lale devri5
Yeni Üye
Konu: The Biggest Loser – Türkiye, ‘Kaybetmeye Değer’ Karşıtı Çalışmalarımız!
OMDER- diyor ki;-Herkes kaybedecek!, Asla Kaybetmeye Değmez!
The Biggest Loser Türkiye / KAYBETMEYE DEĞER!
Obez ve morbid obezlerin, formatı kapsamında yarışma şeklinde ve içerisinde kazanan veya kaybedenlerin olacağı, Amerika Menşei, Türkçeleştirilmiş hali ‘Kaybetmeğe Değer’ olarak yayına gireceği açıklanan TV programı, kendine bir de slogan belirlemiş:
‘Bu Yarışmada Kimse Kaybetmeyecek!’
Bu şekilde damardan girmek, kimsenin haddine değildir! Bilinçsizlikle değil, Yalanla...
Para’nın göründüğü yerde, insanın imanı genleşiyor! Ama “bu kadarı fazla” değil mi? diye düşünüyoruz. Yapımcıların, gerçeklerden, gerçek hayatta yaşananlardan haberleri yoktu! Oysa onlara tümü bilimsel ve yaşanmış verilere dayalı gerçekleri anlatmaya çalıştık…
Hatta bu güne kadar, hiçbir şeyden haberdar olmasalar ne yazar, artık gerçekleri biliyorlar! Para kaç insanı feda etmeye değer? Bazılarımızın hayata gözlerini açarken, genlerinden para hırsı mı fışkırıyordu?
Yayımcı kuruluş, reyting ile yatıp, reyting ile kalkıyor, ‘ne kadar kan, o kadar şehvet’! Sizlerde hiç Allah korkusu yok mudur? İnsanı temel alan, çağdaş, medeni ve sosyal sorumluluk hisleriniz hiç mi işlenmedi? Toplumun hissiyatına neden bu kadar uzak kalıp, sırf kendinize bu denli yakın kalabiliyorsunuz!
Duygusal olgunluk nasıl bir davranış biçimini gerektirir bilir misiniz?
Türkiye Halkı’nın 53 milyonuna yakın insanı bu programdan medet umarken, duygusal dışa yansıtılamayan o kadar acılar varken; hiç mi yüreğiniz acımaz, hiç mi insan olabilme erdemi Sizi cezp etmez?
2010 yılı ortalarında, ‘Biggest Loser-Amerika’ da yarışmayı kazanan son kişi de dahil, bir çok katılımcı, programın tehlikeli olduğu üzerine, konuşma yasağına karşın görüş belirtmişler!
Geçen sezonun Birincisi Ryan Benson “10 haftada verdiği 55 kg.’nun 14 kilosunu yarışma bitiminden sadece 5 gün sonra geri aldığını ve kısa süre içinde verdiği kilolarının 40’ını geri aldığını ve yarışmanın hemen sonrası depresyona girerek eski ‘yemek yeme’ alışkanlığına fazlası ile sarılarak, duygusal sarsıntılar yaşadığını” belirtmiş ve kendine saygısını kaybetmiştir.
Bu yarışmanın HERŞEYE DEĞER değil, HİÇBİR ŞEYE DEĞMEYECEĞİNİ hatta çok daha fazlasını kaybettirdiğini açıklamıştır. Yarışma sonrası hayatı mahvolmuştur.
Tıpkı başka bir sezon kazananı bayan yarışmacı Kai gibi…
Kai Hibbard yarışma sürecinde 53 kg. zayıflarken, kilolarını verdiği süreden 3 kat daha hızlı şekilde, 31 kiloyu çoktan aldığını beyan etmiştir…
Ayrıca; yarışmada elenen ve tüm umudunu kaybederek intihara sürüklenenleri kimse tasvir edememekte ve ön planda tutmamaktadır… Asıl tehlike ‘kazananların geri alacağı’ aşikar kilolarda değil, kaybedenlerin (elenenlerin) yaşayacağı, ruhsal, psikolojik ve fizyolojik travmalardır.
İstisnasız tüm yarışmacılar; Yarışmalar sonrasında, kişilik olarak zayıf, zihinsel karışık veya psikolojik kaynaklı yeme bozuklukları ve benzeri sıkıntılar yaşamışlardır. Bu durum kolay geçecek gibi de değildir… Hatta olumsuz sonuçlar kişisel göreceli donanımlara göre kıyaslandığında, etkileri hiç geçmeyecek!
‘Bu yarışmada hiç kimse Kaybetmeyecek’ sloganı programın bizzat yapımcıları tarafından, ‘Bu yarışmada Kazanan kimse olmayacak’ şeklinde derhal değiştirilip, bir özür metni ile kendilerine aktardığımız gerçekleri anlatan yaklaşım olgunluğunu gösterebilmeliler.
