Aslı Oktay
Daimi Üye
HİCR SURESİ
Rahman Rahim olan Allahın adıyla
1- Elif, Lam, Ra. Bunlar, Kitabın ve apaçık olan Kuranın ayetleridir.
2- O inkar edenler Müslüman olmayı nice kereler dileyecekler.
3- Onları bırak; yesinler, yararlansınlar ve onları (boş) emel oyalayadursun. İlerde bileceklerdir.
4- Biz, kendisi için bilinen (takdir edilmiş) bir kitap olmaksızın hiçbir ülkeyi yıkıma uğratmadık.
5- Hiçbir ümmet, kendi ecelini ne öne alabilir, ne de onlar ertelenebilirler.
6- Onlar: Ey kendisine Kitap indirilen (Muhammed). Gerçekten sen cinlenmiş (bir deli)sin, dediler.
7- Eğer doğruyu söylüyor isen, bizlere melekleri getirmeli değil miydin?
8- Hak olmaksızın Biz melekleri indirmeyiz. O zaman da onlara göz açtırılmaz.
9- Hiç şüphesiz, zikri (Kuranı) Biz indirdik Biz; onun koruyucuları da gerçekten Biziz.
10- Andolsun, senden önce geçmiş topluluklara da elçiler gönderdik.
11- Onlara herhangi bir elçi gelmeyegörsün, mutlaka onunla alay ederlerdi.
12- Böylece Biz onu (alayı), suçlu-günahkarların kalplerine sokarız.
13- Onlar ona (indirilen kitaba) inanmazlar, oysaki evvelkilerin sünneti geçmiştir.
14- Onların üzerlerine gökyüzünden bir kapı açsak, ordan yukarı yükselseler de,
15- Mutlaka: Gözlerimiz döndürüldü, belki biz büyülenmiş bir topluluğuz diyeceklerdir.
16- Andolsun, gökte burçlar kıldık ve onu gözleyenler için süsledik.
17- Ve onu her kovulan şeytandan koruduk.
18- Ancak kulak hırsızlığı yapan olursa, onu da parlak bir ateş izler.
19- Yere (gelince,) onu döşeyip-yaydık, onda sarsılmaz-dağlar bıraktık ve onda herşeyden ölçüsü belirlenmiş ürünler bitirdik.
20- Ve orda sizler için ve kendisine rızık vericiler olmadığınız kimseler (varlıklar ve canlılar) için geçimlikler kıldık.
21- Hiçbir şey yoktur ki, hazineleri Bizim Katımızda olmasın; ancak onu belirlenmiş bir miktar olarak indiririz.
22- Ve aşılayıcılar olarak rüzgarları gönderdik, böylece gökten su indirdik de sizleri suladık. Oysa siz onun hazine-koruyucuları değilsiniz.
23- Şüphesiz Biz, gerçekten Biz yaşatır ve öldürürüz ve varis olanlar Biziz.
24- Andolsun sizden öne (veya önceden) geçenleri bilmişizdir; ve (yine) andolsun, geride kalanları da bilmişizdir.
25- Ve şüphesiz senin Rabbin, O, onları haşredecektir. Gerçekten O, hüküm ve hikmet sahibidir, bilendir.
26- Andolsun, insanı kuru bir çamurdan, şekillenmiş bir balçıktan yarattık.
27- Ve Cannı da daha önce nüfuz eden kavurucu ateşten yaratmıştık.
28- Hani Rabbin meleklere demişti: Ben, kuru bir çamurdan, şekillenmiş bir balçıktan bir beşer yaratacağım.
29- Ona bir biçim verdiğimde ve ona Ruhumdan üfürdüğümde hemen ona secde ederek (yere) kapanın.
30- Böylece meleklerin tümü, topluca secde etti.
31- Ancak İblis, secde edenlerle birlikte olmaktan kaçınıp-dayattı.
32- Dedi ki: Ey İblis, sana ne oluyor, secde edenlerle birlikte olmadın?
33- Dedi ki: Ben, kuru bir çamurdan, şekillenmiş bir balçıktan yarattığın beşere secde etmek için var değilim.
34- Dedi ki: Öyleyse ondan (cennetten) çık, çünkü sen kovulmuş-bulunmaktasın.
35- Ve şüphesiz, din gününe kadar lanet senin üzerinedir.
36- Dedi ki: Rabbim, öyleyse onların dirileceği güne kadar bana süre tanı.
