Cocuklar ve aileleri

rüzgar gülü

Daimi Üye
Katılım
20 Şubat 2009
Mesajlar
10.973
Tepki
10.147
Puan
113
Yaş
43
Konum
istanbul
DR. MURAT KINIKOGLU' nun yazisi:
> Modern yaşamın başımıza sardığı en büyük dertlerden birisinin 'çocukların anne babalarına uyguladığı terör' olduğuna inanıyorum.
> Etrafımda (kendim dâhil) bu terörden mustarip pek çok anne baba var. Hele anneler çocukları tarafından öyle bir sıkıştırılıyorlar
> ki çoğu farkında bile olmadan depresyona giriyor.
>
> Geçenlerde uyku bozukluğu, sabah yorgunluğu, endişe hali ve kolay ağlama şikâyetleri ile gördüğüm hastama 'Sizi üzen, sıkan önemli
> bir sorununuz mu var?' diye sorduğumda 'İki küçük çocuğum var...' diye cevap verdi... Öyle acınacak bir halleri vardı ki
> anlatamam... Yanındaki kocası da başını salladı, iki küçük çocukları var ya 'Depresyona girmek için daha ne olsun doktor bey....'
> der gibiydiler.
>
> Şurası bir gerçek ki bizim ülkemizde doğumla birlikte ailenin yaşamı baştan aşağı değişerek 'bebeğin rahatını sağlama' üzerine
> kurulu yeni bir dönem başlıyor. Bebeklik dönemi boyunca, anne babanın kendileri için vakit ayırmaları en büyük yasak, en büyük
> vicdan azabı...
>
> Çoğu annede muazzam bir sahiplenme duygusu; televizyonda izlediğimiz Amazon belgesellerindeki yavruları boyunlarına asılı
> maymunlar gibi nerdeyse çocuklarını hiç kucaklarından indirmeyecekler.
>
> Bir de işin ekonomi boyutu var. Doğumla birlikte, çocuğun ihtiyaçları bir daha hiç geriye düşmemek üzere aile bütçesinin en önüne
> yerleşiyor; çeşit çeşit biberonlar, bebek arabaları, pusetler, kucaklıklar, sırtlıklar, arabaya konan ayrı, arka koltuğa ayrı...
> Ya çocuk bezlerine ne demeli... Bantlısı bantsızı, sızdıranı sızdırmazı, yumuşağı ipek gibisi... Bizim popomuz popo değil miydi,
> altımızda zımpara gibi Amerikan bezleriyle büyüdük, hangimizin popo estetiğinde bir zayıflık var?
>
> İşin garip tarafı bu 'çocuk terörü' belası daha çok bizim ülkeye has bir sorun gibi görülüyor. Amerikalı bir annenin çocuğunun
> peşinden elinde mama tabağı ile saatlerce gezdiğini duydunuz mu? Yakınımızda oturan Fransız bir aile var, sabah
> küçük kızlarının okul servisine binme saatinde evlerinin önünden geçiyorum, daha bir gün bile annelerinin pencereye çıkıp
> arkalarından baktığını görmedim. Bizim paşaların, prenseslerin okul servis törenini ise hepiniz görmüşsünüzdür; kapıdan elinden
> tutarak çıkarmalar, birlikte karşıya geçirmeler, servise bindirmeler, arkasından gözler yaşlı el sallamalar, öpücük atmalar...
> Sanki çocuklarını okula değil de hacca ya da cihada yolluyorlar...
>
> Bebeklik, çocukluk derken, aileler arası en büyük mücadele 'çocuğu en iyi okulda okutma' engelli yarışları ile devam ediyor. Şu
> kurs iyi, bu daha iyi, şundan özel ders, o dershane, bu dershane...
>
> Kemerleri sıkıp, uğraşıyoruz ki sonunda çocuğumuz gene paralı bir okula girsin ve biz de çileye devam edelim... Hâlbuki rahmetli
> babam, benim daha iyi bir okula gitmem gerektiğini söyleyen anneme 'Oğlum akıllı malı nede, oğlum deli malı nede?' şeklinde bir
> vecize söyleyip kenara çekilmişti. (Günümüz Türkçesiyle: Eğer çocuk akıllı ise zaten başarılı olur, yok akıllı değilse boşuna
> uğraşma en iyi okula da gitse adam olmaz)
>
> Doğrusu zaman zaman çocukların bu rahatını ve saltanatlarını kıskanmıyorum dersem yalan olur. Oğlumun cep telefonu benimkinden
> yeni model, kızımın çizmesi annesininkinden daha pahalı ve çoğumuz şöyle veya böyle çocuklarımıza
> imkânlarımızı aşan bir yaşam tarzı sunmaya çalışıyoruz. Sabah işe giderken yakınımızdaki devlet okuluna giden çocuklarla
> karşılaşıyorum. Çoğunun ayağında (nedense bağcıkları çözük) tek tip, kocaman, marka bir bot var ve çoğunun anne babasının o botu
> almak için çok daha lüzumlu bir harcamayı ertelediklerinden eminim... Üstelik sağlanan o kadar imkâna rağmen hala halinden memnun
> olmayan ve daha fazlasını, yetmedi daha fazlasını isteyen mutsuz çocuklarımız var. (Bundan 40 yıl önce ilk depresyonun görülme
> yaşı ortalaması 29 yaş iken şimdi 14) Bilmem sizde benim gibi çocuklarınıza sağladığınız imkânları kendi çocukluğunuzdaki
> imkânlarınızla kıyaslıyor ve sinirleniyor musunuz?
>
> İlkokulu bitirene kadar tek servetim beş-on bilye, bir lastik veya ****l çember ve bir sapandı (O da herkesin eline geçmezdi
> özellikle çember). Bütün gün çemberin peşinde tabanlarım sızlayana kadar sokak sokak dolaşmaktan ne anladığımı
> hatırlamıyorum ama hava kararıp da yorgunluktan bitap eve geldiğimde son derece mutlu olduğumu çok iyi hatırlıyorum...
>
> Unutmayalım ki çocuklarımıza vereceğimiz en güzel şey, neşeli ve mutlu bir aile ortamıdır. Gecelerini uykusuz geçiren, çocuğu için
> özel zevklerinden ve tüm hobilerinden vazgeçmiş anne babalarla mutlu bir aile ortamı sağlayabilirmiyiz? Yapılacak şey belli... Tüm
> dünyanın ezilen anne babaları, çocuk terörüne karşı eyleme geçmenin zamanı geldi geçiyor... Birleşelim... Yarından tezi yok önlem
> alalım... Yaşamak bizim de hakkımız...
 

