Doğru topuk boyunuzu seçin!
Kimimiz yüksek topuklular üzerinde salınmaya bayılıyor, kimimiz ise o şık babetleriyle, kendisini balerinler kadar zarif hissediyor! Oysa işin uzmanları meseleye çok farklı açıdan bakıyor ve "Ya ideal topuk boyunu ya da ayak sorunlarını kabullenin" diyor.
Erkekler, en rahatsızı, yeni alındığında biraz burundan sıkan o dümdüz, ortopedik ayakkabılarıyla ayak, bilek, başparmak ve hatta bel ağrılarından uzak bir yaşam sürerken; biz kadınlar, incecik çivilerin ya da bir kâğıttan bile düz tabanların üzerinde cambazlık yapmaya çalışıyoruz. Ancak işin kötüsü biz güzellik uğruna acılara, ağrılara katlanmayı kabul etsek de, vücudumuz buna kocaman bir "hayır" diyor ve zaman içinde çıkardığı ciddi sorunlarla, eninde sonunda bunu bize duyuruyor. Peki, ne yapmalı, hangi durumda, hangi topuk boyunu tercih etmeliyiz? Bu soruların yanıtını İsveç Ayak Sağlığı Merkezi'nden Podiatri Uzmanı Özgül İşgör'den aldık...
Ayaklar da, parmak izi gibi kişiye özel!
Yüksek topukların anatomimize nasıl zararlar verdiğini anlamak için, öncelikle ayaklarımızın nasıl bir yapıya sahip olduğunu iyice anlamak gerekiyor. Ellerdekilere kıyasla pek de fazla işlevi olmayan 5 parmak ve bir de topuktan oluşan ayaklarımız oldukça basit görünseler de, aslında son derece karmaşık bir yapıya sahipler. Ayaklarımız, birbirine yaklaşık 30 eklemle bağlı, 26 küçük kemikten oluşuyor. Ayak parmakları ve tarak kemiklerinin yapısı, ayağın şeklinde çok büyük öneme sahip. Bu şekil hemen herkeste farklı ve bu nedenle birkaç numarayla sınırlandırsak bile, herkesin ayağı birbirinden çok farklı karakteristik özelliklere sahip. Uzmanlar ayak tiplerini parmak boylarına bakarak kabaca sınıflandırıyor.
Buna göre, ilk üç ayak parmağı boyunun eşit olduğu ayaklar 'Roma tipi ayak', ikinci parmağın belirgin bir şekilde uzun olduğu 'Grek tipi ayak' ve başparmağın en uzun olduğu 'Mısır tipi ayak' olarak tanımlanıyor. Fakat elbette, hangi tip olursa olsun, günlük koşuşturmaların bütün yükünü ayaklar çekiyor ve bu nedenle ayak sağlığına dikkat etmek, çok büyük önem taşıyor. Bunun da ilk kuralı, doğru ayakkabıyı seçmekten geçiyor. Uzmanlar, doğru ayakkabı seçiminde, mutlaka dikkat edilmesi gereken noktaları ise şu şekilde sıralıyor:
• Ayakkabıları günün sonunda satın alın. Ayaklarınız gün boyu biraz şişer ve büyür. Sabah saatlerinde alacağınız ayakkabı, ileride gün ortasından itibaren sizi rahatsız edecektir.
• Ayakkabı, parmaklarınıza ve ayağınızın ön tarafına tam uyduğu gibi topuğunuza da tam oturmalıdır.
• Alacağınız ayakkabının sadece sağ ya da sol tekini değil, her ikisini de deneyin.
• İdeal ölçüde bir ayakkabının burnu ile en uzun parmağınız arasında biraz mesafe olmalıdır ve burun kısmı parmaklarınızı rahatça oynatmanıza izin vermelidir.
• Ayakkabıyı deneyip hiç yerinizden kalkmadan çıkarmayın. Bir süre mağaza içinde dolaşın.
• Eğer ayakkabı sıkıyorsa "zamanla açılır" sözlerine inanmayın ve onları satın almayın.