37- Dedi ki: Öyleyse, sen (kendisine) süre tanınanlardansın.
38- Bilinen günün vaktine kadar.
39- Dedi ki: Rabbim, beni kışkırttığın şeye karşılık, andolsun, ben de yeryüzünde onlara, (sana başkaldırmayı ve dünya tutkularını) süsleyip-çekici göstereceğim ve onların tümünü mutlaka kışkırtıp-saptıracağım.
40- Ancak onlardan muhlis olan kulların müstesna.
41- (Allah) Dedi ki: İşte bu, Bana göre dosdoğru olan yoldur.
42- Şüphesiz, kışkırtılıp-saptırılmışlardan sana uyanlar dışında, senin Benim kullarım üzerinde zorlayıcı hiçbir gücün yoktur.
43- Ve hiç şüphe yok, onların tümünün buluşma yeri cehennemdir.
44- Onun yedi kapısı vardır; onlardan her bir kapı için bir grup ayrılmıştır.
45- Gerçekten takva sahibi olanlar, cennetlerde ve pınar başlarındadır.
46- Oraya esenlikle ve güvenlikle girin.
47- Onların göğüslerinde kinden (ne varsa tümünü) sıyırıp-çektik, kardeşler olarak tahtlar üzerinde karşı karşıyadırlar.
48- Orda onlara hiçbir yorgunluk dokunmaz ve onlar ordan çıkarılacak değildirler.
49- Haber ver kullarıma; şüphesiz Ben, Ben bağışlayanım, esirgeyenim.
50- Ve şüphesiz azabım; o acıklı bir azaptır.
51- Onlara İbrahimin konuklarından haber ver.
52- Yanına girdiklerinde Selam demişlerdi. O da: Biz sizden korkmaktayız demişti.
53- Dediler ki: Korkma biz sana bilgin bir çocuk müjdelemekteyiz.
54- Dedi ki: Bana ihtiyarlık gelip-çökmüşken mi müjdeliyorsunuz? Beni ne ile müjdelemektesiniz?
55- Dediler ki: Seni gerçekle müjdeledik; öyleyse umut kesenlerden olma.
56- Dedi ki: Sapıklar dışında Rabbinin rahmetinden kim umut keser?
57- Dedi ki: Ey elçiler, (bunun dışında, diğer) işiniz ne?
58- Dediler ki: Gerçekte biz, suçlu-günahkar olan bir topluluğa gönderildik.
59- Ancak Lut ailesi hariçtir; biz onların tümünü muhakkak kurtaracağız.
60- Ama karısını (kurtaracaklarımız) dışında tuttuk, o, geride kalanlardandır.
61- Böylelikle elçiler Lut ailesine geldiklerinde,
62- (Lut) Dedi ki: Sizler gerçekten tanınmamış bir topluluksunuz.
63- Hayır dediler. Biz sana, onların hakkında kuşkuya kapıldıkları şeyle geldik.
64- Sana gerçeği getirdik, biz şüphesiz doğru söyleyenleriz.
65- Hemen aileni gecenin bir bölümünde yola çıkar, sen de onların ardından git ve sizden hiç kimse arkasına bakmasın; emrolunduğunuz yere gidin.
66- Ve onlara şu emri verdik: Sabaha çıkarlarken onların arkası mutlaka kesilecektir.
67- Şehir halkı birbirlerine müjdeler vererek geldi.
68- (Lut onlara) Bunlar benim konuğumdur, beni utandırıp-dillere düşürmeyin dedi.
69- Allahtan korkup-sakının ve beni küçük düşürmeyin.
70- Dediler ki: Biz seni herkes(in işin)e karışmaktan alıkoymamış mıydık?
71- Dedi ki: Eğer yapmak-istiyorsanız, işte bunlar, benim kızlarım.
72- Ömrüne andolsun ki, onlar, sarhoşlukları içinde kör-sersemdiler.
73- Derken, tan yerinin ağarma vaktine girdiklerinde onları (o korkunç ve dayanılmaz) çığlık yakalayıverdi.
74- Anında (yurtlarının) üstünü altına çevirdik ve üzerlerine balçıktan pişirilmiş taş yağdırdık.
75- Elbette bunda derin bir kavrayışa sahip olanlar için gerçekten ayetler vardır.
76- O (şehir de) gerçekten bir yol üstünde (hala) durmaktadır.
77- Elbette, bunda iman edenler için gerçekten ayetler vardır.
