En sık yaptığınız 6 hata ve çocuğunuzun tepkisi

Şahmaran.

Admin
Admin
Katılım
9 Temmuz 2008
Mesajlar
38.082
Tepki
50.397
Puan
113


En sık yaptığınız hatalar aslında bazen kendi hayatınızda da zorlandığınız alanlardır. Bu nedenle öncelikle kendinizin iyi ya da zayıf yanlarınızı bilmeniz, tahammülünüzün sınırlarından haberdar olmanız, eşinizle aranızdaki ilişkiye özen göstermeniz gerekir. Bu davranışlar hatalarınızı tekrarlamanızı önleyen yollardır.

1. İstenmeyen davranışa odaklanmak

Anne baba olarak, belki de insan olmanın doğası gereği yolunda gitmeyen, olmayan, yürümeyen durumlara daha çok dikkat çekeriz. Bunun sonucunda da çocukların yaptığı olumsuz davranışları daha sık görür ve uyarmaya başlarız. İyi niyetle başladığımız sürecin sonunda çocuklarımız da olumsuz davranınca aldıkları ilgiden dolayı olumsuz davranışlarını sürdürürler.

Çocuğunuzun tepkisi: Çocuğunuza olumsuz davrandığında, “yapma”, “bağırma”, “sıkma kardeşini” gibi uyarılar verdiğinizde, çocuğunuz sizden olumsuz ilgi almış olur. Çocuğunuz için de olumlu veya olumsuz ilgiyi fark etmediği için, olumsuz davranışına devam eder. Sık uyarı alan olumsuz davranış ise güçlenir ve tekrarlanır. Çocuğunuz “yapma” dediğiniz davranışı sergilemeye devam eder.

Yapmanız gereken: Öncelikle çocuklarınızı çok sık uyarmayın. Uyardığınızda ise bunu ses tonu, kelimeleriniz ve zamanlamanızla doğru şekilde yapın. Çocuğunuzun olumlu davranışlarını sözle ve hareketlerinizle ödüllendirerek onu besleyin. Kendi içinde gösterdiği gelişmeyi onaylayın. Olumsuz davranışlarına çok yoğun şekilde odaklanmayın.

2. Tutarlı olamamak

Bir kural, yöntem, metot veya düzenlemeyi deneyecek veya yeni başlayacaksanız kendinizden ve zamanlamadan emin olmalısınız. Doğru karar verdiğinizden emin değilseniz veya içinde bulunduğunuz durum ve şartlar (Anneanne ve babaannelerin varlığı, yatıya gelecek misafir, kardeş doğumu, tatile gitmek) tutarlı olmanıza engel olacaksa bunu önceden hesaplayın.

Çocuğunuzun tepkisi: Başlayıp, yarım bıraktığınız yöntem ve kuralınız çocuğunuzun size olan güvenini sarsmakla kalmaz, yetkinliğinize de gölge düşürür. Üstelik de çocuğunuz sizin yaptığınız davranışı model alır, evde söylenen sözlerin yerine getirilmediğini öğrenir.

Yapmanız gereken: Tutarlı davranacağınızdan emin olmadan yeni bir kural veya düzenlemeye başlamayın. Hem kendi içinizde hem ev düzeninizle hem de eşinizle tutarlı olun. Çabuk pes etmeyin, çocuğunuz sınırlarınızı test ederken siz tutarlı ve kararlı davranmaya devam edin, model olduğunuzu unutmayın.

3. Arkadaş olmaya çalışmak

Çocuğunuzla zaman geçirmek, onunla birlikte olmak, keyifli anları paylaşmak belki de anne baba olmanın en güzel tarafı ama bunun için onun arkadaşı olmanız gerekmiyor. Sizin kendi arkadaşlarınız, çocuğunuzun ise kendi arkadaşları var. Bu nedenle “ben çocuğumla arkadaş gibiyim” söylemi ilk anda çok olumlu çağrışımlar yapsa da anne baba olmanızın gerekliliğini hafife almayın.

Çocuğunuzun tepkisi: Çocuğunuz sınır, güvence ister. Kendisinin sevildiğini ve korunduğunu hatırlamaya ihtiyaç duyar. Sizinle arkadaş gibi olan çocuğunuz dış dünyada arkadaşlık ilişkilerinde zorlanabilir, benmerkezci bir yapıya bürünebilir. Eğer, erkenden yetişkin dünyasına girmiş olursa, bununla baş etmekte zorlanabilir.

Yapmanız gereken: Arkadaş olmak söyleminden iyi zaman geçirmek, ona saygı duymak, birlikte yapılan etkinliklerden keyif almayı anlıyorsanız işler yolunda demektir. Arkadaşı olmaya çalışırken sınır koymayı, gerekli durumlarda yönlendirmeyi, örnek olmayı, öğretmeyi, düzen ve güvence sağlamayı, kısacası öncelikle anne babası olmayı unutmayın.

