Engellilerle İlgili Şiirler

KraLiçe

Daimi Üye
Katılım
30 Eylül 2011
Mesajlar
2.625
Tepki
3.576
Puan
113
Konum
Saray'dan Tatlım
Şair: Shelley Barry

O koltuk değnekli,
Utançla yere bakan kadına seslenmek istiyorum,
Kadın, hayatı yakala!

O elleriyle konuşan,
Çoğu insanın anlamak için çaba dahi sarf etmediğini bilen,
O gözleriyle göremeyen, ama insanların kıs kıs gülmelerini duyan,
“Vah zavallı” gülümsemelerini hisseden kadına seslenmek istiyorum,
Kadın, hayatı yakala!

O hasta, terk edilmiş, ölmek üzere olan,
O yabancı topraklardaki tekerlekli sandalyedeli kadına,
O zihni eziyetler çekmiş ya da farklı olan kadına seslenmek istiyorum,
Kadın, hayatı yakala!

O işaret eden ve gülenlere, acıyanlara,
Sakat kızkardeşlerine büyüklük taslayanlara
Seslenmek istiyorum,
Kadın, hayatı yakala!
 
OP
KraLiçe

KraLiçe

Daimi Üye
Katılım
30 Eylül 2011
Mesajlar
2.625
Tepki
3.576
Puan
113
Konum
Saray'dan Tatlım
Şair: Shelley Barry

"Tekerlekli sandalyeye mahkum" da ne demek?
Bu tekerler hapishanem değil!
Ben bir kraliçeyim!
Bu benim kraliyet arabam...

Bu sandalyeye KAPATILMIŞ değilim
Dans etmemi izle
ıslık çalmamı
ritm tutmamı
izle
fıldır fıldır dönüp durmamı
arkaya salınmamı
uzaklaşmamı

Ben bu sandalyede uyumuyorum
bu sandalyede yıkanmıyorum
bu sandalyede sevişmiyorum
Eee, peki, bazen...

"Tekerlekli sandalyeye mahkum" da ne demek?
Oturuyorum,
İçimde taşıdığım bir dağın zirvesinde.
müzikten bir hazine saklıdır
şıklamasında
parmaklarımın
Etrafa yayılışını görebiliyor musun?

Yani, benim oturduğum yerden bakınca
Belki de, sizsiniz
mahkum olan bir dile
beni kapsayamayan
 
OP
KraLiçe

KraLiçe

Daimi Üye
Katılım
30 Eylül 2011
Mesajlar
2.625
Tepki
3.576
Puan
113
Konum
Saray'dan Tatlım
Şair: Johnson Cheu

Sonra ayakkabılarımı hatırlıyorum.
Nasıl giymem gerektiğini onları.
Onları bağlamak için eğildiğimde,
Nasıl, toprağa bakacağımı.

-Charles Simic

Bazı sabahlar unutuyorum
nasıl bir şey
bu bedende yaşamak.
Güneşin tarlalar ve ırmağın
üzerinde yükselişini
seyrediyorum,
maviyi bastıran kızıl.

Sonra, ayakkabılarımı giymem gerektiğini hatırlıyorum.
Eğilirken kaldırmak için
bacağımı, hatırlıyorum
Annemin bileğimi esnetmesini, hareketsiz
parmakları bükerek, ayağı ayakkabıya karşı
her gün cezbedişini.

Nasıl, on yaşımda,
eğip büktüğümü
dizlerimi, bileklerimi, parmaklarımı,
bir-buçuk-saat boyunca;
en sonunda başardığımı.

Nasıl, tüm bir yaz boyunca,
her gün,
egzersiz yaptığımı.

Nasıl, bir yıllık
terapi sonunda
onları bağlamayı
öğrendiğimi.
Tüm bu ayak
ayakkabıya, bağcıklar ve öne eğilme
ritüelinin
10 dakikada sona erdiğini.

