Türkiye'de binlerce böbrek hastası diyaliz makinelerine bağlı olarak yaşamını sürdürüyor. 10 binlerce hasta organ nakli bekliyor. Ancak ülkemizde yılda yalnızca 1300 organ nakli yapılıyor. Anneler hiç tereddüt etmeden organlarını vermek isterken, erkekler ise bu konuda çekimser.
ANNEM BENİ DOĞURMADI AMA BANA HAYAT VERDİ!
Aysel Gerekçe, 33 yaşındaki üvey oğlu Şükrü Gerekçe'ye böbreğini vererek onun hayatını kurtardı. Ancak aralarında akrabalık ilişkisi bulunmadığı için nakil kolay gerçekleşmedi. Araştırmalar yapıldı, kütüklere bakıldı, en sonunda izin çıktı...
"Annem beni doğurmadı ama bana hayat verdi!" Bu sözler 33 yaşındaki Şükrü Gerekçe'ye ait. Üvey annesi Aysel Gerekçe ona böbreğini hediye ederek, hayatını kurtardı. Ancak ortada 'üvey'lik bulunduğu için Aysel Gerekçe'nin oğluna organını vermesi pek de kolay olmadı... Şükrü Gerekçe, 14 yaşından beri böbrek hastası. Taş düşürmekle başlayan ve böbreğini kaybetmesine kadar uzanan sağlık sorunları sürerken, öz annesi hastalandı ve bir anda hayatını kaybetti.
HAYATI BİR KABUSTU
Şükrü Gerekçe ve üç kardeşi evi tekbaşlarına çevirmeye çalıştı ama pek başarılı olamadılar. Annelerinin ölümünün ardından evlerindeki hava değişti. O günleri anlatırken hala gözleri dolan Şükrü Gerekçe, şöyle konuşuyor: "Doktorlar böbreklerimdeki sorun nedeniyle özel şeyler yememi istiyorlardı ama evimizde artık makarna bile lüks olmuştu. Ablam makarna yapmayı öğrenene kadar, biz hamur yedik. Kapımızı kimse çalmıyordu. Bu sırada benim hastalığım iyice ilerledi..."
DÜZENE KAVUŞTU
İki yıl sonra, babası görücü usulü ile tanıştığı Aysel Hanım ile evleneceğini aileye açıkladı. Şükrü Gerekçe, bu haberi duyduklarında önce içlerinin burkulduğunu itiraf ediyor. Ancak Aysel Gerekçe evlerine girer girmez önce ev ısındı. Ardından, hasret kaldıkları yemek kokuları eve girdi. Akrabaları ve komşuları, yine kapılarını çalar oldu. Birkaç ay içinde, aile düzenleri yeniden kuruldu. Bu arada Şükrü Gerekçe'nin sağlık durumu da düzeldi. İlerleyen yıllar boyunca, Aysel Hanım ona ve kardeşlerine öz annelerini aratmadı. Onlarla birlikte çalıştı, iş kurmalarına ve evlenmelerine destek oldu.
EŞİ ÇOK ZAYIF KALDI
Doktorlar, Şükrü Gerekçe'nin böbreklerinin tamamen iflas ettiğini açıkladıklarında, Aysel Hanım da oradaydı. Şükrü Bey'in elini ilk o tuttu, gözyaşlarını o sildi. Doktorlar böbrek nakli önerisinde bulundu. Şükrü Gerekçe'nin eşi "Ben veririm" dese de, minyon yapısıyla iri yarı bir adam olan Şükrü Bey'e böbreğini vermesi mümkün değildi. Bunun üzerine Aysel Gerekçe devreye girdi ve "Oğlum için benim böbreğimi alın" dedi. Doktorlar, bu öneriyi uygun buldu. Şükrü Gerekçe de, üvey annesinin bu teklifini gözyaşları içinde kabul etti. Ama kanunlar sorun çıkarttı. Ancak dördüncü dereceye kadar akrabalık düzeyinde organ bağışına izin veren kanunlarda, 'üvey annelik' kavramı bulunmuyordu. Gerekçe ailesi, bu konuyu araştırmaya başladı.
