Gebelikte beslenme 2

k.a.y.r.a.

Daimi Üye
Katılım
3 Aralık 2009
Mesajlar
3.284
Tepki
3.917
Puan
113
Konum
mutluluğun tam yanında :D
Hamile olduğunu yeni öğrenen kadınların pek çoğunda, en çok ilgi çeken konulardan birisi beslenme şeklinin nasıl olması gerektiğidir.
Çoğu kadın bebeğinin gelişimi için doğru ve dengeli beslenemediğini düşünür. Hatta ilk aylarında kilo alamayan gebeler endişelenebilirler.

Aslında tüm bu endişeler çoğu zaman gereksizdir. Çünkü bulantı ve kusmalar ile iştahsızlık problemleri ilk aylarda kilo almayı doğal olarak engelleyebilir.

Kimi zaman hastaların eline çeşitli diyetler verilmekte ve belli beslenme programlarına zorlanmaktadırlar. Bazı gebeliğin özel durumları haricinde bu tür yaklaşımların hiçbir bilimsel geçerliliği yoktur. Kadınları korkutarak sevmedikleri veya tolere edemedikleri gıda maddelerini tüketmeye zorlamak kabul edilebilir bir yaklaşım değildir. Bu tür diyetler ancak konunun uzmanı diyetisyenler tarafından hastanın durumu göz önüne alınarak, doktorunun önerileri doğrultusunda ve kişiye özel olarak hazırlanabilir.

Ancak yine unutulmamalıdır ki bebeğin büyümesi, sağlıklı olması, ruhsal, fiziksel, zihinsel yönden iyi gelişmesi annenin sağlığı ve dengeli beslenmesiyle orantılıdır.

Annenin gebelik öncesi fiziksel gelişimini tamamlamış olması, besin depolarının yeterli olması ve yaşı, hem bebeğin hem de annenin sağlığını koruyacak en önemli etkenlerdir. Çünkü bebek, annenin besin yedeklerinden ve gebelik boyunca tükettiklerinden kendisi için gerekeni seçip alarak, büyür beslenir.

Annenin günlük yaşantısını sürdürecek yeterli enerji ve besin öğelerini alırken doğal yollardan fazladan alacağı protein, enerji, vitamin ve mineraller hem kendisi hem de doğacak bebeğin sağlıklı olmasının garantisidir.

Normal bir gebelik sürecinde annenin kendi gereksinimine ek olarak tükettiklerinin bebeğe aktarılması için annenin yaklaşık 10-12 kg alması yeterlidir. Bu artışı sağlayabilmek için gebelik öncesine göre bir gebe ek olarak günlük 20 gr. protein, 15-20 mg. demir, 500 mg. kalsiyum ve ortalama 300 kalorilik enerji alması gereklidir.

Gebelikte sıklıkla tüketilmesi gereken besin öğelerine göz atalım.


KALSİYUM

Kalsiyum, bebeğinizin gebeliğin 8. Haftasından itibaren oluşmaya başlayan kemik ve dişlerinin gelişimi için gerekli bir mineraldir.

Gebelikte, normalde gerek duyduğunuz miktarın iki katı kadar kalsiyum gereklidir. Çünkü gebelik boyunca diş ve kemiklerden sürekli bir kalsiyum eksilmesi olmaktadır.
Kalsiyum açısından zengin besinler peynir, süt, yoğurt ve yeşil yapraklı sebzelerdir.

Ancak süt ürünlerinin yağ açısından da zengin olduğundan dolayı yağı alınmış süt ve yoğurdu tercih etmeniz daha doğru olacaktır.

Brucella, tifo benzeri hastalıklardan korunabilmek için tükettiğiniz peynirin ve sütün hijyenik ve iyi pastörize olmasına da özen gösterin.

PROTEİNLER
Gebelikte artan protein gereksinimi karşılamak için kırmızı ve beyaz et, süt ve süt ürünleri, yumurta, balık, kuru baklagiller (fasulye, mercimek, barbunya..) gibi proteinden zengin besinler önerilir.

Proteinler, hayvansal ve bitkisel proteinler olarak ikiye ayrılır. Diyetlerde bitkisel ve hayvansal proteinler eşit oranlarda tüketilmelidir.

Hayvansal gıdalardaki yağ mümkün ölçüde alınarak, etin yağsız şekilde tüketilmesi önerilir. Ayrıca balıkta proteinden başka bulunan omega 3 ve omega 6 yağ asitleri de bebeğin zeka gelişimi üzerine olumlu etkili maddelerdir. Tüketilen balık taze ve iyi pişirilmiş olmalıdır.

