Eğer gerçekten kullanacaksa evet
Tabi yüksek kiraya başkasına vermek için yalan söylemiyor ise
kendisi emekli ve 3 tane de cocugu var Turkiyeye tatile gelemiyoruz otel parasi 1 ay icin 3000 euro diyor. cocuklarimiz suanda Turkiye'den mahrum birakilmis durumdadir diyor. ve kiraya vermeyeceginide soyledi 3 yil boyunca takip edebilirsiniz dedi.
burda boyle birsey okudum ayni durum:
YURTDIŞINDA ÇALIŞAN İŞÇİNİN TATİLİNİ TÜRKİYE'DE GEÇİRME İSTEĞİ NEDENİYLE TAHLİYE DAVASI...
T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 1990/6-466
K. 1990/593
T. 28.11.1990
• İHTİYAÇ NEDENİYLE TAHLİYE DAVASI ( Yurtdışında Çalışan Kiralayanın Yıllık İznini Memleketinde Geçirme İsteği )
• TAHLİYE DAVASI ( Konut İhtiyacı Nedeniyle )
• YURTDIŞINDA ÇALIŞAN İŞÇİNİN TATİLİNİ GEÇİRMESİ NEDENİYLE TAHLİYE DAVASI ( Konut İhtiyacı )
• TATİL İHTİYACI NEDENİYLE TAHLİYE ( Yurtdışında Çalışan Kiralayanın Yıllık İznini Memleketinde Geçirme İsteği )
6570/m.7/b
ÖZET : Eş ve dört çocukla birlikte otel veya motel türü bir yerde tatil geçirmenin, aile bütçesine getireceği külfetin ağırlığı açıktır. Yıllarını çalışarak yurt dışında geçirmiş; belirli bir ekonomik birikime ulaşmış, bu birikimi ile bir mesken edinmiş olan kimsenin, yurt ve akraba özlemi duyacağı, çocuklarının da olabildiğince vatanından kopmamalarını arzu edebileceği çok doğal görülmelidir.
Bu halde, davacının içerisinde bulunduğu özel koşulları itibariyle yıllık tatilini geçirmek üzere açtığı boşaltma davasında ihtiyacın gerçek ve samimi olduğu kabul edilmelidir.
DAVA : Taraflar arasındaki "tahliye" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, ( Üsküdar Dördüncü Sulh Hukuk Mahkemesi )nce davanın kabulüne dair verilen 16.11.1989 gün ve 76-943 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 6. Hukuk Dairesi'nin 29.1.1990 gün ve 286-631 sayılı ilamiyle; ( ...Dava, mesken nedeniyle kiralananın tahliyesi isteminden ibarettir.
KARAR : Mahkeme, tahliye kararı vermiş; hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
Davacı vekili; dava dilekçesinde, davalının 1.8.1981 başlangıç tarihli şifahî kira sözleşmesiyle kiralananda oturduğunu, müvekkilinin halen İsveç'te çalıştığını, yazlık ihtiyacı açısından kiralanana ihtiyacı olduğunu ileri sürerek, taşınmazın tahliyesini istemiştir. Bilahare dava devam ederken, 27.7.1989 tarihli oturumda ise ihtiyaçlarının müvekkilinin yazın İsveç'ten geldiği zaman kalması için ve bu ihtiyaca dayanarak açtığını, yoksa yazlık ev ihtiyacı mahiyetinde bir dava açmadığını, durumu bu şekilde tavzih ettiğini beyan etmiştir.