Bu şekilde davranarak, yapımcılar belki bu gün itibariyle vicdanlarında ki yükü yok edemeseler de, azaltabilme şansına hala yayın öncesinde, yayına kısa bir süre kalsa da hala sahipler!
Görevi yapımcılık olan kimseler, toplumsal gelişime, medeni yaşama katkı sağlayabilme hedeflerini benimsemelidirler, maddi hırslar ve ellerine geçirebildikleri araçlarla yaptırım veya güç elde etme zayıflığından kendilerini uzak tutmalılar. ‘Duygusal olgun’ davranabilmeliler!
Keza yayımcı kuruluşlar da; toplumun sağlıklı gelişimine destek verebilecek çok hassas bir misyon üstlenmeli, toplumun üçte ikisini aşan çok yüksek bir oranda ki nüfusu direkt ilgilendiren bir konuda, kendi inisiyatifleriyle kolay olanı değil, en doğru yolu seçme erdemini göstermekte ikilem yaşamamalılar.
Bu yolda varlığını, yüreğini ortaya koyarak, büyük çabalarla gerçeklere ulaşmış, keşifler yaparak uluslar arası öncülük üstlenen insanlara, kendi sorumlulukları, misyonları ve vizyonları çerçevesinde destek vermek şerefini kendilerine nail görmelidirler. Bizim konuya bakışımız bu yöndedir.
Evet, ana başlıkta vurgulandığı gibi gerçekten ‘kaybetmeye değer’… Obez ve morbid obezlerin zaten anlaşılamayan ve aşağılanan ama hep direnen, tüketilmeye açık umutlarına son darbeyi vurmayı da ‘siz’ üstlenin… ‘Kaybedecekleri ne kalmış ki zaten’ deyin, içlerinde insan olma filizi şeklinde hapsolmuş, ezilmeye açık bu nadide değeri de hedef alın, varsa geri kalan şeyleri de…
Evet, Sizin gözünüzde onlar, Sizin amaçlarınıza araç olacak yolda, gerçekten her şeylerini ‘kaybetmelerine değerler!’
Bu program içinde yer alan herkes ‘KAYBEDECEK’tir! Kazanan kimse olmayacaktır. Bu anlamda “KAYBETMEYE DEĞER Mİ?” Bir kez daha düşünmelidir.
Saygılarımızla.
OMDER-OBEZİTE İLE MÜCADELE DERNEĞİ KURUCU BAŞKANI
HALİL KARGULU
Psikolog - Tıbbı Antrenman ve Üstün Performans Uzmanı
SEMİR BERBER
OMDER- diyor ki;-Herkes kaybedecek!, Asla Kaybetmeye Değmez!
The Biggest Loser Türkiye / KAYBETMEYE DEĞER!
Obez ve morbid obezlerin, formatı kapsamında yarışma şeklinde ve içerisinde kazanan veya kaybedenlerin olacağı, Amerika Menşei, Türkçeleştirilmiş hali ‘Kaybetmeğe Değer’ olarak yayına gireceği açıklanan TV programı, kendine bir de slogan belirlemiş:
‘Bu Yarışmada Kimse Kaybetmeyecek!’
Bu şekilde damardan girmek, kimsenin haddine değildir! Bilinçsizlikle değil, Yalanla...
Para’nın göründüğü yerde, insanın imanı genleşiyor! Ama “bu kadarı fazla” değil mi? diye düşünüyoruz. Yapımcıların, gerçeklerden, gerçek hayatta yaşananlardan haberleri yoktu! Oysa onlara tümü bilimsel ve yaşanmış verilere dayalı gerçekleri anlatmaya çalıştık…
Hatta bu güne kadar, hiçbir şeyden haberdar olmasalar ne yazar, artık gerçekleri biliyorlar! Para kaç insanı feda etmeye değer? Bazılarımızın hayata gözlerini açarken, genlerinden para hırsı mı fışkırıyordu?
Yayımcı kuruluş, reyting ile yatıp, reyting ile kalkıyor, ‘ne kadar kan, o kadar şehvet’! Sizlerde hiç Allah korkusu yok mudur? İnsanı temel alan, çağdaş, medeni ve sosyal sorumluluk hisleriniz hiç mi işlenmedi? Toplumun hissiyatına neden bu kadar uzak kalıp, sırf kendinize bu denli yakın kalabiliyorsunuz!
Duygusal olgunluk nasıl bir davranış biçimini gerektirir bilir misiniz?
Türkiye Halkı’nın 53 milyonuna yakın insanı bu programdan medet umarken, duygusal dışa yansıtılamayan o kadar acılar varken; hiç mi yüreğiniz acımaz, hiç mi insan olabilme erdemi Sizi cezp etmez?
2010 yılı ortalarında, ‘Biggest Loser-Amerika’ da yarışmayı kazanan son kişi de dahil, bir çok katılımcı, programın tehlikeli olduğu üzerine, konuşma yasağına karşın görüş belirtmişler!