78- Eyke halkı da gerçekten zalim-kimselerdi.
79- Bundan dolayı onlardan intikam aldık; her ikisi de açıkça (gözler) ön(ün)dedir.
80- Andolsun, Hicr halkı da gönderilen(elçi)leri yalanlamışlardı.
81- Onlara ayetlerimizi vermiştik de ondan yüz çevirmişlerdi.
82- Dağlardan güvenli evler yontuyorlardı.
83- Derken, sabah vaktine girdiklerinde, onları o dayanılmaz-çığlık yakalayıverdi.
84- Buna rağmen kazandıkları şeyler, (uğrayacakları sondan kurtulmak için) onlara yetmedi.
85- Biz, gökleri, yeri ve her ikisinin arasındakilerini hakkın dışında (herhangi bir amaçla) yaratmadık. Hiç şüphesiz o saat de yaklaşarak-gelmektedir; öyleyse (onlara karşı) güzel davranışlarla davran.
86- Çünkü Rabbin, yaratan ve bilenin ta Kendisidir.
87- Andolsun, sana çiftlerden yediyi ve büyük Kuranı verdik.
88- Sakın onlardan bazılarını yararlandırdığımız şeylere gözünü dikme, onlara karşı hüzne kapılma, müminler için de (şefkat) kanatlarını ger.
89- Ve de ki: Şüphe yok, ben apaçık bir uyarıcıyım.
90- Parça ayırıcılarına indirdiğimiz gibi,
91- Ki onlar Kuranı parça-parça kıldılar.
92- Rabbine andolsun, onların tümüne (bunu) soracağız.
93- Yapmakta oldukları şeyleri.
94- Öyleyse sen emrolunduğun şeyi açıkça söyle ve müşriklere aldırış etme.
95- Şüphesiz o alay edenlere (karşı) Biz sana yeteriz.
96- Ki onlar, Allah ile beraber başka İlahları (ortak) kılmaktadırlar; onlar yakında bilip-öğreneceklerdir.
97- Andolsun, onların söylemekte olduklarına karşı senin göğsünün daraldığını biliyoruz.
98- Sen Rabbini hamd ile tesbih et ve secde edenlerden ol.
99- Ve yakîn sana gelinceye kadar Rabbine ibadet et.
Rahman Rahim olan Allahın adıyla
1- Elif, Lam, Ra. Bunlar, Kitabın ve apaçık olan Kuranın ayetleridir.
2- O inkar edenler Müslüman olmayı nice kereler dileyecekler.
3- Onları bırak; yesinler, yararlansınlar ve onları (boş) emel oyalayadursun. İlerde bileceklerdir.
4- Biz, kendisi için bilinen (takdir edilmiş) bir kitap olmaksızın hiçbir ülkeyi yıkıma uğratmadık.
5- Hiçbir ümmet, kendi ecelini ne öne alabilir, ne de onlar ertelenebilirler.
6- Onlar: Ey kendisine Kitap indirilen (Muhammed). Gerçekten sen cinlenmiş (bir deli)sin, dediler.
7- Eğer doğruyu söylüyor isen, bizlere melekleri getirmeli değil miydin?
8- Hak olmaksızın Biz melekleri indirmeyiz. O zaman da onlara göz açtırılmaz.
9- Hiç şüphesiz, zikri (Kuranı) Biz indirdik Biz; onun koruyucuları da gerçekten Biziz.
10- Andolsun, senden önce geçmiş topluluklara da elçiler gönderdik.
11- Onlara herhangi bir elçi gelmeyegörsün, mutlaka onunla alay ederlerdi.
12- Böylece Biz onu (alayı), suçlu-günahkarların kalplerine sokarız.
13- Onlar ona (indirilen kitaba) inanmazlar, oysaki evvelkilerin sünneti geçmiştir.
14- Onların üzerlerine gökyüzünden bir kapı açsak, ordan yukarı yükselseler de,
15- Mutlaka: Gözlerimiz döndürüldü, belki biz büyülenmiş bir topluluğuz diyeceklerdir.
16- Andolsun, gökte burçlar kıldık ve onu gözleyenler için süsledik.
17- Ve onu her kovulan şeytandan koruduk.
18- Ancak kulak hırsızlığı yapan olursa, onu da parlak bir ateş izler.
19- Yere (gelince,) onu döşeyip-yaydık, onda sarsılmaz-dağlar bıraktık ve onda herşeyden ölçüsü belirlenmiş ürünler bitirdik.
