Hz. Muhammed’in İbadet Hayatı

-sumeyye

Daimi Üye
Katılım
3 Aralık 2009
Mesajlar
5.596
Tepki
4.990
Puan
113
Yaş
45
Konum
İstanbul
Kur'ân-ı Kerîm'de Hz Peygamber hakkında "ve sen elbette yüce bir ahlâk üzeresin" (el-Kalem 68/4) buyurulmakta ve bu yüce ahlâka eriştirilen sevgili Peygamberimiz yine Kur'ân-ı Kerîm'de bize "en güzel örnek" (el-Ahzâb 33/21) olarak tanıtılmaktadır
Hiç kuşkusuz Hz Peygamber her hususta olduğu gibi ibadet hayatı hususunda da inananlar için en güzel örnektir
Yüce Allah Kur'ân-ı Kerîm'de Hz Peygamber'e hamd, tesbih, secde, ibadet, kulluk, ibadette sabır gibi hususlarda bazı emir ve yükümlülükler vermiş (bk en-Nahl 16/98-99; Meryem 19/65; Hûd 11/123; Tâhâ 20/14), ayrıca bazı ibadetlere işaretle Resûl-i Ekrem'den onları yerine getirmesini istemiştir Meselâ namazla ilgili tâlimat içeren âyet meâlleri şöyledir:
"Ey Muhammed! Kitaptan sana vahyolunanı oku Namaz kıl; muhakkak ki namaz hayasızlıktan ve fenalıktan alıkor" (el-Ankebut 29/45)
"Ey Muhammed! Onların dediklerine sabret; güneşin doğmasından ve batmasından önce Rabbini hamd ile tesbih et Gece saatlerinde ve gündüzleri de tesbih et ki, Rabbinin rızâsına eresin" (Tâhâ 20/130)
"Ehline namaz kılmasını emret, kendin de onda devamlı ol" (Tâhâ 20/132)
Kevser sûresinde ise "Öyleyse Rabbin için namaz kıl, kurban kes" (108/2) buyurularak namazla kurban bir arada zikredilmiştir
Şüphesiz ki bu ve benzeri âyetlerde Hz Peygamber’in şahsında bütün müslümanlara yönelik bir kısım emir ve tavsiyeler bulunmaktadır Nitekim diğer pek çok âyet-i kerîmede de namaz, bütün müminleri kapsayacak tarzda bazan tek olarak, çoğu yerde de zekâtla birlikte emredilmiştir (bk el-Bakara 2/110, 183-184; en-Nisâ 4/77; et-Tevbe 9/71; en-Nûr 24/56)
"Ey bürünüp sarınan (resulüm), kalk ve (insanları) uyar Sadece Rabbini büyük tanı, kalbini tertemiz tut Kötü şeyleri terke devam et" (el-Müddessir 74/1-5) meâlindeki âyetlerin nüzûlünden sonra Hz Peygamber, Cebrâil'in tarifiyle abdest alıp namaz kılmış, daha sonra Hz Hatice'ye de abdest aldırıp namaz kıldırmıştır Bu dönemde namaz, sabahın erken ve akşamın geç vaktinde olmak üzere günde iki vakitte ikişer rek‘at olarak kılınırdı
İlk namazda Cebrâil, sabahleyin Kâbe civarında Hz Peygamber'e imamlık yapmış, daha sonra namazlar Hz Peygamber'in imâmetiyle devam etmiş, hemen ilk gün akşam vaktine cemaat olarak Hz Hatice, ertesi gün Hz Ali katılmıştır Hz Ali, akşamleyin amca oğlu Hz Peygamber ile yengesi Hz Hatice'yi namaz kılarken görmüş, davete uyarak ertesi gün o da büyük bir çocuk iken cemaate katılmıştı Daha sonra Zeyd b Hârise ve Hz Ebû Bekir bunlara eklenmiştir