Şiirler de, ayakkabılar gibi,
gündelik emektir --
Bedenlerimize
ve toprağa bağlar,
İzini süren, nerede bulunduğumuzun,
ve yolculuğumuzun bizi
nereye götüreceğinin.
 
OP
KraLiçe

KraLiçe

Daimi Üye
Katılım
30 Eylül 2011
Mesajlar
2.625
Tepki
3.576
Puan
113
Konum
Saray'dan Tatlım
Şair: Christine Parker

yanında olmak istiyorum, dedi
ama onu göremedim

gölgelerin ardına saklanarak
uzandı ve
beni aşağılara itti

aşağıda kalmamı garantiye aldı
çizmeleri sırtıma binmiş

beni pisliğin içine oturttu

çığlık attığımı sandım
düştüğümü hissederken

ama tek duyabildiğim onun kahkahasıydı

seni ne kadar sevdiğimi
asla bilemezsin, dedi

hatalıydı… sanırım şimdi biliyorum



Not: Christine Parker Multiple Sclerosis hastası. En ağır semptomlarının başlangıç aşamasında (ama henüz teşhis konulmadan önce), hareketliliği giderek kısıtlanırken, kocasının ağır istismarına maruz kaldı. Bu deneyim kendisinde, hasta ve sakatların damgalanma sürecine ve sakatlık ile aile içi şiddet arasındaki ilişkiye dair bir farkındalık yarattı. Şiir, bir sene önce, kocasının istismarından kaçışının ikinci yıldönümünde yazıldı.
 
OP
KraLiçe

KraLiçe

Daimi Üye
Katılım
30 Eylül 2011
Mesajlar
2.625
Tepki
3.576
Puan
113
Konum
Saray'dan Tatlım
Şair: Onyinyechukwu Udegbe

Bu bir yalan, görülmekten korkmuyorum.
Bakışlarınız beni görmüyor.
Bakışlarınız beni göremez.
Bakışlarınız beni görmedi.
Bakışlarınızın gördüğü Ben değilim.

Bakışlarınız, burada, kendi mutfağımda hoş karşılanmıyor.

Onlar Hotantoları da sevmişti (1), herkes sirkten hoşlanır.

İki eli olanların yakınında, onların arasında çalışmak ve yaşamak…
Evinize, yaşamınıza davet ederseniz, onların bakışlarına karşı hazırlıklı olmalısınız.
Tek elle ve acı içinde yemek pişirme, temizlik yapma ve yaşayabilme mucizenizi görmek için izlerler. Evet, sadece bir elle işlemeye devam etmek, güdük uzvunuza aldırmadan…

Aralarında en iyi niyetli olanları, kendilerini sizin müttefikiniz olarak nitelendirenler, size sağlamcılığa karşı kendilerini eğittiklerini söyleyenler, sizinle ittifak halinde, sağlamcılığa (2) karşı duruşlara katkıda bulunduklarını, sağlamcılık karşıtı eserler ürettiklerini söyleyenler bile, bakacaklar.

Gözlemleyecekler, yalnızca zararsızca gözlemleyecekler, anlamak ve kendi yönlendirmeleri ile meydan okudukları kavramlarla yanıtlar bulmak için.

Güzel, çünkü sizi eğitmek benim sorumluluğum DEĞİL. Sizi EĞİTMEYECEĞİM, benim ezilmişliğimi paylaşmanın nasıl birşey olduğu konusunda aydınlatmayacağım. Sadece ezilmek istemiyorum. Sadece, sizin gözlem altındaki kadavranız, leşiniz olmak istemiyorum.

Onlar gözlerler, bu tür bir gözlem, bu tür bir inceleme için onaya gerek yoktur. Onlar gözlerler, her küçük ayrıntıyı, her küçük hareketi ve seçme şansı
bir mucizedir.

Onlar artık öyle basit hareketler değil, bana ait olan,
Genç kadın mutfağında, bir el soğan doğruyor, bir kadın yemek hazırlıyor,
artık o kadar basit değil,
sizin bakışlarınızla.

