Hızlı kilo verme ve psikolojik altyapı

A

a.kara

Misafir
Kilo verme POTANSİYELİNİZDEKİ EN fazla KİLOYU, EN KISA ZAMANDA VERMEK, EN SAĞLIKLI ve Etkin SÜRDÜRÜLEBİLİR YOLDUR.

Hızlı Zayıflamak, Sağlık ve Kalıcılık için kesinlikle en anlamlı yöntemdir. Ancak bunu işkence şeklinde, dayatma düşüncelerle değil; GELİŞEREK DEĞİŞİM modeli dahilinde donanımlı olarak, en hızlı şekilde kilolardan kurtulmak gerektiği, Halil Kargulu’nun 2002 yılında aldığı sonuçlar temelinde, ‘dünyanın, farklı sürelerde, en çok ve en hızlı zayıflayan rekortmeni’ olarak, bireysel tüm çalışmalarının dayanağını oluşturmaktadır.
Vücudun şifresi kitabında sayfa 157’ de HEM HIZLI- HEM SAĞLIKLI ZAYIFLAMAK MÜMKÜN MÜ? başlıklı makalesi ile, bu düşünceyi 2006 yılında ortaya koymuştur.
Sayfa 216’da SBOGGİNG başlıklı makalede, aynı tez, bilimsel olarak da desteklenmiştir. V.Ş. Kitabının bütünü zaten, ‘donanımlılık esasına dayalı hızlı zayıflama’nın, ‘en sağlıklı yol’ olduğu vurgulanmaktadır.
V.Ş., Zayıflamanın bir bütün olduğunu savunurken, beraberinde bütünün tek tek parçalarını da ortaya koymaktadır. (Ek2). Kitapta; işkence çekerek bilinçsiz hızlı zayıflama ile; sağlıklı, kalıcı, donanımlı hızlı zayıflamanın bir biri ile kesinlikle karıştırılmaması gerektiği, ayrıca detaylıca vurgulanmaktadır.
‘İşkence’ ile ‘keyif alma’nın birbirine karıştırılmaması burada anahtar kavramlardır.
Bu görüşümüz; tam 9 yıl sonra, BİLİMSEL OLARAK kanıtlanmıştır.
İsveç'in başkenti Stockholm'de 16 temmuz 2010 tarihinde sona eren ‘Uluslararası Obezite Kongresi’nde, Avustralya'nın Melbourne Üniversitesinden Katrina Purcell; şaşırtıcı bir şekilde ve kongre’de düşünülenlerin aksine:
‘etkili ve kalıcı zayıflamak için, çok ve hızlı kilo vermek gerektiği’ni bilimsel çalışmasında kanıtlamıştır.“
“Bir efsane sona erdi” başlıklı haberde;
Uluslararası Obezite Kongresinde sunulan araştırmalara göre, zayıflamak için hızlı kilo vermek şart.
alt başlıklı haberde; "Şaşırtıcı bir şekilde ve düşünülenin aksine, bu araştırma; hedef kiloya ulaşmak için hızlı rejimin, yavaş rejimden daha etkili olduğunu gösteriyor" diyen Purcell, araştırma sonuçlarının, yavaş rejim uygulayanların yüzde 48'inin vücut ağırlıklarının yüzde 15'inden kurtulma hedeflerine ulaşabilirken, hızlı rejim uygulayanların yüzde 78'inin bu hedefe ulaştıklarını ortaya koyduğunu belirtti.
Avustralyalı araştırmacı, bunun sebeplerinden birinin psikolojik olduğunu ve motivasyonu etkilediğini belirterek, haftada 1,5 kilo verildiğinde rejimi sürdürme isteği olduğunu, ancak yarım kilo verildiğinde bu motivasyonun ortadan kalktığını kaydetti.”
Purcell, ayrıca “yavaş gruptan dört kişinin kilo verme çabasını çok zor bularak deneyi sonuçlanmadan terk etmesine karşılık, hızlı gruptan sadece bir kişinin deneyden ayrıldığını” anlattı.

