Çoğu tasarımcı ya da sanatçı, kendini etkileyen bir iş gördüğünde, argo tabiriyle gaza gelip hemen birşeyler yapma isteği duyar. Bu içsel bir kıskanma ya da etkilenmenin sonucudur.
Önümüze gelen birifte, bizden istenenin ne olduğunu iyi anlamak tasarıma başlamanın ilk koşuludur. Yeterince açık olmayan ya da anlaşılmayan bir iş brifinde sonuç rastlantılara bağlıdır ve başarısızlığı kaçınılmazdır. Bu nedenle işi alırken isteneni iyi algılamak çok önemlidir.
Müşteri hemen her zaman en kısa zamanda en iyi işi ister.
Sürekli ve rutin biçimde tasarımla uğraşan tasarımcı için, her gün yeni yeni super tasarımlar yapmalıdır, en sivri konseptlere imza atmalıdır beklentisi, grafik ve reklam tasarımcılığını ağır beyin işçiliği haline çevirir.
Dehası olanların dışında böyle bir şey elbette mümkün değil.
İşe başlarken, hemen macintoshun başına oturup, evet benden ne isteniyor, hmm, (örneğin) bir davetiye, hemen yolalacağım, 2 saat içinde de işi bitireceğim diyemezsiniz. Bazan ilk saniyelerde kafanızda konsepti oluşturabilirsiniz ama bu sürekli başınıza gelmez. Bazan günlerce düşünüp yol alamayabilirsiniz.
İşi alınca öncelikle, panik yapmayın. Ne dendiğine ve sizin ne vereceğinize bir bakın. Özellikle konuyla ilgili, esaslı grafik kitaplarına ve dergilerine gözatın. Sevdiğiniz işleri iyi inceleyin. Kullanılan fonttan, renk seçimine, işin ana fikrinden, lekesel dengelerine kadar… İşte burada esinlenmeler mekaniği devreye girecektir. Mesleki yaşantımda, işi birebir taklit eden tasarımcılarla da, esinlendiği bir işten mucizeler yaratanlarla da çok karşılaştım. Bir şirket logosu için fontundan esinlenemezsiniz. Ama kullanılan renk kombinasyonu sizin kafanızda yeni bir pencere açabilir.
Bütün işler kendine has olmalıdır evet. Şunu da unutmayalım her iş eşsiz bir özgünlükte olamaz. Eğer tasarım fikrine böyle girerseniz eliniz ve beyniniz kasılabilir.
Tasarım için kendinize özgüveniniz tam olsun. Ben bu işi elimden gelen en iyi biçimiyle çözeceğim fikrini kafanızdan çıkarmayın. Ayrıca şunu da unutmayın, ortaya çıkan işin niteliklerini müşteri temsilcinize veya belki de müşteriye birebir siz aktaracaksınız. Nerde neyi yaptığınızı iyi anlatın. Tasarım bazan derdini anlatmak ister. Daha once de örneğini vermiştim, Fortis Bank’ın amblemi tam anlamıyla bir pazarlama başarısıdır. Ama estetik değerleri, endişeler ve eksikliklerle doludur. Dolayisiyle Kabul gören bir iş de olsa, iyi tasarlanmış bir amblemin etkisinden daha az bir etkiye sahiptir.
Tasarımınızın ilk aşamalarında veya ilerleyen zamanlarda, konuyla ilgili estetik hakimiyetine inandığınız bir diğer kişiden fikir edinebilirsiniz. Ya da ilerlemeye başladığınızda, müşteri temsilcisine; bak böyle yol alıyorum da diyebilirsiniz. Ki saatler sonra, “ayy bu çocuk görselinin burda ne işi var” gibi tepkileri önlemiş olmak için.
Eğer bitmiş bir işten esinlenip gaza geldiyseniz, dur şurdaki dianın font ile kullanımını burdan alayım, renkleri şurdan diye kolaj yapmanızı ise önermem. Hem bu mesleki formasyona uygun olmaz hem de yerin kulağı vardır unutmayın.
Diğer yapılan tasarımları görmek için interneti de yoğun biçimde kullanmalısınız.
Tasarımcılığınızın niteliğini oluşturmak için şöyle sorun kendinize; ben gerçekten tasarımcı mı olacağım yoksa salla gitsin mühim olan maaş bordosudur mu… Eğer ikinci şıkkı seçtiyseniz portfolyonuza koyacağınız işlerin, ay başlarında size uzatılacak olan zarfın kalınlığıyla ilgili olduğunu unutmayın.
Dünyanın en iyi grafik tassarımcılarından biri olan David Carson için şu hikaye anlatılır. Surf ile yoğun alakalı olan Carson eskiden bir dönemler grafik yapmıyormuş ve surf yelkeni için başkasına grafikler tasarlatmış. Fakat çıkan sonuçları görünce bu işi ben bile daha iyi yaparım deyip kendi yelkeni için birşeyler yapmış. Sonuç o kadar iyiymiş ki adam içindeki cevheri böyle farketmiş. Benzer bir hikayeye geçtiğimiz yıllarda bizzat şahit olmuştum. Bir dergi grubundaki grafikerle tanışmıştım. İşin patronu grafikerle beni tanıştırırken” asıl mesleği ciğerciliktir ama biz grafiklerini daha çok beğeniyoruz” demişti. İşlere baktım gayet şık mizanpajlardı.
Tüm tasarım dalları özel yetenekler gerektirir. Ama biryerde çalışıyorsanız veya bu işin eğitimini aldıysanız zaten bir yerdesiniz demektir. Eğer piyanist olmak istedeydiniz elinizdekilere bakmalıydınız. Grafik tasarımcı olmak için ezelden yetenekli olmanız gerekmez.
