Sağlık söz konusu olduğunda kadınlar arasında müthiş bir dayanışma başlar. Özellikle kalıcı bir sağlık sorunu söz konusu ise dört dörtlük bir bilgi dağıtım ağı anında kuruluverir.
Haşimoto hastalığı (kadınlarda sık görülen bir hastalık olduğu için) bu bilgi ağının en hızlı çalıştığı sağlık sorunlarının başında geliyor. Haşimoto hastalığını bir kadın hastalığı gibi düşünmek bile mümkün. Haşimoto hastalarının yüzde 90-95’i kadındır. Bu nedenle özellikle kadın sağlığı ve hastalıkları uzmanlarının en az dáhiliye uzmanları kadar bu hastalıkta bilgilenmeleri gerekiyor. En sık görüldüğü yaş aralığı ise 30-50 yaş aralığı. Bununla birlikte genç kızlarda ve ileri yaşlardaki kadınlarda da görülebiliyor.
İnternette yer alan bazı yanlış ve yanıltıcı bilgiler, kadınların kafasını karıştırıyor, gereksiz korkulara neden oluyor.
Haşimoto hastalığını ilk tarif eden doktorun ismi ile (Dr. Hashimoto) anılan bir tiroit bezi hastalığı. Neden ve nasıl başladığı tam olarak bilinmiyorsa da genetik eğilimin önemli olduğu kesin. Çünkü bu hastalık özellikle anne, kız, teyze üçgeni arasında sık görülmekte. Bu nedenle haşimoto hastalığı belirlenen hastalara anne, kız kardeş ve teyzelerinin de teşhiste kullanılan antikorlar yönünden inceleme yaptırmalarının tavsiye edilmesi adettendir.
KİMLER YAKALANIYOR
Hastalığın nedeni bilinmiyor ama iyot alımı çoğaldıkça Haşimoto tiroidine yakalanma sıklığı da artıyor. İyot tüketiminin yüksek olduğu toplumlarda (Japonya, ABD) hastalığın sıklığı daha yüksek oluyor. Son yıllarda bizim ülkemizde de bu hastalığa yakalanan kadınların sayısında ciddi bir artış var. Bunda teşhis yöntemlerinin yaygınlaşması kadar, iyot kullanımının artışının da rolü olabilir. Özellikle daha önceden iyot yetmezliği olanlarda iyotlu yiyeceklerin artması Haşimoto hastalığı sıklığını da artırabiliyor. Türkiye iyot yetmezliğinin yaygın görüldüğü bir ülke. Son 10 yılda iyotlu tuzun yaygın olarak kullanılmaya başlanması etkili bir faktör olabilir. Sigara içenlerde, orta yaş ve menopoz döneminde vitiligo gibi bazı hastalıkları bulunanlarda da Haşimoto hastalığına yakalanma ihtimali artıyor.
NASIL TEŞHİS EDİLİYOR
Haşimoto hastalığında tiroit bezi fonksiyonları hiç değişmeden kalabildiği gibi geçici bir hipertiroidi hali de ortaya çıkabiliyor ama en sık karşılaşılanı tiroit bezi tembelliği oluyor. Bu nedenle tiroit bezinde tembellik belirlenen her hastanın Haşimoto tanısı yönünden de incelenmesi gerekiyor. Teşhiste tiroit hormonlarına bakmak yeterli olmayabiliyor. Çünkü yukarıda da belirttiğim gibi tamamen normal düzeylerde olan hastalar da var. Kesin teşhis için oto antikor denilen maddelere bakmak gerekiyor.
ANTİ-TPO VE ANTİ-TG TESTLERİ ÇOK ÖNEMLİ
Bu oto antikorlardan iki tanesi çok önemli. Anti-TPO antikorlar hastaların yüzde 95’inde, anti-TG antikorlar ise yüzde 60’ında pozitif bulunuyor. Deneyimli bir ultrason uzmanı tarafından yapılan görüntüleme incelemesi de Haşimoto tiroitidini düşündüren ipuçlarını ortaya koyabiliyor.