Haber çok net olmasına rağmen, yine de Halil Kargulu bu deneyin için ’’mevcut araştırma ve çalışmada ‘bütünlük’ olmadığı için, eksiktir! Uzmanlar bu ayrıcalığın nedenlerini bilememektedirler..’’ şeklinde yorumlamaktadır.
Günümüzde; kendince uzmanların, çözüm bulamadıkları zamanlarda, sorunu ya, bin yıllar öncesinde yaşamış toplayıcı, avlayıcı atalarımızın üzerine yıkmaktadırlar, yada; ARİSTO mantığında, “ayda 1 kg vermek en sağlıklı yoldur” yaklaşımı ile, iç dünyamızda kopan fırtınaları, gece akan gözyaşlarını ve yaşanan kilo psikolojisinin binde birini (1/1000) bile bilmeden, “bilimsel veri” diye, kendi çözümsüzlüklerini, bize dayatmaktadırlar…
O halde “Yerin kulağı var, …”
Halil KARGULU; ‘GELİŞEREK DEĞİŞİM MODELİ’nde tüm bu ayrıcalıklı çalışmaların üstün performans esasında, bir bütün olarak ele almış ve eğitim sistemine dönüştürerek “Zayıflama ATÖLYESİ” çalışmaları ile, potansiyelimizden en iyi sonucu, en kısa sürece yaşamak için, Eğitim ve Uygulama çalışmaları yapmaktadır.
Yani, kısaca; günümüzde bize dayatıldığı gibi, hızlı zayıflamak sağlıksız olan değil, bilinçsiz ve tek yönlü, inadına işkence yaşayarak zayıflamak tartışmasız şekilde, sağlıksız ve kabul edilebilir bir yol değildir. Ama bilinçli ve sebep- sonucu çok yönlü okuyabilenler için; en hızlı sonuç, en iyi YOLDUR.
Hk Performans, zayıflama ve üstün performans ile ilgili tüm çalışmalarını, donanıma ve kişinin derinliğine bağlı olarak, potansiyelinde ki en hızlı sonucu; en kısa zamanda almak adına çok yönlü çalışmalara odaklanmıştır…
Sağlıksız olan, hızlı zayıflamak değil; sağlıksız olan, işkence yaşayarak hızlı kilo verme çalışmalarıdır...
Bu kavramlar birbirinden ayrıldığında, işkencenin zayıflama olmadığı anlaşıldığında, hızlı zayıflamak farklı bir anlam kazanacaktır…
Günümüzde, kendince ünlü bir uzmanın medyaya çıkıp, ”Ben 70 bin kişi zayıflattım” dediği gibi, yaşanan işkenceyi zayıflama sanan ve 1-3 ve 5 yıl sonraki kalıcılık verilerine göre; değil 70 bin kişiyi, 7 kişiyi bile zayıflatabilecek bilgisi, donanımı olmayan ve yaşanan kilo psikolojisinden (1/1000) binde bir, bihaber kişilerin- uzmanların, parasını aldıkları herkesi zayıflattıklarını sanması, aptallığın-ahmaklığın en büyüğüdür.
Bu konuda çalışmalara tümüyle bilimsel ve istatistiksel verilerle yön veren Halil Kargulu, kendi ağzından bu konuda çok yüksek özgüvenle şunları ifade ediyor:
Halil Kargulu olarak, bunu iddia eden kişilere hodri meydan diyorum. Değil 70 bin kişi, eğer iddianızın binde birini zayıflatabilmişseniz, sizin hizmetçiniz olmayı, köleniz olmayı taahhüt ediyorum… eğer bu iddianızı kanıtlayamazsanız; sizi YALANCI VE ŞARLATAN OLARAK ilan ediyorum… (google’da arayan herkes iddia sahibini bulabilir)
Yaşanan işkence ile zayıflamayı lütfen bir birine karıştırmayın, Zihinsel değişim olmadan bedensel değişim yaşamayı düşünen herkes, geçici çözümler bulsa bile; kalıcı, işkence yaşamaya mahkumdur…
Gelişerek zayıflama ve hızlı kilo verme yaklaşımımız ile, bireyin kendi inisiyatifi dışında, dayatma ve zorla geçici işkence yaklaşımlarını lütfen bir biri ile kıyaslamayınız…
Omder –
Hk Performans
HALİL KARGULU


Hızlı Zayıflama, Bilinmeyen Gerçekler ve Çözüm!

Akademik Anlamda Zayıflatma Yetkisi, Kim Tarafından Kime Tanınıyor? /
Zayıflama Uzmanlığı! Payesi, İşkence Çektirme Yetkisi ile Birlikte mi Veriliyor?
Geçerli Yöntemler Ne Kadar Geçerli?/
Bilim Yuvaları! Bütünsel Bilimi Temsil Ediyorlar mı? /

Bu sorular hepimizde bir şeyler çağrıştırabilmeli. Konu artık bilinçaltımıza işlemiş olan, Kilolu olma, yaşanan Kilo Psikolojisi, yani Obez olma konusu, ana başlık düşük ve yüksek kilolarda Şişmanlık!