Alıntıdır.
Önümüze gelen birifte, bizden istenenin ne olduğunu iyi anlamak tasarıma başlamanın ilk koşuludur. Yeterince açık olmayan ya da anlaşılmayan bir iş brifinde sonuç rastlantılara bağlıdır ve başarısızlığı kaçınılmazdır. Bu nedenle işi alırken isteneni iyi algılamak çok önemlidir.
Müşteri hemen her zaman en kısa zamanda en iyi işi ister.
Sürekli ve rutin biçimde tasarımla uğraşan tasarımcı için, her gün yeni yeni super tasarımlar yapmalıdır, en sivri konseptlere imza atmalıdır beklentisi, grafik ve reklam tasarımcılığını ağır beyin işçiliği haline çevirir.
Dehası olanların dışında böyle bir şey elbette mümkün değil.
İşe başlarken, hemen macintoshun başına oturup, evet benden ne isteniyor, hmm, (örneğin) bir davetiye, hemen yolalacağım, 2 saat içinde de işi bitireceğim diyemezsiniz. Bazan ilk saniyelerde kafanızda konsepti oluşturabilirsiniz ama bu sürekli başınıza gelmez. Bazan günlerce düşünüp yol alamayabilirsiniz.
İşi alınca öncelikle, panik yapmayın. Ne dendiğine ve sizin ne vereceğinize bir bakın. Özellikle konuyla ilgili, esaslı grafik kitaplarına ve dergilerine gözatın. Sevdiğiniz işleri iyi inceleyin. Kullanılan fonttan, renk seçimine, işin ana fikrinden, lekesel dengelerine kadar… İşte burada esinlenmeler mekaniği devreye girecektir. Mesleki yaşantımda, işi birebir taklit eden tasarımcılarla da, esinlendiği bir işten mucizeler yaratanlarla da çok karşılaştım. Bir şirket logosu için fontundan esinlenemezsiniz. Ama kullanılan renk kombinasyonu sizin kafanızda yeni bir pencere açabilir.
Bütün işler kendine has olmalıdır evet. Şunu da unutmayalım her iş eşsiz bir özgünlükte olamaz. Eğer tasarım fikrine böyle girerseniz eliniz ve beyniniz kasılabilir.
Tasarım için kendinize özgüveniniz tam olsun. Ben bu işi elimden gelen en iyi biçimiyle çözeceğim fikrini kafanızdan çıkarmayın. Ayrıca şunu da unutmayın, ortaya çıkan işin niteliklerini müşteri temsilcinize veya belki de müşteriye birebir siz aktaracaksınız. Nerde neyi yaptığınızı iyi anlatın. Tasarım bazan derdini anlatmak ister. Daha once de örneğini vermiştim, Fortis Bank’ın amblemi tam anlamıyla bir pazarlama başarısıdır. Ama estetik değerleri, endişeler ve eksikliklerle doludur. Dolayisiyle Kabul gören bir iş de olsa, iyi tasarlanmış bir amblemin etkisinden daha az bir etkiye sahiptir.
Tasarımınızın ilk aşamalarında veya ilerleyen zamanlarda, konuyla ilgili estetik hakimiyetine inandığınız bir diğer kişiden fikir edinebilirsiniz. Ya da ilerlemeye başladığınızda, müşteri temsilcisine; bak böyle yol alıyorum da diyebilirsiniz. Ki saatler sonra, “ayy bu çocuk görselinin burda ne işi var” gibi tepkileri önlemiş olmak için.
Eğer bitmiş bir işten esinlenip gaza geldiyseniz, dur şurdaki dianın font ile kullanımını burdan alayım, renkleri şurdan diye kolaj yapmanızı ise önermem. Hem bu mesleki formasyona uygun olmaz hem de yerin kulağı vardır unutmayın.
Diğer yapılan tasarımları görmek için interneti de yoğun biçimde kullanmalısınız.
Tasarımcılığınızın niteliğini oluşturmak için şöyle sorun kendinize; ben gerçekten tasarımcı mı olacağım yoksa salla gitsin mühim olan maaş bordosudur mu… Eğer ikinci şıkkı seçtiyseniz portfolyonuza koyacağınız işlerin, ay başlarında size uzatılacak olan zarfın kalınlığıyla ilgili olduğunu unutmayın.
Dünyanın en iyi grafik tassarımcılarından biri olan David Carson için şu hikaye anlatılır. Surf ile yoğun alakalı olan Carson eskiden bir dönemler grafik yapmıyormuş ve surf yelkeni için başkasına grafikler tasarlatmış. Fakat çıkan sonuçları görünce bu işi ben bile daha iyi yaparım deyip kendi yelkeni için birşeyler yapmış. Sonuç o kadar iyiymiş ki adam içindeki cevheri böyle farketmiş. Benzer bir hikayeye geçtiğimiz yıllarda bizzat şahit olmuştum. Bir dergi grubundaki grafikerle tanışmıştım. İşin patronu grafikerle beni tanıştırırken” asıl mesleği ciğerciliktir ama biz grafiklerini daha çok beğeniyoruz” demişti. İşlere baktım gayet şık mizanpajlardı.
Tüm tasarım dalları özel yetenekler gerektirir. Ama biryerde çalışıyorsanız veya bu işin eğitimini aldıysanız zaten bir yerdesiniz demektir. Eğer piyanist olmak istedeydiniz elinizdekilere bakmalıydınız. Grafik tasarımcı olmak için ezelden yetenekli olmanız gerekmez.
Alıntıdır.