E
esmanur
Misafir
İnsan davranışlarının temelinde motifler ve istekler bulunmaktadır. Yaptığımız her iş, verdiğimiz her karar ve tercihlerimizin altında bu motifler yatmaktadır. Örneğin her birimiz öğretim kurumlarında ilk ve orta öğretim eğitimlerini alırız. Her bir öğrencinin bu eğitimi alırken temeldeki motivasyonu farklıdır. Kimi merağından, öğrenmeyi çok sevdiğinden dolayı okula gider, kimi sosyal statü kazanıp saygın bir birey haline gelmek için, kimi aslında okumak istemediği halde ailesinin kendisinden böyle bir beklentisi olduğundan dolayı, kimi de aç kalmayıp bir meslek sahibi olmanın yolunun eğitim ve öğretimden geçtiğine inandığından dolayı okula gider.
Bunun gibi yaptığımız her şeyin altında yatan farklı sebepler vardır. Belki bu konuda ilginç bir nokta şu olabilir: Hemen hemen bütün insanlar benzer şeyleri ortak olarak yaparlar: Herkes sabah kalkar duş alır, dişlerini fırçalar, kahvaltısını yapar işe gider, alış veriş yapar, sevdiği insanlarla zaman geçirir, televizyon seyreder ve kitap okur. Ancak her birimizin arzuları ve beklentileri farklılık gösterebilmektedir.
Kuran?a baktığımız zaman benim anladığım (doğrusunu Allah bilir) arzu ve istekler konusunda iki temel gruplama yapılmaktadır: Heva ve heveslerinin peşinden sürüklenenler ve Allah rızası için hayra ve barışa yönelik işler yapanlar.
Kur?an?da heva ve hevesin peşinden gitmeyle ilgili olarak birçok ayet bulunmaktadır. Bunlardan bazılarını örnek olarak paylaşmak istiyorum:
Heva ve hevesini tanrı edinen ve Allah`ın (kendi katındaki) bir bilgiye göre saptırdığı, kulağını ve kalbini mühürlediği, gözünün üstüne de perde çektiği kimseyi gördün mü? Şimdi onu Allah`tan başka kim doğru yola eriştirebilir? Hala ibret almayacak mısınız?
Casiye 23
Rabbinden apaçık bir delil üzerinde bulunan kimse, kötü işi kendisine güzel görünen ve heveslerine uyan kimse gibi olur mu?
Muhammed 14
Eğer sana cevap veremezlerse, bil ki onlar, sırf heveslerine uymaktadırlar. Allah`tan bir yol gösterici olmaksızın kendi hevesine uyandan daha sapık kim olabilir! Elbette Allah zalim kavmi doğru yola iletmez.
Kasas 50
Ey Davud! Biz seni yeryüzünde halife yaptık. O halde insanlar arasında adaletle hükmet. Heva ve hevese uyma, sonra bu seni Allah`ın yolundan saptırır. Doğrusu Allah`ın yolundan sapanlara, hesap gününü unutmalarına karşılık çetin bir azap vardır.
Sad 26
Heva ve hevesine uyan insanlar görüldüğü üzere kendi kişisel keyiflerinin peşinden gitmekte, adaleti, sağ duyuyu, toplumsal düzeni ve Allah?ın rızasını göz önünde bulundurmamaktadırlar. Hevesinin peşinden giden kimse otorite olarak kendi arzusunu kabul etmekte, Allah?ın otoritesini hükümdarlığınıysa göz ardı etmektedir. Bu tip insanlar hırsızlık, zayıf insanları kendi çıkarları doğrultusunda mağdur etmek, ihtiyaç sahiplerine yardım etmemek, zina, fuhuş, zulüm ve kumar gibi kötü olduğu bilinen işleri yapmakta ve kendi nefislerine zulmetmektedirler.
Diğer taraftan hayra ve barışa yönelik işler yapmayla ilgili bazı ayetlerse aşağıdaki gibidir:
Allah`a ve âhiret gününe inanırlar, iyilik ve güzelliği belirlenmiş olana özendirirler, kötülük ve çirkinliği belirlenmiş olandan sakındırırlar. Hayır işlerde yarışırcasına koşarlar. İşte bunlar hayra ve barışa yönelik hizmet üretenlerdendir.
Al-i İmran 114
İman edip hayra ve barışa yönelik işler yapanlara gelince, Allah onlara ödüllerini tam olarak verecektir. Allah zalimleri sevmez.
Al-i İmran 57
Allah, inanıp hayra ve barışa yönelik işler yapanlara vaatte bulunmuştur: Onlar için bir bağışlanma ve büyük bir ödül vardır.
Maide 9
İman edip hayra ve barışa yönelik işler yapanlar -ki biz, her benliğe ancak yaratılış kapasitesi ölçüsünde görev yükleriz- ise cennetin dostlarıdır. Sürekli kalacaklardır orada.
Araf 42
Görüldüğü gibi insanın diğer alternatifi ise hayatının merkezine Allah?ın rızasını koyması ve onun hoşnutluğunu gözeterek güzel ve yerinde işler sergilemesidir. Böyle bir kişinin gayesi artık kendi keyfi değil Allah?ın rızasıdır. Hayırlı ve güzel işlere örnek olarak hâlis niyet ve amaçlarla, İslâm esaslarını, İslâmî düzeni hayata geçirmek, iş barışı içinde bilinçli, planlı, meşrû, faydalı, verimli çalışarak nimetin, ürünün bollaşmasını sağlamak, yerinde, haklı çıkışlar yaparak, düzelmeye, iyiliğe, iyileştirmeye ön ayak olmak, cârî-kalıcı hayırlar-sâlih ameller işlemek verilebilir. Bu şekilde Allah?ın rızasını hayatının merkezine koyup güzel işler sergileyen kimse kendini bu doğrultuda programlar, ülkesinin, toplumunun, inanların iyiliği için çalışır, sahip olduğu malını, bilgisini ve canını bu amaçla kullanır. Televizyon izlerken bunu kendini geliştirmek güncel olaylardan haberdar olmak ve gerekirse kendi hayırlı amaçları doğrultusunda müdahale etmek için, yemek yerken Allah?ın kendisine verdiği beden nimetini sağlıklı olarak koruyup onun yolunda kullanmak için yer.
Bence insan bir şey yaparken heva ve hevesinin peşinden mi gittiğini yoksa hayra ve barışa yönelik olarak Allah rızası için mi çalıştığını sürekli kontrol etmelidir. Evet, belki hepimiz müslümanız ve Allah?ın rızasını istiyoruz, ancak günlük yaşamımız ve koşturmamız içerisinde zaman zaman bunu unutabiliyor, vaktimizi, paramızı gereksiz yere harcayabiliyor, kişisel çıkar tartışmalarına girebiliyor, kendimizden daha zayıf durumda olanlara karşı kendi otoritemizi kabul ettirmek için haksız tutumlar sergileyebiliyor, ya da insanların görüşlerini menfi yönde manipule edebiliyoruz. Bunların hepsi Allah?ın rızasını unutup heva ve hevesimizin peşine düşebilmemizden kaynaklanıyor. Heva ve heves peşinden gitmek için ayetlerden de anlaşıldığı üzere illa da kafir olmak gerekmemektedir. Sad suresi 26. ayette de denildiği gibi heva ve hevese uymak Allah yolundan uzaklaşma sonucunu getirmektedir. Casiye suresi 23. ayetteyse heva ve hevesine uyanların kalplerinin mühürleneceği, gözlerinin üstüne perde çekileceği belirtilmekte ve artık Allah?ın yardımı olmadan o kişinin doğru yola erişmesinin mümkün olmayacağı belirtilmektedir. Tüm bu sebeplerden dolayı bir müslümanın çok dikkatli olması, yaptıklarının ve davranışlarının periyodik olarak muhasebesini yapıp ?Acaba ben istikamet üzere Allah rızası için güzel işler mi sergiliyorum? Yoksa bana verilmiş zaman, can ve para nimetlerimi gereksiz, bir getirisi olmayan hatta zararlara sebebiyet verebilecek amaçlar doğrultusunda harcayarak heva ve hevesimin peşinden mi gidiyorum?? sorularını kendisine samimi olarak yöneltmesi gerekmektedir.
