Ülkemizde sütün 2 katı daha fazla tüketilen gazlı içeceklerin gizli susuzluğa sebep olduğu bildirildi
30 Nisan 2012 Pazartesi 08:45
Havaların ısınmaya başlamasıyla su ihtiyacının arttığını hatırlatan uzmanlar, gazlı içecek tüketen insanların ağız ve dudakları ıslandığı için susuz kaldıklarını fark edemeyeceklerini belirtti. Uzmanlar, “Şekerli gazlı içecekler içildiğinde, şekerin sindirimi için kan mideye hücum eder. Gizli susuzluk, baş ağrısı, astım, alerji, böbrek taşı, kalp hastalığı ve depresyon gibi çok sayıda sağlık sorununa yol açabilir.” uyarısında bulundu.
Bursa Özel Bahar Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Mustafa Fevzi Özsoy, gazlı içeceklerin, şekerli suların karbondioksit gazı ile doyurulması esasıyla üretilen meyveli, aromalı, kola, tonik gibi içecekler olduğunu söyledi. Özsoy, bu içeceklerin sodyum dışında başka besin öğesi içermediklerini kaydetti. Dr. Özsoy, bu ürünlerin içeriğini şöyle tanımladı: “Bu ürünler satüre edilmiş karbondioksit gazının yanı sıra boya maddeleri, sodyum benzoat, sülfat tozu, kafein, alkol, sakkaroz, glikoz, fruktoz, glikoz şurubu, fruktoz şurubu veya invert şeker şurubu ve bunlarla birlikte yalnız başına tatlandırıcılar, aromalar (taklit ettiği ürünün kokusunu veren kimyasallar), laktik asit, uçucu asitler ve diğer katkı maddelerini barındırır.”
“BİR ŞİŞE KALP KRİZİ RİSKİNİ YÜZDE 43 ORANINDA ARTIRIR”
Ülkemizde gazlı içecek tüketiminin süt tüketiminden fazla olduğunun altını çizen Özsoy, şöyle devam etti: “Üstelik gazlı içecek tüketiminin daha da artırılması için yoğun bir çaba ve teşvik gösterilmektedir. Kişi başı yıllık süt tüketimi 25 litre iken, İstanbul Ticaret Odası'nın verilerine göre yıllık 40 litre olan gazlı içecek tüketiminin nüfusumuzun genç olmasından istifade ile Avrupa ülkelerinin seviyesi olan 60 litreye çıkarılması hedeflenmektedir. Birçok konvansiyonel üründe olduğu gibi katkı maddelerinin cirit attığı bu ürünler, obezite, diyabet, diş çürümesi, kemik sorunları, beslenme bozuklukları, koroner kalp hastalığı ve nöropsikiatrik bozukluklara yol açar. ABD'de Colombia ve Miami Miller Üniversiteleri tarafından 2 bin 564 kişi üzerinde yapılan ve 10 yıl süren bir araştırmada her gün alınan tek bir şişe diyet gazlı içeceğin kalp krizi riskini yüzde 43 oranında artırdığı ortaya çıkmıştır.”
Gazlı içecek tüketiminin süt tüketimini azalttığı uyarısında bulunan Dr. Özsoy, bunun da kalsiyum ihtiyacının karşılanmasını engellediğini dile getirdi. Ayrıca kemiklerde kalsiyum çekilmesine neden olduğunu, böbreklerden kalsiyum atılımını artırarak uzun dönemde osteoporoza zemin hazırladığını vurguladı. Şişmanlığa ve hızlı emilen şeker nedeniyle diğer uyuşturucular gibi bağımlılığa sebep olduğunu ifade etti. Son yıllarda şeker yerine çok daha ucuz olan mısır şurubu kullanıldığına dikkat çeken Özsoy, bunun da şişmanlığı tetiklediğini dile getirdi.
“GAZLI İÇECEK TÜKETEN, SUSUZ KALDIĞINI ANLAYAMAZ”
30 Nisan 2012 Pazartesi 08:45
Havaların ısınmaya başlamasıyla su ihtiyacının arttığını hatırlatan uzmanlar, gazlı içecek tüketen insanların ağız ve dudakları ıslandığı için susuz kaldıklarını fark edemeyeceklerini belirtti. Uzmanlar, “Şekerli gazlı içecekler içildiğinde, şekerin sindirimi için kan mideye hücum eder. Gizli susuzluk, baş ağrısı, astım, alerji, böbrek taşı, kalp hastalığı ve depresyon gibi çok sayıda sağlık sorununa yol açabilir.” uyarısında bulundu.
Bursa Özel Bahar Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Mustafa Fevzi Özsoy, gazlı içeceklerin, şekerli suların karbondioksit gazı ile doyurulması esasıyla üretilen meyveli, aromalı, kola, tonik gibi içecekler olduğunu söyledi. Özsoy, bu içeceklerin sodyum dışında başka besin öğesi içermediklerini kaydetti. Dr. Özsoy, bu ürünlerin içeriğini şöyle tanımladı: “Bu ürünler satüre edilmiş karbondioksit gazının yanı sıra boya maddeleri, sodyum benzoat, sülfat tozu, kafein, alkol, sakkaroz, glikoz, fruktoz, glikoz şurubu, fruktoz şurubu veya invert şeker şurubu ve bunlarla birlikte yalnız başına tatlandırıcılar, aromalar (taklit ettiği ürünün kokusunu veren kimyasallar), laktik asit, uçucu asitler ve diğer katkı maddelerini barındırır.”
“BİR ŞİŞE KALP KRİZİ RİSKİNİ YÜZDE 43 ORANINDA ARTIRIR”
Ülkemizde gazlı içecek tüketiminin süt tüketiminden fazla olduğunun altını çizen Özsoy, şöyle devam etti: “Üstelik gazlı içecek tüketiminin daha da artırılması için yoğun bir çaba ve teşvik gösterilmektedir. Kişi başı yıllık süt tüketimi 25 litre iken, İstanbul Ticaret Odası'nın verilerine göre yıllık 40 litre olan gazlı içecek tüketiminin nüfusumuzun genç olmasından istifade ile Avrupa ülkelerinin seviyesi olan 60 litreye çıkarılması hedeflenmektedir. Birçok konvansiyonel üründe olduğu gibi katkı maddelerinin cirit attığı bu ürünler, obezite, diyabet, diş çürümesi, kemik sorunları, beslenme bozuklukları, koroner kalp hastalığı ve nöropsikiatrik bozukluklara yol açar. ABD'de Colombia ve Miami Miller Üniversiteleri tarafından 2 bin 564 kişi üzerinde yapılan ve 10 yıl süren bir araştırmada her gün alınan tek bir şişe diyet gazlı içeceğin kalp krizi riskini yüzde 43 oranında artırdığı ortaya çıkmıştır.”
Gazlı içecek tüketiminin süt tüketimini azalttığı uyarısında bulunan Dr. Özsoy, bunun da kalsiyum ihtiyacının karşılanmasını engellediğini dile getirdi. Ayrıca kemiklerde kalsiyum çekilmesine neden olduğunu, böbreklerden kalsiyum atılımını artırarak uzun dönemde osteoporoza zemin hazırladığını vurguladı. Şişmanlığa ve hızlı emilen şeker nedeniyle diğer uyuşturucular gibi bağımlılığa sebep olduğunu ifade etti. Son yıllarda şeker yerine çok daha ucuz olan mısır şurubu kullanıldığına dikkat çeken Özsoy, bunun da şişmanlığı tetiklediğini dile getirdi.
“GAZLI İÇECEK TÜKETEN, SUSUZ KALDIĞINI ANLAYAMAZ”