Kesin teşhis için çoğu zaman biyopsi yapmaya gerek kalmıyor. Bununla beraber kuşkulu durumlarda özelikle tümör olabileceğinden veya böyle bir değişime uğrayabileceğinden kuşkulanılan nodüllerin mevcudiyeti halinde biyopsi yapmak gerekiyor. Haşimoto hastalarında belirlenen nodüllerde tiroit papeller kanserine daha sık rastlanıldığı için bu bilgi çok önemli.
KORKMANIZA GEREK YOK
Doktorunuz size Haşimoto teşhisi koyduysa hormon kullanıp kullanmamanıza karar vermek için tiroit bezinizin fonksiyonel durumunu belirlemeye çalışacak, tiroit hormonlarınıza ve TSH isimli hipofiz hormonunuza baktıracaktır.
Eğer gerek varsa hormon da kullanacaktır. Tiroit hormonları gerekli olduğunda rahatlıkla kullanılabilen ve bir uzman tarafından izlendiğinde korkmadan kullanmanız gereken güvenli ilaçlardır.
Haşimoto korkulmaması gereken ama takip altında tutulması zorunlu olan sağlık sorunlarından biridir.
Haşimoto nasıl tedavi ediliyor
Haşimoto hastalığına yakalandıysanız muhtemelen ömür boyu bu hastalıkla birlikte yaşayacağınızdan pek kuşku duymayın. Hastalığın yönetilebilir, dengelenebilir ve herhangi bir soruna yol açmadan birlikte yaşanabilir bir sağlık sorunu olduğunu da bir kenara not alın. Prensip olarak iyotlu tuz yememeye, iyot içeren öksürük şurupları ve diğer ilaçları kullanmamaya özen gösterin. Tiroit hormonlarınızı aksatmadan kullanmaya çalışın. Bu ilaçlardan en iyi şekilde faydalanmak için aç karna kullanmayı unutmayın.
İlacınızı almayı unutursanız bir sonraki öğünde, yine aç karna olmak üzere kullanabilirsiniz. Aksatmamanızda yarar var ama 1-2 günlük aksamaların ciddi bir problem yaratmayacağını da aklınızda tutun. Bu hapları kullanırken mümkünse başka herhangi bir ilaç ile birlikte almamaya dikkat edin. Özellikle kalsiyum ve demir haplarını, antiasitler ve diğer mide ilaçlarını tiroit haplarıyla birlikte kullanmayın. Çarpıntı, kilo kaybı, terleme, titreme gibi şikáyetler ilaçlarınızın fazla geldiğini düşündürsün ve değerlendirme için hemen doktorunuzdan randevu alın. Halsizlik, kilo alma, kabızlık, cilt kuruluğu, yorgunluk ilacınızın yetersiz olduğu anlamına gelebilir. Bu durumda da doktorunuzla görüşün.
Haşimoto hastaları gebe kalabilir
Eğer gebe kalmayı düşünürseniz ilaç miktarınıza ayarlama yapılması gerekeceğinden doktorunuzla görüşmeniz gerekecektir. Hamilelerin tiroit hormonu kullanmasında herhangi bir engel yoktur. Tersine tiroit hormonu kullanan bir hamile tiroit hormonlarını bıraktığında kendisi ve bebeği için bazı riskler ortaya çıkabiliyor. Haşimoto hastalığının günde 50-100 mikrogram selenyum desteği almalarını tavsiye edenler de var. Biz kullandığımız hastalarda yararlı olabileceğini düşündüren bulgular elde ettik.
Likopen ve kalp damar sağlığı
Likopen yağda çözünen bir maddedir. Kan dolaşımında zararlı LDL kolesterolle birlikte dolaşır ve E vitamini ile birlikte LDL’yi oksidasyondan korur. Oksidasyona maruz kalmış LDL damarların en önemli düşmanlarıdır, damar sertliğini tetikleyen temel maddedir. Fazla miktarlarda likopen tüketimi, kalp hastalığının önlenmesine yardım eder.