Davalı; ihtiyaç iddiasının samimi olmadığını, aktin başlangıcının 6.10.1981 tarihi bulunduğunu, davanın süresinde açılmadığını, davacının yurda dönmediğini, davanın reddini savunmuştur. Mahkeme, ihtiyacın varlığını kabulle kiralananın tahliyesine karar vermiştir. Tahliye iradesi davacı tarafından davalıya 1.2.1988 tarihinde tebliğ edildiğine göre her iki tarafın bildirdiği kira başlangıcı tarihine göre 12.1.1989 tarihinde açılan iş bu dava süresindedir. Bütün sorun ihtiyacın gerçek ve samimi olduğunun tesbitinde toplanmaktadır. Davacının yurt dışında çalıştığı, Türkiye'ye kesin dönüş yapmadığı ihtilafsızdır. 6570 sayılı Yasa zorunlu ihtiyacı tahliye nedeni kabul etmiş olup, doğmayan bir ihtiyaç için tahliye davası açılamaz. Davacı yazları gelip kalmak için kiralananın tahliyesini istemiştir. Böyle bir ihtiyaç için tahliye davası açılamaz. Bu durumda sübut bulmayan davanın reddine karar vermek icap ederken aksi görüş düşünce ile yazılı şekilde tahliye kararı verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.... ) gerekçesiyle bozularak, dosya yerine geri çevrilmekle; yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz eden: Davalı vekili.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, kiralananın ihtiyaç sebebine dayalı boşaltma istemine ilişkindir. Davacı, 1973 yılından beri yurt dışında çalışmaktadır. Evli ve dört çocuk sahibidir.
Yurda kesin dönüş yapmamıştır. İzinli olarak ülkeye geldiğinde, eniştesi evinde misafir olarak kaldığını, ancak geçen süre içerisinde kendi çocukları büyüdüğü gibi, eniştesinin de artan aile nüfus sayısı itibariyle artık onun evinde oturma imkanı bulamadığını ileriye sürmüştür. Davacının bu ileri sürüşü, dinlenen ve birbirini doğrulayıp tamamlayan yeminli tanık beyanları ile de belirlenmiştir. 6570 sayılı Gayrimenkul Kiraları Hakkındaki Kanun, özü itibariyle sosyal amaçlıdır. Bu niteliği gereği de, ekonomik yönden daha güçsüz olan kiracıyı kiralayana karşı koruma eğilimini taşımaktadır. Ancak, temel hak ve hürriyetlerden olan mülk edinme hakkının özünü zedelenmekten çekinilmesi ve akit serbestisinin korunması gereği gözardı edilmemesi icap eder. O itibarla her olayda uyuşmazlık kendisine özgü koşulları içerisinde 6570 sayılı Kanun ile güdülen amaç ve mülkiyetin kullanılması hakkı ile bir denkleştirmeye tabi tutularak çözüme ulaşılmalıdır. Somut olayda, yurt dışında çalışan davacının uzun süreç içerisinde iki kez dışında dava tarihine kadar kısa ve muntazam aralıklarla yurda gelmemiş olması, bundan sonraki dönemde de yine gelmeyecek olarak değerlendirilemez.Eş ve dört çocuk ile birlikte otel veya motel türü bir yerde tatil geçirmenin aile bütçesine getireceği külfetin ağırlığı aşikardır. Yıllarını, çalışarak yurt dışında geçirmiş, belirli bir ekonomik birikime ulaşmış, bu birikimi ile bir mesken edinmiş olan kimsenin, yurt ve akraba özlemi duyacağı, çocuklarının da mümkün olduğu oranda vatanından kopmamalarını arzu edebileceği gayet doğal görülmelidir.
Davalı kiracı, bunun aksini kanıtlamak için herhangi bir delil de göstermiş değildir. Kaldı ki, 6570 sayılı Yasa, kiralayanın ihtiyaç sebebi ile kiralananın boşaltılmasından sonra muayyen bir süre içerisinde bu yeri başka bir şahsa yeniden kiraya vermesi halinde cezai müeyyideyi de getirmiştir. Bu durumda, davacının içerisinde bulunduğu özel şartları itibariyle, yıllık tatilini geçirmek üzere Türkiye'ye geldiğinde kalmak üzere açılan bu boşaltma davasında, ihtiyacın gerçek ve samimi olduğunun kabulü gerekir. Nitekim; Hukuk Genel Kurulu'nun 31.5.1989 gün, 291-402 sayılı kararında da aynı görüş benimsenmiştir.
O halde yerel mahkemece, mevcut delillerin değerlendirilmesi suretiyle davanın kabul edilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Direnme kararı onanmalıdır.
SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle, ( ONANMASINA ), ( 11.380 ) lira bakiye temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, ilk görüşmede çoğunluk sağlanamadığı için 28.11. 1990 gününde yapılan ikinci görüşmede oyçokluğu ile karar verildi.