Hastalık Irkçılık Derman Kur’an
1 Ocak 2009 Perşembe
Filistin; Şuurunu yitirmiş İslâm ümmetinin kalbinde bir yaradır.
Filistin; Gafleti kalınlaşmış, Dünyaya müptela olmuş Müslüman’a direniş örneğidir.
Filistin; Hayatını vahye göre değil, akla göre tanzime çalışan inananlara acılı bir misaldir.
Çok şey yazılabilir Filistin için; her yönüyle günümüz Müslümanlarının, ibret alması gereken sancılı coğrafyasıdır. Müslüman’ım diyen bütün insanlar içindir bu acı: Çünkü bu imtihan Dünyasında Filistin’in acısı ile bizler de imtihan oluyoruz. Sevgili Peygamberimiz bir hadisi şerifte “Bir kerih gördüğünüzde onu elinizle düzeltin, elinizle düzeltemiyorsanız dilinizle düzeltmeye çalışın, bunu da yapamıyorsanız hiç olmasa buğz ediniz” diye buyuruyor. Sahabe soruyor, bu dediğiniz üç merhaleyi de yapmayan bir insan nasıl biridir. Alemlere Rahmet olan yüce önderimiz can alıcı cevabı veriyor “onlardan olmayınız onlar yaşayan ölülerdir.” (Yarabbi bizi yaşayan ölülerden etme, âmin.) Bence asıl sıkıntı budur, dünyanın en zalim en âdi, en şerefsiz en katil Siyonistlerinin eli ile öldürülen Filistinliler, zahiren çok büyük acı çekseler de biz biliyoruz ki onlar Şehittirler. Cenâb-ı Mevla Kurân-ı Kerim de (Bakara 154.Ayet) Allah yolunda öldürülenlere "ölüler" demeyin. Hayır, onlar diridirler. Fakat siz sezemezsiniz diyor. Fakat ümmetin haline ve hele nefsime baktıkça hadisteki yaşayan ölüler arasında yaşamaktan korkuyorum inşallah onlardan değiliz .
Bu gün başta Filistin olmak üzere İslam coğrafyasının en büyük sıkıntısı hayatlarını vahiyle inşa yerine batı aklı ile inşa etmeye çalışmalarıdır.
Vahiy; ümmet anlayışını bize emrederken, batı içimize ırkçılık mikrobunu soktu, bizler vahiyi terk edince ırkçılığa, kabileciliğe, aşiretçiliğe kadar düştük, her düşüş bizden bir güzellik alıp götürdü ve bu günkü İslam ümmetinin hali göz önünde. İşte Filistin, işte Irak, işte Afganistan, Çeçenistan, Pakistan,Keşmir, Filipinler, Moro adaları bütün İslam coğrafyasını sayabilirsin hepsinde göz yaşı hepsinde sıkıntı. Kendi ülkemiz Türkiye de bir taraftan Kürtçülük, bir taraftan Türkçülük yapan ırkçıların sayesinde huzurumuz darmadağın değil mi? hastalık aynı, mikrop bir, içimize bu hastalığı atanlar, Siyonistler, dış güçler… Elimizde Kurân aşısı varken bu hastalığı bertaraf edemiyoruz ya, Hadisteki tarifi hatırlıyorum “Yaşayan Ölüler” merhum M.Akif bu konuda çok çile çekmiş ümmeti çok uyarmıştır. Bilirsiniz kendisi Arnavut’tur, amma Anadolu’nun kurtuluş savaşı kahramanlarındandır.
Sen! Ben! Desin efrat arada vahdeti kaldır.
Milletler için, işte kıyamet o zamandır.
Diye boşuna haykırmamış, artık bütün bu yeryüzü coğrafyasındaki acılardan ders almalıyız. M.Akif’in dediği gibi;
Tarih tekerrürden ibarettir diyorlar,
Hiç ibret alınsaydı tekerrürmü ederdi.
İbret alalım, aklımızı kullanalım, silkinip gafletten uyanalım, çünkü ırkçılık hücrelerimize kadar işlemiş, bir davranışı sürekli yapınca bazen yaptığımız davranışın Allahın haram ettiği Peygamberimizin veda hutbesinde “Ayaklarının altındadır” dediği bir fiil olduğunun farkına bile varmıyoruz. Dünyadan Ülkemize, Ülkemizden İlimize, İlimizden İlçemize basamak basamak iniyoruz, hep aynı hastalık. Büyük çoğunluğu mütedeyyin insanlardan oluşan ilçemizde (Çelikhan) içtimai, iktisadi ve siyasi her konuda en etkin unsur kabilecilik değil mi? Tercihlerimizi Allah ve Resulünün emirlerine göre mi? Yoksa kabilenizin ve şahsınızın menfaatine göre mi? yapıyoruz. Lütfen kendimize soralım. Şimdi ilçeden beldeye hatta köye, mahalleye inin hep aynı hastalığı göreceksiniz.
