GÜLÇİN
Daimi Üye
Burçlar Değişti mi?
Astroloji zaman zaman ve özellikle de medyanın canı sıkıldığında kullandığı bir hedefe kolayca dönüşebilmektedir. Adı sık sık ortaya atılan Alman Hinduist Astrolog Wachsmuth'un iddiaları da kafa karıştırmaktan öteye geçemiyor ve iddiaları yüzyıllardır süregelen doğu-batı astrolojisi mücadelesinin yeni bir aşamasından başka birşey değil.
Vedic ya da Hindu Astrolojisi, felsefi içeriğinde karmik veya Hinduist çizgide "Tenasüh" yani ruhun ölümden sonra yeniden doğması inancına (ki bu batılı anlamdaki reenkarnasyondan çok farklıdır) dayandığı için öncelikle farklıdır ve batı astrolojisinin matematiksel ve istatistiksel mantığının çok dışındadır ya da metodolojik düzeyde ****fizik unsurlardan kaynaklanır.
Astrolojinin kökeni 5000 yıl öncelerinden gelir denmektedir ama bu kesin değildir, bu tarihleme çok daha farklı yaklaşımlar gerektirecek kadar belirsizlikler hatta yetersizlikler içermektedir. Mezopotamya'da ortaya çıktığı varsayılan (Asur dönemi MÖ 2400) astrolojinin daha öncesi şu anda bilinmemektedir ama en azından bu tarihten çok öncelerde en azından Hindu uygarlıkların bulunduğu (İndüs Vadisi) ve daha da öncelerdeki karanlık tarih unutulmamalıdır. Yani Mezopotamya, Antik Mısır ve Yunan, İslam ve sonraki Orta Çağ batı astrolojisi ayrıntısal farklılıkları göz önüne almamak kaydıyla kökeni değil ama bir bütünün veya çok daha geniş bir bilgi sisteminin belki de sanatın izdüşümlerini oluştururlar. 15. Yüzyıl'dan sonra gelişen Avrupa astrolojisinin, Galile, Kopernik ve Kepler'in katkılarıyla güneş merkezli bir sisteme dönüştükten sonra farklılaştığı süreç anlamında kaydedilse de, güneş merkezli kozmolojik yaklaşımın milat öncesinde de varolduğu da unutulmamalıdır. Güneş merkezli sistem, elbette ki Güneş Sistemi'ndeki gezegenler için geçerlidir ama bu astrolojiyi bağlamaz çünkü kozmik objeler olan Güneş, Ay ve dünya hariç 8 gezegen birer simge ya da referans taşıdırlar. Söz konusu sembolizma, Wachsmuth'un Vedic (Hindu) astrolojisinde çok daha yoğun ve karmaşıktır hatta Orta Çağ Avrupa astrolojisini etkileyen Hindu/İslami kökenli Yeni Platonist ve Hermetik felsefe ve sembolizma, konuyu iyice farklı bir yoruma ve düzeye götürür. Kısacası anlatılmak istenen şey, veri bankaları oluşturmaya yönelik matematiksel ve istatistiksel astrolojinin, felsefi bir astrolojiyle karıştırılmamasıdır.
Zodyağın yazarı kimdi?