Risâletin ilk döneminde alenî namaz kılınamıyordu; Hz Peygamber, Hz Ali'yi de yanına alarak Mekke dışında dağ aralarında namaz kılıp dönüyordu Diğer müslümanlar da öyle yapıyorlardı Bir defasında Sa‘d b Ebû Vakkas dağ arasında müşriklerin takibine, alay ve tazyikine mâruz kalınca eline geçirdiği bir deve çene kemiği ile birinin başını yarmış ve "Allah yolunda ilk kan akıtan kişi" diye anılmıştı "Ey Muhammed! Artık, sana buyurulanı açıkça ortaya koy, müşriklerden yüz çevir" (el-Hicr 15/94) meâlideki âyet nâzil olduktan sonra açık davet başlamış, böylece Kâbe ve civarındaki yerlerde namaz da kılınır olmuştu Ancak bu durum kıyasıya bir mücadeleyi gerektiriyordu Meselâ, bir defasında Hz Ebû Bekir'in de ısrarıyla müslümanların Kâbe önünde topluca namaz kılma gayreti müşriklerin hücumuyla önlenmek istendi Bu olayda Hz Ebû Bekir dahil bazı müslümanlar ölümden döndüler Kezâ Hz Ebû Bekir'in evinin avlusunda namaz kılıp, Kur'an okumasının engellenmesi de bu zamanlara rastlar Peygamberliğin altıncı yılında önce Hz Hamza, daha sonra Hz Ömer'in müslüman olmasıyla Kâbe'de iki saf olarak ilk defa açıkça ve topluca namaz kılındı
"Ey örtünüp bürünen (resulüm)! Birazı hariç geceleri kalk namaz kıl" (el-Müzzemmil 73/1-4) âyetleri ile gece namazı farz kılındı Bir süre sonra indirilen âyetle (el-Müzzemmil 73/20) sorumluluk hafifletilerek gece namazı ümmet-i Muhammed için nâfileye dönüştürüldü Zaten gelişmeyi takip eden yıl yani peygamberliğin on birinci yılında Mi‘rac gecesinde beş vakit namaz farz kılındı Mi‘racı takip eden günlerde Cebrâil gelip Hz Peygamber'le birlikte beş vakit namazı bir gün ilk vakitlerinde, ikinci gün ise son vakitlerinde kılmış ve namaz vakitlerinin başlangıç ve sonunu açıklamıştır (Müslim, “Mesâcid”, 176, 179)
Ayrıca "Gecenin bir kısmında uyanarak, sana mahsus bir nâfile olmak üzere namaz kıl" (el-İsrâ 17/79) âyeti ile Hz Peygamber'den gece namazı kılması istenmiştir
Yakınları, Hz Peygamber'in hayatı boyunca gece namazına devam ettiğini rivayet ederler Hatta gece namazına olan bu itinası dolayısıyla bazı sahâbîlerin "Allah senin geçmiş ve gelecekteki günahlarını bağışladığı halde bu kadar zahmete niye katlanıyorsun?" diye sorduğu, Hz Peygamber'in de "Şükreden bir kul olmayayım mı?" cevabını verdiği rivayet edilir (Tirmizî, “Şemâil”, 44; Müsned, IV, 251)
Peygamberimiz gecenin başlangıcında yatsı namazını kılar yatardı Üçte birlik süre içinde uyanır ve teheccüdü kılar, müteakiben vitir namazını kılar, sonra tekrar yatar ve sabah ezanında çabucak kalkar, abdest alır, sünnetini evinde kılar, farzı için camiye giderdi
Hz Peygamber teheccüde ilk başlayanlara, bıkkınlık göstermemeleri için iki rek‘atla başlamalarını tavsiye ederdi Kendisi 8 veya 12 rek‘at kılardı