Bunun gibi yaptığımız her şeyin altında yatan farklı sebepler vardır. Belki bu konuda ilginç bir nokta şu olabilir: Hemen hemen bütün insanlar benzer şeyleri ortak olarak yaparlar: Herkes sabah kalkar duş alır, dişlerini fırçalar, kahvaltısını yapar işe gider, alış veriş yapar, sevdiği insanlarla zaman geçirir, televizyon seyreder ve kitap okur. Ancak her birimizin arzuları ve beklentileri farklılık gösterebilmektedir.
Kuran?a baktığımız zaman benim anladığım (doğrusunu Allah bilir) arzu ve istekler konusunda iki temel gruplama yapılmaktadır: Heva ve heveslerinin peşinden sürüklenenler ve Allah rızası için hayra ve barışa yönelik işler yapanlar.
Kur?an?da heva ve hevesin peşinden gitmeyle ilgili olarak birçok ayet bulunmaktadır. Bunlardan bazılarını örnek olarak paylaşmak istiyorum:
Heva ve hevesini tanrı edinen ve Allah`ın (kendi katındaki) bir bilgiye göre saptırdığı, kulağını ve kalbini mühürlediği, gözünün üstüne de perde çektiği kimseyi gördün mü? Şimdi onu Allah`tan başka kim doğru yola eriştirebilir? Hala ibret almayacak mısınız?
Casiye 23
Rabbinden apaçık bir delil üzerinde bulunan kimse, kötü işi kendisine güzel görünen ve heveslerine uyan kimse gibi olur mu?
Muhammed 14
Eğer sana cevap veremezlerse, bil ki onlar, sırf heveslerine uymaktadırlar. Allah`tan bir yol gösterici olmaksızın kendi hevesine uyandan daha sapık kim olabilir! Elbette Allah zalim kavmi doğru yola iletmez.
Kasas 50
Ey Davud! Biz seni yeryüzünde halife yaptık. O halde insanlar arasında adaletle hükmet. Heva ve hevese uyma, sonra bu seni Allah`ın yolundan saptırır. Doğrusu Allah`ın yolundan sapanlara, hesap gününü unutmalarına karşılık çetin bir azap vardır.
Sad 26
Heva ve hevesine uyan insanlar görüldüğü üzere kendi kişisel keyiflerinin peşinden gitmekte, adaleti, sağ duyuyu, toplumsal düzeni ve Allah?ın rızasını göz önünde bulundurmamaktadırlar. Hevesinin peşinden giden kimse otorite olarak kendi arzusunu kabul etmekte, Allah?ın otoritesini hükümdarlığınıysa göz ardı etmektedir. Bu tip insanlar hırsızlık, zayıf insanları kendi çıkarları doğrultusunda mağdur etmek, ihtiyaç sahiplerine yardım etmemek, zina, fuhuş, zulüm ve kumar gibi kötü olduğu bilinen işleri yapmakta ve kendi nefislerine zulmetmektedirler.
Diğer taraftan hayra ve barışa yönelik işler yapmayla ilgili bazı ayetlerse aşağıdaki gibidir:
Allah`a ve âhiret gününe inanırlar, iyilik ve güzelliği belirlenmiş olana özendirirler, kötülük ve çirkinliği belirlenmiş olandan sakındırırlar. Hayır işlerde yarışırcasına koşarlar. İşte bunlar hayra ve barışa yönelik hizmet üretenlerdendir.
Al-i İmran 114
İman edip hayra ve barışa yönelik işler yapanlara gelince, Allah onlara ödüllerini tam olarak verecektir. Allah zalimleri sevmez.