Netice şu; dert belli ismine, ırkçılık mı, kabilecilik mi, aşiretçilik mi ne derseniz deyin, derman tek kelime ile Kur’an dır.
Biliyorum Filistin ile ilgili yazı yazarken, sözü Çelikhan’a neden getirdin diye bana kızacak kardeşlerim olacaktır. Ama hastalık her yerde aynı; belki Hamas ile El fetih bu hastalıktan dolayı anlaşamıyorlardır. Ama çok kızacak olurlarsa ilçemizde kelimesini yanındaki parantezin içine Çelikhan değil de başka bir ilçe ismi koyarak okusunlar, görecekler ki o hastalık orda da var.
Cenâb-î Hâk hepimize zihinlerimizi ve gönüllerimizi Kur’an eczanesinden aldığımız ilaçlar ile sevgili Peygamberimizin hayat hastanesinde tedavi olarak maddi ve manevi bütün hastalıklardan kurtulmayı nasip etsin. ( Âmin )
Hepinizin Hicri ve Milâdî yeni yılınızı ve Aşure gününüzü tebrik ediyorum. Allahtan bütün insanlık için huzur ve barışa vesile olmasını temenni ediyorum.
Haziran kardeşime de selam eder, kalemini Lami’a dan yana değil Fâtıma’dan yana kullanmasını diliyor, kedisine yine şiir ile cevap veriyorum.
HEY GİDİ NADAN
Her ışık huzmesinde yedi renk varmış,
Her gecenin sabahı, kıştan sonra baharmış,
O irade istemez ise, yaprak kıpırdamazmış,
Bunu görmeyen göz kör, hisler ise karamış.
Haziranın Güneşine inat, sığındım gecelere,
Anlatamadım biliyorum,duygularımı sizlere.
Müebbet muhabbet dilemiştin, bütün gençlere,
Sevgidir hayat veren, dünyada güzelliklere.
Ben nefsimde arıyorum her suçu,
Asla olmadım ne şucu, ne bucu,
Azıcık sana dayanınca acının ucu,
Başka zihniyetlerde buldun suçu.
Kim beslenmiş kin ile, kim kanla,
Kim mazlumu ezmiş, semirmiş haramla,
Kim halkı aldatmış yıllarca, yalanla,
Unutma; hesaplar görülecek mizanda.
Lami’a ya benzettin, hey gidi nadan,
Kardeşliği emretmiş yüce yaradan,
Aç aşka yelkenlerini, gideceğin son liman,
Sana da,bana da, hepimize olsun Hz. Kur’an.
Selam ve Dua ile…
1 Ocak 2009 Perşembe
Filistin; Şuurunu yitirmiş İslâm ümmetinin kalbinde bir yaradır.
Filistin; Gafleti kalınlaşmış, Dünyaya müptela olmuş Müslüman’a direniş örneğidir.
Filistin; Hayatını vahye göre değil, akla göre tanzime çalışan inananlara acılı bir misaldir.
Çok şey yazılabilir Filistin için; her yönüyle günümüz Müslümanlarının, ibret alması gereken sancılı coğrafyasıdır. Müslüman’ım diyen bütün insanlar içindir bu acı: Çünkü bu imtihan Dünyasında Filistin’in acısı ile bizler de imtihan oluyoruz. Sevgili Peygamberimiz bir hadisi şerifte “Bir kerih gördüğünüzde onu elinizle düzeltin, elinizle düzeltemiyorsanız dilinizle düzeltmeye çalışın, bunu da yapamıyorsanız hiç olmasa buğz ediniz” diye buyuruyor. Sahabe soruyor, bu dediğiniz üç merhaleyi de yapmayan bir insan nasıl biridir. Alemlere Rahmet olan yüce önderimiz can alıcı cevabı veriyor “onlardan olmayınız onlar yaşayan ölülerdir.” (Yarabbi bizi yaşayan ölülerden etme, âmin.) Bence asıl sıkıntı budur, dünyanın en zalim en âdi, en şerefsiz en katil Siyonistlerinin eli ile öldürülen Filistinliler, zahiren çok büyük acı çekseler de biz biliyoruz ki onlar Şehittirler. Cenâb-ı Mevla Kurân-ı Kerim de (Bakara 154.Ayet) Allah yolunda öldürülenlere "ölüler" demeyin. Hayır, onlar diridirler. Fakat siz sezemezsiniz diyor. Fakat ümmetin haline ve hele nefsime baktıkça hadisteki yaşayan ölüler arasında yaşamaktan korkuyorum inşallah onlardan değiliz .
Bu gün başta Filistin olmak üzere İslam coğrafyasının en büyük sıkıntısı hayatlarını vahiyle inşa yerine batı aklı ile inşa etmeye çalışmalarıdır.
