Talebelerden biri, Mevlana'ya bir sepet incir getirmişti.
Mevlana inciri aldı ve, "Hayli güzel incir, fakat kemiği var" buyurdu ve yere bıraktı.
Talebe: "incirin nasıl kemiği olur efendim?" diye hayret etti ve yavaşça incirleri alıp gitti.
Bir zaman sonra tekrar bir sepet incirle dönüp geldi ve sepeti Mevlana'nın önüne koydu.
Mevlana bir tane alıp yedi ve,
"Bu incirin kemiği hiç yoktur" dedi ve incirleri arada bulunanlara dağıtmasını istedi.
Herkes bu duruma şaşakaldı. Sorulara şöyle cevap verdi:
"Bir dostum vardı. Onun bahçesine uğradım. Bahçivanı bağda bulamadım.
İzni olmadan bir sepet toplayıp Mevlena'ya getirtim.
Fakat niyetim bahçivanı gördüğümde topladığım incirlerin bedelini ödemekti.
Mevlana, bunu anladı ve yemedi. işte incirin kemiği buydu.
"Bu defa ise, doğruca o dostun bağına vardım.
Ondan incir satın alıp bedelini ödedim.
İşte Mevlana bu son getirdiğim inciri kabul edip iltifatlarda bulundu.