Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
RTÜK Başkanı Davut Dursun, ''Eylül ayından itibaren belli bir saatten sonra çocukların artık ekran başında olmamaları gerektiğine dair görüntülü bir uyarı yapılmasını planlıyoruz'' dedi.
Dursun, RTÜK Konferans Salonunda düzenlenen ''Çocuk ve gençlerin Televizyonla Etkileşimi'' konulu konferansın açılışında, çocukların kendileri için özel önem taşıdığını, korunması için özen gösterdiklerini söyledi.
Yayıncılar için çocukların gelişimini olumsuz etkileme potansiyeli olan yayınların, çocuklar ekran başındayken yayınlanmamasının bir yükümlülük olduğuna işaret eden Dursun, ancak çocukların ne zaman ekran başında olduğu konusunda bazen ikilem yaşanabildiğini dile getirdi.
RTÜK olarak, bu konuda bir proje ürettiklerini ifade eden Dursun, ''Eylül ayından itibaren belli bir saatten sonra çocukların artık ekran başında olmamaları gerektiğine dair görüntülü bir uyarı yapılmasını planlıyoruz'' diye konuştu.
Projeyi, Televizyon Yayıncıları Derneği ile ortaklaşa yürüttüklerini belirten Dursun, görüntülü uyarı sisteminin, ailelerin çocuklarına artık yatma zamanını geldiğini hatırlatmasına da yardımcı olacağını kaydetti.
-''YEREL TELEVİZYONLAR, KAYIP ÇOCUKLARIN RESİMLERİNİ YAYINLASIN''-
TBMM Kayıp Çocuklar Komisyonu Başkanı ve AK Parti İstanbul Milletvekili Halide İncekara da televizyon yayıncılığının, insan hayatındaki önemine işaret ederek, yayınların, çocuklar için evdeki anne babanın, okuldaki öğretmenin önüne geçen bir hal aldığını söyledi.
Yayınları denetleyen RTÜK çalışanlarının aynı zamanda ''Milli Eğitim uzmanı ve Kültür Bakanlığı temsilcisi olduğunu'' belirten İncekara, büyük bir sorumluluk taşıdıklarına işaret etti.
Çocukların gelişimini olumsuz etkileyen yayınların, sadece direkt değil, endirekt olarak da etkili olduğunu vurgulayan İncekara, ''Kullanılan sözcükleri, o yayını ben çocuğuma izletmesem bile, okulda öğretmeni, servis şoförü, kapıdaki görevli izliyor ve bir şekilde bu yayındakiler hayatımıza biz istemesek bile giriyor'' dedi.
Çocukların ruh sağlığının yayın yoluyla bozulmasının herhangi bir cezasının bulunmadığını dile getiren İncekara, konuyla ilgili kanun ve düzenlemelerdeki muğlak ve soyut kavramların da daha somut hale getirilmesi gerektiğini söyledi.
Gerek genel yayın yönetmenlerinin, gerekse senaristlerin yayınların 7'den 70'e herkese ulaştığı bilinci ile hareket etmesini isteyen İncekara, kötü alışkanlıklar ve olumsuz davranışlar konusunda farkındalık yaratmakla, bunları kanıksandırmak arasındaki ayrıma özen gösterilmesinin önemine değindi.
İncekara, genel yayın yönetmenlerinin gerekli duyarlılığı taşımalarını sağlamak amacıyla sürekli eğitimden geçmelerini önerdi.
İncekara, medya okur-yazarlığı derslerinin faydalı olduğunu ve bu derslerin televizyonlara da taşınabileceğini dile getirdi.
Kötü yayınların besleyicisinin, o programlara reklam verenler olduğunu belirten İncekara, çocuk gelişimini olumsuz etkileyen programlara reklam verilmemesini istedi.
TBMM Kayıp Çocuklar Komisyonunun çalışmalarını da anlatan İncekara, bilinenin çok üzerinde çocuk tacizi olayıyla karşılaştıklarını, tacizlerin yüzde 70'e yakınının çocukların aile çevresinden kaynaklandığını ifade etti.
Halide İncekara, şunları söyledi:
''Kayıp çocukların resimleri, eşkalleri ve gidecekleri muhtemel yerlerin kayboldukları ilk gün yerel televizyonlarda duyurulması, çocukların bulunmalarına çok büyük oranda katkı yapacaktır. Bir süre bulunamayan çocukların eşkal ve resimleri, çocuk haklarını ihlal etmeyecek şekilde ulusal televizyonlarda yayınlanmalı.''