Yemeklerden sonra uyku basıyor, kuşluk veya ikindi vakti odaklanma güçlüğü, dikkat kaybı ve öğrenme zorluğu başlıyorsa, hipoglisemi ihtimalini dikkate almalısınız.
Eğer sık acıkıyor ve şekerli besinlere saldırıyor, olur olmaz zamanlarda “çikolata, baklava, sütlaç” krizleri yaşıyorsanız, açlığa dayanmakta zorlanıyor, mide krampları, yorgunluk, baş dönmesi, uyuklama, halsizlik, bitkinlik içinde kıvranıyorsanız; yemek yemekte gecikince ellerinizde titremeler, kalbinizde çarpıntılar, bedeninizde soğuk terlemeler oluyorsa, acıktığınızda gereğinden fazla huzursuz, sinirli, alıngansanız bu belirtilerin hipoglisemi ile ilgili olabileceğini düşünebilirsiniz.
Sıradan günlük işleri yapmanızda, bedensel ve ruhsal enerjinizi koruyup, aktivitelerinizi gün boyu sürdürebilmenizde şekeriniz önemli rol oynar.
Şeker ve insülin ****bolizmasının ortak çalışması ile oluşan ve yiyeceklerinizin kalori değeri, türü, sizin aktivite düzeyinizle belirlenen kan şekeri seviyeniz, kritik sınırların altına inecek olursa işiniz zorlaşır.
Özellikle beyniniz, temel enerji kaynağı glikozu yeteri kadar bulamadığı zaman sorun çıkarır. Kan şekeri düşmelerinde ortaya çıkan ruhsal değişimler, yorgunluk, halsizlik ve bitkinlikler, odaklanma ve öğrenme güçlüklerinin ardında beyninizin yakıt ihtiyacının yeterince karşılanmaması vardır.
Hipogliseminin varlığı şeker-insülin dengesinin ciddi bozukluğuna işarettir. İnsülin kan şekeri düzeyini belirleyen başlıca hormondur ama dokuların, organların şeker ihtiyacını karşılayan sistemin başka oyuncuları da vardır.
Böbrek üstü bezinin, tiroit bezinin salgıladığı hormonlar, büyüme hormonu ve daha pek çok faktör kan şekerinin düzenlenmesinde görev alır. Bu nedenle hipoglisemi bir hastalık değil, bir belirtidir. Bu belirtinin birçok sağlık sorununda ortaya çıkabileceği bilinir. Tiroit bezi hastalıkları, karaciğer ve böbrek yetmezlikleri, böbrek üstü bezi hastalıkları ve daha pek çok bedensel problemin hipoglisemiye yol açabileceğini unutmayın.
Alıntıdır!
Eğer sık acıkıyor ve şekerli besinlere saldırıyor, olur olmaz zamanlarda “çikolata, baklava, sütlaç” krizleri yaşıyorsanız, açlığa dayanmakta zorlanıyor, mide krampları, yorgunluk, baş dönmesi, uyuklama, halsizlik, bitkinlik içinde kıvranıyorsanız; yemek yemekte gecikince ellerinizde titremeler, kalbinizde çarpıntılar, bedeninizde soğuk terlemeler oluyorsa, acıktığınızda gereğinden fazla huzursuz, sinirli, alıngansanız bu belirtilerin hipoglisemi ile ilgili olabileceğini düşünebilirsiniz.
Sıradan günlük işleri yapmanızda, bedensel ve ruhsal enerjinizi koruyup, aktivitelerinizi gün boyu sürdürebilmenizde şekeriniz önemli rol oynar.
Şeker ve insülin ****bolizmasının ortak çalışması ile oluşan ve yiyeceklerinizin kalori değeri, türü, sizin aktivite düzeyinizle belirlenen kan şekeri seviyeniz, kritik sınırların altına inecek olursa işiniz zorlaşır.
Özellikle beyniniz, temel enerji kaynağı glikozu yeteri kadar bulamadığı zaman sorun çıkarır. Kan şekeri düşmelerinde ortaya çıkan ruhsal değişimler, yorgunluk, halsizlik ve bitkinlikler, odaklanma ve öğrenme güçlüklerinin ardında beyninizin yakıt ihtiyacının yeterince karşılanmaması vardır.
Hipogliseminin varlığı şeker-insülin dengesinin ciddi bozukluğuna işarettir. İnsülin kan şekeri düzeyini belirleyen başlıca hormondur ama dokuların, organların şeker ihtiyacını karşılayan sistemin başka oyuncuları da vardır.
Böbrek üstü bezinin, tiroit bezinin salgıladığı hormonlar, büyüme hormonu ve daha pek çok faktör kan şekerinin düzenlenmesinde görev alır. Bu nedenle hipoglisemi bir hastalık değil, bir belirtidir. Bu belirtinin birçok sağlık sorununda ortaya çıkabileceği bilinir. Tiroit bezi hastalıkları, karaciğer ve böbrek yetmezlikleri, böbrek üstü bezi hastalıkları ve daha pek çok bedensel problemin hipoglisemiye yol açabileceğini unutmayın.
Alıntıdır!