İnsanların genlerinde mevcut, Ben merkezli davranma eğilimleri; bencilliklerle ve bir yerde bireysel donanımlarla, kendince zenginleştirildiğinde, Ego şişmesi öyle bir hal alır ki, çaresizliklere umut tacirlikleri, denli densiz her şekilde gündeme getirilir.
Kimi çerçeveletilmiş Sayfalarca Belgelerle, Diplomalarla en ön cephelerde koşar. Kimi deneyimsellik boyutunda Yeminlerle...
Her kesimden çığlıklarla çözümü öneren bir kalabalık ordusu...
Diplomalı ise; Dayatan, Az Akıllı- Çok Akıllı, Alaylı veya Akademisyen tümü farklı Ses Tonlarında bir Koro oluştururlar!
Tek Ortak noktaları ‘Kalıcı Çözüm Getirememek’ ve gerçek çözümden çok uzak olmaları!

Geçici çözümler bazı Ağrıları da gittikçe dayanılmaz bir hal almaya zorlar. Gittikçe direnci azalmış bünyeler ve zihinler, en sonunda bu sektörde istenen de, tepkisiz Kölelikler….

Ey Bilim İnsanları, eğer Kesin Çözümler üretemiyorsanız, neden o konumda olmaktan sıkılmıyorsunuz, Uzmanı olmadığınızı bildiğiniz konularda aldığınız eğitimlerin yetersizliğini reddetmek mi şerefsizliktir,
yoksa İç Dünyalarını asla tasvir edemediğiniz kilolu insanların Bedenlerini, sessiz çığlıkları, yüksek şiddette içten içe kopan fırtınaları, duygusal ve ruhsal Dünyalarını, Hayallerini, umutlarını ve başarabilirim inancını hiçe sayıp, onlara Zoraki Çözümsüzlükler, Yalan ve yetersiz yaklaşımlar sergilemek mi?

Yukarıda ki Soruların Cevabı çok derinlerde aranmalı! Eğitim sistemi ve temel yaklaşımları külliyen Yenilenmeli, çünkü herkes bunun bir ürünü değil midir?

Kral olmak farklı bir durum, başınıza birilerinin Taç takıp ‘hadi kral sensin’ demesi farklı! Kral; halkına kendisinde ki tüm verimliliklerin, iyiliklerin ve güzel değerlerin özünü, sonuna kadar armağan etmek üzere çalışmaya ant içmiş ve bunun sorumluluklarıyla halkının ihtiyaçlarına, halkın iyiliği için en doğru çözümleri getirmeyi prensip edinmiş kişidir.

Bunun için gerekirse, daha çok öğrenecektir, halkı doğru yönlendirecektir, bu anlamda halkın iradesi kuvvetlendirilecektir ve bir bütün olunacaktır!

Çağımızda en büyük handikap, bireyselleşme ve kontrolsüz hırsla birlikte uçsuz bucaksız sivriltmeye çaba gösterdiğimiz egolarımızdır!

Neden Hızlı zayıflamak, Sağlık ve Kalıcılık için Tartışmasız En Anlamlı Yöntemdir?

Dayatma olan yerde, hür irade barınamaz! Dayatma olan yerde Stres faktörü oluşur, dayatma temelde iyi amaçlar için uygulansa dahi, İşkence’ye dönüşür!

Vücudun Bilinç altına aktardığı tüm baskılar sonraki bir zamanda, kendini mutlaka gösterecektir. Diyetlerle, zorlama Uygulamalarla bazı yöntemleri dayatma sürecinde Zayıflama olsa bile (işkence); dayatmalar sonrasında verilen kilolar ve fazlası geri alınacaktır.

Gelişerek Değişim ile Hızlı Zayıflamak Sağlıklıdır. Burada Anahtar Rol üstlenen Olgu, Keyif Almak’tır! Donanımı artırılmış insan, kendi gelişimine yönelik gösterilen özverileri sahiplenir, bundan keyif alır, Sinerji ve Motivasyon oluşur!

