Eğer çocuğunuza otizm teşhisi yeni koyulduysa, büyük ihtimalle şu anda oldukça karmaşık duygular içindesiniz. Otistik çocuğunuzla birlikte hayatınızın geri kalan kısmını nasıl geçireceğinizi ve otizm ile yaşamaya nereden başlayacağınızı bilemiyorsanız; bu yazıyı mutlaka okuyun.
Çocukların hemen hemen tümü oyun oynarken çok mutludur. Tüm enerjilerini buna harcar ve hayal kahramanlarını kendileriyle özleştirmekten büyük zevk duyarlar. Ancak çevremize dikkatli gözlerle baktığımızda hayat dolu çocukların yanı sıra bunların tam tersi durumda olan ve hiçbir şeye ilgi duymayan çocukları da görmemiz mümkün. Bunların hepsi toplumdan uzak durmayı seçerler. Bu şekilde ilgisiz, oyun oynamayan, konuşmayan çocuklar otistik olarak adlandırılırlar. Aslında otistik dediğimiz çocuklardaki bu durumla yeni bebek sahibi aileler doğumdan sonraki iki ay içinde karşılaşırlar. Bebekler etrafa donuk gözlerle bakar ve her şeye ilgisizmiş gibi görünebilirler. Ama bu bir süreçtir ve bebek birkaç haftalık olduğunda geçip gider. Ancak otistik olan çocuklar bebekliklerinden başlayan bu durumu sona erdirmeyip devam ettirirler. Aslında çocuğunuzun otistik olup olmadığını anlamak hiç de zor değil. Bebekliklerinden başlayarak oyun oynamak istemeyen, annesi ve babasıyla konuşmayan, sürekli somurtan çocuklar otistiktir. Genel olarak birçok aile çocuğunun otistik olduğunu fark eder, ama bazen onunla ilgilenmekte oldukça zayıf olan aileler bunu fark etmeyebilir.
Otizmin nedenleri
Bir taraftan otizmin gelişimsel bir hastalık olduğu düşünülürken diğer taraftan da nedeni konusundaki araştırmalar devam ediyor. Hastalıkla birlikte zeka geriliği ve epilepsi (sara) nöbetlerinin sık görülmesi de biyolojik nedenlerin daha ön planda olduğunu gösteriyor. Ancak kardeşler ve ikizler üzerinde yapılan araştırmalar, genetik faktörlerin önemli olduğunun altını çiziyor. Uzun yıllar otizmin nedeni olarak anne - bebek arasındaki iletişimsizlik konu edilmiş ve annelerin çocukla duygusal ilişki kurmada yetersizliklerini anlatmak için ‘buzdolabı anne’ yakıştırması yapılmış. Fakat daha sonra aynı anne - babadan doğan diğer çocuklarda benzer sorunların olmaması ve tüm otistik çocukların annelerinin de ‘buzdolabı anne’ modeline uymaması bu görüşü destekleyen verilerin yetersiz kaldığı fikrini doğurdu. Otizmin ensefalit (beyin iltihabı), frajil x sendromu (genetik zeka geriliği), fenilketonüri (aileden kalıtım yoluyla geçen zeka geriliği) ve doğumsal kızamıkçık enfeksiyonu gibi bazı tıbbi durumlarla birlikte daha sık görülmesi, hastalığın nedenini nörobiyolojik alanda arama zorunluluğunu gündeme getirdi. Kısaca, görüldüğü gibi otizmin nedenleri hakkında somut bir açıklama henüz yapılamıyor.
Otizmin belirtileri
Kendi kendine şiddet kullanma.
Çevresindeki hiçbir çocukla ilgilenmeme ve sürekli yalnız kalma isteği.
Anlaşılmayacak şekilde konuşma ve anlamsız sözcükler söyleme.
Duyduklarını ve gördüklerini sürekli tekrarlama.
Kendisiyle ilgilenilmesini ve insanlarla karşı karşıya gelmeyi istememe.
Kendi yaşıtlarına göre konuşmada gelişememe.