Hottentot Venüs’ü hatırlıyor musunuz? (3)
Hatırlıyor musunuz?
Afrikalıları ilk zorla bu topraklara getirdiklerinde,
Onları keşfedip, gözlemlemek için zorla alıkoyduklarında,
Gözlemlemek için
Tecrit edip, tuttuklarında,
Anlamamız için kaydedilen mucizeler.

Benim mutfağımı, üzerinde yemek yediğim masamı, içinde uyuduğum evimi, ve yemeğimi, laboratuvarınız, i.... edilesice bir deney haline dönüştürmek istiyorsunuz.
Benim, sizin leşinizin, gözlemleriniz için, daha iyi anlayabilmeniz için, böylelikle bana daha iyi yardımcı olabilmeniz için, benimle daha iyi ittifaklar kurabilmeniz için, benim daha iyi olabilmem için, daha iyi yaşayabilmem, yemek pişirebilmem, beslenebilmem, konuşabilmem, gözlemleyebilmem, kendimi inceleyebilmem için burada sessizce durmamı istiyorsunuz.

Neden?

Ben kendi rahatsızlığımda zaten rahatım.

Neden? Rahat mı olmalıyım? Ben bu dünyada yaşıyorum, acı çekmeyenler, iki eli olanlar için tasarlanmış bu dünyada. İdare etmek zorundayım. İdare ediyorum. Taa ki, güdük uzuvlular için tasarlanmış kendi dünyamı yaratana kadar.

Kadavranızın içinden sıcak kan akıyor olmasından mı korkuyorsunuz? Sizi benim acımın, benim rahatsızlığımın, benim barışımın üzerine uyumakla suçlayacağımdan mı korkuyorsunuz?

Ama ben buradayım,
Tüm o iyi niyetinizle,
Bakışınızla,
Sizin rahatınız için, içinde rahatça çalışmak zorunda olduğum bu i..... edilesi rahatsız mutfakla,
ve hala,
Hala, sizin rahatsızlığınızla başa çıkmak durumundayım,
Bunun beni bir yerde,
Birgün,
İyileştireceği
Oyununda size katılmalıyım?
Nasıl?
Neden?

Tüm hissettiğim benimkinin üzerine binmiş sizin rahatsızlığınızken, o tanıdık bakış,

Onların hottentot venus’e baktığı gibi, siz gözlerinizi üzerime dikmişken.

_______
(1) 19. yüzyılda Avrupalı sömürgecilerin kendilerine “farklı” gelen beden yapılarından dolayı bir “ucube” olarak gözlemlediği Güney Afrikalı bir kabilenin üyeleri.
(2) “Sağlamcılık” ifadesi burada İngilizce’deki “ableism” kavramının karşılığı olarak kullanılmıştır. “Sağlamcılık” bu anlamda ilk olarak Çağrı Doğan tarafından kullanılmıştır.
(3) Hottentot Venüs ifadesi, 19. yüzyılda Avrupalı sömürgeciler tarafından Afrika’dan Avrupa’ya “sergilenmek” amacıyla getirilen Hottentot kabilesinden Saartjie Baartman adlı kadına referans olarak kullanılmış. Baartman’ın vücut hatları sömürgeciler tarafından “sıradışı” bulununca, Baartman Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde bedenini “sergilemek” üzere, köle olarak pazarlanmaya başlanır. Baartman dönemin ucube şovlarında meraklı gözleri tatmin amacıyla sergilenir.
Ek$i Sözlük'te ile ilgili başlık için tıklayın.
Yıldırım Türker'in Sarah Baartman/Hottentot Venüs ile ilgili Radikal'deki yazısı için tıklayın


Not: Onyinyechukwu Udegbe bir öğrenci, ikizler burcu, Nijeryalı, queer, şişman, göçmen, travmazede, blogcu, doğuştan gelen ve ilerleyen sakatlığı bulunan, iktidarı, hiyerarşiyi, sessizliği ve tahakkümü sorgulayan genç bir kadın.
 

Şu anda bu konu'yu okuyan kullanıcılar

    Üst