Geçen sezonun Birincisi Ryan Benson “10 haftada verdiği 55 kg.’nun 14 kilosunu yarışma bitiminden sadece 5 gün sonra geri aldığını ve kısa süre içinde verdiği kilolarının 40’ını geri aldığını ve yarışmanın hemen sonrası depresyona girerek eski ‘yemek yeme’ alışkanlığına fazlası ile sarılarak, duygusal sarsıntılar yaşadığını” belirtmiş ve kendine saygısını kaybetmiştir.
Bu yarışmanın HERŞEYE DEĞER değil, HİÇBİR ŞEYE DEĞMEYECEĞİNİ hatta çok daha fazlasını kaybettirdiğini açıklamıştır. Yarışma sonrası hayatı mahvolmuştur.
Tıpkı başka bir sezon kazananı bayan yarışmacı Kai gibi…
Kai Hibbard yarışma sürecinde 53 kg. zayıflarken, kilolarını verdiği süreden 3 kat daha hızlı şekilde, 31 kiloyu çoktan aldığını beyan etmiştir…
Ayrıca; yarışmada elenen ve tüm umudunu kaybederek intihara sürüklenenleri kimse tasvir edememekte ve ön planda tutmamaktadır… Asıl tehlike ‘kazananların geri alacağı’ aşikar kilolarda değil, kaybedenlerin (elenenlerin) yaşayacağı, ruhsal, psikolojik ve fizyolojik travmalardır.
İstisnasız tüm yarışmacılar; Yarışmalar sonrasında, kişilik olarak zayıf, zihinsel karışık veya psikolojik kaynaklı yeme bozuklukları ve benzeri sıkıntılar yaşamışlardır. Bu durum kolay geçecek gibi de değildir… Hatta olumsuz sonuçlar kişisel göreceli donanımlara göre kıyaslandığında, etkileri hiç geçmeyecek!
‘Bu yarışmada hiç kimse Kaybetmeyecek’ sloganı programın bizzat yapımcıları tarafından, ‘Bu yarışmada Kazanan kimse olmayacak’ şeklinde derhal değiştirilip, bir özür metni ile kendilerine aktardığımız gerçekleri anlatan yaklaşım olgunluğunu gösterebilmeliler.
Bu şekilde davranarak, yapımcılar belki bu gün itibariyle vicdanlarında ki yükü yok edemeseler de, azaltabilme şansına hala yayın öncesinde, yayına kısa bir süre kalsa da hala sahipler!
Görevi yapımcılık olan kimseler, toplumsal gelişime, medeni yaşama katkı sağlayabilme hedeflerini benimsemelidirler, maddi hırslar ve ellerine geçirebildikleri araçlarla yaptırım veya güç elde etme zayıflığından kendilerini uzak tutmalılar. ‘Duygusal olgun’ davranabilmeliler!
Keza yayımcı kuruluşlar da; toplumun sağlıklı gelişimine destek verebilecek çok hassas bir misyon üstlenmeli, toplumun üçte ikisini aşan çok yüksek bir oranda ki nüfusu direkt ilgilendiren bir konuda, kendi inisiyatifleriyle kolay olanı değil, en doğru yolu seçme erdemini göstermekte ikilem yaşamamalılar.
Bu yolda varlığını, yüreğini ortaya koyarak, büyük çabalarla gerçeklere ulaşmış, keşifler yaparak uluslar arası öncülük üstlenen insanlara, kendi sorumlulukları, misyonları ve vizyonları çerçevesinde destek vermek şerefini kendilerine nail görmelidirler. Bizim konuya bakışımız bu yöndedir.
Evet, ana başlıkta vurgulandığı gibi gerçekten ‘kaybetmeye değer’… Obez ve morbid obezlerin zaten anlaşılamayan ve aşağılanan ama hep direnen, tüketilmeye açık umutlarına son darbeyi vurmayı da ‘siz’ üstlenin… ‘Kaybedecekleri ne kalmış ki zaten’ deyin, içlerinde insan olma filizi şeklinde hapsolmuş, ezilmeye açık bu nadide değeri de hedef alın, varsa geri kalan şeyleri de…
Evet, Sizin gözünüzde onlar, Sizin amaçlarınıza araç olacak yolda, gerçekten her şeylerini ‘kaybetmelerine değerler!’
Bu program içinde yer alan herkes ‘KAYBEDECEK’tir! Kazanan kimse olmayacaktır. Bu anlamda “KAYBETMEYE DEĞER Mİ?” Bir kez daha düşünmelidir.
Saygılarımızla.
OMDER-OBEZİTE İLE MÜCADELE DERNEĞİ KURUCU BAŞKANI
HALİL KARGULU
Psikolog - Tıbbı Antrenman ve Üstün Performans Uzmanı
SEMİR BERBER