rüzgar gülü
Daimi Üye
Hayatın Sonbaharı
Cenâb-ı Hak buyuruyor:
“Sizi güçsüz yaratan, sonra güçsüzlüğün ardından kuvvet veren ve sonra kuvvetin ardından güçsüzlük ve ihtiyarlık veren, Allah'tır. O, dilediğini yaratır. O, hakkıyla bilendir, üstün kudret sahibidir.” (Rûm, 54)
Rasûlullah (sav) buyurdular:
“Allah Teâlâ, yaşından ötürü bir ihtiyara saygı gösteren gence, yaşlılığında hizmet edecek kimseler lutfeder.” (Tirmizî, Birr 75)
Hz. Ömer der ki:
“–Hz. Ebû Bekir’in hilâfeti zamanında Medîne’nin kenar mahallesinde âmâ ve ihtiyar bir kadın vardı. Her gün ona uğrayarak ihtiyacını görmek isterdim. Fakat her gittiğimde benden önce birinin gelerek lüzumlu işleri yaptığını, bu düşkün insanın ihtiyaçlarını karşıladığını görürdüm.
Bir gün merak ettim. «Acaba her gün bu sevabı işleyen zât kimdir?» diye düşündüm ve erkenden giderek bir yere saklandım. Bir de ne göreyim hergün gelip kadının işlerini gören o sâlih zât Halîfe Ebû Bekir imiş. Karşımda onu görüverince büyük bir şaşkınlık içinde:
“–Hayatıma yemin olsun ki o sensin?” dedim.” (Suyûtî, Tarîhu’l-hulefâ, s. 80; Ramazanoğlu Mahmûd Sâmî, Hz. Ebû Bekir Sıddîk, s. 120)
Cenâb-ı Hak buyuruyor:
“Sizi güçsüz yaratan, sonra güçsüzlüğün ardından kuvvet veren ve sonra kuvvetin ardından güçsüzlük ve ihtiyarlık veren, Allah'tır. O, dilediğini yaratır. O, hakkıyla bilendir, üstün kudret sahibidir.” (Rûm, 54)
Rasûlullah (sav) buyurdular:
“Allah Teâlâ, yaşından ötürü bir ihtiyara saygı gösteren gence, yaşlılığında hizmet edecek kimseler lutfeder.” (Tirmizî, Birr 75)
Hz. Ömer der ki:
“–Hz. Ebû Bekir’in hilâfeti zamanında Medîne’nin kenar mahallesinde âmâ ve ihtiyar bir kadın vardı. Her gün ona uğrayarak ihtiyacını görmek isterdim. Fakat her gittiğimde benden önce birinin gelerek lüzumlu işleri yaptığını, bu düşkün insanın ihtiyaçlarını karşıladığını görürdüm.
Bir gün merak ettim. «Acaba her gün bu sevabı işleyen zât kimdir?» diye düşündüm ve erkenden giderek bir yere saklandım. Bir de ne göreyim hergün gelip kadının işlerini gören o sâlih zât Halîfe Ebû Bekir imiş. Karşımda onu görüverince büyük bir şaşkınlık içinde:
“–Hayatıma yemin olsun ki o sensin?” dedim.” (Suyûtî, Tarîhu’l-hulefâ, s. 80; Ramazanoğlu Mahmûd Sâmî, Hz. Ebû Bekir Sıddîk, s. 120)