'Hayırlı Evlat' Için 5 Önemli Eğitim Şart

Oruc

Daimi Üye
Katılım
17 Temmuz 2008
Mesajlar
2.598
Tepki
2.379
Puan
113
Yaş
49
Konum
izmir
'Hayırlı Evlat' Için 5 Önemli Eğitim Şart

"Hayırlı evlat" yetiştirmek, her anne-babanın arzusudur. Fakat çocuğun "hayırlı" mı "hayırsız" mı olduğunu çok geç fark ederiz. Fark ettiğimizde ise büyük oranda iş işten geçmiştir.


Bu nedenle çocuk eğitiminde erken davranmak önemlidir. Zira çocuğun eğitiminde okul öncesi dönem çok önemlidir ve tüm kaynaklar, bu dönemde edinilen davranışların insanın hayat çizgisini belirlediğini belirtirler. Dolayısıyla çocuğun eğitimine bu dönemde başlanmalıdır. Bu eğitim sürecine başlarken ilk elde sorulması gereken soru: Hayırlı evladın nitelikleri nelerdir ve hangi kaynaklardan beslenerek bu nitelikler kazandırılabilir?

Yüce Allah, Lokman Sûresi'nde (13-19) Lokman'ın (as) dilinden çocuğun eğitiminde nelerin öncelenmesi gerektiğini bakın nasıl sıralıyor: Kulluk bilinci; ebeveyne hürmet; vicdan muhasebesi; toplumsal duyarlılık; alçakgönüllülük.

1. Kulluk bilinci verilmeli

Yüce Allah (cc) çocuğun öncelikle tanımasını ve kendisine şükretmesini emreder. Çocuğun bir davranış olarak da özellikle namazla Yaradan'ına şükrünü eda etmesi gerektiği bu ayetlerde zikredilir. Çünkü namaz, en bariz kulluk göstergesi olarak kabul edilir. Kulluk bilinci, insanın ayırıcı vasfıdır. Çocuğa bundan sonra kazandırılacak her davranışın da zemini olarak değerlendirilmelidir.

2. Ebeveyne hürmet önemli

Çocuğun edinmesi gereken ikinci terbiye, ebeveyne özellikle de kendisi için büyük meşakkatlere göğüs geren anneye karşı hürmet ve şükran borcudur. Ebeveyne hürmet duygusu aşılandığında çocuk kendini aynı zamanda topluma karşı sorumlu hissedecektir. Bu sorumluluk hissi neslin sıhhatini sağladığı gibi geleneksel değerlerin aktarılmasını da mümkün kılar. Bu da toplumun safiyetinin korunması anlamına gelir. Veysel Karanî'yi dilden dile taşıyan kültür, abesle iştigal etmemektedir.

3. Toplumsal sorumluluk bilincine sahip olmalı

Çocuğun edinmesi gereken diğer bir davranış ise "toplumsal sorumluluk" bilincidir. Davranışlarından yalnız kendisi sorumlu olan birey, insan olması hasebiyle, zamanla kantarın topuzunu kaçıracaktır. En etkili kanunlar yürürlükte olsa bile kendine ve topluma karşı sorumluluk duygusu kazanmadığı için, birey istese de davranışlarını kontrol edemeyecektir. Buna karşılık, her bir ferdin yek diğerini hayra ve sabra davet ettiği, iyi işlerinde takdir edip, kötü davranışlarında uyardığı bir toplum, menzil-i maksuda en az hasarla ve süratli bir şekilde ulaşabilir. Diğer taraftan, şairin "kim var denildiğinde sağına ve soluna bakmadan ben varım diyebilecek bir gençlik" mısraı kulaklarımızdadır. Tabii ki bu sorumluluğun yükü de ağırdır. Bunun için hem çok çalışmalı -ki sebat ister- hem de başa gelenlere sabretmelidir.

4. Alçakgönüllü olmalı

Son emir ise çağı bir güneş gibi aydınlatır: Böbürlenerek yürüme. Özgüveni tam olarak yetişiyor çocuklarımız. Şüphesiz, böyle olması da gerekir. Ne var ki bu güven, onu yol arkadaşlarından ayırmamalıdır. İnsanların farklı meziyetlere sahip olduğunu bilerek, herkesin kendince değerli olduğunu bilmelidir. Hem elimizdekilerin kaçını, kendi başarımızla elde ettik ve kaçını istediğimiz kadar elimizde tutabiliriz ki? Kaldı ki bu çocuk, sahip olduğu sıradan bir nimet için bile şükretmeyi/teşekkür etmeyi ve en büyük zenginlikler içinde arkadaşlarından biriymiş gibi davranmayı bilmelidir.

5. Her çocuk, vicdan sahibi olarak yetişmeli

Çocuk, vicdanı ile baş başa kaldığında kendini dizginlemeyi bilmelidir. Toplumsal yaralarımızın temelinde bu noktadaki hassasiyet eksikliğinin yattığı, aklı başında herkesin kabul ettiği bir gerçektir. Hardal tanesi kadar bile olsa "bunu bilen bir Yaradan" inancı ile yetişen çocuk, şeffaf bir toplumu kendiliğinden oluşturacaktır. Hatta, şeffaflığın derinleştiği bir ahlakî tutum edinmiş olacaktır. Yunus Emre bu vasfıyla asırlardır aramızda yaşar.
 

Şu anda bu konu'yu okuyan kullanıcılar

    Üst