Gelişerek Değişim, HK_Performans’ın geliştirdiği bir Konsept’tir. Yaşayarak, Yaşatarak, Özverileri ve Çabaları paylaşarak, Kilo Sorununun temelde neden ve nasıl aşılabileceği üzerine, kurucuların araştırmacı ruhlarıyla birlikte, sürekli yeniledikleri enerjileriyle; bu yolun işkence ile değil,

Gelişim bilinci ve bilinçli motivasyon ile algı ve alışkanlık boyutlarını geliştirerek ve bilinçli istekle, amaç hedef ve süreç bilinci ile, potansiyeldeki var olan sonuca en hızlı gidilmesinin, değişim ve bilinç değerleri ile ulaşılan düzeyde, kalıcı zayıflamanın korunmasının en doğru, sağlıklı ve vazgeçilmez yol - yöntem olduğunu ortaya koymuştur.

Hem de Sağlığa Katkı yaparak. Dirençlerden yorgun düşmüş İçsel Değerlere Yepyeni bir Esinti ile Vücut katarak! Özgüven, kendine Saygı ve Yeniden Yapılanma Rejuvenasyon Yaşam’a yeniden Dönüş’ü armağan ederek!

Modern Bilimin alması gereken Yol, burada başlamakta!

Her şeyi Ortodoks Tıbbın katı ve alternatifsiz kefenine sararak yerimizde bile sayamadığımızı; Ulusal, Resmi İstatistiksel Verilerle, Bireyler ve Topluma yönelik Obezite ile ilgili Ölüm Fermanı Uygulamaları sonucunda, Verimsiz ve Bilime Yakışıksız Sonuçlarla ‘Yolun Tıkandığını’ gördük.

İnsan Psikolojisinin, bu alanda Tamirinin Anti- Depresanlarla değil; bilakis Sıcak, İstikrarlı ve Yoğun İlgi, hatta Hoşgörü, Şefkat ile ele alınmasıyla anlam kazanıp Cevap Vereceği’ni de HK-Performans Butik Zayıflama Atölyesi çalışmalarında kanıtlamıştır!

HK Performans ile; Rakamlarla, Verilerle, Resimlerle ve Gönülden Yazılmış Yorumlarla, sektörde kendince Bilimsel Yaklaşımlarla, Mevcut Sağlık Sektörü Uygulamaları Uzmanları’nın! 1-3-5 Yıllık Veriler bazında Rekabet edebilecek Gücü ve Altyapısı Yoktur. Olamayacaktır da...

Eğitim içerikleri, O halde yeniden gözden geçirilmeli, Bilinçle ve İstekle… Eğiticilerin Eğitiminden Söz ediyoruz! Ailelerin yeni Değerler Kazanımlarına- Çalışma Ortamlarında Seferberlik İlan Edilmesine- Öncülük edilmeli! Eğer ki Toplumun Çekirdeğini Aile, daha da temelinde Bireyler Oluşturuyorsa, Bu Girişimlerin ne Maddi, ne de Duygusal Kayıpları, Anlam İfade Etmemelidir.

Sonuç olarak, olmazsa olmaz üzerinde durduğumuz yaklaşımlar; korku, dayatma sonucu, işkence ile zayıflatma değil, aksine ‘bilinçle, hoşgörüyle ve keyifle hızlı ve gelişerek değişim ve gelişerek zayıflama’dır!