tulp

Aktif Üye
Katılım
23 Kasım 2010
Mesajlar
100
Tepki
75
Puan
28
Konum
hollanda
cok guzel bir yazi bende bunlara tamamen katiliyorum
ama is uygulamaya gelince degisiyor bir noktadabazi seylere mecbur kaliyorsunuz

benim gibi yurtdisinda iki kulturde cocuk yetistirmeye calismak cok daha zor oluyor bunaliyorum ve bazen beceriksiz ve yetersiz bir anne olarak buluyorum kendimi

kizima oz guven kazandirmak istiyorum calisiyorum ama bir taraftanda onu korumak icin basinda bekci gibigim

ee nasil birakagim cocugumu parka etraf sapik dolu cocuk kacirmalar derken guvenipte cocugunu evin onundeki parka bile yanliz birakamiyorum

cok karamsarim bu aralar cokk

ALLAHim hepimizin ve cocuklarimizin yardimcisi olsun
 

tulp

Aktif Üye
Katılım
23 Kasım 2010
Mesajlar
100
Tepki
75
Puan
28
Konum
hollanda
esim kizima cok duskundur vede cok ilgilenir

ama anneler cocuklarini daha iyi taniyor ve turlu gelisimleri ile daha cok ilgileniyor

zaten kiz cocuklari babalara bu yuzden duskun sanirim babalar kizlarina pek kizmaz her isteklerini yerine getirmeye calisir
 

Şu anda bu konu'yu okuyan kullanıcılar

    Üst