Dünyadan güneşi gözlediğimizde, onun bir çember çizerek dolaştığını görürüz, söz konusu hareket yılın farklı dönemlerinde ve coğrafyasında güneye ve kuzeye yöneliktir. Güneşin hareketine yani rotasına "ekliptik" denmektedir. Dünya dönerken göğün görsel hareketi gibi bir eksen etrafında döner, bu sanal eksenin dünyadan geçen kısmı yer kutbu, göksel kısmı gök kutbudur ve ekseni dik olarak oluşan büyük daire ise göğü iki eşit parçaya bölen gök ekvatorudur ve Güneşimiz yılda iki kez gün ortası denen konumda gök ekvatorundan geçer yani ekliptik gök ekvatoruyla kesişir. Kesişme tarihleri 21 Mart ve 23 Eylül yani gün-gece eşitlikleridir, buna da Ekinoks denir. Ekliptiğin gök ekvatoruna en uzak olduğu iki referans da gündönümü (solistice) yani 22 Haziran ve 21 Aralık tarihleridir. Güneş gibi yıldızlar da gözlem düzeyinde dairesel bir hareket çizerler, güneşin çizdiği rota üzerinde yer alan ve gece gözlemlenebilen yıldız grupları burçları simgelerler ya da ekliptik üzerinde bulunan yıldız grupları burçlar kuşağını yani özgün adıyla Zodyak'ı oluştururlar. Yukarıda vurgulanan bilinmezlik çizgisinde, burçlara çoğunlukla 3000 yıl öncesinden beri hayvan isimleri verilmiştir. Kim oturup bu tanımlamaları yapmış? Bu acaba bir görsel benzetme midir yoksa çok daha eski bir evrensel görüntünün yansıması mıdır ya da unutulmuş bir kozmo-psikolojinin sembolizması mıdır? Bu soruların cevaplarını henüz bilemiyoruz bu nedenle yine kaldığımız yere dönmemiz gerekir.
Burçlar değil, astro mevsimler
Ekliptik düzeyinde Zodyak yani burçlar kuşağı ilkbahar gün-gece eşitliğinde yani 21 Mart'ta başlar ve bu tarihleme geleneksel olarak Koç Burcu'nun başlangıcıdır. İşte burası önemlidir çünkü bu nokta değişmez değildir çünkü dünyanın ekseni yaklaşık her 26000 yılda çizdiği kozmik daire doğrultusunda değişir yani sonuçta gün-gece eşitliği takım yıldızlar arasında değişir (özgün tanım ekinoksun presesyonu şeklindedir). Ve bugün için gün-gece eşitliği Kova Burcu'nun başlangıcına kaymıştır yani yaklaşık 2160 yılda bir gün-gece eşitliğinin, bir burç geri gittiği astronomik anlamda kabul edilir. Koç Burcu'nun kozmik anlamda başlangıcı 21 Mart ise yani 21 Mart günü veya ilkbahar gün-gece eşitliği Koç Takımyıldızı ile çakışıyorsa, bu konum MÖ 2100 yıllarında olmalıdır, hatta bu şekilde ilk astrolojik sıralama veya tarihlemenin yani Koç Burcu ile başlayan zodyağın bu yıllarda oluşturulduğu da söylenebilir. Görüldüğü gibi Alman astroloğun iddiasının temeli sonuçta bu yaklaşımdan kaynaklanmaktadır.
Tam bu noktada Alman Wachsmuth'dan çok daha önemli bir astroloğa söz vermemiz gerekir, modern astrolojinin en önemli isimlerinden birisi olan Steven Forrest, söz konusu kaymanın astroloji için bir sorun olmadığını ama halkla ilişkiler konusunda karmaşa yarattığını belirtmektedir ve Forrest devam eder; "Astronomlar astroloji gerçek olsa bile, Koç Burcu'nda doğduklarını zannedenler aslında Kova'da doğmuşlardır ve herkes yanlış burcu okuyor demektedirler ama sorun bu değildir, sorun iletişim sorunudur çünkü Koç Burcu sözcüğü bir astronom için bir takım yıldızı ifade eder, bir astrolog için ise bu tanımlama çok farklıdır, Koç veya ötekiler dünyanın Güneş'in çevresinde çizdiği yörüngenin bir evresini yani bir mevsimi simgeler, sembolizmanın özünde yıldızlar değil, mevsimsel dönüşümler vardır." Forrest haklıdır çünkü gerçekte astroloji fiziksel anlamda yıldızlarla ilgili değildir. Burçlar 4000 yıl öncelerinde bir yerden başlamak için rasgele konulmuş bilgiyi disipline edici veya yön gösteren yol tabelalarından başka birşey değildirler. Hem zaten modern astrolojide kullanılan "Gök Günlükleri" bize geçiş noktalarında doğanların astrolojik konumlarını hassasiyetle gösterirler.
