Her şey bitti!.. Sevgiliniz sizi terk etti. Bundan sonra sizi nelerin beklediğini bilmiyorsunuz... Çok ağlayıp, çok üzülseniz de bilin ki o geri dönmeyecek
KENDİNİZİ
üzgün hissediyorsunuz. Daha da önemlisi çok kızgınsınız... Ama ilk önce yasadıklarınızı özümsemek ve çektiginiz acilari unutmaniz gerekiyor. Biten iliskinin ardindan yeni bir hayata baslamak için belki birkaç haftaya, belki de birkaç aya ihtiyaciniz var. Hiç süphesiz bu dönemi atlatabilmek için elinizden geleni yapacaksiniz. Iste size birkaç öneri...
ÖFKEYİ DIŞA VURUN
Belki sinirinizi bağırıp çağırarak yenemeyeceğinizi düşünüyor olabilirsiniz, hatta bunun oldukça banal olduğuna da inanabilirsiniz. Ama emin olun hiçbir sey elinize geçenleri yere fırlatmaktan, etrafa yumruklamaktan daha çok rahatlatamaz sizi! Önemli olan hislerinizi dışa vurabilmeniz...
YASASIN ÖZGÜRLÜK
Simdiye kadar yapmaya firsat bulamadiginiz hayallerinizi gerçeklestirin. Daha önceleri vakit ayiramadiginiz hobilerinizi hayata geçirin. Sevgilinizin kedilere karsi alerjisi mi vardi? Hemen kendinize bir kedi alin. Ya da sevgilinizin boy kompleksi mi vardi? O zaman vitrinde gördügünüz yüksek topuklu ayakkabilarin alinma vakti gelmistir. Unutmayin siz artik özgür bir insansiniz.
İNTİKAMI UNUTUN
Biten bir iliskinin ardindan, terk edilen tarafin ilk aklina gelen öc almaktir. Ancak öc alamak size sadece zaman kaybettirecektir. Ama eger nasil öc alacaginizi düsünmek hosunuza gidiyorsa hayata geçirmeyeceginiz planlar kurmanizda bir sakinca yok.
DOSTLARINIZI ARAYIN
Artik özgürsünüz ve kendi arkadaslarinizla daha sik vakit geçirebilirsiniz. Özellikle ne zamandir aramayi düsündügünüz, ancak her zaman baska bir isiniz çiktigi için iletisim kurmadiginiz dostlarinizi arayin. Kiz arkadisinzla her zaman ertelediginiz alisverisi yapin. Ayrica gardrobunuzu yenilemek size de iyi gelecektir.
Kiz arkadaslarinizla sohbet etmek, bira içip, televizyon seyretmek sizi sakinlestirir. Kizlarla dedikodu yapmak da sizi karamsar ruh halinden kurtarip, neselendirir...
Benim yerime birini koyamayacaktın ve ben bunu zaten biliyordum
Sen benim yerime birini koyamayacaktın ve ben bunu zaten biliyordum...Ama keşfetmek istedin sen. Sokaklarda kaybolup sonra yine bana, o seni kucaklayan sıcacık kalp yuvana geri dönmek istedin. Ne kadar çamura bulanırsan bulan; seni temizleyip paklayacak olan nasılsa hep bendim.
Beni severdin. Hem de çok. Ama bir avcunun içinde korurken beni, sen hep sana ait olası yeni bir şeyler arardın. Daha çok, daha renkli ne varsa gözünü birinden diğerine kaydıra kaydıra ruhunu neşelendirirdin.Biz bunu seninle hiç tartışmadık bile.
Ama günün birinde beni sıkıca içinde tuttuğun avuç aniden gevşedi... Yüzüne baktım, gözlerin bana farkındalığını yitirmiş, eşsiz bulduğun birşeyi takipteydi...Ben, bir küçük parmak kız, atladım avucundan.Silkelendim.Unutularak terkedilmenin yakıcılığını söndürdüm tenimde.
İlk defa yerimi bir başkasına vermiştin.Yerime onu yerleştirmiş, sevdiğim yemeği, giydiğim hırkayı ona sunmuştun.Herşey bir kenara, sen aslında ona ‘ben’ olma hakkı vermiştin.
Yeni gelen sevmemişti tabi bana serin bir baharda aldığın o kötü renkli hırkayı.(Zaten bana da o hırkayı sevdiren örgüsü değil hatırasıydı. Ki o da, yalnız benim aklımdaydı... )
Çok geçmeden acıyla farkettin ki, bir başkası sana ‘ben’ olamayacaktı.
*İlk kez telaşla çaldın kalbimin kapılarını.Kalbimin bir başka yere taşınacağını nereden hesaplayasın...*
Benim yerime birini koyamadın ve ben böyle olacağını zaten biliyordum...Ama kendin görmek istedin sen.‘Çok bilen, çok konuşan ben olmamalıyım’ dedim.Müdehalesizlik lazımdı sana, farkedip sustum.
Sen de; - ne büyük bir ustalıkla - kendi denizinin içinde nefes tutma denemesi yapıp, bir daha çıkamayacağı bile bile dalan dalgıç gibi ; KENDİNİ BOĞDUN...Aptallıklarını yuttun.Tuzlu anıların, kumlu bencilliğin vücuduna doldu...
Aynı denizin sularında izledim seni. Uzaktan gördüm çırpınırken, ama bu kez yardım etmedim.Halin korkunçtu.Ama hayat bu.İki kişilik sandalımda artık senin için yer yoktu.