4. Olumsuz dil kullanmak

Konuşurken seçtiğiniz kelimeler, ifade ediş tarzınız, cümlelerinizin taşıdığı mesajlar çok önemlidir. Bu nedenle çocuklarınızla iletişim kurarken sadece ne söylediğinize değil, nasıl söylediğinize de dikkat edin. Böylece sadece ifadenizi biraz değiştirerek çocuklarınızla olan ilişkinizde daha özenli davranmış olursunuz. Çünkü olumsuz dil maça eksi puanla başlamak demektir.

Çocuğunuzun tepkisi: Olumsuz ifade kullanımınız çocuğunuzun da aynı ifadeleri öğrenmelerine neden olur. Sizin yetkinliğinizi tehdit edebilir, “yapmıycam işte”, “vermezsen verme” gibi hırçın ifadelere dönüşebilir. Bu noktadan sonra da yapıcı bir iletişime dönmeniz çok zor olur.

Yapmanız gereken: “Ödevini yapmazsan televizyon seyredemezsin” yerine “Ödevini bitirdikten sonra televizyon izleyebilirsin” diyebilirsiniz. İlkinde olumsuz davranışa odaklanır, neredeyse bir cezadan bahseder, hatta çocuğunuza olan inancınızı zedelersiniz. İkinci örnekte ise, beklenen davranışı söyler, çocuğun yapabileceğine olan inancınızı belirtir ardından ise keyifli etkinliği hedef gösterirsiniz. Bu bizler için de geçerli, değil mi?

5. Yetkin görünmemek

Çocuğunuz büyüdüğünde bile karşısında yetkin, kararlı, tutarlı anne-baba görmek ister. Böyle ifade etmeseler bile, onları koruyan kollayan yetişkinlerin yaşadıkları sorunlara çözüm bulmalarını ister ve anne baba tarafından iyi yönetilmeye ihtiyaç duyar. “Haydi anneciğim neolursun.”, “Bak beni ne kadar üzüyorsun, ağlayacağım şimdi.”, “Lütfen sana yalvarıyorum.”, “İyi o zaman baban gelsin de ona anlatırsın derdini.” gibi yaklaşımlarınızın sizi güçsüzleştirir ve çocuğunuzla aranızdaki güç dengesinin bozulmasına neden olur.

Çocuğunuzun tepkisi: Güç dengeleri alt üst olduğunda çocuk kontrolü eline alır, durumlar üzerinde denetim sahibi olur. Bu dengesizlik çocuğa aynı zamanda kızgınlık getirir. Çocuk bunu yaparken de hırçınlaşır, anne babayı yetkin görmek için onları daha da zorlayan hareketler yapar, test eder. Sonunda ise ya ceza alır, bazen bağırılır bazen ise tokat yer.

Yapmanız gereken: Evde güç dengenizi mutlaka çocuğunuzla aranızda sağlamalısınız. Bazı istisnai durumlarda çocuğunuz söz sahibi olsa da, siz yetkin ve tutarlı bir tavır sergilemelisiniz. Yalvarmanız, yaşa uygun olmayan açıklamalar yapmanız, çok uzun cümleler kurmanız, geleceğe dair uzun söylemler vermeniz, rica ve tehdit etmeniz yetkinliğinizin kısıtlanmasına sebep olur. Çocuğunuzun gelişim dönemine uygun açıklamanızla, kararlı ve tutarlı olmanız, yaşadığı her durumda onu yönetebilecek becerilere sahip olmanız önemlidir.

6. Önleyici olmamak

Bazen sorun çıkmadan önlemek, sorun çıktığında onu çözmeye çalışmaktan daha uzun sürer ve daha yorucu olabilir. Bu nedenle çocuğunuzun kişilik özelliklerini, zayıf yanlarını, eşref saatlerini bilmek ve bunlara göre önleyici davranmak çok önemlidir. Son anda kural, ödül veya ceza çıkarmamak çocuğun hayatını tahmin edilebilir kılmak oldukça önemlidir.

Çocuğunuzun tepkisi: Sorun çıktığı anda kızmanız, sinirlenmeniz, davranışı durdurmak için çocuğunuzu tehdit etmeniz veya hemen o anda bir ödülle davranışı durdurmanız verimli yöntemler değildir. Siz önleyici olmadığınızda veya kuralları, yaptırımları önceden belirtmediğinizde çocuğunuzun kafası karışabilir ve huysuzlaşabilir.

Yapmanız gereken: Alışveriş merkezine gittiğinizde oradaki oyuncaklara binmek için çocuğunuzun hevesli, hatta ısrarcı davranacağını düşünüyorsanız bunun önlemini evden çıkmadan önce alın, gidince orada ne yapacağınızı, neye izin olup olmadığını açıklayın. Böylece onu alışveriş merkezinde çekiştirmeden, diğer insanların bakışlarından rahatsız olmadan, sinirlenip öfkelenmeden keyifli zaman geçirebilirsiniz. Aksi halde önleyici olmamak çürük dişi fırçalamaya benzer. Yani çok geç olabilir.
 

niha55

Daimi Üye
Katılım
28 Temmuz 2008
Mesajlar
1.307
Tepki
1.156
Puan
113
Yaş
52
Konum
samsun
çok güzel bir konuya değinmişsin gerçekte teşekkür edrim
 

Şu anda bu konu'yu okuyan kullanıcılar

    Üst