Hayat Bizim Neremizde ?

hayal

Aktif Üye
Katılım
5 Aralık 2009
Mesajlar
62
Tepki
142
Puan
33
Konum
Balıkesir
Hayat bizim neremizde? Dışımız bir o kadar içimiz ki ve o kadar bizden birisi ki. Hep kapıları zorladık ömrümüz boyunca ve hiç kapımızı çalan olmadı. Kapılar açılmadıkça ısrar ettik durmadan. İnatla savurduk yumruklarımızı boşluğa. Yanı başımızda bir anahtar asılı dururken, öfkemizden göremedik. Öfkemiz mantık melekelerimizin önüne geçmişti. Sonra bir dünya mazeret, bir dünya su-i zanda bulunduk. Heybemizde biriken kötülükleri temizleyecek ne zaman ne de imkân bulabildik…
Kaynak : yorumla.net - Hayat Bizim Neremizde ?

“Vurmak, hakikatte kötü huyadır. Kilim dövülmez, tozu dövülür. Meclis de var, zindan da. Her ikisi de lazım. Meclis ihlâs sahibi olana, zindan ham kişiye.”

Zindanı kendi evimiz bildik. Ömrümüz boyunca toz ve tüyle cebelleştik. İçimizde dev gibi büyüyen umutlarımız hafifçe uçtu elimizden. Beynimizde oluşan kara delikleri sabır, dua ve şükür adreslerine vura vura geçirdik ömrümüzü. Her isyana yönelişimizde bir kez daha döndük aynı adrese. Her döndüğümüzde bulduk acılarımızın tedavisini.

“Yarayı deşmek lazım. Deşeceğin yerde üstüne merhem korsan pisliği kökleştirmiş olursun. Yaranın altındaki eti yer. Yarı faydası olsa elli tane ziyanı olur.”

Hep pansuman tedavileriyle heba ettik vakitlerimizi. Zaman avuçlarımızdan göçmen kuşlar gibi uçtu gitti. Hayatın içindekilere kafa yorarken çoğu zaman içimizdeki hayattan kopup gittik. İçimizdeki hayatın aslında dışımızdan bir farkı yoktu. Dışımızda olanlar içimize formatlanmıştı. Kodları bulmak hayli zaman aldı. Hayli zaman uğraştık şifrelerle. En sonunda devrin en büyük buluşuyla uyandık bir sabaha. Hayat bir gecelik düştü sadece ve hayat tarlalara eğe kemiğinden tohum ekmekti. Biz atın terkisinde düş uykusunda seyrüsefer eylerken burağın heybesinde sevinç naraları düşlemiştik. Düş uykusu belleklerimizde bir karineydi…


“Bir terazinin her kefesine birer dağ konulsa ve dengelense, bir batman ağırlık o iki dağ ile oynayabilir, yukarı kaldırıp, aşağı indirebilir.”


Öyle de oldu. Hep terazinin bize bakan yanı yukarıda kaldı. “Sözde ağır pahada hafif” şeylerle uğraştık. Hafifleştikçe alçaldığımızı hissedemedik. Hayatı yorumlamaktan ve tanımaktan uzak ve aciz, denge edebiyatı ürettik. Azar azar her iki tarafı da idare ettik. Aslında eridik ve farkedemedik. Buzullarımız yavaş yavaş erirken küresel bir felakete doğru yelken açtığımızı göremedik. Küresel felaketin küresel bir tükeniş olduğu anlayamadık. Yolun da tam ortasında bir aysberge çarpana kadar devam etti bu aymazlığımız. Sonra uyandık. Tam da zamanında. Az daha ateşe odun olmak üzereydik. Az daha bir ömür boyu sevgiliyle buluşma anını elimizden kaçıracaktık.


“İnsan hem mermerdir, hem de onu yontacak heykeltraş.” diyor Alexis Carrel. Gerçek şekli (karakter) almak için vurulan her çekiç darbesinde kıvılcımlar çıksa da, aslında bu kıvılcımlara razı olmak, daha güzel şekli vermeyi kolaylaştırır. Vurulan çekiç darbeleri aslında kendi hazinemize iniyor. Kazanmak bu darbelere katlanmak gayretinde gizlidir. “Rabbimden büyük hediye” diyebilmektir kazanmak. Suya değil, mermere yazmaktır, kalıcı olmaktır kazanmak. Eğer hedef kazanmaksa sonuna kadar mücadele etmeliyiz hayatla ve içindekilerle. Hem dünyamız hem ukbamız için. Hala kollar sıvanmamışsa beyinlere büyük değişimin nüveleri atılmamış demektir. Başarmak isteyen girdiği yolu dönüşü imkânsız hale getirmelidir. Haydin ya Allah…


alıntı
 

ilk_nur

Daimi Üye
Katılım
9 Aralık 2009
Mesajlar
32.413
Tepki
37.064
Puan
113
Konum
.....
“İnsan hem mermerdir, hem de onu yontacak heykeltraş.” diyor Alexis Carrel. Gerçek şekli (karakter) almak için vurulan her çekiç darbesinde kıvılcımlar çıksa da, aslında bu kıvılcımlara razı olmak, daha güzel şekli vermeyi kolaylaştırır


ne kada doğru bi söz
 

Şu anda bu konu'yu okuyan kullanıcılar

    Üst