Evlat edinilen çocukların duygusal yaşantılarına baktığımızda nelerle karşılaşırız?
Bu çocuklarda genel olarak gözlenen bazı özellikler vardır. Onları şu şekilde sıralamak mümkün:
• Her an terk edilme korkusu. Çocuk, hayatında bir kez, hem de anne-babası tarafından terkedilmiştir, ona göre bunun bir daha gerçekleşmemesi için hiçbir neden yoktur. Bu nedenle de, çocuk ailenin tavırlarını yakından incelemeye ve durup dururken şüpheler üretmeye başlayabilir. Bu aile için zor bir durumdur. Çocuğun habersiz yaptığı mini sınavlara karşı hazırlıklı olmak, tuzaklara düşmemek önemlidir. Çocuk, ara sıra anne-babasının sabrını denemek ister, hırçınlaşabilir. Tüm bunlara rağmen hala sevildiğini ve istendiğini görmek çocuğu rahatlatır.
• Her an yeni aileden de ayrılmak gerektiği korkusu. Çocuklar, özellikle daha ileri yaşlarda evlat edinildiklerinde, hayatta kalıcı bağlar oluşturmanın olanaksız olduğuna daha fazla inanmaya başlamışlardır. Bu nedenle de, yaşamın yine kendilerine bir oyun oynayacağına ve bir süre sonra bu aileden de ayrılmaları gerekeceğine inanma eğilimleri oldukça yüksektir. Evlat edinen ailelerin aşmaları gereken çok önemli görevlerden biri de çocuğun güven duygusunu sürekli taze tutmaktır. Bu kimi zaman çok zorlu sınavlardan geçmek anlamına da gelir.
• Aşırı uyumlu olma çabası. Evlat edinilmiş kimi çocuklar da, aşırı uyumlu davranmaya, ortam kendilerinden ne bekliyorsa harfiyen bunu yerine getirmeye çalışırlar. Bu çocuklar için bulundukları ortamı kaybetme korkusu o kadar güçlüdür ki, gerçek duygu ve düşüncelerini saklayıp sadece olması gerekenlere odaklanırlar; hata yapmaktan çok korkarlar.
• Büyümekten korkmak. Kimi evlat edinilmiş çocuk, yetişkin dünyasından çok korkar. Bu nedenle de, kendisi büyümek istemez. Büyümek, sorumluluk almak, o sorumlulukları yerine getirmede zorlanmak, başaramamak anlamına gelebilir. Aynı zamanda büyümek, güvenli ev ortamını bırakmak, artık korunmamak anlamına da gelir. Bu da bazı çocuklara ürkütücü gelir.
• Değersizlik hissi. Çoğu evlat edinilmiş çocuk da bir kez istenmemiş olmanın getirdiği çok derin bir değersizlik hissi yaşar. Bu baş edilmesi çok güç bir durumdur. Bu nedenle, bazı çocuklar kendilerini bir kahraman gibi algılamayı seçebilirler. Kendilerinin çok olağanüstü olduğuna, çok başarılı, çok yetenekli olduğuna inanmak isterler.
• Kaybedilmiş anne-babayı idealize etmek. Evlat edinilmiş çocuklar, özellikle ergenlik dönemine geldiklerinde ve birlikte yaşadıkları anne-babalarıyla sorun yaşamaya başladıklarında biyolojik anne-babalarını hayallerindeki konuma oturtmaya çalışırlar. Onların kendilerine göre çok değerli özelliklere sahip olduklarını hayal ederler. Bu da zaman zaman birlikte yaşadıkları anne-babaları için çok üzücü ve kırıcı olabilir. Bu durum çocuğun biyolojik anne-babasını bulmak istemesine, hatta onları aramaya başlamasına kadar varabilir. Bu durumda çocukla bir güç ve haklılık mücadelesine girmek yerine, onların duygularını paylaşmak, onların içinde bulundukları zor durumu takdir etmek, çocuklar açısından yatıştırıcı olabilir.
• İlişki kurmada zorluk. Evlat edinilmiş çocukların çok yakın ilişkiler kurma konusunda, özellikle daha ileriki yıllarda zorluklar yaşaması beklenebilir. Bu çocuklar, ilişkide fazla yakınlaştıkları zaman bunun aynı zamanda bir kaybetme, ayrılma riski de taşıdığını düşünerek bir korku yaşayabilirler ve mümkün olduğunca ilişkilerde kendilerini fazla açmamayı tercih edebilirler.
alıntı
Bu çocuklarda genel olarak gözlenen bazı özellikler vardır. Onları şu şekilde sıralamak mümkün:
• Her an terk edilme korkusu. Çocuk, hayatında bir kez, hem de anne-babası tarafından terkedilmiştir, ona göre bunun bir daha gerçekleşmemesi için hiçbir neden yoktur. Bu nedenle de, çocuk ailenin tavırlarını yakından incelemeye ve durup dururken şüpheler üretmeye başlayabilir. Bu aile için zor bir durumdur. Çocuğun habersiz yaptığı mini sınavlara karşı hazırlıklı olmak, tuzaklara düşmemek önemlidir. Çocuk, ara sıra anne-babasının sabrını denemek ister, hırçınlaşabilir. Tüm bunlara rağmen hala sevildiğini ve istendiğini görmek çocuğu rahatlatır.
• Her an yeni aileden de ayrılmak gerektiği korkusu. Çocuklar, özellikle daha ileri yaşlarda evlat edinildiklerinde, hayatta kalıcı bağlar oluşturmanın olanaksız olduğuna daha fazla inanmaya başlamışlardır. Bu nedenle de, yaşamın yine kendilerine bir oyun oynayacağına ve bir süre sonra bu aileden de ayrılmaları gerekeceğine inanma eğilimleri oldukça yüksektir. Evlat edinen ailelerin aşmaları gereken çok önemli görevlerden biri de çocuğun güven duygusunu sürekli taze tutmaktır. Bu kimi zaman çok zorlu sınavlardan geçmek anlamına da gelir.
• Aşırı uyumlu olma çabası. Evlat edinilmiş kimi çocuklar da, aşırı uyumlu davranmaya, ortam kendilerinden ne bekliyorsa harfiyen bunu yerine getirmeye çalışırlar. Bu çocuklar için bulundukları ortamı kaybetme korkusu o kadar güçlüdür ki, gerçek duygu ve düşüncelerini saklayıp sadece olması gerekenlere odaklanırlar; hata yapmaktan çok korkarlar.
• Büyümekten korkmak. Kimi evlat edinilmiş çocuk, yetişkin dünyasından çok korkar. Bu nedenle de, kendisi büyümek istemez. Büyümek, sorumluluk almak, o sorumlulukları yerine getirmede zorlanmak, başaramamak anlamına gelebilir. Aynı zamanda büyümek, güvenli ev ortamını bırakmak, artık korunmamak anlamına da gelir. Bu da bazı çocuklara ürkütücü gelir.
• Değersizlik hissi. Çoğu evlat edinilmiş çocuk da bir kez istenmemiş olmanın getirdiği çok derin bir değersizlik hissi yaşar. Bu baş edilmesi çok güç bir durumdur. Bu nedenle, bazı çocuklar kendilerini bir kahraman gibi algılamayı seçebilirler. Kendilerinin çok olağanüstü olduğuna, çok başarılı, çok yetenekli olduğuna inanmak isterler.
• Kaybedilmiş anne-babayı idealize etmek. Evlat edinilmiş çocuklar, özellikle ergenlik dönemine geldiklerinde ve birlikte yaşadıkları anne-babalarıyla sorun yaşamaya başladıklarında biyolojik anne-babalarını hayallerindeki konuma oturtmaya çalışırlar. Onların kendilerine göre çok değerli özelliklere sahip olduklarını hayal ederler. Bu da zaman zaman birlikte yaşadıkları anne-babaları için çok üzücü ve kırıcı olabilir. Bu durum çocuğun biyolojik anne-babasını bulmak istemesine, hatta onları aramaya başlamasına kadar varabilir. Bu durumda çocukla bir güç ve haklılık mücadelesine girmek yerine, onların duygularını paylaşmak, onların içinde bulundukları zor durumu takdir etmek, çocuklar açısından yatıştırıcı olabilir.
• İlişki kurmada zorluk. Evlat edinilmiş çocukların çok yakın ilişkiler kurma konusunda, özellikle daha ileriki yıllarda zorluklar yaşaması beklenebilir. Bu çocuklar, ilişkide fazla yakınlaştıkları zaman bunun aynı zamanda bir kaybetme, ayrılma riski de taşıdığını düşünerek bir korku yaşayabilirler ve mümkün olduğunca ilişkilerde kendilerini fazla açmamayı tercih edebilirler.
alıntı