Sonuçta astrolojinin anayasasında bireysel horoskop yani halk adıyla yıldız haritası geçerlidir ve her insan 12 burcu da özünde bulunduran kozmik bir eserdir ve bu nedenle astroloji önce bir sanat ya da kozmik bir veri bankasını yorumlama sanatıdır. Gerçekte şu veya bu burçta doğmuş olmak önemli değildir, horoskobun gösterdikleri ve yapılan yorum önemlidir. Yapılan burç genellemeleri ise elbette gerekli ve geçerlidir aynen meteoroloji raporlarında bugün "Güney Ege yağışlı" demek gibidir ama Güney Ege'nin şu veya bu köyünde ille de yağış olmayacaktır. Güncel burç yorumlarında özellikle vurgulanması gereken "Bazı Koçlar için bugün iletişim sorunu olabilir" yaklaşımı işte bu nedenle elzemdir. Ve yetenekli iyi bir astroloğun genel burç yorumları bu doğrultuda geçerli ve yararlıdır.
Astroloji eğlence değildir... Siz ciddi misiniz?
Ama eğer astroloji ile günlük eğlence ve birkaç dakikalık tatmin dışında ilgileniyorsanız, muhakkak size ait horoskobunuz çıkarılmış olmalıdır, ustaca yorumlanmış bir horoskop, sizi size o kadar iyi anlatacaktır ki, sonuçta tüm yaşamınız boyunca vazgeçilmez rehberiniz olacaktır. Zaman içinde "ben şu burçtayım, şu burçları sevmem, şu burçlar şunlarla uyumlu mudur?" gibisinden komplekslerden kurtulacak ve bir dönem sonra "Ben nasıl bir Yay'ım, öteki Yay'lardan farkım ne, hangi astrolojik referanslardan nasıl etkileniyorum..." gibisinden çok daha anlamlı sorular sormaya başlayacaksınız. Hele bir de, geçmişinize yönelik astrolojik veri bankanız oluşturulmuşsa, geleceğe çok daha güvenle bakabileceksiniz. Unutulmamalıdır ki, gelecek henüz kesinleşmemiş senaryolardan ve belirli olasılıklardan oluşacaktır.
Evrensel ritm ve matematik geçmişten geleceğe doğru yorumlandığında, değiştirilmez bir kaderin varolmadığı anlaşılacaktır. Bir insanın yaşadığı süreç içersinde olanlar yani örneğin geçmişinde yaşadığı yaşamsal tehlikeler tam olarak astrolojik referanslar doğrultusunda belirlendiğinde, gelecekteki olası izdüşümlerin yorumu, bir bireyi ölümcül olaylardan bile koruyabilir. Bu bir iddia veya mucize değildir, kanıtlanmış ve örneklenmiştir.
Sonuçta söylemek gerekir ki, Alman Hinduist Astroloğun iddiaları kendini önemsetme ve sansasyon yaratma çabasından başka birşey değildir. Modern astrolojinin çözmesi gereken sorunlar çok daha başkadır; örneğin referansların arttırılması yani Güneş, Ay ve sekiz gezegen dışındaki asteroidlerin de kullanılması, onuncu bir gezegenin keşfedilmesinin sonuçları, yakın gelecekte Ay veya Mars'da ya da uzayda doğulduğunda nasıl bir astro kimliğin ortaya çıkacağı, ikiz doğanların astrolojik farklılıklarının tam anlamıyla açıklanabilmesi, çok sayıda istatistik veri toplanması ve astrologların kendi aralarında mahalle kavgası yapmaktan vazgeçmeleri ve medya ilişkilerini doğru kullanmaları gibi... Gelecek, bana göre gen bilimle astrolojinin evliliği olacaktır, o zaman ortaya çıkacak olan veri paketi eminim ki yeni bir isim altında, insanlığı bir kez daha aydınlanmaya belki de altın bir çağa taşıyacaktır.
Şu anda astrologların yapması gereken tek şey, burç muhabbetinden ve iddialaşmadan öte, olabildiğince çok veri toplamak ve akılcı, yapıcı ve iyi niyetli koordinasyonlardan ibarettir. Daha görkemli sonuçlara, geleceğin astrologları bizim sağladığımız veriler ve tekniklerle ulaşacaktır...
