdahale yapılıncaya kadar bekletiliyor yetersiz kalan personel yerine hastaları yukarı sevk edilen servise aileleri çıkartıyordu. Onca kazazede içinde başında kimsesi olmayan ama durumu da oldukça ağır 15–17 yaş arası bir genç vardı gerekli müdahalesi yapılmış fakat sevk edildiği beyin cerrahi hekimi henüz görev yerine gelmediği için orada bekletiliyordu.

Kendime ait serum ve tedavileri uyguladıktan sonra o çocuğun başına giderek ilgilenmeye çalıştım şuuru yerindeydi konuştuklarımı anlıyor fakat cevap veremiyordu son anlarını yaşadığını görüyor ve yalnız olduğu için korkunç derecede üzülüyordum onu orada yalnız bırakamıyordum. Zaten ben onunla ilgilenirken acil servis boşalmış, tüm hastalar gerekli servislere dağıtılmıştı. Ellerimi sımsıkı tutuyordu, bırakma dercesine gözlerinden yaşlar süzüldükçe kendimi ben de tutamaz hale gelmiştim, eğildim yanaklarından öptüm. “Bırakmayacağım seni sakin ol, Üzülme sakin” diyordum hiç tanımadığım, daha önce hiç görmediğim bu insana anlatılmaz bir yakınlık hissediyor, sanki onun acısının aynısını çekiyordum. Çok acı çekiyordu hem yalnızlığından hem de geçirmiş olduğu beyin travmasından. Ne kadar süre daha onunla kaldığımı hatırlamıyorum. Avucumu bırakmasıyla kendime geldim. O artık aramızda değildi, bu dünyayı terk etmişti ve ben gelmeyen doktoru suçluyor içimden Lanetler yağdırıyordum.

Derken beyin cerrahı hekim gelmişti. Hastanın daha doğrusu ex (Ölmüş) gencin üzerindeki çarşafı almamı söyledi. Çarşafı kaldırdığımda doktorun hiç bir şey söyleme fırsatı olmadan yere düştüğünü gördüm. Ne olduğunu anlamaya çalışıyordum. Yemekli bir davetten gelmişti. Acaba çok mu sarhoştu ya da kalp krizimi geçiriyordu diye düşünürken diğer hekim arkadaşları olaya müdahale etmişlerdi bile. Ölen o gencecik insanin babasıydı bu doktor ve kendi evladının tedavisi için çok geç kalmıştı ne yazık ki. Kötü günde oğlunun acısıyla felç geçirmiş ve görevine yeniden dönememişti.

Seni yeniden andım KEREM ruhun şad olsun hayattaki bir saatlik dost bana yıllardır yaşattığın tecrübeyle dost kalan dost. 1986

MUTLAKA 2-3 Ayda bir bu yazıyı okurum ben. Size de tavsiye ediyorum.

Dostluk her gün 2-3 kere telefonla konuşmak değildir…

Dostluk yapılması gereğine inanılan telefon görüşmeleri sırasında diğer insanların dedikodusunu yaparak karşılıklı bir şeyler paylaşıldığını zannetmek değildir…

Dostluk; dost bildiğin kişinin en ince detaylarını bilme ihtiyacı ve gereği değildir… Dostluk; dost bildiğin kişinin senin en karışık detaylarını bilmesi gerektiği de değildir…

Dostluk her hafta 3-5 kere görüşmek değildir…

1 ay, 1 sene, 5sene seni aramayan, senin de aramadığın bir insani birdenbire arayıp, dertleşmek, hatır sormak istersen ve o insan da seni Geri Çevirmez ve sanki daha az Önce konuşmuşsun gibi kaldığınız yerden konuşmaya devam ederse, ve daha da Önemlisi bu 1 ay, 1 sene, 5 sene ayrılığa rağmen bu insanin başı gerçekten sıkıştığında yardımına koşacak ilk insanlardan biriysen, ve ayni şekilde onun da Öyle olduğunu biliyorsan EMINOL Kİ O kişi senin DOSTUNDUR… Sen de O’nun…

” Her tür ilişki avuç içinde duran kum taneleri gibidir. Avucumuzu sıkmadan, gevşekçe tutarsak, kum taneleri kaymaz, durur. Avucumuzu kapatıp, sıkmaya başladığımız an kum taneleri parmaklarımızın arasından akmaya baslar. Bir kısmını tutmayı başarsanız da, Çoğu akıp gider. İlişkiler de böyledir. Esneklik varsa, diğer insana saygı duyuluyor ve özgürlük tanınıyorsa ilişkiler bozulmaz. Ama diğer insanı Çok bunaltırsanız ilişki de yavaş yavaş bozulur ve biter. Hayatta pek Çok insanla karsılaşırsın Ama sadece gerçek dostlar senin kalbinde bir iz bırakır.”