20- Ve orda sizler için ve kendisine rızık vericiler olmadığınız kimseler (varlıklar ve canlılar) için geçimlikler kıldık.
21- Hiçbir şey yoktur ki, hazineleri Bizim Katımızda olmasın; ancak onu belirlenmiş bir miktar olarak indiririz.
22- Ve aşılayıcılar olarak rüzgarları gönderdik, böylece gökten su indirdik de sizleri suladık. Oysa siz onun hazine-koruyucuları değilsiniz.
23- Şüphesiz Biz, gerçekten Biz yaşatır ve öldürürüz ve varis olanlar Biziz.
24- Andolsun sizden öne (veya önceden) geçenleri bilmişizdir; ve (yine) andolsun, geride kalanları da bilmişizdir.
25- Ve şüphesiz senin Rabbin, O, onları haşredecektir. Gerçekten O, hüküm ve hikmet sahibidir, bilendir.
26- Andolsun, insanı kuru bir çamurdan, şekillenmiş bir balçıktan yarattık.
27- Ve Cannı da daha önce nüfuz eden kavurucu ateşten yaratmıştık.
28- Hani Rabbin meleklere demişti: Ben, kuru bir çamurdan, şekillenmiş bir balçıktan bir beşer yaratacağım.
29- Ona bir biçim verdiğimde ve ona Ruhumdan üfürdüğümde hemen ona secde ederek (yere) kapanın.
30- Böylece meleklerin tümü, topluca secde etti.
31- Ancak İblis, secde edenlerle birlikte olmaktan kaçınıp-dayattı.
32- Dedi ki: Ey İblis, sana ne oluyor, secde edenlerle birlikte olmadın?
33- Dedi ki: Ben, kuru bir çamurdan, şekillenmiş bir balçıktan yarattığın beşere secde etmek için var değilim.
34- Dedi ki: Öyleyse ondan (cennetten) çık, çünkü sen kovulmuş-bulunmaktasın.
35- Ve şüphesiz, din gününe kadar lanet senin üzerinedir.
36- Dedi ki: Rabbim, öyleyse onların dirileceği güne kadar bana süre tanı.
37- Dedi ki: Öyleyse, sen (kendisine) süre tanınanlardansın.
38- Bilinen günün vaktine kadar.
39- Dedi ki: Rabbim, beni kışkırttığın şeye karşılık, andolsun, ben de yeryüzünde onlara, (sana başkaldırmayı ve dünya tutkularını) süsleyip-çekici göstereceğim ve onların tümünü mutlaka kışkırtıp-saptıracağım.
40- Ancak onlardan muhlis olan kulların müstesna.
41- (Allah) Dedi ki: İşte bu, Bana göre dosdoğru olan yoldur.
42- Şüphesiz, kışkırtılıp-saptırılmışlardan sana uyanlar dışında, senin Benim kullarım üzerinde zorlayıcı hiçbir gücün yoktur.
43- Ve hiç şüphe yok, onların tümünün buluşma yeri cehennemdir.
44- Onun yedi kapısı vardır; onlardan her bir kapı için bir grup ayrılmıştır.
45- Gerçekten takva sahibi olanlar, cennetlerde ve pınar başlarındadır.
46- Oraya esenlikle ve güvenlikle girin.
47- Onların göğüslerinde kinden (ne varsa tümünü) sıyırıp-çektik, kardeşler olarak tahtlar üzerinde karşı karşıyadırlar.
48- Orda onlara hiçbir yorgunluk dokunmaz ve onlar ordan çıkarılacak değildirler.
49- Haber ver kullarıma; şüphesiz Ben, Ben bağışlayanım, esirgeyenim.
50- Ve şüphesiz azabım; o acıklı bir azaptır.
51- Onlara İbrahimin konuklarından haber ver.
52- Yanına girdiklerinde Selam demişlerdi. O da: Biz sizden korkmaktayız demişti.
53- Dediler ki: Korkma biz sana bilgin bir çocuk müjdelemekteyiz.
54- Dedi ki: Bana ihtiyarlık gelip-çökmüşken mi müjdeliyorsunuz? Beni ne ile müjdelemektesiniz?
55- Dediler ki: Seni gerçekle müjdeledik; öyleyse umut kesenlerden olma.
56- Dedi ki: Sapıklar dışında Rabbinin rahmetinden kim umut keser?