Bir defasında Hz Âişe: "Şayet geceleyin uyanamayıp da vitri geçirirseniz durum ne olur?" deyince Hz Peygamber ona: "Benim gözlerim uyursa da kalbim uyumaz, zamanı gelince uyanır, önce teheccüdü sonra vitri kılarım" cevabını vermişti (Tirmizî, “Şemâil”, 45)
Hz Peygamber teheccüdden sonra sabah yakın ise dinlenmek üzere, uzak ise uyumak üzere tekrar yatardı Bunlardan da anlaşılıyor ki Hz Peygamber'in teheccüd ve vitir için kalktığı saat bazan gecenin ilk üçte biri geçtikten sonraki zamandı, bazan gecenin ortası, bazan da sonuna doğru idi
Hz Peygamber tarafından ilk cuma namazı Kubâ'dan Medine'ye giderken Sâlim b Avf oğulları yurdunda Rânûnâ vadisinde hicretin 1 yılında kılındı, ilk cuma hutbesi de orada irad edildi
Hz Peygamber ramazan ayında iki gece evinden camiye çıkıp cemaate imam olarak teravih kıldırmış, ama üçüncü gün halk beklese de, teravihi cemaatle kılmak farz kılınır endişesiyle camiye çıkmamıştır Ramazan gecelerinde 4+4+3 tarzında yatsıdan ayrı olarak on bir rek‘at namaz kıldığı rivayet edilir Bunun son üç rek‘atı vitirdir
Hz Peygamber ilk bayram namazını hicretin 2 yılı Şevvalin birinci gününde kılmış ve cemaate kıldırmıştır
Hz Peygamber namaza çok düşkündü, onu dinin direği olarak nitelendiriyordu (Tirmizî, “Îmân”, 8; Müsned, V, 231, 233) Namaz onun gözünün nuru idi (Nesâî, “İşretü'n-nisâ”, 1; Müsned, III, 128, 199, 285) O, namaz kılarken sanki dünyaya veda eder, âhiret âlemine dalardı (İbn Mâce, “Zühd”, 15; Müsned, V, 412)
Hz Âişe, Hz Peygamber'in ahlâkının Kur'an olduğunu ve Mü'minûn sûresinin ilk on âyetinde bu ahlâkın sıralandığını belirtiyordu O sûreye bakıldığı zaman hemen ilk iki âyette kurtuluşa eren müminlerin, namazlarında huşû içinde oldukları (bk el-Mü’minûn 23/1-2) belirtiliyor Hz Peygamber Kur'an emrine uyarak namazlarını huşû üzere kılıyor, müslümanların da bu şekilde kılmalarını istiyordu Esasen Hz Peygamber kullukta ve ibadette ihsan esasından bahsediyordu İhsan, Allah'ı görüyormuşçasına ibadet etmekti (Buhârî, “Îmân”, 37; Müslim, “Îmân”, 17; Tirmizî, “Îmân”, 4) Hz Peygamber'in farz namazlara ilâve olarak değişik zamanlarda nâfile namazlar da kıldığı, bu namazların İslâm âlimlerince daha sonra, Hz Peygamber'in devamlı kılıp kılmadığına veya tavsiye ederken kullandığı üslûba göre sünnet (müekked ve gayr-i müekked), müstehap ve âdâb gibi isimlerle anıldığı bilinmektedir Bu nâfileler gece içinde rek‘at sayısı pek belirgin olmayan teheccüd namazı, sabah namazında 2 rek‘at, güneş doğduktan bir süre sonra 2 rek‘at, kuşluk vakti 4 rek‘at, öğleden önce 4, sonra 2 rek‘at, ikindiden önce 4, akşamdan sonra 2, yatsıdan önce 4, sonra 2 rek‘at namaz idi Akşamdan sonra 6 rek‘at evvâbîn namazını da genelde kılardı Seferden döndüğünde ise mescidde 2 rek‘atlık bir namaz kılardı

alıntı
 

Şu anda bu konu'yu okuyan kullanıcılar

    Üst