Kimimiz yüksek topuklular üzerinde salınmaya bayılıyor, kimimiz ise o şık babetleriyle, kendisini balerinler kadar zarif hissediyor! Oysa işin uzmanları meseleye çok farklı açıdan bakıyor ve "Ya ideal topuk boyunu ya da ayak sorunlarını kabullenin" diyor.
Erkekler, en rahatsızı, yeni alındığında biraz burundan sıkan o dümdüz, ortopedik ayakkabılarıyla ayak, bilek, başparmak ve hatta bel ağrılarından uzak bir yaşam sürerken; biz kadınlar, incecik çivilerin ya da bir kâğıttan bile düz tabanların üzerinde cambazlık yapmaya çalışıyoruz. Ancak işin kötüsü biz güzellik uğruna acılara, ağrılara katlanmayı kabul etsek de, vücudumuz buna kocaman bir "hayır" diyor ve zaman içinde çıkardığı ciddi sorunlarla, eninde sonunda bunu bize duyuruyor. Peki, ne yapmalı, hangi durumda, hangi topuk boyunu tercih etmeliyiz? Bu soruların yanıtını İsveç Ayak Sağlığı Merkezi'nden Podiatri Uzmanı Özgül İşgör'den aldık...
Ayaklar da, parmak izi gibi kişiye özel!
Yüksek topukların anatomimize nasıl zararlar verdiğini anlamak için, öncelikle ayaklarımızın nasıl bir yapıya sahip olduğunu iyice anlamak gerekiyor. Ellerdekilere kıyasla pek de fazla işlevi olmayan 5 parmak ve bir de topuktan oluşan ayaklarımız oldukça basit görünseler de, aslında son derece karmaşık bir yapıya sahipler. Ayaklarımız, birbirine yaklaşık 30 eklemle bağlı, 26 küçük kemikten oluşuyor. Ayak parmakları ve tarak kemiklerinin yapısı, ayağın şeklinde çok büyük öneme sahip. Bu şekil hemen herkeste farklı ve bu nedenle birkaç numarayla sınırlandırsak bile, herkesin ayağı birbirinden çok farklı karakteristik özelliklere sahip. Uzmanlar ayak tiplerini parmak boylarına bakarak kabaca sınıflandırıyor.
Buna göre, ilk üç ayak parmağı boyunun eşit olduğu ayaklar 'Roma tipi ayak', ikinci parmağın belirgin bir şekilde uzun olduğu 'Grek tipi ayak' ve başparmağın en uzun olduğu 'Mısır tipi ayak' olarak tanımlanıyor. Fakat elbette, hangi tip olursa olsun, günlük koşuşturmaların bütün yükünü ayaklar çekiyor ve bu nedenle ayak sağlığına dikkat etmek, çok büyük önem taşıyor. Bunun da ilk kuralı, doğru ayakkabıyı seçmekten geçiyor. Uzmanlar, doğru ayakkabı seçiminde, mutlaka dikkat edilmesi gereken noktaları ise şu şekilde sıralıyor:
• Ayakkabıları günün sonunda satın alın. Ayaklarınız gün boyu biraz şişer ve büyür. Sabah saatlerinde alacağınız ayakkabı, ileride gün ortasından itibaren sizi rahatsız edecektir.
• Ayakkabı, parmaklarınıza ve ayağınızın ön tarafına tam uyduğu gibi topuğunuza da tam oturmalıdır.
• Alacağınız ayakkabının sadece sağ ya da sol tekini değil, her ikisini de deneyin.
• İdeal ölçüde bir ayakkabının burnu ile en uzun parmağınız arasında biraz mesafe olmalıdır ve burun kısmı parmaklarınızı rahatça oynatmanıza izin vermelidir.
• Ayakkabıyı deneyip hiç yerinizden kalkmadan çıkarmayın. Bir süre mağaza içinde dolaşın.
• Eğer ayakkabı sıkıyorsa "zamanla açılır" sözlerine inanmayın ve onları satın almayın.