Alıntıdır!
Haşimoto hastalığı (kadınlarda sık görülen bir hastalık olduğu için) bu bilgi ağının en hızlı çalıştığı sağlık sorunlarının başında geliyor. Haşimoto hastalığını bir kadın hastalığı gibi düşünmek bile mümkün. Haşimoto hastalarının yüzde 90-95’i kadındır. Bu nedenle özellikle kadın sağlığı ve hastalıkları uzmanlarının en az dáhiliye uzmanları kadar bu hastalıkta bilgilenmeleri gerekiyor. En sık görüldüğü yaş aralığı ise 30-50 yaş aralığı. Bununla birlikte genç kızlarda ve ileri yaşlardaki kadınlarda da görülebiliyor.
İnternette yer alan bazı yanlış ve yanıltıcı bilgiler, kadınların kafasını karıştırıyor, gereksiz korkulara neden oluyor.
Haşimoto hastalığını ilk tarif eden doktorun ismi ile (Dr. Hashimoto) anılan bir tiroit bezi hastalığı. Neden ve nasıl başladığı tam olarak bilinmiyorsa da genetik eğilimin önemli olduğu kesin. Çünkü bu hastalık özellikle anne, kız, teyze üçgeni arasında sık görülmekte. Bu nedenle haşimoto hastalığı belirlenen hastalara anne, kız kardeş ve teyzelerinin de teşhiste kullanılan antikorlar yönünden inceleme yaptırmalarının tavsiye edilmesi adettendir.
KİMLER YAKALANIYOR
Hastalığın nedeni bilinmiyor ama iyot alımı çoğaldıkça Haşimoto tiroidine yakalanma sıklığı da artıyor. İyot tüketiminin yüksek olduğu toplumlarda (Japonya, ABD) hastalığın sıklığı daha yüksek oluyor. Son yıllarda bizim ülkemizde de bu hastalığa yakalanan kadınların sayısında ciddi bir artış var. Bunda teşhis yöntemlerinin yaygınlaşması kadar, iyot kullanımının artışının da rolü olabilir. Özellikle daha önceden iyot yetmezliği olanlarda iyotlu yiyeceklerin artması Haşimoto hastalığı sıklığını da artırabiliyor. Türkiye iyot yetmezliğinin yaygın görüldüğü bir ülke. Son 10 yılda iyotlu tuzun yaygın olarak kullanılmaya başlanması etkili bir faktör olabilir. Sigara içenlerde, orta yaş ve menopoz döneminde vitiligo gibi bazı hastalıkları bulunanlarda da Haşimoto hastalığına yakalanma ihtimali artıyor.
NASIL TEŞHİS EDİLİYOR
Haşimoto hastalığında tiroit bezi fonksiyonları hiç değişmeden kalabildiği gibi geçici bir hipertiroidi hali de ortaya çıkabiliyor ama en sık karşılaşılanı tiroit bezi tembelliği oluyor. Bu nedenle tiroit bezinde tembellik belirlenen her hastanın Haşimoto tanısı yönünden de incelenmesi gerekiyor. Teşhiste tiroit hormonlarına bakmak yeterli olmayabiliyor. Çünkü yukarıda da belirttiğim gibi tamamen normal düzeylerde olan hastalar da var. Kesin teşhis için oto antikor denilen maddelere bakmak gerekiyor.
ANTİ-TPO VE ANTİ-TG TESTLERİ ÇOK ÖNEMLİ
Bu oto antikorlardan iki tanesi çok önemli. Anti-TPO antikorlar hastaların yüzde 95’inde, anti-TG antikorlar ise yüzde 60’ında pozitif bulunuyor. Deneyimli bir ultrason uzmanı tarafından yapılan görüntüleme incelemesi de Haşimoto tiroitidini düşündüren ipuçlarını ortaya koyabiliyor.
