rüzgar gülü
Daimi Üye
Anlatılır ki, Nasreddin hoca, bir yolculuk esnasında ceviz ağacının altında dinlenirken, ceviz ağacının meyvelerinin küçük, ama karşısındaki kabak bitkisinin meyvelerinin büyük olması dikkatini çekmiş.
"Allah'ım, hikmetinden sual olunmaz, ama bu kocaman ağaca bu küçük küçük meyveler, ama şu küçücük bitkiye büyük büyük kabaklar vermişsin. Acaba niye?" demiş.
Bu düşüncelerle meşgul iken tatlı bir uykuya dalmış. Birazdan başına bir ceviz düşmesiyle uyanmış:
"Aman yâ Rabbi! Sana şükürler olsun. Ya benim düşündüğü gibi bunları yaratsaydın? Ne olurdu benim halim?" demiş.
Gerçekten de insan, şu âleme dikkatle baktığında, herşeyin yerli yerinde olduğunu görür. Öyle ki. herhangi birşeyi yaratıldığı tarzdan başka şekilde düşünüp, "Böylesi daha iyi olurdu" diyemeyiz.
Nasreddin Hoca, artık herşeyin yerli yerinde olduğunun farkındadır. Birgün cemaate tatlı tatlı sohbet ederken, "Ey cemaat," demiş, "Allah, deveye kanat takmamakla bize ne büyük lütufta bulunmuş biliyor musunuz?"
Cemaat, "Hayır hocam ,bilmiyoruz" demişler. Hoca sözüne şöyle devam etmiş:
" Şimdi düşünün, devenin kanatları olsaydı, havada kuşlar gibi uçsaydı, sonra da sizin evinizin damına ya da bahçedeki ağaçlarınıza konsaydı, ne olurdu haliniz?"
* * *
Eski zamanlarda adamın biri kırlarda dolaşırken siyah bir böcek dikkatini çekmiş. Kendi fikrince onun varlığını lüzumsuz görmüş.
"Allah bunu niye yarattı? Aslında bu olmasa da olurdu." diye düşünmüş.
Aradan zaman geçmiş, adam amansız bir hastalığa yakalanmış.Doktorlar derdine derman bulamıyormuş. Derken tecrübeli bir doktor buna demiş:
"Kırlarda siyah bir böcek vardır. Ondan bir ilaç yapacağız. Allah'ın izniyle iyileşeceksin."
İlaç yapılmış ve adam gerçekten iyileşmiş.
Bir gün, adam gemiyle yolculuk yaparken denizde büyük bir fırtına çıkmış. Dağlar gibi dalgalar her tarafı kaplamış. Koca gemi dalgalar arasında denize düşen bir fındık kabuğu gibi sallanıyormuş. Herkes can derdinde sağa sola koşuşuyor, feryat ediyormuş.
Fakat bu adam gayet sakin, sanki hiç bir tehlike yokmuş gibi dalgaları seyrediyor, âdeta dalgalarla dalga geçiyormuş. Onun halini görenler şaşırıp kalmış, "Be adam, ölüyoruz! Ama sen hiç bir şey olmamış gibi sakinsin. Bu ne duyarsızlık?" demişler.
Adam,"Ben Allah'ın işine karışmam. Bir defa karışır gibi oldum, bir böceği beğenmedim. Beğenmediğim o böceği ilaç olarak bana yutturdu. O ne yaparsa yerli yerindedir" demiş.
Erzurumlu İbrahim Hakkı, bu mânâyı şu güzel ifadelerle terennüm eder:
Hak, şerleri hayreyler,
Zannetme ki gayreyler,
Ârif ânı seyreyler,
Mevlâ görelim neyler,
Neylerse güzel eyler...
Deme şu niçin şöyle?
Yerindedir o, öyle.
Bak sonunda sabreyle.
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler...