Hintlilerin Namazı

hiranur

Aktif Üye
Katılım
5 Aralık 2009
Mesajlar
143
Tepki
231
Puan
43
Konum
darül fena
Dört Hintli bir mescitte Allah'a ibadet için namaza durmuşlar, rükû ve sücûda koyulmuşlardı.
Her biri niyet edip tekbir alarak huşu ile namaz kılmaktaydı.
Bu sırada müezzin içeriye girdi. Hintlilerin birisinin ağzından gayri ihtiyarî bir söz çıktı: “Müezzin, ezanı okudun mu, yoksa vakit var mı?”
Öbür Hintli, namaz içinde olduğu halde “Sus yahu, konuştun, namazın bozuldu” dedi.
Üçüncü Hintli ikincisine dedi ki: “Onu ne kınıyorsun baba, kendi derdine bak, kendini kına!”
Dördüncü “Hamd olsun ben, üçünüz gibi kuyuya düşmedim” dedi.
Hulâsa dördünün de namazı bozuldu. Âlemin ayıbını söyleyen daha fazla yol kaybeder.
Ne mutlu o kişiye ki kendi ayıbını görür. Kim birisinin ayıbını görürse o alınır, o ayıbı kendisinde bulur.
Çünkü insanın yarısı ayıptandır, yarısı gayıptan!
Mademki başında onlarca yara var, merhemini başına vurmalısın.
Yarayı ayıplamak, ona merhem koymaktır. Sınık bir hale de düştü mü “Bir kavmin azizi zelil oldu mu acıyın ona” hadîsine mazhar olur.
Sen de o ayıp yoksa da yine emin olma. Olabilir ki o ayıbı sen de yaparsın, günün birinde o ayıp, senden de zuhur edebilir.
Allah'tan “Emin olmayın” sözünü duymadın mı? Peki, o halde neden müsterih ve emin oluyorsun?

Mevlâna Celaleddini Rumi
 

Şu anda bu konu'yu okuyan kullanıcılar

    Üst