GERÇEK DOSTLARINIZI BULUP HİÇ KAYBETMEMENIZ DİLEĞİYLE!!!
 

munise

Daimi Üye
Katılım
12 Temmuz 2008
Mesajlar
540
Tepki
365
Puan
63
Yaş
47
Konum
izmir
Göz yaşlarımı tutamadım okurken.Gerçektende dostluk kolay elde edilemiyor.En zor zamanınızda ve mutlu anlarımızda yaşadıklarımızı paylaşacağımız bir dostumuz mutlaka olmalı.
 

sementha

Daimi Üye
Katılım
15 Temmuz 2008
Mesajlar
2.349
Tepki
3.398
Puan
113
Konum
istanbul
ah ahh en çok okunması gereken başlıklardan biri ...yüreğine sağlık arkadaşım .............
 

gül

Yeni Üye
Katılım
16 Kasım 2008
Mesajlar
24
Tepki
5
Puan
3
Konum
izmir
benim duygularimi ifade ettin dostluk acisindan cok duygulandim aglamaktan bihaloldum bende o cocukgibi tek kalicam herhalde bencok yanliz hissediyorum kendimi yaduzgun bi iletisim kuramiyorum insan larla yada tartismalara katilamadigim dan yada sohbet etmeyi bilmedigimden bilemiyorum insanlarla iletisimim iyi degil demekki belki cidden sorunbende yada hep kendimi suclu gordugumden ben biturlu coze miyorum allah yerini guzeletsin bizlerede merhamet etsin
 

zehra

Daimi Üye
Katılım
2 Şubat 2009
Mesajlar
546
Tepki
379
Puan
63
Konum
muğla
bu yazıyı bizimle paylaştığın için çok teşekürler...çok duygulandım..içinde bir çok mesajı barındıran bir yazı tabi bizler almasını bilirsek
 

gül

Yeni Üye
Katılım
16 Kasım 2008
Mesajlar
24
Tepki
5
Puan
3
Konum
izmir
zehra hanim merhaba insanlar la iletisim kurmak gercekten zor ama ben genede ugrasmaya calisiyorum belki birgun beni gercekten anlayan yada bana saygiduyanbeni anlayan samimi bir dostbir arkadas belki bulurum umidimi yitirmedim insanlik olmemeli karsilikli olmali herkes birbirine saygi sevgi duysa zaten boyle gecimsizlikler olmaz diye dusunuyorum kimse kimsenin hakkini yemese bu dunya cokdaha guzel olur zorluklarida insanlar cikariyor cirkinlikleride guzellikleride hersey insanlarin elinde keske herkes iyi niyette olsa dunya gul gulustan lik olur
 

Oruc

Daimi Üye
Katılım
17 Temmuz 2008
Mesajlar
2.598
Tepki
2.379
Puan
113
Yaş
49
Konum
izmir
GERÇEK DOSTLARINIZI BULUP HİÇ KAYBETMEMENIZ DİLEĞİYLE
amin..
paylaşım için teşekkürler çok etkileyici...
 

rüzgar gülü

Daimi Üye
Katılım
20 Şubat 2009
Mesajlar
10.973
Tepki
10.147
Puan
113
Yaş
43
Konum
istanbul
Her tür ilişki avuç içinde duran kum taneleri gibidir. Avucumuzu sıkmadan, gevşekçe tutarsak, kum taneleri kaymaz, durur. Avucumuzu kapatıp, sıkmaya başladığımız an kum taneleri parmaklarımızın arasından akmaya baslar. Bir kısmını tutmayı başarsanız da, Çoğu akıp gider. İlişkiler de böyledir. Esneklik varsa, diğer insana saygı duyuluyor ve özgürlük tanınıyorsa ilişkiler bozulmaz. Ama diğer insanı Çok bunaltırsanız ilişki de yavaş yavaş bozulur ve biter. Hayatta pek Çok insanla karsılaşırsın Ama sadece gerçek dostlar senin kalbinde bir iz bırakır.”
:hhhhhh::hhhhhh:
 

panter

Daimi Üye
Katılım
29 Mart 2010
Mesajlar
25.505
Tepki
9.509
Puan
113
Konum
aşkın içinde..........
” Her tür ilişki avuç içinde duran kum taneleri gibidir. Avucumuzu sıkmadan, gevşekçe tutarsak, kum taneleri kaymaz, durur. Avucumuzu kapatıp, sıkmaya başladığımız an kum taneleri parmaklarımızın arasından akmaya baslar. Bir kısmını tutmayı başarsanız da, Çoğu akıp gider. İlişkiler de böyledir. Esneklik varsa, diğer insana saygı duyuluyor ve özgürlük tanınıyorsa ilişkiler bozulmaz. Ama diğer insanı Çok bunaltırsanız ilişki de yavaş yavaş bozulur ve biter. Hayatta pek Çok insanla karsılaşırsın Ama sadece gerçek dostlar senin kalbinde bir iz bırakır.”:aglayan:
 

Şu anda bu konu'yu okuyan kullanıcılar

    Üst