G
gonulyareni
Misafir
Şehrin dar sokaklarının birinden bir hamal çıktı. Kısa boyuyla yüklerin altında ezilip gitmişti. Zorlanarak mendilini çıkardı. Kırışmış alnını silerken soluklandı. Mendilini cebine yerleştirirken çıkacağı yokuşa baktı. İlk adımın ardından var gücüyle tırmanmaya başladı yokuşu. Bir an önce eşyaları sahibine ulaştırmayı düşünüyordu. Yükleri teslim ettikten sonra bir ağacın gölgesine çekilip öğle yemeğini yiyecekti. Yokuşun yarısına kadar gelmişti ki güçten düştü, dizleri titrer gibi oldu. Bu sefer elinin tersiyle sildi alnına biriken terleri. Yorgunluğu da artınca iyice ezilip gitti. Bu ara yanından geçen zengin birini görünce dayanamayıp:
“Hey Allah(c.c)’ım bu nasıl iş? Kimilerine oturdukları yerden para veriyorsun; şu kulunaysa bir lokma ekmeği ne güçlüklerle veriyorsun, dedi ve iki adım daha atabildi.
Sıcağın da etkisiyle duvar kenarına çöküverdi. Yükten kurtulan hamal kuş gibi hafiflemişti. Gölgeye oturup giden zengin adamın ardından bir süre baktı. Bu ara daha kolay para kazanabileceği başka işleri düşündü.
“Allah(c.c)’ım ne olur bana da oturduğum yerden karnımı doyuracak ekmeği kazanmayı nasip et.” diye dua etti.
Duvar kenarında bir müddet dinlendikten sonra tekrar yola çıkacaktı ki bir gürültü koptu. Yan sokaktan bir grup insan kavga ederek çıktı. Tekme tokat birbirleriyle kavga ederlerken hamal bu duruma dayanamadı.Bir anda ayağa kalkıp onları ayırmaya girişti. Bu pek de kolay olmadı. Hamal, kendini kavganın içinde buluverdi. Önce yüzüne bir yumruk indi ardından beline bir sopa. Hamal kan revan içinde kalmıştı. Yüzü gözü şişmiş, bir ayağı da aksıyordu. Olaya asayiş ekipleri el koymakta gecikmediler. Polisler kavga edenlerle birlikte hamalı da karakola götürüp kapadılar. Hamal, ne kadar ben suçsuzum dese de kimse inanmadı. Ona,
“Mahkemeye çıkıncaya kadar burada kalacaksın.” dediler.
Hamal çaresiz boyun eğdi bu karara. Suçsuz olduğu açığa çıkıncaya kadar karakolda hapis kalacaktı. Bir köşeye çekilip beklemeye başladı. Görevliler hamalın ayağına ekmek ve yemek getirdiler.
Hamal getirilen yemeğe bakıp kaldı. O kadar aç olmasına rağmen ayağına gelen bu yemeği yemek istemiyordu. Birden gülmeye başladı. Yanındaki adam bu duruma şaşırıp kaldı.
- Neden gülüyorsun?
- Sorma, dedi hamal. Yaptığım bir dua yüzünden
buraya düştüm. Yanlış dua yapmışım.
Adam bu sözlerden bir şey anlamamıştı. Hamal devam
etti.
- Allah(c.c)u Teâlâya oturduğum yerden bir ekmek ver, diye dua etmiştim. Ama hayırlısından ver dememiştim. İşte ona gülüyorum. Şimdi yemek ayağıma geliyor ama huzurlu bir şekilde, iştahla yiyemiyorum. Rabbimden zahmetli de olsa hayırlısını vermesini dilemeliydim.
“Hey Allah(c.c)’ım bu nasıl iş? Kimilerine oturdukları yerden para veriyorsun; şu kulunaysa bir lokma ekmeği ne güçlüklerle veriyorsun, dedi ve iki adım daha atabildi.
Sıcağın da etkisiyle duvar kenarına çöküverdi. Yükten kurtulan hamal kuş gibi hafiflemişti. Gölgeye oturup giden zengin adamın ardından bir süre baktı. Bu ara daha kolay para kazanabileceği başka işleri düşündü.
“Allah(c.c)’ım ne olur bana da oturduğum yerden karnımı doyuracak ekmeği kazanmayı nasip et.” diye dua etti.
Duvar kenarında bir müddet dinlendikten sonra tekrar yola çıkacaktı ki bir gürültü koptu. Yan sokaktan bir grup insan kavga ederek çıktı. Tekme tokat birbirleriyle kavga ederlerken hamal bu duruma dayanamadı.Bir anda ayağa kalkıp onları ayırmaya girişti. Bu pek de kolay olmadı. Hamal, kendini kavganın içinde buluverdi. Önce yüzüne bir yumruk indi ardından beline bir sopa. Hamal kan revan içinde kalmıştı. Yüzü gözü şişmiş, bir ayağı da aksıyordu. Olaya asayiş ekipleri el koymakta gecikmediler. Polisler kavga edenlerle birlikte hamalı da karakola götürüp kapadılar. Hamal, ne kadar ben suçsuzum dese de kimse inanmadı. Ona,
“Mahkemeye çıkıncaya kadar burada kalacaksın.” dediler.
Hamal çaresiz boyun eğdi bu karara. Suçsuz olduğu açığa çıkıncaya kadar karakolda hapis kalacaktı. Bir köşeye çekilip beklemeye başladı. Görevliler hamalın ayağına ekmek ve yemek getirdiler.
Hamal getirilen yemeğe bakıp kaldı. O kadar aç olmasına rağmen ayağına gelen bu yemeği yemek istemiyordu. Birden gülmeye başladı. Yanındaki adam bu duruma şaşırıp kaldı.
- Neden gülüyorsun?
- Sorma, dedi hamal. Yaptığım bir dua yüzünden
buraya düştüm. Yanlış dua yapmışım.
Adam bu sözlerden bir şey anlamamıştı. Hamal devam
etti.
- Allah(c.c)u Teâlâya oturduğum yerden bir ekmek ver, diye dua etmiştim. Ama hayırlısından ver dememiştim. İşte ona gülüyorum. Şimdi yemek ayağıma geliyor ama huzurlu bir şekilde, iştahla yiyemiyorum. Rabbimden zahmetli de olsa hayırlısını vermesini dilemeliydim.