Vahiy; ümmet anlayışını bize emrederken, batı içimize ırkçılık mikrobunu soktu, bizler vahiyi terk edince ırkçılığa, kabileciliğe, aşiretçiliğe kadar düştük, her düşüş bizden bir güzellik alıp götürdü ve bu günkü İslam ümmetinin hali göz önünde. İşte Filistin, işte Irak, işte Afganistan, Çeçenistan, Pakistan,Keşmir, Filipinler, Moro adaları bütün İslam coğrafyasını sayabilirsin hepsinde göz yaşı hepsinde sıkıntı. Kendi ülkemiz Türkiye de bir taraftan Kürtçülük, bir taraftan Türkçülük yapan ırkçıların sayesinde huzurumuz darmadağın değil mi? hastalık aynı, mikrop bir, içimize bu hastalığı atanlar, Siyonistler, dış güçler… Elimizde Kurân aşısı varken bu hastalığı bertaraf edemiyoruz ya, Hadisteki tarifi hatırlıyorum “Yaşayan Ölüler” merhum M.Akif bu konuda çok çile çekmiş ümmeti çok uyarmıştır. Bilirsiniz kendisi Arnavut’tur, amma Anadolu’nun kurtuluş savaşı kahramanlarındandır.
Sen! Ben! Desin efrat arada vahdeti kaldır.
Milletler için, işte kıyamet o zamandır.
Diye boşuna haykırmamış, artık bütün bu yeryüzü coğrafyasındaki acılardan ders almalıyız. M.Akif’in dediği gibi;
Tarih tekerrürden ibarettir diyorlar,
Hiç ibret alınsaydı tekerrürmü ederdi.
İbret alalım, aklımızı kullanalım, silkinip gafletten uyanalım, çünkü ırkçılık hücrelerimize kadar işlemiş, bir davranışı sürekli yapınca bazen yaptığımız davranışın Allahın haram ettiği Peygamberimizin veda hutbesinde “Ayaklarının altındadır” dediği bir fiil olduğunun farkına bile varmıyoruz. Dünyadan Ülkemize, Ülkemizden İlimize, İlimizden İlçemize basamak basamak iniyoruz, hep aynı hastalık. Büyük çoğunluğu mütedeyyin insanlardan oluşan ilçemizde (Çelikhan) içtimai, iktisadi ve siyasi her konuda en etkin unsur kabilecilik değil mi? Tercihlerimizi Allah ve Resulünün emirlerine göre mi? Yoksa kabilenizin ve şahsınızın menfaatine göre mi? yapıyoruz. Lütfen kendimize soralım. Şimdi ilçeden beldeye hatta köye, mahalleye inin hep aynı hastalığı göreceksiniz.
Netice şu; dert belli ismine, ırkçılık mı, kabilecilik mi, aşiretçilik mi ne derseniz deyin, derman tek kelime ile Kur’an dır.
Biliyorum Filistin ile ilgili yazı yazarken, sözü Çelikhan’a neden getirdin diye bana kızacak kardeşlerim olacaktır. Ama hastalık her yerde aynı; belki Hamas ile El fetih bu hastalıktan dolayı anlaşamıyorlardır. Ama çok kızacak olurlarsa ilçemizde kelimesini yanındaki parantezin içine Çelikhan değil de başka bir ilçe ismi koyarak okusunlar, görecekler ki o hastalık orda da var.
Cenâb-î Hâk hepimize zihinlerimizi ve gönüllerimizi Kur’an eczanesinden aldığımız ilaçlar ile sevgili Peygamberimizin hayat hastanesinde tedavi olarak maddi ve manevi bütün hastalıklardan kurtulmayı nasip etsin. ( Âmin )
Hepinizin Hicri ve Milâdî yeni yılınızı ve Aşure gününüzü tebrik ediyorum. Allahtan bütün insanlık için huzur ve barışa vesile olmasını temenni ediyorum.
Haziran kardeşime de selam eder, kalemini Lami’a dan yana değil Fâtıma’dan yana kullanmasını diliyor, kedisine yine şiir ile cevap veriyorum.
HEY GİDİ NADAN
Her ışık huzmesinde yedi renk varmış,
Her gecenin sabahı, kıştan sonra baharmış,
O irade istemez ise, yaprak kıpırdamazmış,
Bunu görmeyen göz kör, hisler ise karamış.
Haziranın Güneşine inat, sığındım gecelere,
Anlatamadım biliyorum,duygularımı sizlere.
Müebbet muhabbet dilemiştin, bütün gençlere,
Sevgidir hayat veren, dünyada güzelliklere.
Ben nefsimde arıyorum her suçu,
Asla olmadım ne şucu, ne bucu,
Azıcık sana dayanınca acının ucu,
Başka zihniyetlerde buldun suçu.
Kim beslenmiş kin ile, kim kanla,
Kim mazlumu ezmiş, semirmiş haramla,
Kim halkı aldatmış yıllarca, yalanla,
Unutma; hesaplar görülecek mizanda.
Lami’a ya benzettin, hey gidi nadan,
Kardeşliği emretmiş yüce yaradan,
Aç aşka yelkenlerini, gideceğin son liman,
Sana da,bana da, hepimize olsun Hz. Kur’an.
Selam ve Dua ile…