DEMİR
Gebelikte "kan yapıcı" yani demirden zengin gıdaların tüketilmesi ve özellikle de 4-4.5 aylardan sonra folik asitli demir ilaçlarının kullanımı önemlidir. Çünkü özellikle bu aylardan sonra demir eksikliğine bağlı olarak kansızlık (anemi) ortaya çıkabilir.

Aşırı derecede kansızlığı olan kişilerde kan haplarına (demir hapları) gebeliğin erken dönemlerinde de başlanabilir. Ancak bu durumda zaten ilk aylarda sık olarak görülen bulantı, kusma ve mide şikayetlerinde artış olabileceğinden tedaviye başlangıç süresi bir kaç hafta ertelenebilir.

Gebelerde demir eksikliği halsizlik, bitkinlik, nefes darlığı, uykuya meyillilik ve çarpıntı gibi şikayetler oluşturabileceği gibi gebelikle ilgili olarak da erken doğum, bebeğin rahim içinde gelişememesi, ölü doğum ve düşükler gibi komplikasyonlara zemin hazılar. Ayrıca ileri derecede kansız bir gebe doğum sonrası lohusalık döneminde de sıkıntı çeker.

Demir eksikliğini en aza indirebilmek için kan yapıcı; pekmez, kuru üzüm, kırmızı et, yumurta ve kuru baklagillerden zengin gıdaların tüketilmesine önem verilmelidir. Ayrıca C vitamininden zengin meyve ve sebzeler de barsaklardan demir emilimini arttıracaklardır.

Genelde 4.aylardan sonra başlanılan demir hapları kesinlikle sütle birlikte içilmemelidir. Çünkü süt, demirin emilimini azaltarak etkisizleştirmektedir.

Verilen demir hapının dozu hekim tarafından kişiye özel olarak ayrlanmaktadır. Kişinin kanının ileri derecede düşüklüğü kan ilacının dozunun arttırılmasına neden olabilir. Veya örneğin ikiz gebeliklerde vucüdun demir gereksinimi artacağından dolayı doz yükseltilmesine gidilebilir.

Bazı kişiler demir haplarını mide şikayetlerinden dolayı gebelikleri boyunca kullanamayabilirler. Bu kişilerde, içilebilir (sıvı) demir solüsyonları kullanılabilir. Bazan de demir damar içi veya kas içi uygulamalarla hastalara yüklenebilir. Çok ileri durumlarda ise kan veya eritrosit (kırmızı kan hücresi) transfüzyonu (nakli) yapılması zorunlu hale gelebilir.

Bir kişide yoğun bir şekilde yapılan demir tedavilerine rağmen halen kandaki hematokrit ve hemoglobin değerleri düşük kalıyorsa demir eksikliği anemisi dışındaki anemiler veya barsak emilim bozuklukları (malabsorbsiyon sendromları) aranmalıdır.

Anemi (kansızlık) ile ilgili detaylı bilgi için tıklayınız >>>


C VİTAMİNİ

C vitamini demirin bağırsaklardan emiliminde, vucudun hastalık etkeni mikroorganizmalara karşı immun (bağışıklık) direncinin arttırılmasında ve ****bolizmamızdaki pek çok biyokimyasal süreç için gerekli bir vitamindir.

Gebelikte C vitamini gereksinimi ****bolizmanın hızlanmasına bağlı olarak artmıştır; ancak düzenli bir şekilde beslenen gebelerde hap şeklinde vitamin alınması önerilmemektedir.

C vitamini portakal, limon, kırmızı ve yeşil biber, domates, çilek, greyfurt, karnıbahar, lahana, brüksel lahanası gibi pek çok taze meyve ve sebzelerde bulunur. Vücutta depolanmadığı için her gün belli bir miktar alınmalıdır.

Uzun süre saklanan ve pişirilen besinlerde C vitamininin çoğu kaybolur. Besinleri tazeyken tüketmeli, iyi yıkanmış sebzeleri çiğ ya da az haşlayarak yemelisiniz. Ayrıca gebelere uzun süre beklemiş, doğal içerikli olmayan, konserve ve benzeri gıdalar da önerilmez.

FOLİK ASİT
Bebeğin merkezi sinir sisteminin gelişmesi için özellikle gebeliğin ilk haftalardan itibaren "B9 vitamini" yani folik asit alınması çok önemlidir. Vücutta depolanmadığı ve gebelik süresince normalden fazlasına gerek duyulduğu için her gün alınmalıdır.

Taze yeşil sebzeler folik asit kaynağıdır, ancak uzun süreli pişirmeler ve uzun süre bekleyen gıdalardaki miktarını azaltır. En çok ıspanak, yer fıstığı, fındık, karnıbahar, kepekli ekmekte mevcuttur.

Doğal gıdalar gebenin folik asit açığını tam olarak kapatamayacağından ötürü gebeliğin ilk haftalarından itibaren hap olarak dışarıdan alınması uygun olacaktır.