HK Performans
Omder Başkanı &
Üstün Performans uzmanı

Halil KARGULU



100 yıl sonra OBEZİTE
%100 ZAYIFLAMAYI VAAD ETMEK ve MUCİZE ÇÖZÜM! üzerine SOHBET
Siz, hiç geçmişe değil de; geçmişi yaşamışlığın resimlerini tekrar görür gibi net şekilde, Geleceğe daldınız mı?
Gerçek anlamda obezite, bugün ki bakış açısı ile yansıtıldığı gibi: vücutta aşırı yağ birikmesi sonucu değildir! Asıl gerçeği öğrenmek isterseniz 100 yıl sonrası bakış açısı ile, obezite’yi tam olarak şöyle anlatabiliriz..
İnsanlar, Kilo psikolojisi dolayısı ile iç dünyalarında yaşadıkları fırtına sonrası; üzerlerinden bir UFO geçmiş gibi, derin bir uykudan uyandıktan ve çok ama çok yüksek ‘insani ve varlık değerleri’ kayıpları verdikten sonra, yeniden uyanma süreçlerinde şu vahim tablo ile karşılaşacaklardır. Dünya vatandaşlarının %98’nin obez ve morbid obez olduğunda; başlarını, arta kalan okyanus’un artık eskisi kadar soğuk olmayan sularına sokup çıkardıklarında, biraz mahcup ama artık tüm gerçekleri zoraki görebilen bilim kurulları oluşturacak ve 2000’li yılların faciası olduğuna kani bir şekilde, Obezite’yi 100 yıl sonra şöyle tanımlayacaklar:
OBEZİTE ’’ideolojilerin, çökmeye yüz tuttuğu, globalleşme tuzağı içerisinde sinsice yerleştirilmiş ve bunun uzantısında kontrolsüz hırslarla, “Gıda ve Farma’’ sektörünün sistem içerisinde Umut tacirliği ve ekonomik vaatler ile süreç içerisinde bilinçli, planlı, ‘insan’ı fizyolojisi ile, psikolojisi ile, sosyal varlığı ile tüm değerlerini ele geçirme, el koyma planıdır. Zihinsel Kölelik düzeninin ilk başlangıç noktası Obezite’dir..
Buna eğitim sistemi de, sağlık sistemi de, ekonomik sistem de kendi kuralları içinde yaptırım ve kişilik bilincine aykırı dayatmalarla, kişilere yön verilmiş ve yetkilendirilmiş (Dr.- Prof.) kişiler tarafından farkında olmadan bu amaca yönelik hizmet etmeleri üzere de sistem kuralları şekillendirilmiştir. Yerel ve global belli ‘birbirlerini seçmişler’in; ekonomileri ve doyumsuzluklarına paralel, daha güçlü olma hırsları ve özellikle egoları şişerken, zamanla insanlarının bedenleri şişirilmiştir. Dünyaları küçültülmüştür.
3-5 başarısız denemeden sonra “bende başarabilirim” inançları ellerinden alınmış, her şeyi denedim ama başaramadım düşüncesi sonrası ‘zihinsel kölelik’ içinde, kandırılma bağımlılığı yaşayarak, kendi insani değerlerini yaşamak yerine, sürekli bir kurtarıcı peşinde maddi manevi büyük yıkımlara uğratılmış, ‘İLK ZAMANLAR BİLİNÇLİ OLMASA DA’, SONRASINDA gerek katkı maddeleri, gerek bağımlılık yaratan ürün ve içeriklerle ve gerekse yoğun bilgi kirliliği ile büyük bir organizasyonun yansımasıdır OBEZİTE.
Bu, modern köleliğin ve şekil değiştirse de, maalesef uygar-ilkellik olarak tanımlanabilecek kavramın, hükmünü sürdüğü ve bunu içlerinde barındırma meraklısı insanların hizmetleriyle desteklediği akıntıyla beslenmiştir.
Oldurulan (bilimsel diye dayatılan) her şeyin, bir doğal akış içerisinde görüntü kazanabilmesi için de bir takım kendi hizmet insanlarına, payeler, titri ve akademik kariyerler lütfedilmiştir.
Aşağıda, o dönemlere (2000-2010) ait hiç değiştirilmeden, tarihleri ve içerikleri ile birlikte başlıklar aktarılmaktadır.
(En dikkate değer yaklaşımlardan biri olarak, sıra dışı yaklaşımları ile; konumuna ve sistemin yaptırımlarına karşın, bugün (2100 yılı )üzerinde durduğumuz çözüm önerileri ile birebir örtüşen açıklamalar yapan ve obezite ile mücadelesini, sosyal bir oluşum olan ‘dernek’ (OMDER) adı altında, ekibi ve bilinçlendirdiği küçük bir azınlık ile Gelişerek değişimini yaşayarak, kendi farkını yaratan Halil KARGULU da yer almaktadır.)
Konu ile ilgili yalnızca üç – beş yıl içerisinde, obezite’de çözüme yönelik yansıtılan haberler ve yaklaşımlar şöyle:
19.01.2006 -‘Zayıflatan Mucize İlaç geliyor.’
05.07.2009 –‘Fareleri Zayıflatan Mucize İlaç’ –
15.09.2009 –‘Tıpta devrim olarak nitelendirilebilecek 6 mucize’.. ‘Çağımızın hastalıklarından obeziteye ise; kilo almaya neden olan genleri durduracak bir enjeksiyon’ ile çare bulunması hedefleniyor. Bu alandaki çalışmaların 2010’da tamamlanması bekleniyor’.
20.07.2010 -‘Obezite ile Mücadele’de Mucize İlaç, 3 Yıl sonra’
16.12.2010 –‘Şişmanlık Genini bulan Türk Prof.,Ödüle Doymuyor’
20.01.2011 –‘Bir Haftada Zayıflatan Mucize İlaç, Obezitenin 10 Yılı mı Kaldı?”
20.01.2011 –‘ “Şişmanlığın da çaresi bulundu”
22.01.2011. “Obezitenin ilacı Türk bilim insanında”-
vs… Bilgisayar Sisteminde Kayıtlı, benzer haberlerden yüzlerce çoğaltabilirsiniz…
OMDER Kurucu Başkanı Halil KARGULU’ nun yorumu çok açık;
’’ Yukarıdaki başlıklar gibi, SON 10 Yılı aşkın bir süredir, gazete manşetlerini süsleyen ve ihtiyacı olan milyonlarca insana duymak istediklerini dile getirerek, UMUT tacirliği yapan o kadar çok prof. ve farklı titri’ye sahip uzman var ki ANLATAMAM... Şişmanlığın çözümü için mucizeler vaat eden ve insanların umudunu çalarak kendi potansiyellerini açığa çıkarmasını engelleyen sözde Prof. diye geçinenlere selam olsun…
Bu şartlatanlıklarla devletten büyük fonlar almayı başarmış, tüm iyi niyetleri suistimal eden bilim insanlarına yada sözüm ona bilim şartlatanlarına bu yazı hediyem olsun...
Bu denli vizyonsuz, çapsız, ufuksuz ve çözümsüzlükler üretmede tutarlı çalışmalara imza atarak övünen bir profesör olmaktansa, ismimin başında her hangi bir “titri” olmadan, fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür sade bir HALİL KARGULU olmayı binlerce kez tercih ederim.’’
Sizler “Fareleri Zayıflatan Mucize İlaç” başlığı gibi farelerden %100 sonuç alabilirsiniz, genleri ile oynar, istediğiniz şekle, kalıba o hayvanları getirebilirsiniz. Evet siz ancak fareleri- kafes hayvanlarını kontrol edebilir ve hatta istediğiniz gibi şişirip istediğiniz gibi indirebilirsiniz. Ama unutmayın ki İnsanı; makine gibi ruhsuz, milyarlarca hücreli bir biyolojik eşya yığını gibi görerek, farelerden aldığınız sonuçları bekleyemez ve bu tür yaklaşımlarla asla zayıflatamazsınız. Bu İMKANSIZDIR!
İnsana hiç bir kutsiyet atfetmeyip, özgür iradesini görmezden gelemezsiniz. Modern tıbbın somut verilerinin dışında %95 göz zevki, damak tadı, örf adet ve alışkanlıklar, stres, kalorili düşünceler, ruhsal, duygusal ve manevi açlık gibi, zihinsel, psikolojik ve çevre etkisi ile ortaya çıkan yapay açlık hissinin durdurulamaz baskısı sonucu şişen bedenleri;
-‘Hapı Yut Zayıfla’ tarzı mucize ilaçlarınız ile indiremezsiniz!
Sizler ancak, son alınan gıdaların kimyasal içerikleri etkisi ile; yedikçe acıkan, acıktıkça yiyen bir kısır döngü içinde, bağımlılık yaratan davranışlar yaratarak, her geçen gün şişmemize neden olmaktasınız…
Lütfen, daha fazla kafa karıştıracak açıklamalarınız ile, çözüme gölge etmeyin yeter, sizlerden başka ihsan istemiyoruz!.."
Aşağıda sunacağımız MODERN TIP, İRADE, ERKEK “EŞEKLİĞİ” VE ŞİŞMANLIK makalesi, sizlerin yüzünde patlayacak bir tokat gibi ses getireceğine inanıyor ve zihinleri köleleştirdiğiniz bu düzenden bir an önce kurtularak; fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller yetişmesi için, 1250 kilolu ve obez kişinin bilinçaltında yaşadığı her türlü ayrıntıyı, tüm detayları ile analiz ederek, ortaya çıkan genel sonucu sizlerle paylaşıyorum…’’
-geçmiş, zamanın şimdilere yenilgisidir. ‘şimdi’ yaşanan tek gerçek ise,
gelecek şimdilere gebe! demiş Alim.
Siz hiç geleceğe daldınız mı? Olgunca, yaratılışınıza sadakatle, sorumluluklarınızla ve yüreğinizle.
Omder Başkanı
HK Performans
Halil KARGULU
 

Şu anda bu konu'yu okuyan kullanıcılar

    Üst