Her şey kararacak şimdi, bir daha güneş kim bilir ne zaman gösterecek o sıcak yüzünü bana? Gece, gündüze dönmeyecek ve çok uzun süre gülmeyecek yüzüm; yapma, gitme sevgili!
Gitme Sevgili .
Nedensiz, sessiz ve boş bir yoksulluğa doğru iteceksin yüreğimi. Gönlümün çığlıkları hiç susmayacak ve en çok yokluğun dokunacak.
Yok yere canımız yanacak. Sadece bana çarpmayacak ki ayrılık; daha bu kapıdan adımını atar atmaz gözlerin dolacak, ellerin titreyecek, arabaya zor bineceksin. Birkaç sokak sonra bir köşeye çekilip, ağlayıp küfür edeceksin. Kendin bile inanmıyorken üstelik söylediğine, gitme sevgili!
Nereden geldi şimdi aklına gitmek? Sorunlara tek çare midir terk etmek? Vallahi boşuna suçluyorsun beni. Ne daha önce aldattım, ne şimdi aldatabilirim seni. Bu iftirayı üstüme atıp gitme sevgili!
Senden önce hiç sevmedim mi? Sevdim! Hem de dibine kadar, kendimi bitirene, yok edene kadar . Aşkın, sevginin, tutkunun kaç rengi varsa yaşadım. Başkalarının düş diye kurduklarını, ben cebimde taşıdım. Kanadım, kanattım, acı çektim, acıttım, ihanete uğradım, aldattım..
Ama şimdi, sana geldiğimde yani; durulmuştum, büyümüştüm, anlamıştım. O gel-gitlerin, tartışmaların, kıskançlıkların, huzursuzlukların, bir ilişkiyi büyüttüğünü değil, bitirdiğini öğrenmiştim.
O yüzden daha sakin, daha anlamlı ve daha gülümser bakıyordum gözlerine. Küslüklerin, yok oluşların ve ayrılıkların tutku, şehvet sayıldığı ilişkilerden çıkıp, huzurun kollarına gelmiştim. Mutluydum yanında, mutluydum koynunda . Yapma, gitme sevgili!
Seni hiç aldatmadım, aldatmam da! Sana kıyamam, incitemem ama şimdi gidersen, üstelik hiç dinlemeden benden olan biteni, saçma bir inatla, egona yenilerek, haklı bulup kendini; dilediğin yere kadar gidebilirsin, inan durdurmam seni!
Bil ki harcıyorsun sevgimizi Ortada bir sorun yokken üstelik, ellerinle öldürüyorsun ikimizi. Bana güvenmek zorundasın, bana inanmak zorundasın, yapma, gitme sevgili! Ama bu kapıdan şimdi çıkarsan, zahmet edip bir daha dönme geri!
Netten alıntıdır.