Yeniliklerden hoşlanmama.
Farklı şekillerdeki cisimlere bağlılık gösterme.
Şüpheci olma ve gerilimde bulunma.
Nedensiz ağlama ya da gülme.
Hatırlama ve ezberleme gibi yeteneklere sahip olma.
Aileye önemli görevler düşüyor
Çocukların otizm olmasının nedeni tam olarak bilinmiyor. Bu nedenle de bugün için otizmin kesin bir tedavisi bulunmuyor. Ne yazık ki hastalık hayat boyu süren kalıcı bir hal alabiliyor. Ancak gerek yaşla, gerek erken müdahale ile belirtilerin sıklığında ve şiddetinde değişiklikler görülebiliyor. Otistik çocukların tedavisinde en önemli rol aileye düşüyor. Bu yüzden böyle bir çocuğa sahip olan ailelerin konu hakkında bilgi sahibi ve sabırlı olmaları gerekiyor. Çünkü çocuklarına ancak bu şekilde fayda sağlayabilirler. Bunun yanı sıra bazı davranış bozukluğu görünen çocuklarda ilaç tedavisi uygulanıyor. Yapılan bu tedavinin en önemli bölümü çocuğa uygulanan eğitim programıdır. Bu program, onu çevresine yakınlaştırırken ilişkilerini de kuvvetlendirir. Ancak sadece zeka seviyesi çok düşük olmayan çocukların eğitimle tedavilerinde başarılı olunmuştur. Bunun tam tersi olan çocukların gelişme gösteremedikleri de bilinmelidir. Bu tür tedavilerde sonuca ulaşmak için oldukça uzun süre beklemek gerekir. Ayrıca tedavilerin kesinlikle konu hakkında uzman kişiler tarafından yapılması çok önemli.
Otizm ve zeka geriliği arasındaki fark nedir?
Zeka geriliği olan bireylerde dengeli bir beceri gelişimi sağlanabilirken, otistik bireyler dengesiz beceri gelişimi gösterir. Otizm, belirli konularda yetersizlik - genellikle diğer insanlarla iletişim ve ilişkilerde - ve bazı alanlarda da olağanüstü beceriklilik olarak kendini gösterir.
alıntıdır
Çocukların hemen hemen tümü oyun oynarken çok mutludur. Tüm enerjilerini buna harcar ve hayal kahramanlarını kendileriyle özleştirmekten büyük zevk duyarlar. Ancak çevremize dikkatli gözlerle baktığımızda hayat dolu çocukların yanı sıra bunların tam tersi durumda olan ve hiçbir şeye ilgi duymayan çocukları da görmemiz mümkün. Bunların hepsi toplumdan uzak durmayı seçerler. Bu şekilde ilgisiz, oyun oynamayan, konuşmayan çocuklar otistik olarak adlandırılırlar. Aslında otistik dediğimiz çocuklardaki bu durumla yeni bebek sahibi aileler doğumdan sonraki iki ay içinde karşılaşırlar. Bebekler etrafa donuk gözlerle bakar ve her şeye ilgisizmiş gibi görünebilirler. Ama bu bir süreçtir ve bebek birkaç haftalık olduğunda geçip gider. Ancak otistik olan çocuklar bebekliklerinden başlayan bu durumu sona erdirmeyip devam ettirirler. Aslında çocuğunuzun otistik olup olmadığını anlamak hiç de zor değil. Bebekliklerinden başlayarak oyun oynamak istemeyen, annesi ve babasıyla konuşmayan, sürekli somurtan çocuklar otistiktir. Genel olarak birçok aile çocuğunun otistik olduğunu fark eder, ama bazen onunla ilgilenmekte oldukça zayıf olan aileler bunu fark etmeyebilir.