Gebelerde folik asit eksikliğine bağlı bebeklerde “nöral tüp defektleri” adı altında toplanan bir takım anormalliklerin (hidrosefali, spina bifida, anensefali) ortaya çıkabileceği gösterilmiştir. Ayrıca bu gebelerde preeklampsinin (gebelik zehirlenmesi) daha sık geliştiği gözlenmiştir.

Daha önceden folik asit eksikliği saptanmış veya nöral tüp defekt anomalili bebek doğurmuş kadınlar, gebe kalmayı düşündükleri tarihin en az 3 ay öncesinden itibaren folik asit alımına başlamalıdırlar.

LİFLİ GIDALAR (Posalı gıdalar)
Günlük beslenmenizin büyük bir bölümünü oluşturması gereken lifli (posalı) yiyecekler, gebelikte sık görülen kabızlığın ve bağırsak tembelliğinin önlenmesinde çok yararlıdır.

Genellikle tüm sebze ve meyveler lif açısından zengindir. Her gün bolca yiyebilirsiniz. Kepekli besinler de lif içerir, ancak diğer bazı besinlerin bağırsaklardan emilimini azalttığından aşırı tüketilmemelidir.

Lifli gıdalar en sık olarak kepekli ekmek, yulaf ezmesi, barbunya, kepekli makarnalar, kayısı, kuru üzüm, bezelye, pırasa, esmer pirinç, ahududu, kuruyemişte bol miktarda vardır.


 
OP
k.a.y.r.a.

k.a.y.r.a.

Daimi Üye
Katılım
3 Aralık 2009
Mesajlar
3.284
Tepki
3.917
Puan
113
Konum
mutluluğun tam yanında :D
Gebelik kadın için doğal, fizyolojik bir olaydır. Gebelikte kadının vücudunda ikinci bir canlının oluşması ve büyümesi ile bazı değişiklikler izlenir. Bu nedenle gebe kadın gebeliği süresince;

Kendi fizyolojik gereksinmelerini karşılamak,

Vücudundaki besin öğeleri yedeğini dengede tutmak ve

Bebeğin normal büyüme ve gelişmesini sağlamak için yeterli ve dengeli beslenmek zorundadır.

Bilindiği gibi gerek gebelik gerekse doğumda anne ile ilgili her türlü olumsuzluklar bebeği de etkiler. Yetersiz ve dengesiz beslenme bu olumsuzlukların başında yer alır. Bebeğin bedensel ve zihinsel gelişimi annenin gebeliği süresince olduğu kadar, gebelik öncesinde de iyi beslenmesi ile mümkündür. Bebek, ana rahminde annenin yedikleri ile beslenir, büyür ve gelişir. Gebelik süresince annenin yetersiz ve dengesiz beslenmesi sonucu, doğacak çocukta oluşabilecek sağlık sorunları şunlardır;

Ölü doğum,

Erken doğum (prematüre),

Düşük doğum ağırlıklı olması,

Bedensel ve zihinsel yönden özürlü bebek doğumu.

Doğal olarak hiçbir anne bu yükü ömrünün sonuna kadar taşımak istemeyecektir. Bu sorunlar, büyüme ve gelişmesini henüz tamamlamamış küçük yaştaki (18 yaş altı) gebelerden doğanlarda, sık aralıklarla (2 yıldan az) gebe kalan ve çoğul gebeliği olan kadınlardan doğan çocuklarda da sıkça görülür. Gebe kadın, beslenmesine uygun eklemeler yapmazsa kendi vücudundaki depolarını bebeğin büyüme ve gelişmesi için harcar. Bu depoların *azalması, tükenmesi doğacak bebeğin sağlığını olduğu kadar anne sağlığını da tehlikeye sokar.

Gebelikte ağırlık kazanımı: Gebeliğin ilk üç ayında kazanılan toplam ağırlık 1 - 1,5 kg, ikinci üç ayda 4 - 5 kg ve üçüncü üç ayda ise 5 - 7 kg arasındadır. Böylece 9 aylık gebelik süresince sağlıklı yetişkin kadınlar ortalama 9 - *14 kg arasında (ayda 1 - 1,5 kg) ağırlık kazanır. Dolayısıyla “artık 2 can taşıyorum, aman bebeğim yetersiz beslenmesin, yoksa gelişimini tam olarak tamamlayamaz” gibi yanlış düşüncelere dalmamak gerekir. Gebeliğin başlangıcında şişman olan kadının fazla ağırlık kazanmasına gerek yoktur. Aşırı şişmanlık doğum zorluğuna neden olabilir. Yaşı küçük (18 yaş altı), fiziksel uğraşısı olan, gebelik başlangıcında zayıf olan kadının bebeği beslemesi güç olabilir. Bu gebelerin 14 - 16 kg ağırlık kazanmaları istenir. Böylece genç yaşta gebe kalan kadın bir taraftan kendi, diğer taraftan da bebeğin büyümesini sürdürürken, vücudundaki besin öğeleri depolarını dengede tutar.

