Hürrem değerli bir hediye

KraLiçe

Daimi Üye
Katılım
30 Eylül 2011
Mesajlar
2.625
Tepki
3.576
Puan
113
Konum
Saray'dan Tatlım
fft2mm853372.jpg


Almanya'dan buraya gelip bir anda hayatı değişen biri Meryem Uzerli. Yalnızlıkla savaşması, yeni bir dil öğrenmesi ve her türlü zorluğa rağmen hâlâ kahkaha atabilmesi güçlü karakterini ortaya koyuyor
Bu anlamda ‘Muhteşem Yüzyıl’ın tutkulu ve hırslı Hürrem Sultan’ın hiç farkı yok. Marie Claire Dergisi’nde yer alan röportajında da bu özellikleri fazlasıyla anlaşılıyor zaten

Etrafınıza pozitif enerji saçıyorsunuz. Bu enerjinin kaynağı sizce ne?

Aslında her zaman pozitif değilim. Ağladığım, kendimi yalnız, kayıp hissettiğim zamanlarım oluyor ve bunlar az da değil. Ama her zaman her şeyin çok daha iyi olacağına dair inancımı hiçbir zaman yitirmiyorum. Etrafımdaki her bir insan benim için ayrı ayrı değerli. Aslolan, insanların birbirlerine enerji olarak ne verdiği.

Kimseye kin beslemiyor gibisiniz.

Dünyada nefret ettiğim kimse yok ve sanırım olmayacak da. Bazılarının hoşuma gitmeyen davranışları oluyor ama dikkate almamaya çalışıyorum. Kimsenin dünyaya köü olarak geldiğine inanmam. Onların da mutlaka iyi yanları vardır. Ama etrafımda dönen her şeyin de farkındayım. Bu anlamda naif değil, pozitifim.

“Ara sıra yalnızlığı hissediyorum”

Sizi neler mutlu eder?

Kalpten, içten gelen bütün hediyeler beni çok mutlu eder. Biri benim ruhumu tanıdığı zaman da çok mutlu olurum. Mesela bir gün yönetmenlerimizden biri, ben setin koridorlarından yürürken, hiç bir şey söylemeden yanıma geldi, bana sarıldı ve yine tek kelime etmeden gitti. O an çok mutlu oldum. Kimse birbirine bir şey söylememişti ve o benim nasıl bir durumda olduğumu anlamıştı. İnsanların, kalbinin sesini dinleyerek bir şeyler yapması benim için dünyanın en güzel hediyesi.

İstanbul’a geldiğinizde nasıl zorluklar yaşadınız?

Her şey çok hızlı gelişti ilk geldiğimde. Bir makina gibi çalışıyordum. O durum içinde nasıl kaybolduğumu farkına varmama bile izin vermedim. İşime odaklandım, çünkü çok çalışmam gerekiyordu. Sadece çekimler değil, dille ilgili de ciddi bir çalışma yapmalıydım, çünkü sağı-solu bile bilmiyordum geldiğimde. Herşeyin sakinleştiği dönemde kendimi dinlemeye başladım, o anda da yalnızlığımı hissettim. O his, sanki kamyon çarpmış etkisi yarattı bende. O zaman da kendimi kötü hissettim. Hâlâ ara sıra yalnızlığımı hissediyorum ama daha az seviyede, çünkü etrafımda sevip anlaştığım çok insan var.

“Kanım burayı istiyor”

O halde İstanbul’a ve yeni çevrenize uyum sağladınız.

Alışmaya başladım. İstanbul’u ve buradaki insanları gerçekten sevdiğimi artık söyleyebilirim.

‘Muhteşem Yüzyıl’dan sonra Türkiye’de kalacak mısınız yoksa Almanya’ya, ailenizin yanına dönecek misiniz?

Kısa süre öncesine kadar bilmiyordum bunun cevabını. Ama şimdi şöyle bir duygu içime sızmaya başladı; bu şehrin insanları, kültürü ve kendisi, kanımın diğer yarısı. O yüzden bir süre hem burada hem orada yaşayabilirim. Kanım bunu istiyor.

Genelde insanların size yaklaşımı nasıl oluyor?

Çok değişik tepkiler alıyorum. Bazı insanlar mesafeli davranıp sadece izliyor, bazıları görünce boynuma atlıyor. O beklenmedik hareket ürkmeme neden oluyor ama sonra mutlu oluyorum, çünkü çok sıcakkanlı ve tatlılar. Bir gün bir kadın yanıma gelip Türkçemin çok kötü olduğunu söyledi. Ben de ondan sabırlı olmasını istedim. “Umarım birkaç sene sonra tekrar karşılaşırız ve o zaman sular seller gibi Türkçe konuştuğumu görürsünüz” dedim. Bana gerçekten çok kızmıştı. Almanya’dayken Türkçe öğrenmeye daha çok ilgi gösterebilirdim, belki bu benim hatamdı ama artık yapacak bir şey yok. Şimdi ciddi olarak çalışıyorum.

Hürrem aşk için herşeyi yapabiliyor. Ya siz?

Benim aşkla ilgili felsefem sadece belli bir kişi için değil, aşkın kendisi için savaş vermek. Çünkü aşk benim için özgürlük. Bir insan benim yanımdaysa, özgür bir insan olduğu içindir. Yanımda olmak istemiyorsa, kendince sebepleri vardır ki gider.

‘Engin’i bir ittim dekor yıkıldı’

Almanya-Kassel’deki çocukluğunuzu anlatır mısınız?

İki ağabeyim, ablam, annem ve babam aynı evde yaşıyorduk. Ben dünyasına çekilmiş bir çocuktum. Ablam popülerdi, girişkendi. Küçükken, gücümü hafife alıyordum galiba. Bir gün ablamı ittim, galiba fazla kaçmış. Bu yaşıma geldim, hâlâ gücümü kontrol edemiyorum. Sette Engin’le (Günaydın) bir sahnemiz vardı. Onu duvara itip yapıştırmam gerekiyordu, biraz fazla itmişim, dekor yıkıldı (gülüyor).

Ablanız da şarkıcı. Ailedeki bu sanatçı geni kimlerden geliyor?

Anneannem terziydi ama kendi çevresinde opera söylerdi ve çok güzel bir sesi vardı. Dedem de müzikle uğraşıyordu. O zamanlar bir müzik grubu varmış ama ailede oyuncu yok. Sadece babam bir süre oyunculuk eğitimi almış, sonra başka bir alana yönelmiş.

“Yetenek de kader de önemli”

Şanslı olduğunuzu düşünüyor musunuz?

Bence bu piyasada yetenek ve başarı çok önemli ama biraz kader de var işin içinde. Hürrem rolünü almam da bence kader. Hayatım boyunca birçok seçmeye girdim, genelde son ikiye kaldım ama diğer oyuncuyu seçtikleri oldu. Hürrem’i oynamak, benim için çok önemli ve çok güzel bir hediyedir.

O dönemde yaşamak ister miydiniz?

Sanırım o günden beri pek bir şey değişmedi insan hayatında. O dönem nasıl entrikalar, hırslar, kıskançlıklar varsa, bugün de var. Ama o zamanlar en ufak bir hatada insanların kellesi götürülürken bugün insan hayatı çok daha değerli. Bu yüzden, şu anki dönemi yaşamayı tercih ederim.

“Arkamda Leo bırakmadım”

Kıskanç mısınız?

Kıskançlıkla ilgili sorunlar yaşadığım oldu ama bunun karşımızdaki insanla değil, kendi egolarımızla ilgili olduğuna inanıyorum. Bir insanı sevdiğimizde, onun gözünde dünyadaki tek önemli varlık olmak isteriz. Ama kalbimizi geniş tutmamız gerekiyor ki başka insanları da sevebilelim. Sevmenin bir sürü çeşidi var.

Hürrem esir olarak alındığında geride Leo’yu bırakmıştı. Siz de İstanbul’a gelirken arkanızda bir Leo bıraktınız mı?

Buraya gelmeden çok önce ayrılmıştım sevgilimden. O yüzden arkamda bıraktığım bir Leo yok.

Geleceğe dair beklentileriniz neler?

Umarım kendimi geliştirebileceğim ‘Muhteşem Yüzyıl’ gibi güzel projelerde çalışırım ve umarım Tanrı bana, benimle aynı felsefeye sahip olan, o felsefeyi birlikte yaşayabileceğim birini gönderir.

‘Pamuk şeker vazgeçilmezim’

Sizi en çok ne sinirlendirir?

Anlayışsız ve sabit fikirlilere karşı pek tahammülüm yok. Bazı insanlar kendi bildiğinin doğru olduğunu savunur, başkalarının sözlerini önemsemez. Bazıları da hayatla ilgili katı kurallar koyar. Her şey onların kuralına uymalıdır ama bence hayatın bir kuralı yoktur. Ayrıca, uzun süre yemek yemediğim zaman agresifleşiyorum (gülüyor). Biri yanımda sakızı şapırdata şapırdata çiğnerse ya da lokmaları sesli çiğnerse, sinirlenirim. Bir de çok sabırsızım. Sanırım en kötüsü bu ama kendimi düzeltmeye çalışıyorum.

Yemeyi bu kadar severken formda kalmak sizi zorlamıyor mu?

Buraya ilk geldiğimde diyet yaptım ve çabucak kilo verdim. Ama verdiğim hızda da aldım. Galiba daha önce hiç diyet yapmadığım için böyle oldu. Bir daha da diyet yapacağımı sanmıyorum. Kaldı ki benim için önemli olan sağlıklı ve fit olmak.

Çok tok olsanız bile geri çeviremeyeceğiniz yemekler hangileri?

Çok fazla var (gülüyor). Ama ilk aklıma gelenler badem, kuru meyve, muhallebi üzerine marmelat, spagetti bolonez, çikolata, pamuk şeker...
 

Lateralus

Aktif Üye
Katılım
6 Eylül 2011
Mesajlar
139
Tepki
152
Puan
43
Konum
izmir
ne güzel hafif toplu olmasına ramen hıc komleksleri insanarla ılgılı problemleri ve yenemediği egoları yok. takdir ettim. teşekkürler
 
H

Hera

Misafir
İnanılmaz tatlı bir kadın çok şeker bayılıyorum ona teşekkürler..
 

füreyya

Daimi Üye
Katılım
1 Eylül 2011
Mesajlar
2.314
Tepki
2.320
Puan
113
Konum
...
bende bayılıyorum ama eski saç rengi çok sönükmüş
bu diziden sonra tekrar o renge dönmesin bence:)
bizim kızıl saçlı starımız olsun.
hollywood satrları çok var nichole kidman,julianne moore gibi..
 

Şu anda bu konu'yu okuyan kullanıcılar

    Üst