57- Dedi ki: Ey elçiler, (bunun dışında, diğer) işiniz ne?
58- Dediler ki: Gerçekte biz, suçlu-günahkar olan bir topluluğa gönderildik.
59- Ancak Lut ailesi hariçtir; biz onların tümünü muhakkak kurtaracağız.
60- Ama karısını (kurtaracaklarımız) dışında tuttuk, o, geride kalanlardandır.
61- Böylelikle elçiler Lut ailesine geldiklerinde,
62- (Lut) Dedi ki: Sizler gerçekten tanınmamış bir topluluksunuz.
63- Hayır dediler. Biz sana, onların hakkında kuşkuya kapıldıkları şeyle geldik.
64- Sana gerçeği getirdik, biz şüphesiz doğru söyleyenleriz.
65- Hemen aileni gecenin bir bölümünde yola çıkar, sen de onların ardından git ve sizden hiç kimse arkasına bakmasın; emrolunduğunuz yere gidin.
66- Ve onlara şu emri verdik: Sabaha çıkarlarken onların arkası mutlaka kesilecektir.
67- Şehir halkı birbirlerine müjdeler vererek geldi.
68- (Lut onlara) Bunlar benim konuğumdur, beni utandırıp-dillere düşürmeyin dedi.
69- Allahtan korkup-sakının ve beni küçük düşürmeyin.
70- Dediler ki: Biz seni herkes(in işin)e karışmaktan alıkoymamış mıydık?
71- Dedi ki: Eğer yapmak-istiyorsanız, işte bunlar, benim kızlarım.
72- Ömrüne andolsun ki, onlar, sarhoşlukları içinde kör-sersemdiler.
73- Derken, tan yerinin ağarma vaktine girdiklerinde onları (o korkunç ve dayanılmaz) çığlık yakalayıverdi.
74- Anında (yurtlarının) üstünü altına çevirdik ve üzerlerine balçıktan pişirilmiş taş yağdırdık.
75- Elbette bunda derin bir kavrayışa sahip olanlar için gerçekten ayetler vardır.
76- O (şehir de) gerçekten bir yol üstünde (hala) durmaktadır.
77- Elbette, bunda iman edenler için gerçekten ayetler vardır.
78- Eyke halkı da gerçekten zalim-kimselerdi.
79- Bundan dolayı onlardan intikam aldık; her ikisi de açıkça (gözler) ön(ün)dedir.
80- Andolsun, Hicr halkı da gönderilen(elçi)leri yalanlamışlardı.
81- Onlara ayetlerimizi vermiştik de ondan yüz çevirmişlerdi.
82- Dağlardan güvenli evler yontuyorlardı.
83- Derken, sabah vaktine girdiklerinde, onları o dayanılmaz-çığlık yakalayıverdi.
84- Buna rağmen kazandıkları şeyler, (uğrayacakları sondan kurtulmak için) onlara yetmedi.
85- Biz, gökleri, yeri ve her ikisinin arasındakilerini hakkın dışında (herhangi bir amaçla) yaratmadık. Hiç şüphesiz o saat de yaklaşarak-gelmektedir; öyleyse (onlara karşı) güzel davranışlarla davran.
86- Çünkü Rabbin, yaratan ve bilenin ta Kendisidir.
87- Andolsun, sana çiftlerden yediyi ve büyük Kuranı verdik.
88- Sakın onlardan bazılarını yararlandırdığımız şeylere gözünü dikme, onlara karşı hüzne kapılma, müminler için de (şefkat) kanatlarını ger.
89- Ve de ki: Şüphe yok, ben apaçık bir uyarıcıyım.
90- Parça ayırıcılarına indirdiğimiz gibi,
91- Ki onlar Kuranı parça-parça kıldılar.
92- Rabbine andolsun, onların tümüne (bunu) soracağız.
93- Yapmakta oldukları şeyleri.
94- Öyleyse sen emrolunduğun şeyi açıkça söyle ve müşriklere aldırış etme.
95- Şüphesiz o alay edenlere (karşı) Biz sana yeteriz.
96- Ki onlar, Allah ile beraber başka İlahları (ortak) kılmaktadırlar; onlar yakında bilip-öğreneceklerdir.
97- Andolsun, onların söylemekte olduklarına karşı senin göğsünün daraldığını biliyoruz.
98- Sen Rabbini hamd ile tesbih et ve secde edenlerden ol.
99- Ve yakîn sana gelinceye kadar Rabbine ibadet et.