Astroloji zaman zaman ve özellikle de medyanın canı sıkıldığında kullandığı bir hedefe kolayca dönüşebilmektedir. Adı sık sık ortaya atılan Alman Hinduist Astrolog Wachsmuth'un iddiaları da kafa karıştırmaktan öteye geçemiyor ve iddiaları yüzyıllardır süregelen doğu-batı astrolojisi mücadelesinin yeni bir aşamasından başka birşey değil.
Vedic ya da Hindu Astrolojisi, felsefi içeriğinde karmik veya Hinduist çizgide "Tenasüh" yani ruhun ölümden sonra yeniden doğması inancına (ki bu batılı anlamdaki reenkarnasyondan çok farklıdır) dayandığı için öncelikle farklıdır ve batı astrolojisinin matematiksel ve istatistiksel mantığının çok dışındadır ya da metodolojik düzeyde ****fizik unsurlardan kaynaklanır.
Astrolojinin kökeni 5000 yıl öncelerinden gelir denmektedir ama bu kesin değildir, bu tarihleme çok daha farklı yaklaşımlar gerektirecek kadar belirsizlikler hatta yetersizlikler içermektedir. Mezopotamya'da ortaya çıktığı varsayılan (Asur dönemi MÖ 2400) astrolojinin daha öncesi şu anda bilinmemektedir ama en azından bu tarihten çok öncelerde en azından Hindu uygarlıkların bulunduğu (İndüs Vadisi) ve daha da öncelerdeki karanlık tarih unutulmamalıdır. Yani Mezopotamya, Antik Mısır ve Yunan, İslam ve sonraki Orta Çağ batı astrolojisi ayrıntısal farklılıkları göz önüne almamak kaydıyla kökeni değil ama bir bütünün veya çok daha geniş bir bilgi sisteminin belki de sanatın izdüşümlerini oluştururlar. 15. Yüzyıl'dan sonra gelişen Avrupa astrolojisinin, Galile, Kopernik ve Kepler'in katkılarıyla güneş merkezli bir sisteme dönüştükten sonra farklılaştığı süreç anlamında kaydedilse de, güneş merkezli kozmolojik yaklaşımın milat öncesinde de varolduğu da unutulmamalıdır. Güneş merkezli sistem, elbette ki Güneş Sistemi'ndeki gezegenler için geçerlidir ama bu astrolojiyi bağlamaz çünkü kozmik objeler olan Güneş, Ay ve dünya hariç 8 gezegen birer simge ya da referans taşıdırlar. Söz konusu sembolizma, Wachsmuth'un Vedic (Hindu) astrolojisinde çok daha yoğun ve karmaşıktır hatta Orta Çağ Avrupa astrolojisini etkileyen Hindu/İslami kökenli Yeni Platonist ve Hermetik felsefe ve sembolizma, konuyu iyice farklı bir yoruma ve düzeye götürür. Kısacası anlatılmak istenen şey, veri bankaları oluşturmaya yönelik matematiksel ve istatistiksel astrolojinin, felsefi bir astrolojiyle karıştırılmamasıdır.
Zodyağın yazarı kimdi?