Otizmin nedenleri
Bir taraftan otizmin gelişimsel bir hastalık olduğu düşünülürken diğer taraftan da nedeni konusundaki araştırmalar devam ediyor. Hastalıkla birlikte zeka geriliği ve epilepsi (sara) nöbetlerinin sık görülmesi de biyolojik nedenlerin daha ön planda olduğunu gösteriyor. Ancak kardeşler ve ikizler üzerinde yapılan araştırmalar, genetik faktörlerin önemli olduğunun altını çiziyor. Uzun yıllar otizmin nedeni olarak anne - bebek arasındaki iletişimsizlik konu edilmiş ve annelerin çocukla duygusal ilişki kurmada yetersizliklerini anlatmak için ‘buzdolabı anne’ yakıştırması yapılmış. Fakat daha sonra aynı anne - babadan doğan diğer çocuklarda benzer sorunların olmaması ve tüm otistik çocukların annelerinin de ‘buzdolabı anne’ modeline uymaması bu görüşü destekleyen verilerin yetersiz kaldığı fikrini doğurdu. Otizmin ensefalit (beyin iltihabı), frajil x sendromu (genetik zeka geriliği), fenilketonüri (aileden kalıtım yoluyla geçen zeka geriliği) ve doğumsal kızamıkçık enfeksiyonu gibi bazı tıbbi durumlarla birlikte daha sık görülmesi, hastalığın nedenini nörobiyolojik alanda arama zorunluluğunu gündeme getirdi. Kısaca, görüldüğü gibi otizmin nedenleri hakkında somut bir açıklama henüz yapılamıyor.
Otizmin belirtileri
Kendi kendine şiddet kullanma.
Çevresindeki hiçbir çocukla ilgilenmeme ve sürekli yalnız kalma isteği.
Anlaşılmayacak şekilde konuşma ve anlamsız sözcükler söyleme.
Duyduklarını ve gördüklerini sürekli tekrarlama.
Kendisiyle ilgilenilmesini ve insanlarla karşı karşıya gelmeyi istememe.
Kendi yaşıtlarına göre konuşmada gelişememe.
Yeniliklerden hoşlanmama.
Farklı şekillerdeki cisimlere bağlılık gösterme.
Şüpheci olma ve gerilimde bulunma.
Nedensiz ağlama ya da gülme.
Hatırlama ve ezberleme gibi yeteneklere sahip olma.
Aileye önemli görevler düşüyor
Çocukların otizm olmasının nedeni tam olarak bilinmiyor. Bu nedenle de bugün için otizmin kesin bir tedavisi bulunmuyor. Ne yazık ki hastalık hayat boyu süren kalıcı bir hal alabiliyor. Ancak gerek yaşla, gerek erken müdahale ile belirtilerin sıklığında ve şiddetinde değişiklikler görülebiliyor. Otistik çocukların tedavisinde en önemli rol aileye düşüyor. Bu yüzden böyle bir çocuğa sahip olan ailelerin konu hakkında bilgi sahibi ve sabırlı olmaları gerekiyor. Çünkü çocuklarına ancak bu şekilde fayda sağlayabilirler. Bunun yanı sıra bazı davranış bozukluğu görünen çocuklarda ilaç tedavisi uygulanıyor. Yapılan bu tedavinin en önemli bölümü çocuğa uygulanan eğitim programıdır. Bu program, onu çevresine yakınlaştırırken ilişkilerini de kuvvetlendirir. Ancak sadece zeka seviyesi çok düşük olmayan çocukların eğitimle tedavilerinde başarılı olunmuştur. Bunun tam tersi olan çocukların gelişme gösteremedikleri de bilinmelidir. Bu tür tedavilerde sonuca ulaşmak için oldukça uzun süre beklemek gerekir. Ayrıca tedavilerin kesinlikle konu hakkında uzman kişiler tarafından yapılması çok önemli.
Otizm ve zeka geriliği arasındaki fark nedir?
Zeka geriliği olan bireylerde dengeli bir beceri gelişimi sağlanabilirken, otistik bireyler dengesiz beceri gelişimi gösterir. Otizm, belirli konularda yetersizlik - genellikle diğer insanlarla iletişim ve ilişkilerde - ve bazı alanlarda da olağanüstü beceriklilik olarak kendini gösterir.
alıntıdır