Kesin teşhis için çoğu zaman biyopsi yapmaya gerek kalmıyor. Bununla beraber kuşkulu durumlarda özelikle tümör olabileceğinden veya böyle bir değişime uğrayabileceğinden kuşkulanılan nodüllerin mevcudiyeti halinde biyopsi yapmak gerekiyor. Haşimoto hastalarında belirlenen nodüllerde tiroit papeller kanserine daha sık rastlanıldığı için bu bilgi çok önemli.
KORKMANIZA GEREK YOK
Doktorunuz size Haşimoto teşhisi koyduysa hormon kullanıp kullanmamanıza karar vermek için tiroit bezinizin fonksiyonel durumunu belirlemeye çalışacak, tiroit hormonlarınıza ve TSH isimli hipofiz hormonunuza baktıracaktır.
Eğer gerek varsa hormon da kullanacaktır. Tiroit hormonları gerekli olduğunda rahatlıkla kullanılabilen ve bir uzman tarafından izlendiğinde korkmadan kullanmanız gereken güvenli ilaçlardır.
Haşimoto korkulmaması gereken ama takip altında tutulması zorunlu olan sağlık sorunlarından biridir.
Haşimoto nasıl tedavi ediliyor
Haşimoto hastalığına yakalandıysanız muhtemelen ömür boyu bu hastalıkla birlikte yaşayacağınızdan pek kuşku duymayın. Hastalığın yönetilebilir, dengelenebilir ve herhangi bir soruna yol açmadan birlikte yaşanabilir bir sağlık sorunu olduğunu da bir kenara not alın. Prensip olarak iyotlu tuz yememeye, iyot içeren öksürük şurupları ve diğer ilaçları kullanmamaya özen gösterin. Tiroit hormonlarınızı aksatmadan kullanmaya çalışın. Bu ilaçlardan en iyi şekilde faydalanmak için aç karna kullanmayı unutmayın.
İlacınızı almayı unutursanız bir sonraki öğünde, yine aç karna olmak üzere kullanabilirsiniz. Aksatmamanızda yarar var ama 1-2 günlük aksamaların ciddi bir problem yaratmayacağını da aklınızda tutun. Bu hapları kullanırken mümkünse başka herhangi bir ilaç ile birlikte almamaya dikkat edin. Özellikle kalsiyum ve demir haplarını, antiasitler ve diğer mide ilaçlarını tiroit haplarıyla birlikte kullanmayın. Çarpıntı, kilo kaybı, terleme, titreme gibi şikáyetler ilaçlarınızın fazla geldiğini düşündürsün ve değerlendirme için hemen doktorunuzdan randevu alın. Halsizlik, kilo alma, kabızlık, cilt kuruluğu, yorgunluk ilacınızın yetersiz olduğu anlamına gelebilir. Bu durumda da doktorunuzla görüşün.
Haşimoto hastaları gebe kalabilir
Eğer gebe kalmayı düşünürseniz ilaç miktarınıza ayarlama yapılması gerekeceğinden doktorunuzla görüşmeniz gerekecektir. Hamilelerin tiroit hormonu kullanmasında herhangi bir engel yoktur. Tersine tiroit hormonu kullanan bir hamile tiroit hormonlarını bıraktığında kendisi ve bebeği için bazı riskler ortaya çıkabiliyor. Haşimoto hastalığının günde 50-100 mikrogram selenyum desteği almalarını tavsiye edenler de var. Biz kullandığımız hastalarda yararlı olabileceğini düşündüren bulgular elde ettik.
Likopen ve kalp damar sağlığı
Likopen yağda çözünen bir maddedir. Kan dolaşımında zararlı LDL kolesterolle birlikte dolaşır ve E vitamini ile birlikte LDL’yi oksidasyondan korur. Oksidasyona maruz kalmış LDL damarların en önemli düşmanlarıdır, damar sertliğini tetikleyen temel maddedir. Fazla miktarlarda likopen tüketimi, kalp hastalığının önlenmesine yardım eder.
Alıntıdır!