Dünyadan güneşi gözlediğimizde, onun bir çember çizerek dolaştığını görürüz, söz konusu hareket yılın farklı dönemlerinde ve coğrafyasında güneye ve kuzeye yöneliktir. Güneşin hareketine yani rotasına "ekliptik" denmektedir. Dünya dönerken göğün görsel hareketi gibi bir eksen etrafında döner, bu sanal eksenin dünyadan geçen kısmı yer kutbu, göksel kısmı gök kutbudur ve ekseni dik olarak oluşan büyük daire ise göğü iki eşit parçaya bölen gök ekvatorudur ve Güneşimiz yılda iki kez gün ortası denen konumda gök ekvatorundan geçer yani ekliptik gök ekvatoruyla kesişir. Kesişme tarihleri 21 Mart ve 23 Eylül yani gün-gece eşitlikleridir, buna da Ekinoks denir. Ekliptiğin gök ekvatoruna en uzak olduğu iki referans da gündönümü (solistice) yani 22 Haziran ve 21 Aralık tarihleridir. Güneş gibi yıldızlar da gözlem düzeyinde dairesel bir hareket çizerler, güneşin çizdiği rota üzerinde yer alan ve gece gözlemlenebilen yıldız grupları burçları simgelerler ya da ekliptik üzerinde bulunan yıldız grupları burçlar kuşağını yani özgün adıyla Zodyak'ı oluştururlar. Yukarıda vurgulanan bilinmezlik çizgisinde, burçlara çoğunlukla 3000 yıl öncesinden beri hayvan isimleri verilmiştir. Kim oturup bu tanımlamaları yapmış? Bu acaba bir görsel benzetme midir yoksa çok daha eski bir evrensel görüntünün yansıması mıdır ya da unutulmuş bir kozmo-psikolojinin sembolizması mıdır? Bu soruların cevaplarını henüz bilemiyoruz bu nedenle yine kaldığımız yere dönmemiz gerekir.
Burçlar değil, astro mevsimler
Ekliptik düzeyinde Zodyak yani burçlar kuşağı ilkbahar gün-gece eşitliğinde yani 21 Mart'ta başlar ve bu tarihleme geleneksel olarak Koç Burcu'nun başlangıcıdır. İşte burası önemlidir çünkü bu nokta değişmez değildir çünkü dünyanın ekseni yaklaşık her 26000 yılda çizdiği kozmik daire doğrultusunda değişir yani sonuçta gün-gece eşitliği takım yıldızlar arasında değişir (özgün tanım ekinoksun presesyonu şeklindedir). Ve bugün için gün-gece eşitliği Kova Burcu'nun başlangıcına kaymıştır yani yaklaşık 2160 yılda bir gün-gece eşitliğinin, bir burç geri gittiği astronomik anlamda kabul edilir. Koç Burcu'nun kozmik anlamda başlangıcı 21 Mart ise yani 21 Mart günü veya ilkbahar gün-gece eşitliği Koç Takımyıldızı ile çakışıyorsa, bu konum MÖ 2100 yıllarında olmalıdır, hatta bu şekilde ilk astrolojik sıralama veya tarihlemenin yani Koç Burcu ile başlayan zodyağın bu yıllarda oluşturulduğu da söylenebilir. Görüldüğü gibi Alman astroloğun iddiasının temeli sonuçta bu yaklaşımdan kaynaklanmaktadır.
Tam bu noktada Alman Wachsmuth'dan çok daha önemli bir astroloğa söz vermemiz gerekir, modern astrolojinin en önemli isimlerinden birisi olan Steven Forrest, söz konusu kaymanın astroloji için bir sorun olmadığını ama halkla ilişkiler konusunda karmaşa yarattığını belirtmektedir ve Forrest devam eder; "Astronomlar astroloji gerçek olsa bile, Koç Burcu'nda doğduklarını zannedenler aslında Kova'da doğmuşlardır ve herkes yanlış burcu okuyor demektedirler ama sorun bu değildir, sorun iletişim sorunudur çünkü Koç Burcu sözcüğü bir astronom için bir takım yıldızı ifade eder, bir astrolog için ise bu tanımlama çok farklıdır, Koç veya ötekiler dünyanın Güneş'in çevresinde çizdiği yörüngenin bir evresini yani bir mevsimi simgeler, sembolizmanın özünde yıldızlar değil, mevsimsel dönüşümler vardır." Forrest haklıdır çünkü gerçekte astroloji fiziksel anlamda yıldızlarla ilgili değildir. Burçlar 4000 yıl öncelerinde bir yerden başlamak için rasgele konulmuş bilgiyi disipline edici veya yön gösteren yol tabelalarından başka birşey değildirler. Hem zaten modern astrolojide kullanılan "Gök Günlükleri" bize geçiş noktalarında doğanların astrolojik konumlarını hassasiyetle gösterirler.