ÜVEYLİK ÖNCE SORUNDU
Şükrü Gerekçe'nin kütüğünde üvey annesiyle hiçbir akrabalık bağı bulunamadığı için hastane yetkilileri, bu organ naklidini kabul edemeyeceklerini bildirdi. Sonra babaları kendi kütüğünü çıkarttı. Orada eşi olarak Aysel Gerekçe'nin adı yazılıydı. Üstelik 15 yıldır evli oldukları da gözüküyordu. İki kütük biraraya getirildi. Medical Park Hastanesi'nin etik kurulu toplandı. Bu akrabalık bağı organ bağışı için yeterli bulununca, organ nakline izin verildi. Şükrü Gerekçe ve üvey annesi, operasyona el ele girdi. Ayıldıklarında, ilk birbirlerinin yüzünü gördüler. Şükrü Gerekçe, Aysel Hanım'ı hiçbir zaman üvey anne olarak görmediğini söylüyor ve ekliyor: "Sanki öz annem mezardan çıktı ve hayatımı kurtardı. O, bizim hayatımızda hep anne sıcaklığı yarattı. Beni doğurmadı ama hayat verdi."
ORGAN BAĞIŞI İÇİN DÖRDÜNCÜ DERECE AKRABALIK ŞARTI VAR
Türkiye'de organ ticaretini önlemek için ancak akrabaların birbirlerine organ vermelerine izin veriliyor. Canlıdan canlıya organ transferi için yasalar ancak dördüncü dereceden akrabalığa kadar izin veriyor. Vericinin akrabalığını, kütük kayıtlarıyla hastaneye ispatlaması gerekiyor. Anne, baba ve kardeşlerin yanısıra teyze, hala, amca, dayı ve onların çocukları da kişiye organ verebiliyor. Eşler de resmi nikahlı olmak şartıyla organ vericisi olarak kabul edilebiliyor. Bunların dışındaki akrabalık bağları için hastanelerin etik kurulları devreye giriyor ve özel incelemeler yapıyor. Uzak akrabalar ya da aralarında akrabalık bağı bulunmayan kişiler, isteseler bile hayat kurtaramıyor.
ANNEM BENİ DOĞURMADI AMA BANA HAYAT VERDİ!
Aysel Gerekçe, 33 yaşındaki üvey oğlu Şükrü Gerekçe'ye böbreğini vererek onun hayatını kurtardı. Ancak aralarında akrabalık ilişkisi bulunmadığı için nakil kolay gerçekleşmedi. Araştırmalar yapıldı, kütüklere bakıldı, en sonunda izin çıktı...
"Annem beni doğurmadı ama bana hayat verdi!" Bu sözler 33 yaşındaki Şükrü Gerekçe'ye ait. Üvey annesi Aysel Gerekçe ona böbreğini hediye ederek, hayatını kurtardı. Ancak ortada 'üvey'lik bulunduğu için Aysel Gerekçe'nin oğluna organını vermesi pek de kolay olmadı... Şükrü Gerekçe, 14 yaşından beri böbrek hastası. Taş düşürmekle başlayan ve böbreğini kaybetmesine kadar uzanan sağlık sorunları sürerken, öz annesi hastalandı ve bir anda hayatını kaybetti.
HAYATI BİR KABUSTU
Şükrü Gerekçe ve üç kardeşi evi tekbaşlarına çevirmeye çalıştı ama pek başarılı olamadılar. Annelerinin ölümünün ardından evlerindeki hava değişti. O günleri anlatırken hala gözleri dolan Şükrü Gerekçe, şöyle konuşuyor: "Doktorlar böbreklerimdeki sorun nedeniyle özel şeyler yememi istiyorlardı ama evimizde artık makarna bile lüks olmuştu. Ablam makarna yapmayı öğrenene kadar, biz hamur yedik. Kapımızı kimse çalmıyordu. Bu sırada benim hastalığım iyice ilerledi..."