(Kimseyi kimsenin yerine koyamazsınız. Bu hayatta her hakeden kendi yerini açar... )
alıntıdır
KENDİNİZİ
üzgün hissediyorsunuz. Daha da önemlisi çok kızgınsınız... Ama ilk önce yasadıklarınızı özümsemek ve çektiginiz acilari unutmaniz gerekiyor. Biten iliskinin ardindan yeni bir hayata baslamak için belki birkaç haftaya, belki de birkaç aya ihtiyaciniz var. Hiç süphesiz bu dönemi atlatabilmek için elinizden geleni yapacaksiniz. Iste size birkaç öneri...
ÖFKEYİ DIŞA VURUN
Belki sinirinizi bağırıp çağırarak yenemeyeceğinizi düşünüyor olabilirsiniz, hatta bunun oldukça banal olduğuna da inanabilirsiniz. Ama emin olun hiçbir sey elinize geçenleri yere fırlatmaktan, etrafa yumruklamaktan daha çok rahatlatamaz sizi! Önemli olan hislerinizi dışa vurabilmeniz...
YASASIN ÖZGÜRLÜK
Simdiye kadar yapmaya firsat bulamadiginiz hayallerinizi gerçeklestirin. Daha önceleri vakit ayiramadiginiz hobilerinizi hayata geçirin. Sevgilinizin kedilere karsi alerjisi mi vardi? Hemen kendinize bir kedi alin. Ya da sevgilinizin boy kompleksi mi vardi? O zaman vitrinde gördügünüz yüksek topuklu ayakkabilarin alinma vakti gelmistir. Unutmayin siz artik özgür bir insansiniz.
İNTİKAMI UNUTUN
Biten bir iliskinin ardindan, terk edilen tarafin ilk aklina gelen öc almaktir. Ancak öc alamak size sadece zaman kaybettirecektir. Ama eger nasil öc alacaginizi düsünmek hosunuza gidiyorsa hayata geçirmeyeceginiz planlar kurmanizda bir sakinca yok.
DOSTLARINIZI ARAYIN
Artik özgürsünüz ve kendi arkadaslarinizla daha sik vakit geçirebilirsiniz. Özellikle ne zamandir aramayi düsündügünüz, ancak her zaman baska bir isiniz çiktigi için iletisim kurmadiginiz dostlarinizi arayin. Kiz arkadisinzla her zaman ertelediginiz alisverisi yapin. Ayrica gardrobunuzu yenilemek size de iyi gelecektir.
Kiz arkadaslarinizla sohbet etmek, bira içip, televizyon seyretmek sizi sakinlestirir. Kizlarla dedikodu yapmak da sizi karamsar ruh halinden kurtarip, neselendirir...
Benim yerime birini koyamayacaktın ve ben bunu zaten biliyordum
Sen benim yerime birini koyamayacaktın ve ben bunu zaten biliyordum...Ama keşfetmek istedin sen. Sokaklarda kaybolup sonra yine bana, o seni kucaklayan sıcacık kalp yuvana geri dönmek istedin. Ne kadar çamura bulanırsan bulan; seni temizleyip paklayacak olan nasılsa hep bendim.
Beni severdin. Hem de çok. Ama bir avcunun içinde korurken beni, sen hep sana ait olası yeni bir şeyler arardın. Daha çok, daha renkli ne varsa gözünü birinden diğerine kaydıra kaydıra ruhunu neşelendirirdin.Biz bunu seninle hiç tartışmadık bile.
Ama günün birinde beni sıkıca içinde tuttuğun avuç aniden gevşedi... Yüzüne baktım, gözlerin bana farkındalığını yitirmiş, eşsiz bulduğun birşeyi takipteydi...Ben, bir küçük parmak kız, atladım avucundan.Silkelendim.Unutularak terkedilmenin yakıcılığını söndürdüm tenimde.
İlk defa yerimi bir başkasına vermiştin.Yerime onu yerleştirmiş, sevdiğim yemeği, giydiğim hırkayı ona sunmuştun.Herşey bir kenara, sen aslında ona ‘ben’ olma hakkı vermiştin.
Yeni gelen sevmemişti tabi bana serin bir baharda aldığın o kötü renkli hırkayı.(Zaten bana da o hırkayı sevdiren örgüsü değil hatırasıydı. Ki o da, yalnız benim aklımdaydı... )
Çok geçmeden acıyla farkettin ki, bir başkası sana ‘ben’ olamayacaktı.
*İlk kez telaşla çaldın kalbimin kapılarını.Kalbimin bir başka yere taşınacağını nereden hesaplayasın...*
Benim yerime birini koyamadın ve ben böyle olacağını zaten biliyordum...Ama kendin görmek istedin sen.‘Çok bilen, çok konuşan ben olmamalıyım’ dedim.Müdehalesizlik lazımdı sana, farkedip sustum.
Sen de; - ne büyük bir ustalıkla - kendi denizinin içinde nefes tutma denemesi yapıp, bir daha çıkamayacağı bile bile dalan dalgıç gibi ; KENDİNİ BOĞDUN...Aptallıklarını yuttun.Tuzlu anıların, kumlu bencilliğin vücuduna doldu...
Aynı denizin sularında izledim seni. Uzaktan gördüm çırpınırken, ama bu kez yardım etmedim.Halin korkunçtu.Ama hayat bu.İki kişilik sandalımda artık senin için yer yoktu.
(Kimseyi kimsenin yerine koyamazsınız. Bu hayatta her hakeden kendi yerini açar... )
alıntıdır