Gebelikte Değişen Enerji ve Besin Öğeleri İhtiyacının Karşılanması

Enerji: Gebelik öncesi ağırlığa göre eklemeler yapılır. Buna göre:

Gebelik öncesi ağırlığı normal olan kadına, 1 - 3 ay arası normal ihtiyacına 150 kkal, 4 - 9 ay arası ise 300 kkal eklenir.

Gebelik öncesi kadın şişmansa enerji eklemesi yapılmaz, ihtiyacı kadar verilir.

Gebelik öncesi kadın çok şişmansa ilk 3 ay enerji kısıtlı verilirse de bu kısıtlama 1200 ile 1500 kkal.den az olmamalıdır, 4. aydan sonra kısıtlama yapılmaz. Gebeliği 4. ayından sonra annenin zayıflatılması sakıncalıdır.

Gebelik öncesi kadın zayıfsa ilk 3 ay 250 kkal, sonraki aylarda ise 300 kkal ekleme yapılmalıdır.

Tablo: Gebe Kadınlar İçin Gerekli Günlük Besin Tüketim Miktarları

Besin Grupları
Normal
Gebelikte Ek

Süt, yoğurt, peynir
2 porsiyon
1 - 2 porsiyon

Et, yumurta, kurubaklagil
2 porsiyon
1 porsiyon

Taze sebze ve meyveler
3 - 5 porsiyon
1 - 2 porsiyon

Tahıllar

Ekmek

Pirinç, bulgur, makarna...
3 - 6 dilim

Hiç veya 1 - 2 porsiyon
Hiç veya 1 dilim

Hiç veya 1 - 2 porsiyon


Gebelikte Dikkat Edilmesi Gereken Durumlar

Günlük uyku süresi 7-8 saat ile sınırlandırılmalıdır.

Sık sık, azar azar beslenilmeli ve asla öğün atlanmamalıdır.

Kahvaltı ve akşam yemeği mümkün olduğu kadar erken saatlerde bitirilmelidir.

Yemekler çok yavaş yenilmeli, ağızda lokmalar iyice çiğnenmelidir.

Besin çeşitliliğine önem verilmeli, tek tip beslenmekten kaçınmalıdır.

Yiyecekler kızartma, kavurma işlemleri yerine; haşlama, ızgara yapma, buğulama veya fırında pişirme yöntemleri ile hazırlanmalıdır.

Süt ve süt ürünlerinde yarım yağlı hatta yağsız (light) olanlar tercih edilmelidir.

Etlerin görünen yağları, tavuk ve hindinin derisi ayrılmalıdır.

Aşırı kilo alımını önlemek için şekerli, unlu, yağlı besinler az tüketilmelidir.

Yapay tatlandırıcılardan uzak durulmalıdır.

Tansiyon yüksekliği olası sorunlardandır. Böylesi bir durumda turşu gibi fazla tuz içeren salamura besinlerden, sofrada ayrıca tuz kullanımından kaçınılmalıdır.

Yemekle birlikte çay, kahve, gazlı içecek içilmesi kansızlığa sebebiyet vereceği için öğünlerden yarım saat önce veya sonra tercih edilmelidir.

Haftada en az 2 kere balık tüketilmelidir.

Günlük posa (lif) alımı artırılmalıdır. Posalı besinler:

Kurubaklagiller (kuru fasulye, nohut, mercimek, kuru barbunya, soya fasulyesi)

Tam tahıllar (esmer ekmek, bulgur, kepekli pirinç / makarna / erişte / un)

Taze sebze ve meyveler (kabuklu yenilebilenleri soymadan)

Sebze, meyve ve kurubaklagiller tarla ve bahçelerde ilaçlanmaktadır. Böcek öldürücü bu ilaçlar ana rahmindeki yavruya da zarar verebilir. O nedenle çok iyi yıkanmalıdır.

Günde 10 bardak su içilmelidir.

Günde 20 dakika kadar direkt olarak güneş ışığından yararlanılmalıdır.

Alkol alınmamalı, sigara içilmemelidir.

Gebenin kilo fazlalığı olsun olmasın düzenli olarak egzersiz yapması önerilir.

Gebeliğin 2. yarısında (yaklaşık 20. haftada) şeker yükleme testi yaptırılması ve tansiyon takibi önerilmektedir.

Uzman Diyetisyen
M. Turgay KÖSE
 

Şu anda bu konu'yu okuyan kullanıcılar

    Üst