DÜZENE KAVUŞTU
İki yıl sonra, babası görücü usulü ile tanıştığı Aysel Hanım ile evleneceğini aileye açıkladı. Şükrü Gerekçe, bu haberi duyduklarında önce içlerinin burkulduğunu itiraf ediyor. Ancak Aysel Gerekçe evlerine girer girmez önce ev ısındı. Ardından, hasret kaldıkları yemek kokuları eve girdi. Akrabaları ve komşuları, yine kapılarını çalar oldu. Birkaç ay içinde, aile düzenleri yeniden kuruldu. Bu arada Şükrü Gerekçe'nin sağlık durumu da düzeldi. İlerleyen yıllar boyunca, Aysel Hanım ona ve kardeşlerine öz annelerini aratmadı. Onlarla birlikte çalıştı, iş kurmalarına ve evlenmelerine destek oldu.
EŞİ ÇOK ZAYIF KALDI
Doktorlar, Şükrü Gerekçe'nin böbreklerinin tamamen iflas ettiğini açıkladıklarında, Aysel Hanım da oradaydı. Şükrü Bey'in elini ilk o tuttu, gözyaşlarını o sildi. Doktorlar böbrek nakli önerisinde bulundu. Şükrü Gerekçe'nin eşi "Ben veririm" dese de, minyon yapısıyla iri yarı bir adam olan Şükrü Bey'e böbreğini vermesi mümkün değildi. Bunun üzerine Aysel Gerekçe devreye girdi ve "Oğlum için benim böbreğimi alın" dedi. Doktorlar, bu öneriyi uygun buldu. Şükrü Gerekçe de, üvey annesinin bu teklifini gözyaşları içinde kabul etti. Ama kanunlar sorun çıkarttı. Ancak dördüncü dereceye kadar akrabalık düzeyinde organ bağışına izin veren kanunlarda, 'üvey annelik' kavramı bulunmuyordu. Gerekçe ailesi, bu konuyu araştırmaya başladı.
ÜVEYLİK ÖNCE SORUNDU
Şükrü Gerekçe'nin kütüğünde üvey annesiyle hiçbir akrabalık bağı bulunamadığı için hastane yetkilileri, bu organ naklidini kabul edemeyeceklerini bildirdi. Sonra babaları kendi kütüğünü çıkarttı. Orada eşi olarak Aysel Gerekçe'nin adı yazılıydı. Üstelik 15 yıldır evli oldukları da gözüküyordu. İki kütük biraraya getirildi. Medical Park Hastanesi'nin etik kurulu toplandı. Bu akrabalık bağı organ bağışı için yeterli bulununca, organ nakline izin verildi. Şükrü Gerekçe ve üvey annesi, operasyona el ele girdi. Ayıldıklarında, ilk birbirlerinin yüzünü gördüler. Şükrü Gerekçe, Aysel Hanım'ı hiçbir zaman üvey anne olarak görmediğini söylüyor ve ekliyor: "Sanki öz annem mezardan çıktı ve hayatımı kurtardı. O, bizim hayatımızda hep anne sıcaklığı yarattı. Beni doğurmadı ama hayat verdi."
ORGAN BAĞIŞI İÇİN DÖRDÜNCÜ DERECE AKRABALIK ŞARTI VAR
Türkiye'de organ ticaretini önlemek için ancak akrabaların birbirlerine organ vermelerine izin veriliyor. Canlıdan canlıya organ transferi için yasalar ancak dördüncü dereceden akrabalığa kadar izin veriyor. Vericinin akrabalığını, kütük kayıtlarıyla hastaneye ispatlaması gerekiyor. Anne, baba ve kardeşlerin yanısıra teyze, hala, amca, dayı ve onların çocukları da kişiye organ verebiliyor. Eşler de resmi nikahlı olmak şartıyla organ vericisi olarak kabul edilebiliyor. Bunların dışındaki akrabalık bağları için hastanelerin etik kurulları devreye giriyor ve özel incelemeler yapıyor. Uzak akrabalar ya da aralarında akrabalık bağı bulunmayan kişiler, isteseler bile hayat kurtaramıyor.