Al-i İmran 57
Allah, inanıp hayra ve barışa yönelik işler yapanlara vaatte bulunmuştur: Onlar için bir bağışlanma ve büyük bir ödül vardır.
Maide 9
İman edip hayra ve barışa yönelik işler yapanlar -ki biz, her benliğe ancak yaratılış kapasitesi ölçüsünde görev yükleriz- ise cennetin dostlarıdır. Sürekli kalacaklardır orada.
Araf 42
Görüldüğü gibi insanın diğer alternatifi ise hayatının merkezine Allah?ın rızasını koyması ve onun hoşnutluğunu gözeterek güzel ve yerinde işler sergilemesidir. Böyle bir kişinin gayesi artık kendi keyfi değil Allah?ın rızasıdır. Hayırlı ve güzel işlere örnek olarak hâlis niyet ve amaçlarla, İslâm esaslarını, İslâmî düzeni hayata geçirmek, iş barışı içinde bilinçli, planlı, meşrû, faydalı, verimli çalışarak nimetin, ürünün bollaşmasını sağlamak, yerinde, haklı çıkışlar yaparak, düzelmeye, iyiliğe, iyileştirmeye ön ayak olmak, cârî-kalıcı hayırlar-sâlih ameller işlemek verilebilir. Bu şekilde Allah?ın rızasını hayatının merkezine koyup güzel işler sergileyen kimse kendini bu doğrultuda programlar, ülkesinin, toplumunun, inanların iyiliği için çalışır, sahip olduğu malını, bilgisini ve canını bu amaçla kullanır. Televizyon izlerken bunu kendini geliştirmek güncel olaylardan haberdar olmak ve gerekirse kendi hayırlı amaçları doğrultusunda müdahale etmek için, yemek yerken Allah?ın kendisine verdiği beden nimetini sağlıklı olarak koruyup onun yolunda kullanmak için yer.
Bence insan bir şey yaparken heva ve hevesinin peşinden mi gittiğini yoksa hayra ve barışa yönelik olarak Allah rızası için mi çalıştığını sürekli kontrol etmelidir. Evet, belki hepimiz müslümanız ve Allah?ın rızasını istiyoruz, ancak günlük yaşamımız ve koşturmamız içerisinde zaman zaman bunu unutabiliyor, vaktimizi, paramızı gereksiz yere harcayabiliyor, kişisel çıkar tartışmalarına girebiliyor, kendimizden daha zayıf durumda olanlara karşı kendi otoritemizi kabul ettirmek için haksız tutumlar sergileyebiliyor, ya da insanların görüşlerini menfi yönde manipule edebiliyoruz. Bunların hepsi Allah?ın rızasını unutup heva ve hevesimizin peşine düşebilmemizden kaynaklanıyor. Heva ve heves peşinden gitmek için ayetlerden de anlaşıldığı üzere illa da kafir olmak gerekmemektedir. Sad suresi 26. ayette de denildiği gibi heva ve hevese uymak Allah yolundan uzaklaşma sonucunu getirmektedir. Casiye suresi 23. ayetteyse heva ve hevesine uyanların kalplerinin mühürleneceği, gözlerinin üstüne perde çekileceği belirtilmekte ve artık Allah?ın yardımı olmadan o kişinin doğru yola erişmesinin mümkün olmayacağı belirtilmektedir. Tüm bu sebeplerden dolayı bir müslümanın çok dikkatli olması, yaptıklarının ve davranışlarının periyodik olarak muhasebesini yapıp ?Acaba ben istikamet üzere Allah rızası için güzel işler mi sergiliyorum? Yoksa bana verilmiş zaman, can ve para nimetlerimi gereksiz, bir getirisi olmayan hatta zararlara sebebiyet verebilecek amaçlar doğrultusunda harcayarak heva ve hevesimin peşinden mi gidiyorum?? sorularını kendisine samimi olarak yöneltmesi gerekmektedir.