Sonuçta astrolojinin anayasasında bireysel horoskop yani halk adıyla yıldız haritası geçerlidir ve her insan 12 burcu da özünde bulunduran kozmik bir eserdir ve bu nedenle astroloji önce bir sanat ya da kozmik bir veri bankasını yorumlama sanatıdır. Gerçekte şu veya bu burçta doğmuş olmak önemli değildir, horoskobun gösterdikleri ve yapılan yorum önemlidir. Yapılan burç genellemeleri ise elbette gerekli ve geçerlidir aynen meteoroloji raporlarında bugün "Güney Ege yağışlı" demek gibidir ama Güney Ege'nin şu veya bu köyünde ille de yağış olmayacaktır. Güncel burç yorumlarında özellikle vurgulanması gereken "Bazı Koçlar için bugün iletişim sorunu olabilir" yaklaşımı işte bu nedenle elzemdir. Ve yetenekli iyi bir astroloğun genel burç yorumları bu doğrultuda geçerli ve yararlıdır.
Astroloji eğlence değildir... Siz ciddi misiniz?
Ama eğer astroloji ile günlük eğlence ve birkaç dakikalık tatmin dışında ilgileniyorsanız, muhakkak size ait horoskobunuz çıkarılmış olmalıdır, ustaca yorumlanmış bir horoskop, sizi size o kadar iyi anlatacaktır ki, sonuçta tüm yaşamınız boyunca vazgeçilmez rehberiniz olacaktır. Zaman içinde "ben şu burçtayım, şu burçları sevmem, şu burçlar şunlarla uyumlu mudur?" gibisinden komplekslerden kurtulacak ve bir dönem sonra "Ben nasıl bir Yay'ım, öteki Yay'lardan farkım ne, hangi astrolojik referanslardan nasıl etkileniyorum..." gibisinden çok daha anlamlı sorular sormaya başlayacaksınız. Hele bir de, geçmişinize yönelik astrolojik veri bankanız oluşturulmuşsa, geleceğe çok daha güvenle bakabileceksiniz. Unutulmamalıdır ki, gelecek henüz kesinleşmemiş senaryolardan ve belirli olasılıklardan oluşacaktır.
Evrensel ritm ve matematik geçmişten geleceğe doğru yorumlandığında, değiştirilmez bir kaderin varolmadığı anlaşılacaktır. Bir insanın yaşadığı süreç içersinde olanlar yani örneğin geçmişinde yaşadığı yaşamsal tehlikeler tam olarak astrolojik referanslar doğrultusunda belirlendiğinde, gelecekteki olası izdüşümlerin yorumu, bir bireyi ölümcül olaylardan bile koruyabilir. Bu bir iddia veya mucize değildir, kanıtlanmış ve örneklenmiştir.
Sonuçta söylemek gerekir ki, Alman Hinduist Astroloğun iddiaları kendini önemsetme ve sansasyon yaratma çabasından başka birşey değildir. Modern astrolojinin çözmesi gereken sorunlar çok daha başkadır; örneğin referansların arttırılması yani Güneş, Ay ve sekiz gezegen dışındaki asteroidlerin de kullanılması, onuncu bir gezegenin keşfedilmesinin sonuçları, yakın gelecekte Ay veya Mars'da ya da uzayda doğulduğunda nasıl bir astro kimliğin ortaya çıkacağı, ikiz doğanların astrolojik farklılıklarının tam anlamıyla açıklanabilmesi, çok sayıda istatistik veri toplanması ve astrologların kendi aralarında mahalle kavgası yapmaktan vazgeçmeleri ve medya ilişkilerini doğru kullanmaları gibi... Gelecek, bana göre gen bilimle astrolojinin evliliği olacaktır, o zaman ortaya çıkacak olan veri paketi eminim ki yeni bir isim altında, insanlığı bir kez daha aydınlanmaya belki de altın bir çağa taşıyacaktır.
Şu anda astrologların yapması gereken tek şey, burç muhabbetinden ve iddialaşmadan öte, olabildiğince çok veri toplamak ve akılcı, yapıcı ve iyi niyetli koordinasyonlardan ibarettir. Daha görkemli sonuçlara, geleceğin astrologları bizim sağladığımız veriler ve tekniklerle ulaşacaktır...